"Türkiye Uluslararası Politikada Seçkin Bir Konuma Kavuştu"

05.01.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
"Türkiye Uluslararası Politikada Seçkin Bir Konuma Kavuştu"


Üçüncü Büyükelçiler Konferansı'na katılan büyükelçilerle öğle yemeğinde bir araya gelen Cumhurbaşkanı Gül, etkin diplomasisi, güçlü ekonomisi ve dinamik demokrasisiyle Türkiye’nin, herkesin başını dik tutacak başarıları temsil eden bir ülke haline geldiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Üçüncü Büyükelçiler Konferansı'na katılan büyükelçilerle Çankaya Köşkü'ndeki öğle yemeğinde bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Gül yemek öncesinde yaptığı konuşmada, büyükelçilerle üçüncü kez yemekte bir araya geldiğini belirterek, bu çerçevede düşüncelerini ve tavsiyelerini paylaşma fırsatı elde ettiğini aktardı. Uygulamanın bir gelenek haline geldiğini görmekten duyduğu memnuniyeti ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, konferansın Türkiye’nin dış politikasının ve dünyadaki yükselen konumunun kapsamlı biçimde değerlendirilmesine fırsat verdiğini dile getirdi.

 KarşılamaKonuşma 

 

DIŞ POLİTİKANIN, HALKTAN ALINAN GÜÇ VE DESTEKLE YÜRÜTÜLMESİ

Cumhurbaşkanı Gül, bu programın her sene daha da kapsamlı hale getirilmesini takdirle karşıladığını kaydederek, “Her yıl ülkemizin farklı vilayetlerini ziyaret etmenizi ve böylece dış politikamızın halkımızdan alınan güç ve destekle yürütüldüğü mesajını vermenizi de çok önemsiyorum” dedi.

BAŞARILI VE ETKİN BİR DIŞ POLİTİKA İÇİN GEREKENLER

Konuşmasında, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun şahsında Dışişleri Bakanlığı yönetimini, konferansı kurumsallaştırdıkları için içtenlikle kutlayan Cumhurbaşkanı Gül, başarılı ve etkin bir dış politika için güçlü bir “mesajın” olmasının, doğru “araç ve politikaları” belirlemenin ve “stratejik planlama” yapmanın gerekliliğini vurguladı. Cumhurbaşkanı Gül ayrıca, konferansın temasının “Vizyoner Diplomasi: Türkiye’nin Perspektifinden Küresel ve Bölgesel Düzen” olarak belirlenmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

TÜRK DIŞ POLİTİKASININ “YURTTA SULH CİHANDA SULH” MESAJI

Cumhurbaşkanı Gül, köklü gelenekleri ve engin tecrübesi bulunan Türk dış politikasının, artık dünyaya mal olmuş mesajını, Aziz Atatürk’ün “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” sözünün oluşturduğunu vurguladı. Türkiye’nin son yıllarda gerçekleştirdiği kapsamlı siyasi, demokratik ve ekonomik reformların istikrarı her geçen gün konsolide ettiğini, Türkiye’yi uluslararası politikada seçkin bir konuma kavuşturduğunu ve bu sürece AB ile ilgili sürecin önemli katkısı olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, “Öte yandan, Türk dış politikasının tarihî sicilini ve uygulamakta olduğumuz pek çok açılımı bu mesaj çerçevesinde açıklayabilme imkân ve tutarlılığına sahibiz” diye konuştu.

ULUSLARARASI SİSTEMİN EKSİK DENGE HALİ

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin yakın bölgesinde ve ötesinde barış, istikrar ve refaha net katkıda bulunduğunu ve küresel barış ve refaha olan katkılarının da her geçen gün arttığını aktardı. Chatham House’da yaptığı konuşmada, uluslararası sistemin hâlihazırda siyasi, ekonomik ve beşeri noksanlardan kaynaklanan üç boyutlu bir “eksik denge” halinde olduğunu söylediğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Gül, bu duruma esasen kapanması en zor görünen “ecologic deficit”i de eklemek gerektiğini kaydetti.

YENİ BİR ULUSLARARASI GÜÇ DENGESİ

Cumhurbaşkanı Gül, önümüzdeki on yılın yeni bir uluslararası güç dengesinin parametrelerinin oluşumuna tanıklık edeceğini söyleyerek, bu dönüşüm sürecinin dinamiklerini iyi irdeleyen, ivme kazanan, bu tarih akışında isabetli tahminleri yapabilen ve buna göre insiyatif alabilen ülkelerin, önümüzdeki on yıllarda uluslararası ilişkileri yönlendireceğini, bunu yapmayan ülkelerin ise bu hızlanan tarih akışının dışında kalacaklarını ifade etti.

ULUSLARARASI ARENADA VE BÖLGESEL DÜZEYDE SÜREKLİLİK

Gerek uluslararası arenada gerek bölgesel düzeyde süreklilik unsurlarının göz ardı edilmemesi gerektiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, değişimin büyüsüne kapılarak ütopik birtakım dizaynlar peşinde koşan pek çok ülke ve liderin fena akıbetleri konusunda tarihin sayısız örnekler sunduğunu da söyledi.

“TÜRKİYE’NİN GÜÇ DENGESİNDE HAK ETTİĞİ YERİ ALACAĞINA İNANCIM TAM”

Cumhurbaşkanı Gül, Chatham House’da yaptığı konuşmada dokuz maddede nasıl bir uluslararası düzen tahayyül ettiğini açıkladığını aktararak, “Temel olarak, 'Avrupa-merkezli' bir düzenden ziyade 'küresel-odaklı', kapsayıcı, güç merkezlerini çoğaltan, adil, ancak muktedir bir düzen beklentimizi dile getirmiştim. Yeni düzen arzumuzun, revizyonist bir talep olarak anlaşılmamasını, daha ziyade gerçekçi ve halihazırdaki sistemin daha iyi yöneten bir düzene evrilmesi olduğunu özellikle vurgulamıştım. 21. yüzyılın ilk çeyreğinde, ABD liderliğinde, AB, Çin, Rusya, Hindistan ve Brezilya gibi büyük güçlerin uyumuna dayanan bir güç dengesinin ortaya çıkması kuvvetle muhtemeldir Binlerce yıllık devlet geleneğine, büyük imparatorlukların mirasına, tecrübesine, hafızasına ve refleksine sahip ülkemizin söz konusu güç dengesinde hak ettiği yeri alacağına inancım tamdır” dedi.

Bir süredir, Türkiye’nin BRIC ülkeleri arasına girmesi fikrini bir hedef olarak dillendirdiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, birçok uluslararası stratejist ve siyasi yorumcunun da artık BRIC+T kavramından bahsettiğine işaret etti.

“TÜRKİYE DEĞİŞİMİ TAKİP EDEN DEĞİL, TALEP EDEN ÜLKE OLACAKTIR”

Gerekli irade, azim, hikmet ve cesaret gösterildiği takdirde Türkiye’nin, 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde değişimi takip eden değil, talep eden; şekillenen değil şekillendiren bir ülke olacağını belirten Cumhurbaşkanı Gül, “Yine acı tarihî tecrübelerimiz bize göstermiştir ki, bizim coğrafyamızda masada olmayan ülkeler maalesef menüde olmuşlardır. Bu nedenle Türkiye yeni uluslararası dengelerde menüde değil masada bulunan bir ülke olacaktır” dedi. Bunun kendiliğinden olabilecek bir inkişaf olmadığını söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin, başta özgürlüklere yaklaşım olmak üzere hâlâ mesafe alması gereken hususlar olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Gül, “Öte yandan, ekonomik alanda kaydettiğimiz önemli başarılara rağmen, son yüzyılda kişi başıma millî gelirimizin hâlâ gelişmiş piyasa ekonomilerinin üçte biri kadar olduğunu hatırda tutmalıyız” dedi.

“TÜRK DEVLETİ VE HÜKÜMETİ OLARAK SİZLERE GÜVENİMİZ VE DESTEĞİMİZ MUTLAKTIR”

Cumhurbaşkanı Gül, muteber siyasi tarih ve iktisat tarihi çalışmalarının, Türkiye’nin gelişmiş ülkeleri yakalamak için en az 20–30 yıllık sürekli istikrar ve hızlı ekonomik büyümeye ihtiyacı bulunduğunu gösterdiğini aktararak, “Bu itibarla, millet olarak siyasi, ekonomik, demokratik, askeri ve bilimsel alanlarda topyekûn ve uzun soluklu bir 'yakalama' ve 'öne geçme' çabasına girmemiz gerektiği aşikârdır. Bu çabaların neticesinde kaydedeceğimiz gelişme, şüphesiz görkemli dış politika başarılarıyla da taçlandırılacaktır. Büyük hedefleri bulunan büyük bir ülkenin büyükelçileri olmak, şüphesiz büyük onurun yanında ciddi mesuliyetleri de beraberinde getirmektedir. Aziz milletimizin haklı özlemlerini gerçekleştirmeniz için Türk Devleti ve Hükümeti olarak sizlere güvenimiz ve desteğimiz mutlak ve muhakkaktır” dedi.

“BÜYÜK BİR ÜLKEYİ VE ASİL BİR MİLLETİ TEMSİL ETTİĞİNİZİ UNUTMAYIN”

Büyükelçilere, görev yaparken, büyük bir ülkeyi ve asil bir milleti temsil ettiklerini unutmamaları çağrısında bulunan Cumhurbaşkanı Gül, etkin diplomasisi, güçlü ekonomisi ve dinamik demokrasisiyle Türkiye’nin hepimizin başını dik tutacak başarıları temsil eden bir ülke haline geldiğini vurguladı. Türkiye’de demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi evrensel değerler konusunda yapılan her reformun yurt dışında görev yapan büyükelçilerin elini güçlü kılacağını bildiren Cumhurbaşkanı Gül, pek çok bölge ve ülke için bir ilham kaynağı olarak gösterilen Türkiye’nin yumuşak gücünün artmasının da, bu değerlerin yüceltilmesiyle mümkün olacağını dile getirdi.

DIŞ DÜNYAYA AÇILAN DUYU ORGANLARI

Cumhurbaşkanı Gül, yurt dışındaki temsilciliklerimizin, Türkiye’nin dış dünyaya açılan duyu organları olduğunu, en sağlıklı tespit ve değerlendirmelerin ve gerektiğinde en etkili ve kritik müdahalelerin büyükelçiler vasıtasıyla yerine getirildiğine işaret etti. Cumhurbaşkanı Gül ayrıca, resmî makamlara ilave olarak, parlamento, siyasi partiler, basın, medya, iş dünyası, üniversiteler, düşünce kuruluşları ve STK'larla temasın önemine dikkat çekti

GİRİŞİMCİ DİPLOMAT PROFİLİ

Büyükelçilere bulundukları ülkedeki tüm Türk ve Türkiye’ye müzahir kişi, kurum, kuruluşlar ve iş çevreleriyle etkili bir iş birliği kurmaları gerektiğini söyleyen Cumhurbaşkanı Gül, “Artık ülkesinin ticari ve ekonomik çıkarlarını geliştiren “girişimci diplomat” profili ön plana çıkmıştır. Çatışma bölgelerinde, kriz yönetiminde askerî ve istihbarat kuruluşlarıyla iç içe çalışan diplomatlar aranır hale gelmiştir. Bu tür ülkelerde barış ve istikrarın tesisine net katkıda bulunabilen, yeniden yapılandırma ve kapasite inşasında ciddi rol oynayabilen diplomatlara ihtiyaç duyulmaya başlamıştır. Bu nedenle, büyükelçilerimizin Türkiye’nin ticari ve ekonomik çıkarlarını geliştirmek ve ilerletmek için iş adamlarımıza önderlik yapmalarına da çok önem veriyorum” dedi.

“ARZU EDİLEN DIŞ POLİTİKAYI UYGULAYABİLMEK, GÜÇLÜ BİR EKONOMİYLE MÜMKÜN”

Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’nin arzu ettiği dış politikayı uygulayabilmesinin, ancak güçlü bir ekonomiyle mümkün olabileceğini belirterek, “Şirketlerimize kazandıracağınız her ihalenin, dış ticaretimizin önünden kaldırılan her engelin, ülkemize gelmeye ikna ettiğiniz her yatırımcı ve turistin, vatandaşlarımız için iş ve aş olduğu aşikârdır. Tüm bunlara ilaveten, uluslararası kalkınma yardımları ve kültür diplomasimizin etkili kuruluşları olan TİKA ve Yunus Emre Merkezleri ile Türk STK'larının faaliyetlerine azami destek olunuz. Bir büyük ülkenin sadece söylemlerden oluşmadığını, icraatlarıyla oluştuğunu hepimiz biliyoruz. Uzun yıllar yardım alan Türkiye’nin, donörler kulübüne girmesi, yardım yapan bir ülke haline gelmesi ve Türkiye’nin yıllık karşılıksız yardımlarının 1,5 milyar doları geçiyor olması, ülkemiz için çok övünülecek bir şeydir. Bir ülkeyi büyük yapan aslında bu unsurlardır” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE’NİN BİLİM VE TEKNOLOJİ ALANINDA KAYDETTİĞİ İLERLEME

Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanında son yıllarda kaydettiği ilerlemenin, bazı önemli misyonlarımızda Bilim ve Teknoloji müşavirliklerinin ihdas edilmesini zorunlu hale getirdiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Gül, bu müşavirlik veya ataşeliklerin, artık küresel bir nitelik kazanan Ar-Ge çalışmalarının, Türkiye’ye yönlendirilmesi, uzun yılların ihmalinin bir neticesi olan beyin göçünün tersine çevrilmesi ve bilim ve teknoloji alanında etkili uluslararası ortaklıklar kurulması bakımından yararlı olacağını söyledi.

Cumhurbaşkanı Gül, kriz bölgelerinde görev yapan büyükelçilerimizin, birbiriyle ihtilaflı olan kesimlerin uzlaştırılması, siyasi istikrarın tesisi, yeniden yapılandırma ve kapasite yaratımı gibi alanlarda samimi ve etkili gayretlerinin, Türkiye’nin uluslararası profilini yükselteceğini ifade etti.

KÜRESEL DÜZEYDE ORTAK EYLEMDE BULUNMANIN ZORUNLULUĞU

Artan doğal ve çevresel felaketler ile yaygınlaşan salgın hastalıklar ve kronik açlık sorunlarının, küresel düzeyde ortak eylemde bulunmayı zorunlu hale getirdiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Gül, BM Genel Kurulu’nda kurulması için çağrıda bulunduğu “Küresel Acil Mukabele Yeteneği” hususunun yakından takip edilmesinin de önemine dikkat çekti.

“TÜRK DİPLOMASİSİNİN TAKDİR EDİLMESİNİ SAĞLAYAN PEK ÇOK GİRİŞİM EZBER BOZAN FİKİRLERDEN NEŞET ETMİŞTİR”

Cumhurbaşkanı Gül, büyükelçilerin sonuç alıcı fikirler geliştirmeleri, yeni girişimlere ön ayak olmaları ve uygulanabilir projeler üretmelerinin önem taşıdığını söyleyerek, “Sırf siyasi riskler içerdiği gerekçesiyle bu fikir, teşebbüs ve projeleri ortaya koymaktan çekinmeyin. Zira sizden gelecek önerilerin karar alma süreci içinde enine boyuna değerlendirileceği muhakkaktır. Son yıllarda, Türk diplomasisinin tüm dünyada takdir edilmesini sağlayan pek çok girişim esasen ezber bozan fikirlerden neşet etmiştir. Orta Doğu, Balkanlar, Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Kafkaslarda yürüttüğümüz politikalar adeta diplomatik manada bir “ters mühendislik” örneği teşkil etmektedir. On yıl önce Suriye ile bizi savaşın eşiğine götüren bir husumet sürecini, bugün neredeyse iki ülke arasında sınırların kalktığı bir ekonomik entegrasyon sürecine çeviren bu anlayıştır. Soğuk Savaşla iyice kamçılanan tarihî Türk-Rus rekabetinin, iş birliği ve çok boyutlu stratejik ortaklığa çevrilmesi ve Rusya’nın ülkemizin en büyük ekonomik partnerlerinden biri haline gelmesi şüphesiz dikkati çeken bir başarıdır. Aynı şekilde, tarihî Türk-Sırp rekabetini samimi bir dostluk ve etkili bir iş birliğine tahvil etmemizin ardından, Balkanların istikrarına en fazla hizmet eden üçlü mekanizmaların kurulması dünyanın gözünden kaçmamıştır. Burgenstock görüşmeleriyle Kıbrıs konusunda ezberleri bozan ülkemizin, Doğu Akdeniz’i bir iş birliği ve refah havzası haline getirme, Ermenistan’la imzalanan protokollerle Kafkasların tamamına huzur getirme arayışları sürmektedir” dedi.

“VATANDAŞLARA AZAMİ HİZMET, BÜYÜKELÇİLERİN EN TEMEL ÖNCELİĞİDİR”

Büyükelçilere, “Özgün fikir, proje ve girişimlerle etrafımızda bir barış, istikrar, huzur ve refah havzası oluşturma gayretlerimize tüm hızıyla devam etmenizi istiyorum” diye seslenen Cumhurbaşkanı Gül, vatandaşlarımıza azami hizmetin büyükelçilerin en temel önceliği olması gerektiğini söyledi.

“HER KESİMDEN VATANDAŞLARIMIZI EŞİT BİR ŞEKİLDE ŞEFKATLE KUCAKLAYIN”

Cumhurbaşkanı Gül, konuşmasında, “Her kesimden tüm vatandaşlarımızı eşit bir şekilde şefkatle kucaklayın ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasında hiçbir şekilde ayrım yapmayın. Büyükelçilik binasını ve rezidansınızı mümkün olduğu kadar herkese açık tutun. Vatandaşlarımızın içinde yaşadıkları topluma millî değerlerini koruyarak dâhil olmaları için elinizden gelen tüm gayreti gösteriniz. Özellikle Avrupa’da yükselen ırkçılık ve yabancı düşmanlığı karşısında teyakkuzda olunuz. Meselenin tüm boyutlarını akılda tutarak ve sağduyuyla yaklaşarak sorunun çözümüne katkıda bulununuz. Görev yaptığınız ülkedeki Türk toplumunun gücü, ağırlığı ve etkinliği öncelikle sizin en büyük beşeri sermayeniz, bilahare Türkiye’nin gücüdür” dedi.

AGİT GENEL SEKRETERLİĞİ

Uluslararası kuruluşlardaki temsilimizin yeterli olmadığına dikkat çekerek, son dönemdeki çabaların sonucunda vatandaşlarımızca üstlenilmekte olan üst düzey görevlerin artmasından duyduğu büyük memnuniyeti de aktaran Cumhurbaşkanı Gül, bu konudaki girişimleri desteklediğini aktardı. Cumhurbaşkanı Gül, “Bu anlamda eminim ki, AGİT Genel Sekreterliği konusunda değerli büyükelçimizi seçtirmek için hepiniz bulunduğunuz ilgili ülkelerde de gerekli çalışmaları kararlılıkla devam ettiriyorsunuz” dedi.

TÜRKİYE’NİN BM GÜVENLİK KONSEYİ ÜYELİĞİ SIRASINDA GÖSTERİLEN ÜSTÜN BAŞARI

Türkiye’nin BM Güvenlik Konseyi üyeliği sırasında gösterilen üstün başarı için tüm Dışişleri camiasını kutlayan Cumhurbaşkanı Gül, “Benzer bir performansı, Avrupa Konseyi, CICA ve ECO dönem başkanlıklarımız ile çok önem verdiğim Dördüncü BM En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı ev sahipliğinde de sergileyeceğinize inancım tamdır” dedi.

Cumhurbaşkanı Gül konuşmasını “Sözlerime son verirken, şehit edilen bütün diplomatlarımızı rahmet ve minnetle anıyorum. Türk Hariciyesine üstün hizmetlerinin ardından ahirete intikal eden diplomatlarımıza da Allah’tan rahmet diliyorum. Bu arada, hayatlarını diplomasiye adamış bütün emekli meslektaşlarınızı muhabbetle selamlıyorum” diyerek tamamladı.

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı