France 24

25.01.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

 

FRANCE 24:  İyi akşamlar. Entretien’e hoşgeldiniz. Bugünkü konuğum, birkaç sene önce tarihe Cumhurbaşkanlığına seçilen ilk dindar olarak geçti ve Türk ordusunun ve laik kesimin muhalefetine rağmen Türkiye Cumhurbaşkanlığına seçildi. Abdullah Gül, daha önce düşünülemeyecek olan yeni bir model oluşturmakta. Bu model, kökü İslami inanca dayanan ancak laik ve demokratik değerleri koruyan bir yönetim. Bu hâlâ devam eden bir oluşum. Sayın Gül programa katıldığınız için teşekkür ederim.

SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Memnuniyetle.

FRANCE 24:  Türkiye’de değiliz. Fransa’da Strasbourg’dayız. Bugün, 47 üyeden oluşan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde konuşma yaptınız. Türkiye, bu organı destekliyor ancak sanırım katılmak istediğiniz kulüp Avrupa Birliği. Müzakereler yıllardır devam ediyor. Ancak çıkmaza girmiş görünüyorlar. Sabrınız azalıyor mu?

SAYIN CUMHURBAŞKANI:
Haklısınız. Biz başından beri buradayız. Aslında Türkiye, Avrupa Konseyinin kurucularındandır. Avrupa Konseyi, Avrupa'nın sadece bir kısmıdır diğeri ise Avrupa Birliği'dir. Türkiye’nin uzun zamandan beri Avrupa Birliği ile de ilişkileri var. 2005’ten bu yana üyelik müzakerelerini sürdürüyoruz. Şimdiye kadar teknik konularda ilerleme kaydedildi ancak siyasi konulara gelince bu siyasi konular masaya konunca müzakere süreci yavaşlıyor. Siyasi konular derken Kopenhag Kriterlerinden veya demokratik standartlardan bahsetmiyorum. Bunlar zaten olması gerekenler. Bunları karşılamadan Avrupa Birliği’ne girilmez. Ama Türkiye evet. Türkiye, Kopenhag kriterlerinin şartlarına ve ön şartlarına cevap veriyor ancak burada Kıbrıs'tan bahsediyorum.

SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Evet bu, bir zehir, bu süreci zehirliyor ve maalesef bazı üye devletler var ki konu hakkında hiçbir çıkarları hatta hiçbir fikirleri olmamasına rağmen ama başka nedenlerle yani iç işleri ile alâkalı veya konjonktürel veya başka başka nedenlerle bu Kıbrıs sorunun arkasına saklanıyorlar.

FRANCE 24:  Kıbrıs elbette önemli bir mesele. Ancak Türkiye’nin üyeliğine karşı olan ülkeler biliyoruz: Fransa, ve Almanya, Türkiye’nin üyeliğine ciddi şekilde karşı çıktı hatta bazıları asla asla Türkiye üye olamaz bile diyor. Eğer böyle devam ederse Türkler, AB’ye arkalarını döner mi?

SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Vazgeçmeyeceğiz.

FRANCE 24:  Vazgeçmediniz mi?

SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Ve vazgeçmeyeceğiz, çünkü çok yakın zaman önce bütün üye devletler, Türkiye ile müzakerelerin başlatılmasını imzaladılar. Müzakeler başlatıldı, ve AB’nin temel prensiplerinden biri, sadece AB’nin değil bizim de temel değerlerimizden biri imzasını onurlandırmaktır (taahhüdünü yerine getirmektir). Bu elli yıl önce değildi, beş altı yıl önceydi. Bir zirve yapıldı ve bu zirve sırasında, Türkiye’nin bütün kriterlere uyması hâlinde AB’ye üye olmasına karar verildi. “Pacta Sum Servanta”. Ne demek olduğunu biliyorsunuz,

FRANCE 24:  Evet bu ...

SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Bu temel prensiplerden biri. Bunu unutmayacağız ve buna riayet edeceğiz.

FRANCE 24:  Peki buna riayet edeceksiniz ama sizin de söylediğiniz gibi altı sene oldu bile ve bu süre içerisinde on ülke AB’ye üye oldu. Başkalarının sizi solladığını gördünüz. Her seferinde eve döndüğünüzde ve halka “üzgünüm hâlâ elim boş” demek zorunda kaldığınızda, Türklerin yüzde 38’i AB’ye üye olmak istiyor ama ya geri kalanı. Sayı çok yüksek.

SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Size şunu hatırlatmak isterim ki Türkiye yalnızca bu müzakere süreci ile ilgilenmiyor. Aynı anda Türkiye dünyadaki diğer yerlere de açık.

FRANCE 24:  Ya evet ve işte burada da büyük bir soru işareti oluşuyor.

SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Türkiye dünyadaki diğer yerlere de açık, dünyadaki diğer yerlerle olan ilişkilerini sıkılaştırıyor. Birçok başka ülke ile olan ekonomik bağlarını sıkılaştırdı. Pasifikteki ülkelerden Latin Amerika’ya Afrika’dan Yakın Doğu’ya, Orta Asya’dan ...

FRANCE 24:  Bütün Dünyaya?

SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Evet bütün dünyaya. Ama bizim için stratejik bir hedef olduğundan bundan kolayca vazgeçmeyeceğiz.

FRANCE 24:  Bundan vazgeçmeyeceğinizi anlıyorum. Özellikle Suriye, İran gibi bazı ülkelerle kurduğunuz dostluk ilişkisinin Batılı ülkelerin gözünde endişe kaynağı olduğunu görebiliyor musunuz. Ne yapmak istediğinizi soran Batılılara cevabınız ne olurdu. Doğuya mı yöneliyorsunuz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Bu aslında psikolojik bir mesele. Bakın bizim İran ile ilişkimiz, daha net konuşalım bizim İran ile olan ihracatımız Fransa'nın veya Almanya'nın İran ile ihracat oranından daha mı fazla? Hayır. Ama bu ülkeler yapınca sorun olmuyor. Ne zaman ki biz ihraç ediyoruz o zaman sorun oluyor. Yani bu tamamen psikolojik.

FRANCE 24:  Türkiye nükleer konusundaki görüşmelere de dâhil oldu. İran ile müzakerelerde bulunmayı denediniz. Bu durum ABD tarafından iyi karşılanmadı.

SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Bunlar zor konular. Bir çırpıda çözümlenemez. Türkiye'nin yapmaya çalıştığı şey şu: Türkiye, sorunların çözümüne katkıda bulunmaya çalışıyor. Türkiye bu kapasiteye sahip. İran bizim komşumuz, onu tanıyoruz. Bir şeyler oluyor ve bunlar bizim yakın çevremizde yaşanacak. Bu sorunun takipçisi olmak, bu meselelerle ilgilenmek bizim hakkımız. Tabii ki ara buluculuk yapmayacağız, sorunları çözmeyeceğiz, sadece yardım edeceğiz. Ben bunun iki tarafın lehine olduğunu düşünüyorum.

FRANCE 24:  Yoğunlaşmanın mı?

SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Geçenlerde 5+1 ülkeleri ve İran, İstanbul'da ilk defa aynı masanın etrafında bir araya geldi.

FRANCE 24:  Sayın Cumhurbaşkanı, Türkiye ve İsrail ilişkileriyle ilgili bir sorum olacak. İlişkileriniz yakın bir tarihte gerginleşti. İsrail, dokuz Türk’ün ölümüne yol açan filo saldırısının hukuka aykırı olmadığını açıkladı. Türkiye, buna tamamen karşı çıkıyor. Resmî olarak özür dilemelerini istemeye devam edecek misiniz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI:
Dinleyin bunun hiç anlamı yok. Uluslararası alanda hiçbir geçerliliği yok.

FRANCE 24:  İsrail komisyonunun mu geçerliliği yok?

SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Hayır öyle demiyorum. Öncelikle bu saldırıya uğrayan bir insani yardım konvoyu idi. Nerede saldırıya uğradı. Uluslararası sularda. Denizde, açık denizde. Dokuz kişiyi öldürdüler. Dolayısıyla bu tutum için hiçbir yasal temelleri yok.

FRANCE 24:  O hâlde resmen özür dilenmesini kaçınılmaz buluyorsunuz ve bunu istemeye devam edeceksiniz?.

SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Tabii ki.

FRANCE 24:  Eğer özür dilemezlerse Türkiye bir dost ulus ve müttefik olarak İsrail'i kaybetmeye hazır mı?

SAYIN CUMHURBAŞKANI:
Biliyorsunuz ki bütün delilleri elinde bulunduran bir soruşturma heyeti var, herkes bunun hiçbir yasal temeli olmayan bir saldırı olduğunu biliyor. Her hâlükârda bu yayımlanan tek taraflı ve uluslararası alanda bağlayıcılığı olmayan bir rapor. Eğer iki ülke arasında bir sorun varsa bunu çözmenin yolları da vardır. En iyisi bunu iki tarafı da kapsayan uluslararası hukukla çözmektir. Bu durumda şimdi merkez BM'dir.

FRANCE 24:  Gerçekten de BM ama bu sorun ortadan kalkmayacak. Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye yeni bir döneme giriyor. Yeni bir dış politika modeli oluşturuyorsunuz ve muhtemelen önümüzdeki yıllarda derin değişimler gözlemleyeceğiz 21. yüzyıl Türkiye'nin yüzyılı mı olacak.

SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Sadece Türkiye'nin yüzyılı olmayacak ama Türkiye'nin geleceğini izlemek gerek.

FRANCE 24: Burada bitirmemiz gerekiyor. France 24 kanalında bizimle birlikte olduğunuz için teşekkür ederiz.

 

Yazdır Paylaş Yukarı