Neue Zürcher Zeitung

27.11.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

 

 

İlk kez bir Türk Devlet Başkanı resmi olarak İsviçre’yi ziyaret etti. Abdullah Gül, görüşmede neden Türkiye’nin AB üyeliğ hedefine tutunduğunu, Ortadoğu’da ve enerji konusunda hangi menfaatlerin peşinde olduğunu anlattı.



NEUE ZÜRCHER ZEITUNG: Sayın Cumhurbaşkanı, İsviçre, Avrupa ile ilişkilerinde zorlanıyor, Avrupa’da Türkiye ile ilişkilerinde zorlanıyor. Avrupa Birliği’nin son İlerleme Raporu sizi hayal kırıklığına uğrattı mı?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Türkiye, Avrupa’nın bir parçasıdır. Bu, 1.Dünya Savaşı’ndan önce de böyleydi ve o zamandan beri değişmedi. Bu bir gerçek. Tarihi bilenler, Türklerin ve Türkiye’nin tarihi olmadan Avrupa’nın tarihinin de yazılamayacağını bilirler. Türkiye, Avrupa’da 2.Dünya Savaşı’ndan sonra oluşturulan kurumların hep kurucu üyesiydi. Bu durum siyaset, kültür ve spor, ama aynı zamanda güvenlik alanında da geçerli. Türkiye, Avrupa entegrasyonuna Avrupa Ekonomik Topluluğu zamanlarında katılma kararını aldı. Bunun hukuki temelleri daha altmışlı yılların başında Ankara Anlaşması ile atıldı. Bu zamandan beri ilişkilerin sürekli geliştiğini görüyoruz. AB ile üyelik müzakereleri 2005 yılında başladı, yani oldukça geç. Bunun çeşitli nedenleri var. Bu süreci, kararlılıkla devam ettireceğiz. Çözülmemiş birçok sorun var, bunların farkındayız.

NEUE ZÜRCHER ZEITUNG: Fakat 30’dan fazla fasıldan şu ana kadar sadece biri tamamlandı. Bir düzine kadarı açıldı, çok daha fazlası ile bloke edilmiş durumda. Bu, beş yılın ardından hayal kırıklığı yaratan bir bilanço değil mi?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Verilen ödevleri yaptık. Şu anda, tamamlanmamış görevlerin olduğu açık fasıl bulunmuyor. Buna karşılık şunu sormak gerekir: Müzakerelerin başlaması sırasında  tüm AB devletlerinin attığı imzaların hâlâ önemi var mı, ya da ne kadar önemi var? Ancak bunun bizimle bir ilgisi yok.

NEUE ZÜRCHER ZEITUNG: Sözlerinizden belli bir burukluk olduğunu algılıyoruz. Buna rağmen AB üyeliği hedefine bağlı mısınız?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Türkiye bu süreci devam ettirecek, evet. Dosyaları çok dikkatle gözden geçiriyoruz, standartlarını inceliyoruz ve yasalarımızı buna uygun hale getiriyoruz. Bizim AB ile ilişkimiz, AB’nin İsviçre ile ilişkisine benziyor. Ülkeniz gerçi AB üyesi değil, ancak yasalarını birçok alanda AB standarlarına uygun hale getirmek durumunda. Resmen üye olup olmamak önemli mi? Eğer AB, Türkiye’nin rolünü enerji teminiyle bağlantılı olarak önemsenmez addederse, o zaman bu olmasa da olur.

NEUE ZÜRCHER ZEITUNG: Siz bu yıl Balkanlar’da Sırbistan ve Bosna arasında çok başarılı bir biçimde arabuluculuk yaptınız ve tüm Avrupa diplomasisinin 15 yıl içerisinde ulaştığından daha fazla başarıya ulaştınız. Neyi doğru yaptınız?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Biz de bir Balkan ülkesiyiz, adetlerini biliyoruz. Ortak bir kültürümüz ve bazı konularda ortak bir algılayışımız var. Tam da AB üyelik süreci alanında söyleyecek şeylerimiz var. Bu, Sırbistan ile işbirliğini olumlu etkileyerek tüm bölgede memnuniyet duyulan etkilere neden oldu.

NEUE ZÜRCHER ZEITUNG: Türkiye Yakındoğu’da da yeni ittifaklar kuruyor, örneğin Suriye, Lübnan ve Ürdün gibi ülkelerle. Dışişleri Bakanınız, Osmanlı kökenleri olan yeni bir güç bloğundan söz ediyor. Sözlerinden yanlış bir alıntı mı yapıldı?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Orada çeviride bir yanlışlık oldu. Biz çok gerçekçiyiz. Türkiye’nin bölgedeki tarihini biliyoruz. Bu bize bölgede istikrar ve güvenliği arttırmak için kullanmak istediğimiz avantajlar sunuyor. Komşularımıza saygıyla yaklaşıyoruz. Bunu Osmanlı olarak nitelendirmek doğru değil.

NEUE ZÜRCHER ZEITUNG: O halde Neo-Osmanlı sıfatından hoşlanmıyorsunuz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bunlar bizim katkımız olmadan ortaya çıkan tanımlamalar. Türkiye eğer pozitif işler başarıyorsa, bu dile getirilmelidir. Aslında buna sevinilebilmeli.

NEUE ZÜRCHER ZEITUNG: Türkiye’nin arabulucuğu her zaman iyi karşılık görmüyor. Brezilya ile ortak bir biçimde İran’la nükleer uzlaşmazlıkta gerçekleştirdiğiniz arabuluculuk Batı tarafından reddedildi. Bu üzüyor mu?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Biz herhangi bir taltif peşinde değiliz. Bölgesel sorunların çözümü için çabalıyoruz. İran olayında bir katkı yapıyoruz. Bu önemli. Biz de doğal olarak bu sorunun çözümünden fayda sağlıyoruz. Doğudaki komşumuzda toplu göçe neden olabilecek kriz içeren bir gelişme meydana gelsin istemiyoruz.

NEUE ZÜRCHER ZEITUNG: Komşunuz Irak’ta İran’ın büyüyen nüfuzu sizi endişelendiriyor mu?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Biz komşu devletlerin egemenliğine büyük değer veren bir ülkeyiz. Buna bağlı olarak, diğer devletlerin de bu görüşü bizimle paylaşmalarını bekliyoruz.

NEUE ZÜRCHER ZEITUNG: İsrail ile ilişkileriniz son iki yılda dramatik biçimde kötüleşti. İlişkileri yeniden iyileştirmek için neler yapıyorsunuz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Şu anda Türkiye’nin yapabileceği hiç birşey yok. Eğer birinin harekete geçmesi gerekiyorsa, bu da İsrail’dir. İlişkilerin bugünkü durumunun sebepleri belli. İsrail, uluslararası hukuka uygun davrandığında,  bu durum değişecektir.

NEUE ZÜRCHER ZEITUNG: Türkiye için, Filistin sorununda uluslararası hukukun uygulanması on yıllardır önem teşkil etmedi. Bu şimdi neden bir anda değişti?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bizim pozisyonumuz hükümetin ve halkın fikrini yansıtıyor. Türkiye’de geçmişte de Filistin sorunu için anlayış vardı.

NEUE ZÜRCHER ZEITUNG: Türkiye, Avrupa için enerji temini konusunda kavşak olmak istiyor. Ülkeniz, Avrupa Nabucco Boru Hattı Projesi’ne katılıyor ve Rusya ile rakip Güney Akım projesinde işbirliği yapıyor. Ülkeniz önceliği nereye veriyor?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bizim için öncelikli olan, önce kendi ihtiyacımızı karşılamaktır. Bunun ötesinde ülkemiz tüm müttefik ülkelere güvenli bir enerji teminatı garantilemek istiyor. Türkiye, bunu örneğin Yunanistan’a sevkiyata bakarsanız, şimdiden yapıyor. Fakat planlanan yeni hatlar da buna hizmet ediyor. Nabucco Boru Hattı’yla nakledilecek doğalgazın kaynakları farklı farklı. Kafkasya’dan gelebilir, Irak’tan gelebilir, Arap bölgesinden, ilişkiler iyileşirse İran’dan gelebilir. Bu demektir ki, bu gaz Türkiye üzerinden Avrupa’ya iletilmek zorunda. Aynı şey Orta Asya’dan gelecek doğalgaz için de geçerli, örneğin Kazakistan ya da Azerbaycan’dan.

NEUE ZÜRCHER ZEITUNG: Geçen yıl Zürih’te İsviçre’nin arabulucuğunda Türkiye ve Ermenistan arasındaki uzlaşmazlığın aşılmasına yardımcı olması planlanan bir anlaşma imzalandı. Bu tarihten beri süreç tıkandı. Bunun nedenleri nelerdir?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bu protokolü imzaladık ve İsviçre buna arabulucu olarak katkı sağladı. Türkiye, kararlar alındığında bunların sorumluluğunu alma konusunda kararlıdır. Aynı şeyi karşı taraftan da bekliyoruz. Kafkasya bir bütün olarak çok önemli ve bu sorunu izole biçimde değil, tümüyle değerlendirmek gerekir. Burada söz konusu olan sadece Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin normalleşmesi değildir. Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki sorunların çözümü, Karabağ sorunun çözümü, Gürcistan’daki durum söz konusudur. Bunu bir biçimde birbiriyle bağlantılı hale getirmek için söylemiyorum. Bunu büyük resme bakmak zorunda olduğumuz için söylüyorum. Geniş bir bakış açısı ve kapsamlı boyutta bu sorunları çözmeye çalışmalıyız. Bu sorunlar böyle bir perspektifle ele alınmazsa, çözümsüz ihtilaflar tehdit eder. O zaman Kafkasya, Avrupa ve Asya arasında bir duvar haline gelir. Türkiye, büyük bir özgüvenle bu sorunlara yaklaşıyor, ve Ermenistan’la protokol de dahil olmak üzere çözüm arayışlarında çok yapıcıdır. Bu nedenle Kafkasya’da bir işbirliği önerdik, güvenliği ve istikrarı sağlamak için. Bu bölgede Rusya da kesinlikle çok önemli bir aktör. Anahtar bir rolü var. Görüşmeleri devam ettiriyoruz.

NEUE ZÜRCHER ZEITUNG: Türkiye’nin büyük özgüveninden söz ettiniz. Tüm Avrupa ülkeleri şu anda ülkenizin sahip olduğu büyüme oranlarını sadece hayal edebilir. Neyi daha iyi yaptınız?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Açıkça söylemek gerekirse, G-20 üyesi olarak altı-yedi yıl öncesinden beri son yıllarda iyileşmeye götüren kararları karlalıkla uyguladık. Köklü değişiklikler yaptık. Reformlar Türkiye’deki demokrasi ve hukuk standartlarını da yükseltiyor. Ekonomiye bakacak olursak, oradaki reformlar hukuk alanındaki reformlarla beraber yürüyor. Bunlar finans alanında istikrarlı yapılar oluşturdu. Türkiye’nin son ekonomik krizde tek bir bankaya bile devlet desteği vermek zorunda kalmamasının nedeni bu. Bu yılın ilk yarısında ekonomimiz yüzde 11,8 büyüdü. Yıl sonunda ortalama yüzde 8,5 oranında büyüme sağlayacağımızı tahmin ediyoruz.

NEUE ZÜRCHER ZEITUNG: Bu, sadece halk tarafından desteklenen bir hükümet partisiyle mümkündür. Partiniz ılımlı siyasi İslamdan yana. AKP Avrupa’da mezhep kökenleri olan diğer halk partileriyle, örneğin CDU’yla kıyaslanabilir mi?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Temel hak ve özgürlüklere büyük önem veriyoruz. Bu temel hak ve özgürlüklerin bir göstergesi din özgürlüğüdür. Din özgürlüğü sadece İslam için değil, Türkiye’deki tüm diğer dinler için de geçerlidir. Ancak Türkiye’de çoğunlukla Müslümanlar yaşamaktadır. Bu yüzden din özgürlüğü temel hakkı çok önemli. Bizi halkın çoğunluğunun neden desteklediğini soruyorsunuz: Parti olarak, halk fikir ve tasarılarımızı beğendiğinde destekleniyoruz.

NEUE ZÜRCHER ZEITUNG: Temel haklardan söz ettiniz. Kürt siyaseti alanında, bir gözlemci olarak, ileriye doğru her reform adımını geriye doğru iki adımın takip ettiği izlenimi uyanıyor. Hükümet ister azınlıkları koruma, ister etnik azınlıklara hukuki eşitlik çerçevesinde olsun, bu sorunu çözmek istiyor mu?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Birşeyi düzeltmek istiyorum. Türkiye’de Kürtler’den söz ettiğimizde bir azınlık yok. Kürtler de bu kavramı reddedecektir. Türkiye’deki azınlık tanımı Lozan Anlaşması çerçevesinde düzenlenmiştir. Buradan geriye adım atılamaz. Belki biraz yavaş ilerleme var. Ancak değerlendirme yaparken şiddet ve terörün olduğunu görmek önemli. Bu da hükümetin ilerleme cesaretini etkiliyor. Burada vurgulamak isterim ki, Türkiye’de terörü haklı çıkarabilecek bir durum yoktur. Herkes ne düşündüğünü açık ve özgür bir biçimde söyleyebilir. Terör ve şiddete katılmadığı sürece. Bunun haricinde ister Kürt sorunu olsun, isterse Ermeni sorunu, herkes özgürce fikrini açıklayabilir. Bu konular Meclis ve partiler arasında da çok açık bir biçimde tartışılıyor.

 

Yazdır Paylaş Yukarı