NRC-Handelsblad

14.04.2012
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Önümüzdeki hafta, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Hollanda’ya resmî bir ziyaret gerçekleştirecek. Kendisi, Kıbrıs’ı AB üyesi olarak tanımıyor ve cezaevinde bulunan Türk gazetecilerin de “gazeteci” olmadıklarını düşünüyor. Peki, neden AB Türkiye’ye mesafeli duruyor?

Salı günü, Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül resmî bir ziyarette bulunmak üzere Hollanda’da olacak. Ziyaret aynı zamanda iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yıl dönümüne denk geliyor. Geert Wilders’in partisi PVV’nin Cumhurbaşkanı Gül’ün Hollanda’ya yapacağı ziyareti istememesi, onu caydırmış değil. PVV’ye göre, iki ülke arasında kutlaması yapılacak bir şey de yok.

Size göre Türkiye ve Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerin 400. yıl dönümü kutlamaları neden önemli?

“Kanaatimce, tek başına 400 yıllık bir süre dahi kutlamaların ne kadar önemli olduğuna dair çok şey ifade ediyor. İlk Hollanda Büyükelçisi’nin İstanbul’a geldiği 1612’den beri, iki ülke arasındaki ilişkiler hep iyi olmuştur. Avrupa’da o dönemde görülen onca savaşın aksine, iki ülke hiçbir zaman savaşmadı. Bilakis, birbirimizle her zaman iletişim içinde olduk ve böylece iyi bir ilişki tesis edebildik. Bu yüzden, 400. yıl kutlamaları hem cazip hem de bu kutlamalardan bahsetmek önemli.”

Ancak, son yıllarda Geert Wilders’in partisi gibi sağcı partilerden Türkiye hakkında sert eleştiriler yapılmakta. Bu durum, Türkiye’yle Hollanda arasındaki mesafeyi açtı mı?

“İç politikanız hakkında konuşmak istemem ama Wilders’ın politikanın bütünü adına konuşmadığını biliyorum. İşte bundan dolayı ilişkilerimiz ve hükümetlerin tavrı çok önem arzediyor. Elbette, her politikacının farklı fikirlere sahip olması doğaldır.”

Geert Wilders sizin Hollanda’da istenmediğinizi ifade eden bir mektup yazdı.

“Türkiye’de de Kraliçe’yi istemeyecek partiler olabilir. Çok kültürlü ülkelerde, bizim yanımızda ya da bize karşı olan politikacılar her zaman olacaktır.”

Bu yıl Wilders’ı ağırlar mısınız?

“Neden olmasın? Elbette ağırlarım. Böylece, ülkemizdeki gerçekleri görür ve ne kadar öznel davrandığını anlar.”

2010’da hoş karşılanmadı ama.

“Bildiğim kadarıyla, kendi partisinden çok sayıda insan Türkiye’yi ziyaret etti.”

Şayet Hollanda’yla ilişkilerde bir şey değiştirebilseniz, o şey ne olurdu?

“İlişkilerimiz gayet iyi gidiyor. Yaklaşık 15 milyarlık bir yatırım mevcut. Bu şu anlama geliyor: Ülkeniz ülkemize bu anlamda güveniyor. Aksi halde, Türkiye’ye bu kadar yatırım yapmazdınız. Ticaret ise 7 milyar dolar düzeyinde. Her yıl, milyonlarca Hollandalı turisti ülkemizde ağırlıyoruz. Yine de, mevcut ilişkilerimizi mesela eğitim, kültür ve bilim gibi alanlarda da daha fazla geliştirebiliriz. Siyasi arenaya gelince, Hollanda’dan AB üyeliğimiz için daha fazla destek bekliyoruz.”

AB üyeliğiniz için daha fazla destek mi dediniz? Kraliçe’yle görüşmenizde bunu gündeme getirecek misiniz?

“Tüm yetkililerle görüşeceğim elbette ve onlara Türkiye’nin sandıklarından çok daha farklı olduğunu anlatacağım.”

Son yıllarda, Türkiye’nin AB üyeliği konusunda çok az ilerleme kaydedildi. Ülkeniz hala üyelik konusunda ilgili mi?

“Bu durum bizden değil AB tarafından kaynaklıyor. AB, çoğunlukla kendi kriz ve gelişmeleriyle meşgul. Bu bizim hakkımız. Bu karar 2005’te oybirliğiyle alındı. Elbette, üyelik otomatik bir şekilde gerçekleşmeyecek. Türkiye, eğer gerekli kriterleri gerçekleştirirse o zaman bizim hakkımız olacak. O zaman problem ne? Türkiye’ye şu anda bu konuda ilerleme sağlayabilmesi için bir ihtimal sunulmuyor. Şayet iyi bir iş yapılırsa, takdir edilmek de gerekir. Ne var ki, yolumuzun üzerine engeller konuyor. Sanki ilerleme kaydedilmesini istemiyorlar gibi gözüküyor. Ve biz bu durumu anlamakta güçlük çekiyoruz. Ekonomik açıdan müreffeh, güçlü ve demokratik bir Türkiye aynı zamanda tüm Avrupa ülkeleri için de faydalıdır.”

Türkiye, Rum ve Türkler’in iki ayrı bölgede yaşadığı Kıbrıs’ın AB üyeliğini tanımıyor. 1 Temmuz’dan itibaren ise Kıbrıs AB dönem başkanlığını devralacak. Bu konudaki öneriniz nedir?

“Buna bir son veremeyiz. Konuyla ilgili bir şey de söyleyemeyiz. Ancak, onları tanımıyoruz.”

Kıbrıs’la müzakere eder miydiniz?

“Hayır, bu durumda başkanla iletişime geçmeyeceğiz. Ama çalışmalarımız devam edebilir. Bunun için henüz bir komisyon yok.”

Ama nasıl olur? Kıbrıs, AB’nin bir üyesi. Bu konuda ne dersiniz?

“Bizim kanaatimiz farklı yönde. Bana şu anda ne düşündüğümü soracak olursanız, görüşüm şudur: Kıbrıs Rumları, adanın tamamını temsil etmemektedir. Ancak yarısını temsil ediyorlar. Ama bunu söylediğimizde, kızıyorlar. Onlara hakaret etmek gibi bir niyetim yok. AB üyelikleri, sadece adanın yarısı için geçerli.”

Ancak bu bir problem teşkil etmiyor mu? Ya AB’yi aramak isterseniz?

“Bu bizim sorunumuz değil, AB’nin sorunu. Büyük Avrupa, daha kendi sorunu halletmemiş bir üye devlet tarafından temsil ediliyor. Kıbrıs Rumları, bütün bir ada nüfusunu temsil etmiyor ve bu AB’nin en önemli prensibine aykırıdır. Ama evet, şurası bir gerçek: AB’yi 6 aylığına onlar yönetecek.”

Son zamanlarda 2 gazeteci serbest bırakılmış olsa da hala cezaevinde yatan çok sayıda gazeteci var. Yaklaşık 100 kadar…

“Bu doğru değil.”

Doğru olmayan nedir?

“Cezaevinde yatanlar yazdıkları ya da söyledikleri şeyler yüzünden içerde değiller.  Bazıları, basın kartı sahibi olsa da gazeteci bile değil. Bir kısmı ise terörist faaliyetlerine karışmış. Bunu ben değil, savcılar söylüyor.”

Mahkûmlar arasında, önemli Kürt aydınları da var. Bunun ülkenizin bölgedeki diğer ülkelere demokratik bir örnek ülke olarak çizdiği imaja zarar vereceğinden korkmuyor musunuz?

“Bu bir kamu davası ve nihayetinde karar verecek olan mahkemeler. Ben şahsen, hiç kimseyi cezaevinde görmek istemem ve insanların cezaevinde olmaları beni mutlu etmez. Ne var ki, savcıların elinde somut deliller varsa, bunları mahkemeye sunmak da onların görevi.”

Bu konuda endişe etmiyor musunuz?

“Hâkimler doğru kararı verecektir.”

Ülkenize giriş yapan on binlerce Suriyeli mülteci var ve Suriye’den Türkiye sınırına ateş açılıyor. Türkiye askeri müdahale seçeneğini düşünür mü?

“Bu sadece iki ülke arasındaki bir mesele değil, burada insani bir durum söz konusu. Bizim Suriye konusunda gizli bir gündemimiz yok.  Biz, tüm Suriyelilerin mutlu ve rahat olmasını arzu ederiz. Ama maalesef Suriyelilerin meşru talepleri dinlenmiyor.”

Peki bu durumda ne yapabilirsiniz?

“Bu sorun hepimizin sorunu. Bütün uluslararası camianın sorunu. Birleşmiş Milletler kendini bu olaya müdahil kıldı. Kofi Annan da orada. Umuyorum ki barışçıl bir çözüm bulunur, aksi halde daha fazla kan dökülecektir.”

Sınır boyunca bir tampon bölge oluşturulması Türkiye için bir seçenek olabilir mi?

“Bu da iki taraflı bir mesele değil. Arap Birliği öncülük ediyor. Burada uluslararası meşruiyet son derece önemli. Bu olmadığı takdirde, hiçbir ülkeye müdahale etmek gibi bir isteğimiz yok. Ayrıca, bir başka ülkenin de diğerine müdahale ettiğini de görmek istemeyiz.”

Bildiğim kadarıyla, Türkiye yeni bir anayasa hazırlığında. Bir sonraki Başbakan olma ihtimaliniz var mı?

“Bunlar tamamen siyasi meseleler ve ben şu anda ihdas etmekte olduğum görevle ve sorumluluklarımla meşgul bulunuyorum.”

Yani bu ihtimalin açık olmasını istiyor olabilir misiniz?

“Şu anda gelecekle ilgili bir planım yok. En çok odaklandığım şey, şu anki görev ve sorumluluklarım.”

Yazdır Paylaş Yukarı