KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

"Türkiye'de Terör Olmasaydı Birçok Problem Kendiliğinden Çözülürdü"

20.09.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

 

New York’ta Türk basın mensuplarıyla bir araya gelen Cumhurbaşkanı Gül, terörün Türkiye’ye kaybettirdiklerine dikkat çekerek “Terör, hiçbir konunun çözümünü kolaylaştırmaz, olacak işleri olmaz yapar” dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, BM'de başlayacak temasları öncesinde New York'taki Türkevi'nde basınla sohbet toplantısı düzenledi.

BM BİNYIL KALKINMA HEDEFLERİ ZİRVESİ’NE, 139 DEVLET VE HÜKÜMET BAŞKANI KATILACAK

BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un 65. Dönem BM Genel Kurulu Genel Görüşmeleri öncesinde BM Binyıl Kalkınma Hedefleri Zirvesi’ni düzenlediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Gül, bu zirveye 139 ülkenin devlet ve hükümet başkanlarının katılacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Gül, 2000 yılında eski Genel Sekreter Kofi Annan'ın yoksulluk gibi dünyanın en önemli sorunlarıyla mücadele edebilmesi amacıyla tüm dünya liderlerini BM'ye davet ettiğini ve o toplantıda pek çok önemli ilkenin benimsendiğini hatırlattı. "Bu kapsamda 2015'e kadar ölçülebilir bir ilerlemenin olması kararlaştırılmıştı" diyen Gül, yarın başlayacak zirvede, dünyanın en önemli meseleleri olan açlık, yoksulluk, hastalıklarla mücadelede 2010 yılında gelinen mesafenin değerlendirileceğini ve gözden geçirileceğini belirtti. Yarından itibaren yoğun çalışmaların başlayacağını bildiren Cumhurbaşkanı Gül, şöyle devam etti: “65. Dönem toplantılarının bizim açımızdan önemi, BM Güvenlik Konseyi üyeliğimiz sırasında, konseye başkanlık yapmamızdır. Perşembe günü Güvenlik Konseyi'ni bir zirve toplantısına davet ettik ki bu da her zaman olan bir şey değildir. Bu BM'de olağanüstü durumlarda söz konusudur. Bu zirve toplantısının açılışını yapacağım ve bu toplantıyı da yöneteceğim. Bütün bunlar tabii Türkiye'nin dünya sahnesinde oynadığı rolü ve ağırlığıyla ilgilidir. Bunun dışında başka toplantılar da olacak ama Güvenlik Konseyi'ndeki başkanlığımda yapılacak toplantıda, barışı gerçekleştirmek, krizlerden kurtulma yöntemleri gibi bir tema işlenecek. Böyle bir tema, 1992 yılında Barış Ajandası adıyla konuşulmuştu, o günden bugüne ilk defa böyle büyük bir mevzu tekrar ele alınıyor.”

“BURADAKİ GÖRÜŞMELERİMİZİN SEBEBİ: DÜNYA BARIŞINA KATKI SAĞLAMAK”

BM Güvenlik Konseyi'nde yine Türkiye'nin girişimiyle terörizm konusunun ele alınacağını ve o toplantının da Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun başkanlığında düzenleneceğini, bunun dışında BM'de pek çok ikili görüşmeler yapacağını, BM Genel Kurulunda dünya liderlerinin dünya meseleleri hakkında fikir alışverişinde bulunacaklarını bildiren Cumhurbaşkanı Gül, ''Dolayısıyla yoğun bir ikili ve çok taraflı görüşmeler olacaktır. Ümit ederiz ki bütün bunlar dünya barışına, huzuruna, dünyanın temel sorunlarına hep katkı sağlayacak şekilde cereyan eder. Bizim Türkiye olarak politikamız, hep problem çözmeye, problemlerin halline, onlara yapıcı şekilde yaklaşma olduğu için, bizim de muhakkak ki bu büyük problemlerin çözümünde katkımız olacaktır” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül, BM Toplantıları dışında başka faaliyetlere de katılacağını, bazı önemli düşünce kuruluşlarında ve üniversitelerde konuşmalar yapacağını ayrıca Boston'da çok seçkin Türk akademisyenlerle görüşeceğini bildirerek, onların da buradan Türkiye'ye katkılarının olabileceğini, bu çerçevede yurt dışındaki Türk akademisyenlerle irtibatı devamlı canlı tutmanın önemine dikkat çekti.

İSRAİL CUMHURBAŞKANI İLE GÖRÜŞME KONUSU

İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez ile görüşüp görüşmeyeceğine yönelik bir soruya, "Doğrusu benim programım uymuyor zaten. Bu söylediğiniz şey basında da gördüm, Clinton Global Initiative'de bir davet var. Bu davet bana da ona da ulaşmış. Ben oraya gitmeyeceğim” cevabını veren Cumhurbaşkanı Gül, “Görüşmemek için mi gitmeyeceksiniz?” sorusu üzerine, “Programımız elvermiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Gül, bir gazetecinin, "Kimi siyasilerin de dâhil olduğu grupların, Güneydoğu'da 5 gün boyunca çocukları okullara göndermeme kararı aldığını" hatırlatması üzerine, bölgedeki bütün vatandaşlarımıza "Çocuklarının bu işlere alet olmasına fırsat vermesinler. Çocukların geleceğini parlak yapalım diye uğraşırken onları bu tip şeylere eğer alet ederlerse, en büyük kötülüğü yaparlar" diye seslendi.

“TERÖRDEN HEPİMİZ ÇEKİYORUZ”

Bu konuların Türkiye'nin önemli konuları olduğunu vurgulayarak, "Türkiye'nin bu konulardan uzaklaşması, kurtulması lazım, bizler için hayatidir bu. Terörden, vatandaşlarımız, hepimiz çok çekmekteyiz" diyen Cumhurbaşkanı Gül, "Terör, hiçbir konuyu hiçbir yere götüremez, hiçbir konunun çözümünü kolaylaştırmaz, olacak işleri olmaz yapar. Hiçbir devlet 'terör beni mecbur etti de şunu yaptım' demez. Bunu herkesin önce bilmesi lazım" uyarısında bulundu.

Sözlerini, “Ama herkesin şunu da bilmesi lazım; Türkiye zaten demokratik standartlarını yükseltme konusunda iradesi açık olan bir ülke. Türkiye'de uzun süredir çok köklü reformlar yapılıyor. 2 sene, 5 sene, 15 sene önce Türkiye'nin tabusu olan, dokunulmaz, konuşulamaz olan konular konuşuluyor, hallediliyor ve çok önemli mesafeler alınıyor. Bunlar hayatımızın konusu olmaktan çıkıyor. Eğer Türkiye'de terör olmasaydı, AB ile bütünleşmeyi bir devlet stratejisi yapmış olan bir ülke, bugün demokratik standartlar açısından çok daha ileride olurdu ve birçok şikayetler, birçok problemler, bölgemizle ilgili de bunlar zaten kendiliğinden çözülürdü, bu kadar kan akmasaydı ve bunlar olmasaydı. Önce bunun doğrusunun bilinmesini isterim. Siyasetçiler veya sivil toplum örgütleri, herkes bu anlayış içinde hareket etmeli. Bunun dışındaki konular, ajandalar, politikalar sadece yük getirir ve bir şeyi de halletmez" diye sürdüren Cumhurbaşkanı Gül, "Onun için çocuklarımızı alet etmek, masum insanları, kadınları, bunların hiçbir kazancı yoktur" şeklinde konuştu.

“EDİRNE DE BİZİM, HAKKÂRİ DE...”

Cumhurbaşkanı Gül, bölgenin daha çok yatırıma, altyapısının daha çok iyileştirilmesine olan ihtiyaca da işaret ederek, şunları söyledi: "Şimdi bu tip olayların yaşandığı, bu tip ajandaların olduğu bir yerde ne yatırım yapılır, ne iş adamı gider, ne fabrika açılır. Türk iş adamları Kuzey Irak'a gidip orada büyük şirketler kuruyorlar, oralarda çok büyük faaliyetler, ekonomik faaliyetlerde bulunuyorlar, istihdam, üretim yaratıyorlar. Ama kendi ülkesinde varsa böyle bir kargaşa, gitmez oraya. Kim sıkıntı çeker, o yörenin vatandaşları, yani Kürt vatandaşlarımız sıkıntı çeker. Hâlbuki İstanbul da herkesin, Diyarbakır da Hakkari de herkesin, Edirne de herkesin, Türkiye'de."

“HİÇBİR GRUBU YA DA KİMSEYİ DIŞLAMADIM”

Cumhurbaşkanı Gül, kapatılan DTP'nin eski genel başkanı Ahmet Türk'ten randevu talebi gelip gelmediği ve gelirse kendisiyle görüşüp görüşmeyeceği sorusunu da "Bunları ben hep gazetede okuyorum. Ben biliyorsunuz prensip olarak hiçbir zaman bir dışlama, hiçbir zaman görmeme durumunda olmadım. Söylediğiniz şahıslar, siyasi partilerin temsilcileri veya sivil toplumun önemli kişileri, bölgeden de bunlarla ben her zaman görüştüm, konuştum. Ama biraz garibime giden şey de basın yoluyla böyle sanki randevu falan...Daha 10-15 gün önce başladı, sordum arkadaşlara, 'Böyle bir şey söz konusu değil' dediler. Bunu da anlamış değilim yani. Ama kimse güvenilirliğini kaybetmemeli. Bu çok önemli. Tekrar söylüyorum, ben hiçbir grubu, hiç kimseyi hiçbir zaman dışlamadım. Onun için bu işe böyle bakmak lazım" yanıtını verdi.

MAVİ MARMARA BASKINI

Cumhurbaşkanı Gül, bir gazetecinin, "İsrail'in Mavi Marmara baskını konusunda BM Genel Sekreteri'nin kurduğu soruşturma komisyonunun ikinci başkanı Kolombiya'nın eski devlet başkanı Alvaro Uribe'nin 3 yıl önce Washington'da bir Yahudi kuruluşundan plaket aldığını" hatırlatarak, "Üyeler hakkında Türkiye'nin onayının alınması gerekmez miydi?" sorusu üzerine, birçok kişiye zaten çekince konduğunu ve onların da komisyon üyesi olmadığını ifade etti.

Cumhurbaşkanı Gül, “Bu tip plaketler falan, o kadar çok herkese veriliyor ki. Bizim de orada bir eski büyükelçimiz, müsteşarımız var. Oranın düzgün çalışması ve neticeyi, gerçeği ona göre ortaya çıkartması. Beklenti bu. Bizim onaylamadığımız birçok isim orada olmamıştır. Ama böyle bir uluslararası panel söz konusu olunca, insanların tarafsız, panelin kuruluşu, hedefi, ilkeleri neyse, Genel Sekreter onları açıkladı, ona bağlı hareket etmesi gerekir” dedi.

“İsrail'in baskından dolayı özür dilemesinin yeterli olup olmadığı" konusundaki bir başka soruya ise Cumhurbaşkanı Gül, “İsrail'in özür dilemesi, 'tamam biz unuttuk bitti, ölen öldü, kalan sağlar bizimdir' diye, böyle bir anlayış da söz konusu değil. Türkiye'nin böyle davranmayacağını da herkes bilir" diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Gül, uluslararası hukuk açısından bakıldığında da iki yolun olduğuna işaret ederek, "Biri açık, 'yaptığım benim hataydı deyip, özür dilemek', ikincisi de bunun tazminatını ödemek" dedi.

ORTA DOĞU

“Türkiye-İsrail ilişkileri şu anda donduğu için, Orta Doğu sorununun çözümünün geciktiğine inanıyor musunuz?” sorusu üzerine de Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye olarak BM Güvenlik Konseyi'nde her şeye baktıklarına dikkati çekerek, Orta Doğu'nun kendi bölgeleri olması açısından burayla daha çok ilgilendiklerini söyledi.

Cumhurbaşkanı Gül, Orta Doğu'da barışın önemli olduğuna dikkat çekerek, şunları kaydetti: “Çünkü Orta Doğu, İsrail-Filistin meselesi sadece bölgeyle sınırlı bir mesele değildir. Bu mesele dünyanın birçok köşesindeki problemlerin adeta kaynağıdır. Afganistan'dan tutun, dünyanın başka bölgelerindeki birçok ülke içindeki birçok olayla da çok direkt ilgilidir. Onun için dünyayı tehdit eden en büyük konudur.” Cumhurbaşkanı Gül, bölgenin bir ülkesi olarak Türkiye'nin bu sorunun çözümüne katkı yapmak için çok uğraştığını, ancak konunun sadece Türkiye'nin katkısıyla hallolabilecek bir mesele olmadığını söyledi.

BM Genel Kurulu görüşmelerinde terör örgütü PKK konusunun dile getirilip getirilmeyeceğine dair soru üzerine de Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, şunları söyledi: “BM Güvenlik Konseyi Genel Kurulunda tabii terörü birinci olarak konuşacağız. Ayrıca başkanlığımız sırasında terörle ilgili özel bir panel düzenledik. Bunun başkanlığını da Dışişleri Bakanımız yapacak. Bu, Türkiye'nin önceliklerine önem verdiğini gösteren bir şeydir. Şüphesiz ki terörle mücadelede uluslararası dayanışma çok önemlidir. Bu dayanışma ne kadar samimi olursa, terörle mücadele o kadar başarılı olur. ‘Ama benim teröristim daha önemli, senin teröristin daha az önemli' zihniyeti hakim olduğu süre içerisinde terör daima fırsat bulur ve dünyanın en büyük tehdidi olarak devam eder. Bu açıdan Türkiye'nin bugün uğraştığı ve sonuna kadar da uğraşma kararında olduğu terör örgütünü, her ortamda, bu açık, kapalı toplantılarda, her ortamda dünyanın dikkatine getiriyoruz.”

BM GENEL SEKRETERİ MOON İLE GÖRÜŞME

BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon ile Türkiye'nin BM Daimi Temsilciliği rezidansında düzenlenen görüşmeye dair bir soruya karşılık olarak Cumhurbaşkanı Gül, Genel Sekreter Ban'ın, BM Genel Kurulu görüşmelerine yönelik en yoğun bir hazırlık dönemi söz konusu iken, akşam kendileriyle birlikte davete gelmesi ve çeşitli meseleleri konuşmalarının "gerçekten bir ayrıcalık" olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

“TÜRKİYE, BÖLGESİNDE BM GİBİ HAREKET EDİYOR”

“Tabii ki kendisiyle kişisel hukukumuz var. Ama bizimle olan hukukundan, daha fazla hukuku olduğu başka insanlar da var. Dolayısıyla bu, Türkiye'ye verilen önem, değerdir. Birçok konuyu görüşme, karşılıklı fikirlerimizi paylaşma imkanı oldu. Gördüğüm ve gururlandığın şey şudur, Türkiye'nin yaptıkları, kendi bölgesinde BM gibi hareket ediyor, bölgesine sahip çıkıyor, olaylarla hepsiyle ilgileniyor, hepsiyle ilgilenirken de 'Aman şunda benim bir parmağım olsun da günü gelirse bunu kullanırım' zihniyeti değil, Soğuk Savaş döneminin zihniyeti veya bazı ülkelerin yaptığı gibi değil, tam tersine 'o problemlerin çözümüne ne kadar katkım olur, nasıl yardımcı olurum'...Türkiye'nin bu iyi niyeti zaten bilindiği için, herkes de büyük güven içinde Türkiye ile iş birliği yapmaktadır. Bunların hepsinin gerek Genel Sekreter gerekse yardımcısı tarafından çok yakın takip edildiğini, çok fark edildiğini gördüm, bundan çok memnun oldum.”

İRAN KONUSU

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İran konusunun BM Güvenlik Konseyi'nin gündeminde olup olmadığının sorulması üzerine, İran konusunun ayrı bir madde olmadığını, ancak İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile ikili görüşmelerinin olacağını belirterek, şöyle devam etti: "Türkiye ile yapılan işbirliği, P5 1 ve İran arasındaki daha iyi bir anlayışı ortaya çıkarma yönünde Türkiye'nin gayretleri, tahmin ederim bütün bunlar hep konuşulacaktır. Yine tahmin ederim ki birçok konuşmacı, devlet başkanı, konuşmasında bu konuya birkaç paragraf ayıracaktır, çünkü dünyanın bugün en önemli problemlerinden birisi önümüzdedir."

Türkiye'ye İran konusunda bir eleştiri gelmesini bekleyip beklemediğinin sorulması üzerine, "Türkiye'ye eleştiri geleceğini hiç beklemiyorum" diyen Cumhurbaşkanı Gül, şunları kaydetti: "Bu sadece bir tahmin olarak değil, biliyorsunuz perde arkası konuşmalar, temaslar hep devam ediyor. Yani bizim BM Güvenlik Konseyi'ndeki oyumuzla ilgili bugüne kadar o kadar çok görüşmeler, adımlar atılıyor ki... Herkes aslında Türkiye'nin rolünü ve yaptığını takdir ediyor. Kimi açık şekilde bunu söyleyebiliyor, kimi söylemiyor. ABD de takdir ediyor Türkiye'nin bu davranışını, İran ile ilgili dosyayı ele alışını ve amacını, bizim nihai hedeflerimizi, bunları doğrusu çok iyi biliyorlar. Bunları çok açık seçik konuşuyoruz. Ayrıca tabii ki müttefiklerimizle biz daima açık seçik konuşuruz. Onlar da gayet anlayışlılar ve takdir ediyorlar".

“TWITTER MESAJLARINI OKUYORUM”

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Twitter mesajlarını kendisinin okuyup okumadığını soran gazetecilere, “Okuyorum tabii. Siz de takdir edersiniz ki, devamlı zamanımı ona bakarak değil. Bazen ben bakıyorum, bazen danışmanlarım yardımcı oluyor” diye yanıt verdi.

 

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı