KİTAPLAR

Fotoğraf Galerisi

Video Galeri

Günün Fotoğrafı

 

Cumhurbaşkanı Gül: "Acının Bitmesi Lâzım"

18.01.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Cumhurbaşkanı Gül: "Acının Bitmesi Lâzım"


Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Mısır'da gerçekleştirilen, Gazze sorununun ele alındığı çok uluslu zirveye katıldıktan sonra Ankara'ya döndü.

Esenboğa Havalimanı'nda yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Gül, İsrail yönetimi ve Hamas'ın ayrı ayrı yaptıkları ateşkes açıklamalarının ihtiyatlı bir iyimserlik yarattığını, bu aşamaya gelinmesinde Türkiye'nin katkılarının, zirveye katılan bütün ülkeler tarafından takdirle karşılandığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Gül, İsrail'in bir an önce Gazze'den askerlerini çekmesini, yardımların süratli bir şekilde Gazze'ye ulaşmasını, ablukanın kalkmasını ve yeni imar faaliyetlerine gidilmesi için kaynakların teminini ateşkesin sürdürülebilir olması için kısa vadede alınacak önlemler olarak sıraladı. Cumhurbaşkanı Gül, en önemli konulardan birisini de, Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğün giderilmesi olarak değerlendirdi.

Problemin Uzun Vadeli Çözümü İçin ABD'nin Kararlı Ve Adil Olması Şart

Önümüzdeki haftalarda barışın kalıcı olması ve uzun vadeli çözüm için Türkiye'de çalışmaların yoğun bir şekilde devam ettirileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Gül, 20 Ocak'ta görevi devralacak Obama yönetiminin de bu sürece katkıda bulunmayı önceliklerinin arasına alması gerektiğini vurguladı ve ABD'nin kararlı ve adil bir şekilde devreye girmesinin, problemin uzun vadeli çözümünü sağlayacağını kaydetti.

"Filistinliler Arasındaki Bölünmüşlük, Kurulacak Filistin Devleti'nin Temellerini Sarsmaktadır"

Basın açıklamasının sonunda bir gazetecinin, krizin bitip bitmediğinin ve bütün bu krizde Arap ülkelerinin ve liderlerinin tavrının kendisini hayal kırıklığına uğratıp uğratmadığı sorması üzerine, "Kriz bitmedi daha, devam ediyor. Filistinliler arasındaki bölünmüşlüğün giderilmesi, ulusal birlik hükümetinin kurulması lâzım. Bu bölünmüşlük Filistin devletinin yani kurulacak olan Filistin devletinin temellerini sarsmaktadır. Onun için önce bu bölünmüşlüğün giderilmesi, daha sonra da tabiî, Arap ülkelerinin bir araya gelmesi, onların bölünmüşlüğünün giderilmesi lâzım" dedi.

"Türkiye Yeri Geldiğinde Doğruları, Dürüst, Açık Bir Şekilde Söylemektedir"

İsrail ile Türkiye arasında makasın açıldığı ve İsrail'de gerçekleştirilen yemeğe Türkiye'nin davet edilmediği haberlerinin hatırlatılması üzerine de Cumhurbaşkanı Gül, bunları söyleyenlerin olayları yakından takip etmediğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Gül, "Bu olaylarla ilgili yorum yapılırken bunları yakından incelemek lâzım. Bu hepiniz için geçerli. ABD ile İsrail, geçen hafta içerisinde bir mutabakata vardı. ‘Bu mutabakat neydi?' Mısır'dan, İsrail'e açılmış olan o tüneller, geçitler veya kapılar neyse, bunların yeterli kontrolü yapılamıyor. Dolayısıyla bunların kontrolünde ABD'nin devreye girmesi. ABD, bunu üstlendi, bu kontrolü. AB'nin bazı ülkeleri de ABD'ye bu konuda yardım vermeye, katkı sağlamaya hazır olduklarını söylediler. İsrail bunu güvenlik meselesi olarak görüyor. Buna destek vermek ve bu konuda İsrail'e desteklerini göstermek için gittiler, bizimle bir alâkası yok. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler devam ediyor tabiî ki. Türkiye yeri geldiğinde doğruları gayet dürüst bir şekilde, açık bir şekilde, kim olursa olsun söylemektedir. Şu yaşanan süreçte kabul edemeyeceğimiz manzaralarda, olaylarda, Türk halkı 7'den 70'e ayağa kalkmıştır, onun temsilcileri de gayet, açık, net şekilde söylemişlerdir" dedi.

"Son iki haftada Yapılanlar İsrail'in Uzun Vadeli Güvenliği İçin Tehlikedir"

Yaşananları, din savaşı değil, siyaset olarak değerlendiren Cumhurbaşkanı Gül, "Çok açık bir şekilde söylemek isterim: Bakın bu din savaşı falan değil, bunlar; bu bir siyaset, yapılan şey... Bakarsanız, İsrail'de de Arap nüfus var, Müslüman nüfus var. Başka ülkelerde farklı farklı nüfuslar var; ama bu çok kötü bir siyaset. Bu açıdan biz şuna dikkati çekiyoruz: Bu son iki hafta içerisinde yapılan şeyler İsrail'in uzun vadeli güvenliğine de aslında en büyük tehlikedir. Bunu da açıkça söylüyoruz. Bunları açıkça söyleyebilen başka da ülke yoktur" ifadesini kullandı.

"Çocukların, Kadınların, Masum İnsanların Kanı Durmalı"

O açıdan biz bir taraftan yanlış gördüğümüz şeyi güçlü bir şekilde söyleyeceğiz, insanlık adına söyleyeceğiz, kim olursa olsun bunları söyleyeceğiz. Diğer taraftan da makul, tabiî ki ilişkiler devam etmektedir. İlişkiniz yoksa zaten bunları söyleme gücünüz de olmaz, barışa katkı yapma imkânınız da olmaz. Biz oradaki acılardan, açıkçası siyaset yapanlardan değiliz. Oradaki acının bitmesi lâzım. Oradaki çocukların, kadınların, masum insanların kanının akmasının durması gerekir. Yoksa her iki senede bir aynı şeyleri görmeye insanlık dayanamaz. Bunların gelenek hâline gelmemesi gerekir. Türkiye'nin yaptığı budur" şeklinde konuştu.

Tüm Haberler

Yazdır Paylaş Yukarı