Nikkei Gazetesi (Japonya)

16.06.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Nikkei Gazetesi (Japonya)

 


NIHON KEIZAI SHIMBUN( NIKKEI) : “FİLİSTİN DEVLET OLARAK TANINACAK”... TÜRKİYE CUMHURBAŞKANI, “BİRLEŞMİŞ MİLLETLER’DEKİ OYLAMADA EVET OYU KULLANACAĞIZ”

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Filistin Özerk Yönetiminin Birleşmiş Milletler’de (BM) devlet olarak tanınmayı hedeflediği oylamada Türkiye’nin “evet” oyu kullanacağını açıkladı. Filistin Özerk Yönetimi BM’de çok sayıda “evet” oyu alarak, İsrail ile barış görüşmelerinde avantajlı bir pozisyona gelmeyi planlıyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Nihon Keizai Shimbun’a verdiği mülakatta, Filistin Özerk Yönetiminin BM’de devlet olarak tanınmasının hedefleneceği oylamada, “Evet oyu kullanacağımıza şüphe yok.” açıklamasında bulundu.

-- İsrail Yalnızlaşıyor, Türkiye Filistin’i Destekliyor, Orta Doğu Barış Müzakereleri Sertleşiyor --

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, BM’de Filistin’in devlet olarak tanınmasına evet oyu vereceklerini söylemesiyle, İsrail’e yönelik baskı bir basamak daha yükseleceğe benziyor. Şubat ayındaki rejim değişikliğinden sonra Mısır da İsrail’e mesafeli bir politikaya doğru yöneldi ve İsrail, Orta Doğu bölgesinde yalnız kalmış durumda. Filistin Özerk Yönetimi BM genel gurulunda çok sayıda ülkenin desteğini alabilirse, Orta Doğu barış görüşmelerinde avantajlı duruma geleceğini hesaplıyor. Öte yandan, ABD gibi bazı ülkeler, barış görüşmelerine bunun olumsuz etki yapacağını söyleyerek tepkilerini dile getiriyor.

İsrail ve Filistin yönetimi arasında Orta Doğu barış görüşmeleri geçen sonbaharda koptu ve bu durumda Filistin “BM’de bağımsız devlet olarak tanınma” stratejisini ortaya koydu.

Geçen sene sonundan bu sene başına kadar Brezilya gibi Latin Amerika ülkeleri Filistin’i “3. Orta Doğu savaşı öncesinin 1967 sınırları temelinde devlet” olarak kabul etti ve Türkiye dahil yüzden fazla ülke de bu yönde hareket ediyor. Bir ülke bir oy esasına dayalı BM genel kurulunda, çok yüksek sayıda destek alınacağı tahmin ediliyor.

Filistin’in politikasına İsrail “tek taraflı ve yapıcı değil” gibi sert eleştirilerde bulunuyor. İsrail taraftarı olan ABD ve Almanya da Filistin’in bu politikasına karşı çıkıyor. Fakat, İsrailli diplomatlar “Filistin iyi iş çıkarıyor” diyerek politikanın başarısını da teslim ederken, mevcut durumda Filistin üstün konumda. Türkiye’nin destek açıklaması ile de Filistin daha da güçlenebilir.

Son yıllarda Türkiye’nin İsrail politikasını da değiştirmesi, İsrail’e çok büyük bir darbe vurdu. Mübarek rejiminin yıkılması ardından İsrail karşıtı tutum alınmaya başlamasıyla İsrail zaten sayıca az olan Orta Doğu’daki “dost ülkeleri” ardı ardına kaybediyor.

Türkiye ve İsrail 1990’lı yıllarda askeri işbirliği antlaşması imzalayacak kadar yakın ilişkilere sahipti fakat İslami duyarlılıkları fazla olan iktidar partisi Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hükümeti döneminde, İsrail’in Filistin’deki Gazze’ye saldırmasıyla beraber ilişkiler kötüleşti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın uluslararası bir toplantıda İsrail Cumhurbaşkanı Peres’i azarlamışlığı bile var.

Türkiye, Avrupa ve ABD ile arasına belirgin bir çizgi çektiği “Doğu’ya önem verme” şeklindeki dış politikayı izleyerek Orta Doğu’da Arap ülkeleri ile ilişkilerini kuvvetlendiriyor. Orta Doğu’da demokratikleşme hareketinin merkezinde Türkiye’nin eğilimleri bölgenin diplomasi haritasına büyük etkiler yapacağa benziyor.

ABD’nin Obama yönetimi, Filistin’in devlet olarak tanınmasına karşı çıkıyor fakat Orta Doğu’nun bölgesel gücü olan Türkiye’nin erkenden “evet” oyu yönünde karar alması, İsrail ve ABD için bir darbe olacağa benziyor.

Özerk yönetim, eylül ayında BM genel kurulunda 3. Orta Doğu Savaşı öncesi sınır olan 1967 sınırlarına dayalı devletin tanınmasını istemeyi planlıyor. Arap ülkeleri buna destek verirken, İsrail’in hamisi olan ABD buna şiddetle karşı çıkıyor ve eylül ayına doğru ilerlerken her iki tarafla birlikte, diğer ülkelerin desteğini almak için harekete geçecek.

Bu konu ile ilgili olarak Gül, “1967 sınırlarına dayalı Doğu Kudüs’ün başkent olduğu Filistin devletinin kurulmasını arzu ediyoruz.” açıklamasında bulundu ve “Biz Filistin’in en güçlü destekçilerindeniz.” dedi.

Türkiye ve İsrail arasındaki ilişkiler son yıllarda Filistin sorunu yüzünden hızla kötüleşti. 12 Haziran seçimleri sonrası İsrail Başbakanı Netanyahu,“Türkiye ile ilişkileri düzeltmek istiyoruz.”dedi ancak Türkiye’nin, Filistin’in bağımsızlık oylamasında evet oyu kullanacak olması ilişkilerin tamirini daha da zorlaştırabilir.

Filistin Özerk Yönetimi BM Güvenlik Konseyi’nden tavsiye kararı aldırmak ya da genel kuruldan üçte iki oy desteğiyle BM üyeliğine ulaşmak konusunda ciddi engellerle karşılaşacak. Bu nedenle, daha realist bir alternatifle BM genel kurulunda devlet olarak tanınma kararı çıkarttırarak uluslararası toplumun desteğini arkasına almayı planlıyor.

-- Cumhurbaşkanı Abdullah Gül --

İslam Kalkınma Bankası’nda ekonomist olarak görev aldıktan sonra, 1991 yılında İslamî bir parti olan Refah Partisi’nden siyasete atıldı. 2001 yılında Başbakan Erdoğan ile beraber AK Parti’nin kurucularından oldu. Başbakanlık ve Dışişleri Bakanlığı görevlerinde bulunduktan sonra, 2007 yılından bu yana Cumhurbaşkanlığı görevini üstleniyor. Doktorasını İstanbul Üniversitesi’nde yaptı. 60 yaşında.

-- Türkiye Cumhurbaşkanı Mülakatından Notlar --

Cumhurbaşkanı Gül’ün gazetemize verdiği mülakatın ana başlıkları aşağıdaki gibidir.

-- Filistin Sorunu --

“BM’de Filistin’in devlet olarak tanınması yönünde oylama yapılırsa şüphesiz ki evet oyu vereceğiz. Biz Filistin’in en büyük destekçilerindeniz. 1967 sınırlarına dayalı, Doğu Kudüs’ün başkent olduğu Filistin devletinin kurulmasını ve İsrail ile barış içinde beraber yaşamasını diliyoruz.”

-- Yeni Anayasa --

“En kısa sürede iktidar ve muhalefet partilerinin bir araya gelerek yeni anayasa için görüşmelere başlamalarını arzu ediyorum. İktidar ve muhalefet partileri müzakereleri ilerlettikten sonra, içeriğini halk ile paylaşmaları doğru bir yöntem olacaktır. İktidar partisi ( AK Parti) bu süreçte öncü rol oynamalı ve üzerindeki sorumluluk büyük.

-- 3. Erdoğan Hükümeti --

Bu genel seçimlerde seçmenler daha önceki iki dönemi olumlu olarak değerlendirmişlerdir. Küresel ekonomi hâlâ kırılgan ve yeni hükûmet, başarılı ekonomi politikalarını sürdürmeli. (Hükümetlere karşı yürütülen gösteriler) Bölgesel siyasetteki sorunları da dikkatle ele almaları gerekiyor.

-- Orta Doğu’daki Önemli Olaylar --

2010  

 

2 Eylül: İsrail ve Filistin Karşılıklı müzakereleri ABD girişimiyle bir yıl 8 ay sonra yeniden başlatıldı.

14 Eylül: İsrail veFilistin ikinci tur görüşmeleri gerçekleştirdi

8 Ekim: Arap Birliği, Filistin’i destekledi, Orta Doğu barış görüşmeleri “de facto” olarak kesildi.

2011

 

14 Aralık: Tunus’ta Bin Ali rejimi yıkıldı

11 Şubat: Mısır’da Mübarek rejimi yıkıldı

27 Nisan: El Fetih ve aşırı islamcı Hamas birlik hükûmeti oluşturulmasında prensip anlaşmasına vardı.  

19 Mayıs: Başkan Obama, “Filistin’in resmen devlet olacağı dönemki sınırları “( 3. Orta Doğu Savaşı öncesi olan) 1967 sınırlarına dayalı olmalıdır” açıklamasında bulundu.

Eylül (?): BM genel kurulunda Filistin Özerk Yönetimi’nin 1967 yılı 3. Orta Doğu savaşı öncesi sınırları temel alan devletin tanınması kararını talep etmesi bekleniyor.

 

BM Genel Kurul Kararı

Genel kurulda toplam 192 ülkenin büyük küçük demeden sadece birer oyu bulunuyor. Normalde genel kurul kararı çıkartmak için salt çoğunluk gerekse de, yeni üye devletin onaylanması, üyelikten çıkarılması, BM bütçesi gibi önemli konularda üçte iki çoğunluk aranmakta.

Genel kurul kararları üye devletlerin hükümetleri üzerinde yasal yaptırıma sahip olmayıp, uluslararası toplumun iradesini gösteren sembolik anlamı büyük. “Devlet olarak tanıma kararı” alınsa da, BM üyeliğinin onaylanması anlamına gelmiyor. Üyelik onayı için güvenlik konseyinin tavsiye kararı gerekiyor ve burada veto hakkında sahip olan ABD politikasını değiştirmedikçe üyeliğin gerçekleşmesi zor.

Yazdır Paylaş Yukarı