SKY Arabia

08.05.2012
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

SKY Arabia: Sayın Cumhurbaşkanı bizi burada ağırladığınız ve Sky News Arabia’ya zaman ayırdığınız için teşekkür ederim. Suriye konusuyla başlamak istiyorum ilk önce. Bölgede Suriye yüzünden bir bölgesel savaş olmasından endişeli misiniz? Bir de Türkiye NATO’ya gitmekte ne kadar ciddidir yani Suriye’nin ordusunun sınırda yaptığı ihlaller yüzünden Türkiye NATO’ya ne kadar sarılabilir ve 5. maddeyi takip etmeye gidebilir?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Önce tabii güneyimizdeki, Ortadoğu’daki, Arap komşularımızdaki istikrarsızlıktan çok endişeliyiz. Bir istikrarsızlık var. İstikrarsızlık her şeyin başıdır. Bazen öyle olur ki kontrol edemezsiniz, nereye gittiğini bilemezsiniz. Bundan gerçekten endişeliyiz bütün arzumuz komşu ülkelerin önce kendi halklarıyla sonra da komşularıyla barış, huzur ve karşılıklı saygı içerisinde yaşayabilecekleri bir ortamı oluşturmalarıdır. Bizim tek arzumuz budur. Bölge ülkelerinin güçlü olmasını isteriz, altını tekrar çiziyorum. Tek tek hepsinin güçlü bir Irak, güçlü bir Suriye olmasını isteriz. Hepsinin halklarının da mutlu olmasını isteriz. Bizim tek arzu ettiğimiz budur. Maalesef Suriye’de olup bitenler hepimizi çok derinden üzmektedir, çok derinden yaralamaktadır. Bu noktalara gelinmemesi için çok uğraştık, biz üstümüze düşeni yaptığımız kanaatindeyiz. Samimi, gayet dostane şekilde fikirlerimizi, düşüncelerimizi her seviyede planladık ve bugünlere gelineceğini de gördük doğrusu. Suriye’yi bu günlerde görmek istemeyiz dedik ama maalesef bu günler gerçekleşiyor, görülüyor; istemediğimiz halde. Tabii ki büyük insani dramlar yaşanıyor. Göç dalgaları başlamış vaziyette. Ürdün’de 100 bin üzerinde Suriyeli var. Türkiye sınırları içerisinde de 25 bin civarında göç etmiş, gelmiş ve Türkiye’ye sığınmış insan var. Sınırımızda bazı tatsız olaylar da olmuştur maalesef. Ümit ederiz ki bunlar çoğalmaz, gelişmez. Bizim açıkçası tedirginliğimiz ve korkumuz şudur: İşler çok daha kötüye gider ise çok büyük göç dalgaları olabilir. Biz bunu yaşamış bir ülkeyiz. Birinci Irak Savaşı’nda bir gecede 500 bin insan Irak’tan Türkiye’ye gelmiştir ve sığınmıştır ve 2 yıl boyunca Türkiye tek başına mecburen Türkiye’ye sığınan insanlara en iyi şekilde bakmak, yedirmek-içirmek ve muhafaza etmek durumunda kalmıştır ve bu çok büyük bir yüktür. Artı çok büyük güvenlik sorunları çıkmıştır. Biz bu tip ihtimallere düşünerek çok tedirginiz Türkiye tabii NATO’nun bir üyesidir. Bu genel bir prensiptir ve herhangi bir ülkenin bir güvenlik sıkıntısı söz konusu olursa NATO’nun genel prensipleri çerçevesi içerisinde NATO ülkeleri bununla ilgilenirler.

SKY Arabia : Bugüne kadar Kofi Annan planında uygulananlardan memnun musunuz? Nasıl gidiyor bu plan sizce ve Kofi Annan bir çıkış olabilir mi?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Şimdi öncelikle Kofi Annan’ın hem Arap Ligi’nin hem BM’nin temsilcisi olarak bu işin içine girmesine biz çok memnun olduk. Bunun bilinmesini isteriz, bunu bir fırsat olarak gördük. Çünkü biz hiçbir zaman komşumuz Suriye’de acıların çoğalmasını ve kardeşlerin birbirlerini yok etmesini istemeyiz. Ve istikrarsızlık ve ülkenin zayıflamasını da hiçbir zaman istemeyiz. Onun için çok samimi olarak biz Kofi Annan’ın girişimini destekledik. 6 maddeli bir planı vardır. Bu 6 maddenin de layıkıyla gerçekleştirilmesini çok arzu ederiz. Ancak o zaman tabii ki orada bir çözüm olabilir. O zaman orada kansız şekilde meseleler halledilebilir ama üzülerek görüyorum ki, o günden bugüne neredeyse 600’ün üzerinde insan canından olmuş, ölmüş, öldürülmüş. Bunlar da bilinenler tabii. Bu çok kaygı verici ayrıca şunu da söylemek isterim ki gözlemciler yavaş yavaş gitmeye başladılar ama bu sayı 2042 ve 2043 sayılı BM kararıyla 300 civarına çıkacak. Bunun da yeterli olmadığı kanaatindeyim. Nitekim bunu bu gözlemleri yapacak general de ifade etti. Bu sayıyla bu görevi yapmak pek mümkün değil dedi. Ümit ederim ki bu sayı da arttırılır. Bunları niçin söylüyorum, bunun gerçekten fırsat olduğuna inandığım için söylüyorum. Bu son şans orada. Eğer bu neticelenmezse, işleri bir yoluna koymazsa, barışçı, huzurlu bir noktaya getirmezse ondan sonrasını doğrusu düşünemiyorum gerçekten. Yani çok üzücü, çok ızdırap verici bir gidişat bu gidişat. Şimdi biliyorsunuz 5 Mayıs’ta Genel Sekreter ve Kofi Annan, Güvenlik Konseyi’ne rapor verecekler. Şimdi 5 Mayıs’a kadar derlerse ki ‘Bu ateşkes başladığından, ilan edildiğinden bu yana şu kadar insan öldü ve ölmeye devam ediyor’ denirse ne olacak? Buna herhalde insanlar ‘Aa öyle mi peki’ diyemezler. Dolayısıyla çok kritik bir dönemden geçiliyor. Bir kez daha ben, Suriye yönetimine çağrıda bulunmak isterim. Kofi Annan’ın ileri sürdüğü ve yönetimin de kabul ettiği bu 6 maddelik planın herkes tarafından layıkıyla uygulanması çok önemlidir. Şehirlerde hala askeri güçler var. Tabii gerek askeri güçlerin gerekse muhaliflerin, herkesin silahı susturması çok önemli.

SKY Arabia : Şam Yönetimi, Türkiye, Katar, Suudi Arabistan, Kofi Annan planını baltalamakla suçluyor. Ve Suriye özgür ordusu “destek” verdiklerini söylüyor. Bu subaylar, Suriye ordusundan ayrılan subaylar, Türkiye’de barınıyor burada. Suriye onlara terörist diyor. Onları bir kampta tutmanın nedeni nedir?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Şimdi başta, Suriye’de olup bitenleri eğer uluslararası camianın anladığı bir terörist çerçevesine koyarsanız, o zaman BM Güvenlik Konseyi kararları falan bütün bunları nasıl izah edeceksiniz? Suriye'de kendi halkına karşı askeri güç kullanan bir yönetimle karşı karşıyayız. Kendi halkının istediği de nedir, gayet meşru taleplerdir. Hürriyet, özgürlük ve demokrasi istemektedir. Kendi halkı Suriye’nin bir kısmını bölelim, demiyor. Kendi halkı, Suriye’yi daha çok özgür, hür ve demokrat bir ülke olsun, serbest bir ülke olsun, Suriye’de diktatörlük olmasın, bunun vakti geçti artık, diyor. Keşke Suriye yönetimi bunu kendi iradesiyle gerçekleştirebilseydi, herkesin istediği şey buydu.  Ama maalesef bu olmayınca, insanlar ayaklandı, ona karşı da askeri güç kullanınca sivil ve askerler, Suriye’den kaçtılar. Kimi orada mücadele ediyor, kimi kaçtı. Türkiye’ye sığınanların içerisinde askerler de var dediğiniz gibi. Ama onlar hepsi kendi canlarını korumak için Türkiye’ye sığınmış, Ürdün’e sığınmış veya başka tarafa sığınmış insanlar. Türkiye de herhangi bir şekilde, bunları ayrıca bir eğitmesi söz konusu değil. Bunlar zaten görünür, bilinir, böyle bir şeyler olsa. Bizim bütün arzumuz şudur. Kofi Annan programının, planının, Suriye’de geçerli olması, 6 maddenin geçerli olması, bunu samimi olarak istiyoruz. Niye bunu istemeyelim ki biz?  Kim ister ki kardeş kanının dökülmesini, seyretmekten kim mutlu olur? Türkiye hiçbir zaman Suriye’de kardeş kanının dökülmesinden mutlu olmaz. Suriye’nin zayıflamasından mutlu olmaz. Bunları herhalde herkes biliyordur. Ama Suriye halkına karşı da çok büyük bir kıyım söz konusuysa, Türkiye buna gözünü yumamaz. Halkın yanında olduğunu da açıkça söyler. Ve halkı savunur çünkü talepler meşru talepler. Eğer meşru olmayan talepler olsaydı, onlara da açıkça bunlar doğru değil, derdik.

SKY Arabia : Efendim, meclis seçimleri yapılacak Suriye’de. Bu meclis seçimi bu krizi biraz rahatlatır mı etkisi olur mu, olumlu bir şeyi olur mu sizce ve bu krizden sonra Beşar Esed'in cumhurbaşkanı kalması olasılığı kaldı mı sizce?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Şimdi keşke böyle bir seçim, olaylar başlamadan gerçekleşebilseydi, yapılabilseydi, bizim bütün arzumuz buydu. Defalarca biz cumhurbaşkanına aman sen inisiyatif al ve sizin elinizle bu geçiş gerçekleşsin, sizin elinizle Suriye’de hürriyetler özgürlükler gerçekleşsin dedik. Sizin elinizle Suriye’ye demokrasi gelsin, talebini, tavsiyesini, düşüncesini gayet halisane bir şekilde hep paylaştık biz, o zamanlar yapılsaydı, bugün Suriye’de her şey belki çok düzgün gidiyor olacaktı. Ve belki de o zamanlar bunlar yapılsaydı mesela milletin Cumhurbaşkanı Beşar Esed’e güveni de belki devam edecek olacaktı. Ama maalesef her şey çok geç oldu. Her şey vaktinde yapılırsa kıymetli oluyor. Çok geç oldu. Bir gün her şeyin çok az ve geç olacağını göreceksiniz diye ben bunu çok paylaştım kendileriyle. Gerçekten üzücü bir nokta. Şimdi bu şartlar altındaki seçim nasıl olacak, ne olacak, ne kadar özgür bir seçim katılım nedir, nasıldır, tabii bunu doğrusu göreceğiz. Bildiğim kadarıyla 7 Mayıs'ta bir seçim olacak. Ama bugün bakıyoruz ki bunlar gölgelenmiş vaziyette. Hâlbuki seçimin olacağı bir ülkede bayram olur. Büyük bir coşku olur. Bugün gördüğümüz ise maalesef çok büyük sıkıntı. O bakımdan bunu göreceğiz hep beraber.

SKY Arabia : Türkiye ile Irak Başbakanı arasındaki son gerilim nereye kadar gidebilir? Maliki son açıklamalarında “Türkiye biraz düşman tavır alıyor bölge ülkelerine karşı” dedi. Ankara da, bu ilk defa değil, Maliki’ye biraz mezhepçilikle suçları birkaç kere.

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Hayır, bu doğrusu, bizim açımızdan bir gerginlik değil ama şuna önem veriyoruz komşularımızda: Bütün rejimlerimizin önce halklarıyla sonra da komşularıyla barışık olmasını, bu çok önemli bir şey. Irak’ı başından beri en çok destekleyen ülke Türkiye’dir. Ve Irak’taki bütün gruplara karşı eşit mesafede olduğumuzu defalarca söyledik. Bizim için Sünniler, Şiiler, Kürtler, Türkler, Araplar, hepsi de kardeştir. Ancak haklı ve haksızlık, kim doğru yolda, kim doğru yolda değil, buna göre bakarız. Irak’a baktığımızda Irak’ın kendi şikâyetleri var, Irak’taki partiler. Irak parlamentosu, Irak’taki liderler bakın gidiyorlar başka yerde toplanıyorlar. Erbil’de toplanıyorlar, başka yerde toplanıyorlar. Bir araya gelemiyorlar. Biz bundan tedirginiz. Irak halkı karar verir, kimin başbakan olacağına, kimin cumhurbaşkanı olacağına onlara biz karışamayız. Bizim tek arzu ettiğimiz şey, dışarıdan bir gözlemimiz var. Her rejimin kendi halkını daha çok kucaklaması gerekir. Ne kadar çok kucaklarsa o kadar az problemi olur. Hele Irak gibi şu anda federal bir yapısı olan, kırılgan yapısı olan, maalesef her gün çok sayıda insanın terörden hayatını kaybettiği bir ülkede, yöneticilerin, kendi halkını hiç ayırım yapmadan çok kucaklaması gerekir. Bizim tek görmek istediğimiz şey bu.

SKY Arabia : Son dönemde İstanbul’da, 5+1 İran nükleer müzakereleri yapıldıktan sonra bir sonraki turun Bağdat’ta olacağı söyleniyor. Acaba bu arabuluculuk kolaylaştırıcı yolu artık bitti mi? İşlevi bitti mi, bundan sonra madem İstanbul’dan Bağdat’a taşındı ve sizce Tahran yönetimi ne kadar bu görüşmelerde ciddidir? Barışçıl bir çözüme ulaşmak için ciddi bir çaba gösteriyor mu?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Biz her zaman şunu söylüyoruz. Önemli olan bir meselenin halledilmesi. O mesele eğer Türkiyesiz hallediliyorsa bundan çok mutlu oluruz. Zaten bizim birçok işimiz var. Bizi meşgul eden o kadar çok meselelerimiz var, kendi iç konularımız var. Dolayısıyla eğer herkes kendi arasında hallediliyorsa bize hiç gerek yoktur. Bizim yaptığımız zaten bir kolaylaştırıcılıktır. Bizim yaptığımız zaten yardımcı olmaktır. Dolayısıyla bundan sonraki toplantı Bağdat’ta olunca, inşallah daha da ileriye gider bu iş. Türkiye’de birazcık bir mesafe alınmıştır. En azından karşılıklı güven duymuşlardır birbirlerine. Şimdi Viyana’da teknik seviyede toplanacaklar. Bağdat’ta da siyasi seviyede toplantı yapacaklar. Bundan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Ümit ederiz ki bu konu diplomasiyle, diyalogla, karşılıklı görüşme ve konuşmayla rayına oturur.

SKY Arabia : Körfez ülkeleri ve İran arasında son dönemde bir gerginlik yaşanıyor. Çünkü Körfezdeki Birleşik Arap Emirliklerine ait işgal altında üç ada birisini İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad'ı ziyaret etti ve silahlandırma kararı alındı. Körfez ülkeleri buna karşı bir tatbikat yaptı bile, Tahran da bir tatbikatla cevap vereceğini söyledi. Türkiye’nin tutumu nedir, bu yaşanan gerginliğe karşı.

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Şimdi sanki bölgede bir problem yokmuş gibi, yeni problemin ortaya çıkması üzücü gerçekten. Ama gördüğümüz kadarıyla gayet somut bir problem var ortada. Ümit edilir ki karşılıklı konuşma yoluyla bu meseleyi halletsinler. Herhalde işi daha büyütmeye gerek yok, karşılıklı oturup konuşmaya, bildiğim kadarıyla emirlikler hazır olduğunu söylüyor, çağrıda bulunuyorlar. Ve bunu oturup hukuki yollara, neticede gidilebilir de ama neticede diyalog yoluyla halledebilirler. O kanaatteyim. Biz körfez ülkelerine önem veriyoruz tabii. Türkiye’de körfez ülkelerine ayrı bir iş birliği var. Stratejik işbirliği mekanizmaları var. Türkiye, körfez ülkeleri dışişleri bakanları, her sene düzenli şekilde toplanırlar. Yine ekonomik işbirliği konusunda stratejik kararlarımız var, imzaladığımız karşılıklı anlaşmalar var. Dolayısıyla körfez işbirliği ile Türkiye arasında çok yakın temaslar var. Körfeze çok önem veririz, her bakımdan.

SKY Arabia : Arap baharı yaşanan veya yaşayan ülkelerindeki Arap geleceğinden biraz endişeli misiniz? Çünkü bazı ülkelerde devrim çalınıyor, başka çabalar oluyor, bir iç savaşa da çıkabilir. Siz endişeli misiniz bu Arap baharının geleceğinden?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Çok endişeli değilim. Aslında bu kaçınılmaz olan bir şey. Yani bir şeyden korkarak onu ertelemek zaten elinizde değil. Bu olacak ve gecikmiş olan bir şey. Bugünkü dünyaya uymayan bir yönetim tarzları vardı bu ülkelerin. Dolayısıyla liderler, yönetimlerini değiştiremediler. Halklar ayaklanarak düzenlemeye kalktı. Tabii ki bir kaos kargaşa, kırılganlıklar var, yaşanıyor bazı ülkelerde. Kolay değil. Uzun yılların otoriter yönetiminden sonra işleyen bir demokrasiyi kurmak, kabullenmek kolay değil. Vakit alacaktır ama neticenin ben iyi olacağına inanıyorum. çünkü Arap dünyasında da bütün bahsettiğimiz ülkelerde de çok alim, fazıl, sağduyulu insanlar çok doğrusu.

Ve Ekonomi bültenine verdiği cevap:

SKY Arabia : Dünyada Avrupa’da birçok ekonomik kriz yaşandı ama Türkiye ekonomik büyümesi ve istikrarını muhafaza edebilmiştir. Bunun sırrı nedir?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bunun sırrı şu, dersimizi iyi çalıştık biz. Bir de dersi iyi aldık. Yani vaktiyle bundan on sene önce bugün Avrupa’da gördüğümüz sıkıntılar, Türkiye’de vardı. Onları giderdik. O sıkıntılardan çok iyi ders aldık. Durumlarımızı, kurallarımızı yeniden gerçekleştirdik ve çok sıkı bir şekilde takip ediyoruz. Tabii ki Türkiye’deki siyasi istikrar doğru kararları, doğru zamanlarda alınabiliyor. O bakımdan bugün bütün Avrupa ülkelerinde Amerika’da birçok başka ülkede çok büyük ekonomik sıkıntılar, finans sıkıntıları yaşanırken Türkiye çok şükür tamamen farklı bir istikamette, ekonomimiz büyümeye devam ediyor. Üst üste hep %8,5 büyüme gerçekleştiriyoruz. Avrupa’da belki en az borcu olan ülkelerden biriyiz. Milli gelirimizin %40’ının altında. Bütçe açıklarımız çok düşük, %1 civarında. Bankalarımız çok güçlü. Bankalarımızın sermaye rasyoları yeterlilik, sermaye rasyoları %17 civarında Avrupa’da %5 civarında falan. Hiçbir bankamız en ufak bir sarsıntı geçirmediği gibi yardım da istemedi. Bunlar iyi şeyler tabii ümit ederim ki önümüzdeki yıllarda aynı şekilde devam edeceğiz.

 

Yazdır Paylaş Yukarı