Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: “Ülkemizde Yaşanan Konjoktürel Bir Krizdir Ancak Ekonomi Açısından Önemli Kararlar Alınmalıdır.”
“Ağustos ayında doğrudan halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olmak ister misiniz?” şeklindeki soruya Cumhurbaşkanı Gül, “Bunu bana sormanız doğrudur ve bu Türkiye’nin içinde olduğu gibi dışında da meşru bir meraktır. Ancak daha zaman var, sürenin sonu yaklaştığında durumu değerlendireceğiz” cevabını verdi.
28 Şubat sürecinde yaşananlardan sonra ne olduğu sorulan Cumhurbaşkanı Gül, o dönemdeki siyasi hareketin sona ermediğini belirtti. Gelinen süreçte AK Parti’nin 10 yıl iktidarında Türkiye’de siyasi, ekonomik ve toplumsal anlamda ne tür değişimlerin olduğu ve bugün yaşanan soruna dair görüşleri hakkında ise Cumhurbaşkanı Gül şunları söyledi: “Varılan başarılara gölge düşürmeyen, konjoktürel bir fenomen karşısındayız ancak 10 yıl sonra bir şeyler olması gerekiyordu. Hatta bu kriz bir fırsata dönüşebilir: 10 yıl boyunca övgüler aldık, bir gevşeme oldu ve önemli kararlar alma vakti geldi. Ancak şunu vurgulamak isterim ki Türkiye, 2013’te de Avrupa’nın en hızlı büyüyen ülkesi oldu.”
“Kurucuları arasında olduğunuz AK Parti’nin bugünkü durumu hakkında ne düşünüyorsunuz?” sorusuna ise Cumhurbaşkanı Gül, “AK Parti, dinî değerlere önem atfeden ancak ekonominin işleyişinde önemli ölçüde liberal, demokratik ve muhafazakâr bir partidir. Partinin bazı üyeleri yolsuzlukla suçlanmıştır. Önemli olan her şeyin yasallık içerisinde gelişmesi ve mahkemelerin bağımsız şekilde karar almalarıdır. Yolsuzluğun her şekliyle tolere edilemez olduğunu tekrarlamak istiyorum. Ayrıca şunu da eklemek istiyorum, ‘Bir demokraside her zaman aynı partiler desteklenecek’ diye bir şey yoktur. Fikirler değiştirilebilir. Devlet düzeninin her seviyesinde olduğu gibi gerektiği gibi davranmayan insanlar vardır. Ancak bunların hiçbiri istikrarımıza zarar verebilecek kapasitede değildir. Türkiye’de bir siyasi risk yoktur.”
Meclis’te, AK Parti ile Cumhuriyet Halk Partisi arasında özellikle HSYK ile ilgili yeni düzenleme çerçevesindeki anlaşmazlıklar hakkındaki soruya Cumhurbaşkanı Gül’ün cevabı şöyle oldu: “Bu soruyu sormanız doğrudur. AB’ye tam katılım için müzakerelere başladık ve hedefimiz, Avrupa yargı sistemine demir atmak. Yasama, yürütme ve yargı kuvvetleri tamamıyla birbirinden ayrı kalmalıdır. Yasanın Parlamento’daki ilk taslağına meşru itirazlar oldu ancak nihai şeklini aldığında bütün demokratik kriterlere uyacağı kanısındayım.”
Fethullah Gülen’in Cumhurbaşkanı Gül’e gönderdiği mektupla ilgili soruya ise Cumhurbaşkanı Gül, “Kendisiyle doğrudan bir irtibatım yok ancak bu mektup mevcut. Her vatandaş Cumhurbaşkanı’na mektup yazabilir. Fethullah Gülen, hükümet ile açık kalan meseleleri barışçıl şekilde kapatmak arzusunu yazılı olarak dile getiriyor” şeklinde cevap verdi.
Arap Baharı sonrası Suriye ve Mısır, ayrıca Irak’taki son gelişmeler hakkındaki dış politikada konularını değerlendirmesi istenen Cumhurbaşkanı Gül, bu soruya karşılık şu cevabı verdi: “Yıllık Büyükelçiler Konferansı’nda, Suriye sınırındaki radikal akımlar üzerine dikkati çektim. Buradan el Kaide tarafından da tehditler gelebilir. Yakında olmasından endişe edilen saldırılar konusunda bilgimiz yok ancak tedbir alıyoruz. Suriye hakkında çok söz söylendi ve çok az şey yapıldı. 700 bin mülteci kabul ediyoruz ve bunun maliyeti Türk Devleti tarafından karşılanıyor. Amerikalı ve Avrupalı müttefiklerimiz de hatalar yaptı ve sözleriyle Suriye muhalefetini ve Mısır’daki demokratik tercihleri desteklediler. Ama gerçekte sloganlarla sınırlı kaldılar ve bunun sonucu olarak pek çok ılımlı grup hayal kırıklığına uğradı ve en radikal hareketlerin taleplerini kabul ettiler. Suriye’ye ilişkin olarak rejime yardım edenlerin ne kadar sağlam olduklarına bakın, buna aleyhte olanların da aynı ölçüde somut olduklarını göstermeleri gerekir.”
“Peki Avrupa’ya katılım hâlâ gerçekçi bir hedef mi?” sorusunu Cumhurbaşkanı Gül şöyle cevap verdi: “Bizim açımızdan stratejik. Ekonomik başarı açısından da gaz ve petrolümüz olmadığı halde dünya sıralamasında 16’ncıyız. Avrupa’nın demokratik hedeflerinin yürürlüğe konulmasından kaynaklanıyor. AB’nin hukuki ilkeleri, bütün halk açısından bir nevi kalkan ve yönelim niteliği taşımaktadır.”
Cumhurbaşkanı Gül, kalabalık bir bakan ve iş adamı heyetiyle İtalya’da ve perşembe günü Roma’da, Miani Villası’nda ekonomi ağırlıklı bir toplantıya katılacak. Son değerlendirme olarak Cumhurbaşkanı Gül şunları söyledi: “Türkiye ile İtalya arasında eskiye dayanan bir dostluk ve tarihî ilişkiler mevcuttur. NATO ve uluslararası askerî misyonlarda ortaklığımız var. İki ülke arasındaki karşılıklı ticaret yıllık 20 milyar doları aşıyor. Türkiye’deki İtalyan işletmeler 6 milyar dolar yatırım yaptı ve sayıları bini geçiyor.”