PBS

21.09.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

         CHARLIE ROSE: Abdullah Gül burada. O, Türkiye’nin Cumhurbaşkanı. ABD'nin yakın müttefiki ve NATO üyesi olan Türkiye uluslararası seviyede dünyanın en hızlı gelişen ekonomilerinden bir tanesi konumunda. Bölgenin en zorlu tartışmalarında arabuluculuğa soyunmuş durumda, geri adım atacak gibi de görünmüyor. İsrail’in geçen bahar Gazze’ye giden yardım filosuna saldırmasından sonra İsrail’le olan ilişkiler gerildi. Evinde Avrupa Birliği üyeliğini bekleyen  Türk hükümeti ise demokratik reformlara devam ediyor. Cumhurbaşkanı Gül Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için New York’ta. Onunla tekrar bu masada olmaktan mutluluk duyuyorum. Hoş geldiniz.

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Çok teşekkür ederim.

         CHARLIE ROSE: Sizi tekrar burada görmek çok güzel.

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Beraber olmak her zaman çok güzel.

         CHARLIE ROSE: Türkiye’yi şu an nerede görüyorsunuz, rolünü, fırsatlarını, sorunlarını?       

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Türkiye eşsiz bir konuma sahip. Her şeyden önce, Avrupa Birliğiyle tam üyelik için müzakere sürecini yürütüyor. Bu Türkiye’nin AB standartlarını benimsediğini gösteriyor. Bu, Türkiye’nin bütün demokratik standartlarının AB seviyesine çıkarılmakta olduğunu gösteriyor. Bu bakımdan çok anlamlı. Müslüman bir ülke demokrasi kriterlerini yerine getiriyor. 

         Elbette bu gelişme Türkiye’yi çok güçlü hale getiriyor. Türkiye’deki güç de aynı zamanda bölge için bir esin kaynağı oluyor.

         Bölgedeki bütün ülkelerle tarihsel bağlarımız var. Bu da hepsiyle konuşma kapasitemizin olduğu anlamına gelir. Bizim dış politikamız da oldukça olumlu. Olumlu bir gündemimiz var.

         Geçmişte sadece kendi problemlerimizle uğraşıyorduk, fakat şimdi bölgedeki diğer ülkelerin sorunlarının çözümüne de katkı da bulunmaya çalışıyoruz. Bu bölgeyi sahiplendiğimizi gösteriyor. Bölgesel sahiplenme, bölgenin güvenliği ve istikrarı açısından çok çok önemli. Eğer istikrar ve güvenlik varsa, ancak o zaman o bölgede işbirliği olacaktır, refah olacaktır. Bu bizim yapmakta olduğumuz şey.

         Elbette, Amerika ile ilişkimiz dış politikamızın temel direklerinden biridir. Pek çok ülkeden önce, 1952’den beri, NATO üyesiyiz ve ABD ile olan ilişkimiz bizim için çok önemli.

         CHARLIE ROSE: Avrupa Birliği konusundan az da olsa bahsedelim, çünkü bazı kişiler Türkiye’nin AB üyeliğine ilgisinin azaldığını düşünüyorlar. Başbakanınız ise bunun doğru olmadığını, Türkiye'nin Avrupa’nın ve Avrupa Birliği'nin parçası olmayı çok istediğini söyledi.

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Bu doğru. Bu zaten görülüyor da. Bir süredir reformları Türkiye’ye uygulamaya çalışıyoruz. Bunların hepsi AB standartlarıyla ile paralel durumda. Müzakerelere başladık ve bunun için uğraşıyoruz.

         Maalesef, bazı üye ülkelerin iç politikaları yüzünden, yaklaşımları zaman zaman değişiyor. Fakat hiçbiri görüşmelerin durması gerektiğini söylemedi. Müzakereler devam ediyor. Bu bizim açımızdan stratejik bir konu aynı zamanda. Türkiye’deki parti politikalarıdır,  devlet politikasıdır ve bizim için öncelik taşıyan bir konudur.

         CHARLIE ROSE: Peki... Peki referandumun nasıl bir etkisi oldu?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Referandum .. ilk olarak, insanların önüne konan Anayasa değişiklik paketinin içindeki maddelerin hepsi AB çerçevesi kapsamındaydı. Yani referandumdaki bütün maddeler AB çerçevesindeydi. Referandumun kabul edilmesiyle, farklı alanlardaki standartlarımız iyileştirilmiştir.

         Yani olumlu bir etki yarattı, çok güzel karşılandı. Referandumda hayır oyu veren insanların çoğunun da, sonuçtan, paketin getirdiği değişiklerden mutlu olduklarına inanıyorum. Değişikliklerle ilgili herhangi bir sorunları yok.

         CHARLIE ROSE: ABD'yi nasıl görüyorsunuz?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI: Şimdi, elbette ABD  bir süper güç ve bir çok konuyla uğraşmak zorunda. Sadece kendi iç sorunlarıyla değil, bu yüzden Afganistan’dan Balkanlar’a, terörden enerjiye yani aslına bunun gibi daha birçok sorun ile ilgilenmek zorunda.

         Çok ilginç olan güzel bir şey var. Amerika’nın gündemiyle Türkiye’nin gündemi neredeyse tamamen örtüşüyor. Bu durumda çok ülke olduğunu sanmıyorum. Örnek verecek olursak, Amerika Afganistan’la uğraşıyor, Amerika Ortadoğu ile uğraşıyor, Amerika Balkanlarla uğraşıyor, Amerika terörle ve enerji transferi, enerji kaynaklarının çeşitliliğiyle uğraşıyor.

         Bizim de gündemimiz aynı. Biz de bu konularla uğraşıyoruz,  bunları koordine ediyor olmak son derece güzel. Bildiğiniz gibi biz de aynı görüşlere sahibiz. Yani ben dünyada aynı gündeme sahip olan çok ülke olduğunu sanmıyorum.   

         CHARLIE ROSE:  İran’la da iyi ilişkiler içindesiniz.

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  İran bizim komşumuz ve farklı bir rejimleri var. Bizse demokratız ve Avrupa Birliği üyesi olmaya çalışıyoruz. 

Yani bu farklı bir durum elbette. Fakat eğer bir komşunuz varsa, kesinlikle siz, iyi ilişkiler içinde olmak ve iş birliği yapmak istersiniz. Yani hepsi bu. İran’la 1659’dan beri son derece istikrarlı bir sınırımız var, yani aramızda sınır problemi yok, ihtilaf yok.

         CHARLIE ROSE:  İran’a karşı uygulanan yaptırımları desteklemiyorsunuz.

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Birleşmiş Milletlerin yaptırımları bizi de bağlıyor. 

         CHARLIE ROSE:  Doğru.      

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Bu yüzden yaptırımları uyguluyoruz. Birleşmiş Milletler yaptırım komitesine raporlarımızı sunuyoruz.

         CHARLIE ROSE:  Yaptırımların İran üzerinde bir etkisi olacağına inanıyor musunuz?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Genel olarak görüşüm, sadece İran’a özel değil, yaptırımların çok da işe yaramadığı yönünde. Yaptırım uyguladığınızda kimi cezalandıracaksınız? Hükümeti mi,  ya da halkı mı, ya da halkın hangi kesimini?

         Ayrıca yaptırım uygulanan halk da, bu yaptırımları uygulayanlara düşman oluyor. Yani yaptırımlar pek de işe yaramıyor. Bu yüzden pek yararı yok.

         CHARLIE ROSE: Amerika’nın dostu olarak, İran’ın dostu olarak, yani Amerikalılar ve Avrupalılar İran’ın nükleer silahlara sahip olmasını kabul edilemez bir risk olarak görüyorlar.

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Yani, eğer İran nükleer silahlara sahip oluyorsa, bizim için bu durum ABD için olduğundan çok daha fazla tehlikeli --

         CHARLIE ROSE:  Evet.

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Çünkü nükleer silahlara sahip bir komşu ülke görmeyi hiçbir zaman istemeyiz. Bu iki arkadaşın, komşunun beraber yürürken, birinin elinde silah olması, diğerinin olmaması demektir. Silahı olmayan silahı görür. Silaha sahip olan, sorumsuzca davranacaktır. Bu yüzden Türkiye İran’ın komşusu olarak bunu hiçbir zaman hoş görmeyecektir.

         CHARLIE ROSE:  İran’ın nükleer silah istediğine inanıyor musunuz?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Bunu söyleyemem. İran Uluslararası Atom Enerji Ajansı üyesi ve İran...

         CHARLIE ROSE:  IAEA.

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Bir bölümü

         CHARLIE ROSE:  Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Antlaşması'na..

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  NPT'ye taraf, o zaman İran bize karşı daha şeffaf olmalı. Yani sorun bu. Bu problemin diplomatik yollardan çözümlenmesini istiyoruz. Kesinlikle bu problem çözülmeli. 

         CHARLIE ROSE:  Türkiye bir rol oynayabilir mi? 

         ABDULLAH GÜL: Bizim en azından soruna yardımcı olma kapasitemiz var, çünkü biz komşuyuz, onlarla konuşabiliyoruz. Biz NATO üyesiyiz, müttefikiz,  Amerika ile çok iyi, güçlü ilişkimiz var. Öte yandan, İran bizim komşumuz. Tüm İranlı liderlerle konuşabilecek bir konumdayız.

         CHARLIE ROSE:  Bana Türkiye ile İran arasındaki ticaretin ve ilişkilerin arttığı söylendi.

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Türkiye enerjiye bağlı. Petrolümüz yok, doğal gazımız yok.  

         CHARLIE ROSE:  Doğru.  Onları bulmanız gerekiyor. 

         ABDULLAH GÜL: Doğalgaz alıyoruz, aslında İran’dan alıyoruz. İran doğalgazı Türkmenistan’dan alıyor. Yani – aldıkları gazı bize satıyorlar. Elbette biz de onlara mal satmayı isteriz, Rusya onlara mal satmak istiyor. Çin onlara mal satmak istiyor. Amerikalı şirketleri de değişik yollardan onlara mal satıyorlar.

         Burada önemli olan nedir? Yaptırımlara saygı gösterilmeli ve uymak zorundayız. Dediğim gibi, yaptırımlar bizi de bağlıyor. Bu konuda çok dikkatliyiz.

         CHARLIE ROSE:  Peki Türkiye ne yapabilir? Başkan Obama’ya ne söylemek isterdiniz?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  İlk olarak…

         CHARLIE ROSE:  Cumhurbaşkanı Ahmadinejad’a ne söylemek isterdiniz?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  İlk olarak şu bilinmeli ki; Amerika’nın izlediği politikayı zayıflatmıyoruz.. Diğer taraftan eşgüdüm yapıyoruz, konuşuyoruz. Kapasitemiz var -- tekrar, tekrar edeceğim – bizim bu sorunun çözümüne yardımcı olma kapasitemiz var.  Bence dostlarımız da bundan mutluluk duymalılar. Yani, elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz, ve…        

         CHARLIE ROSE:  Fakat bu işe yarıyor mu Yani ABD adına İranlılarla konuşuyor musunuz, ya da tam tersini yapıyor musunuz?

         ABDULLAH GÜL: Bir şeyler oluyor. Bir şeyler ilerliyor. Bunlar küçük ilerlemeler olabilir, fakat bir şeyler oluyor. Yaptırım kararının ardından yapılan açıklamalara bakarsanız bir şeyler olduğunu fark edersiniz..

         CHARLIE ROSE: Nasıl şeyler?

         ABDULLAH GÜL: Bazı açıklamalar yapıldı, bazı toplantılar düzenlendi ve bazı dilekler dile getirildi. İyimser değilim, oldukça gerçekçiyim. Fakat en azından bir şeyler oluyor.

         Bizim değerlerimiz ve rolümüz müttefiklerimiz tarafından, Amerikalı ve aynı zamanda Avrupalı dostlarımız tarafından takdir görüyor. Bence kararlı olmalı, çok çalışmalıyız, çünkü iki yol var: bir tanesi savaş.    

         CHARLIE ROSE:  Doğru.

ABDULLAH GÜL: Diğer yol ise diplomasi. Biz diplomasiye hazırlanmalıyız.. Bu kendimizi nükleer silahları görmeye hazırlamamız anlamına gelmiyor. Hayır, konu bu değil.

         İlk önce bunu Türkiye reddeder. Hiç kimse komşusunda kitlesel silahlar görmek istemez. Bu çok açık. Bu yüzden Türkiye’nin bu konudaki niyeti çok iyi anlaşılmalıdır.

         CHARLIE ROSE:  İran’ın buna duyarlı olacağını düşünüyor musunuz?     

         ABDULLAH GÜL: Zaman zaman evet, zaman zaman hayır. 

         CHARLIE ROSE:  Yine de siz biraz iyimser misiniz? 

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  En azından burada bir şeyler ilerliyor, görüyorsunuz.

         CHARLIE ROSE:  Başkan Obama’ya geri dönecek olursak, parlamentonuzda konuşma yaptığında, ABD-Türkiye ilişkisini örnek bir ortaklık olarak adlandırdı. ABD'den istediğiniz her şeyi alıyor musunuz?

ABDULLAH GÜL: Her şeyden önce, burada bir kez daha Başkan Obama’yı taktir ettiğimi söylemek istiyorum. İlk ziyaretini Türkiye’ye gerçekleştirdi ve TBMM'de mükemmel bir konuşma yaptı, hepimiz de bunu takdirle karşıladık. Ve Ankara’dan bölgeye bir mesaj gönderdi.

          Daha önce söylediğim gibi, Amerika ile olan ilişkilerimiz dış politikamızın temel direklerinden biridir ve biz Amerika ile sürekli temas ve koordinasyon içindeyiz. Elbette zaman zaman önceliklerimiz farklılık gösterebiliyor. Fakat çok yakın çalışıyoruz.

         Ayrıca,  Başkan Obama’nın uluslararası konulardaki çok taraflı politikaları, her yerde takdir ediliyor.

         CHARLIE ROSE:  Peki Kahire konuşmasına ne diyeceksiniz? 

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  O da elbette harika bir konuşmaydı.        

         CHARLIE ROSE:  İslam çevresi onu nasıl görüyor?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI: İlk olarak, Başkan Obama Müslüman halkların zihninde bir değişim yarattı. Bu çok önemli ve çok sayıda insan ona sempati duyuyor. Bu da çok iyi. Bunu Başkan Obama başardı, onun konuşması, mesajları dünyayı değiştirdi.

         CHARLIE ROSE: Farklı politik görüşteki bazı insanlar her yönüyle laik bir devlet olan Türkiye hakkında endişeleniyorlar, çünkü – yani—devam edin.

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Türkiye demokratik ve laik bir ülke. Dikkatleri buraya çekmek istiyorum. Türkiye Avrupa standartlarını benimsiyor. Yani Türkiye’nin yönelimi çok açık.

         Yanı değerleri sorgulamamız lazım. Değerlerimiz ortak, modern değerler. İngiltere’nin Commonweath ülkeleriyle Yeni Zelanda’dan, Avustralya’dan Kanada’ya, Kanada’dan yarı kıtaya kadar olan ilişkilerine bakın, İngiltere’nin iyi ilişkileri var.

         CHARLIE ROSE:  Ben…

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Türkiye aynı zamanda bir takım politik avantajlara sahip. Bu avantajları kullanıyoruz – Bence bu normal karşılanmalı. Fransa, İspanya, İspanya’nın Latin Amerika ile olan ilişkisi, çok özel anlaşma.

         CHARLIE ROSE: Yani İslami toplumu kesimleriyle de  ilişkileriniz olabileceğini söylüyorsunuz?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Kesinlikle.

         CHARLIE ROSE: Başkan Esad ile yaptığım röportajda, “Endişeniz nedir?” diye sorduğumda şöyle dedi “Suriye’nin laik bir devlet olarak kalacağından emin olmak.” Siz de Türkiye ile ilgili böyle bir endişe taşıyor musunuz?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI: Türkiye’nin laik olup olmaması konusunda herhangi bir tartışma ya da soru işareti yok. Bu konuda bir uzlaşma var ve Türkiye’nin laik bir devlet olmaması söz konusu olamaz. Laiklik anayasanın temel parçası ve kimse bunu değiştirmek istemiyor.

Din özgürlüğü bütün dinler için farklıdır. Bunlar kişisel tercihlerdir, seçimlerdir. Eğer bununla mutlu değillerse din ve devlet işleri birbirinden ayrılmalıdır.

         CHARLIE ROSE: Peki sizi Türkiye’nin geleceğiyle ilgili olarak en çok ne endişelendiriyor?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Bölgedeki istikrarsızlık.

         CHARLIE ROSE:  Neredeki? 

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Ortadoğu, Asya, Afganistan, Kafkaslar.  Bu yüzden güvenlik ve istikrarın önemini tekrarlıyoruz. Bu bölgelerde, daha önce de söylediğim gibi,  istikrar ve güvenlik olmazsa, iş birliği ve refah da olmaz. Bu yüzden bizim için çok önemli, çünkü çevremizde bir çok çekişme, sıcak mesele var.

         Bundan dolayı bizim problemlerin çözümüne katkıda sağlamadaki ısrarlı tutumumuzun takdir edilmesi gerekir.

         CHARLIE ROSE: Takdir edilmeli ve gerekli. Bu yüzden Türkiye’nin Suriye ve İsrail arasında arabuluculuk bakımından herhangi bir gelişme yaşandı mı?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Çok çalıştık.

         CHARLIE ROSE:  Çalıştığınızı biliyorum. Fakat bunu durdurdunuz....  

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Bizden kaynaklanmadı. İki taraftan da iyi niyet gördük. Ama görüşmeler durdu, bizim yüzümüzden değil. Çünkü bizim o kapasitemiz var. İsrail ile iyi ilişkiler içindeyiz ve bütün Arap ülkeleriyle iyi ilişkilerimiz var. Bence bu bir değerdir.

         CHARLIE ROSE: İsrail’in yaşanan olay için özür dilemesi gerektiğini söyleyen siz miydiniz?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI: Öncelikle, neler olduğuna bakmak zorundayız. Çoğu Türklerden oluşmak üzere, içinde altı ülkeden profesörlerin, akademisyenlerin, entelektüellerin, eylemcilerin bulunduğu insani yardım gemisine uluslararası sularda saldırıldı. Bu çok önemli. Sekizi Türk, biri Türk-Amerikan olmak üzere dokuz insan öldürüldü.

         CHARLIE ROSE:  Doğru. 

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Şimdi bunu görmezden gelebilir miyiz? Bunu unutabilir miyiz? Hiçbir şey olmamış gibi davranabilir miyiz? Böyle bir olay yaşandı. Bu ülkelerde ne olur peki? İki yol var. Eskiden birbirleriyle savaşırlardı. Modern çağda ise çözüm yolu nedir? Çözüm yolu uluslararası hukukdur. Bizim de istediğimiz bu.

         CHARLIE ROSE:  Ne istiyorsunuz? 

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Bir özür. 

         CHARLIE ROSE:  Yani özür mü talep ediyor musunuz?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Kesinlikle, elbette. Bu öncelikle bir suçtu.

         CHARLIE ROSE:  Yani, eğer özür dilemezlerse sonuç ne olacak?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Bu onlara kalmış bir şey.

         CHARLIE ROSE:  Fakat özür dilemezlerse, sonuç ne olacak?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Bu onlara bağlı, bu onların bölgede Türkiye’ye ihtiyaç duymadıklarını, onlarla olan ilişkilerimize değer vermediklerini gösterir. Bu onlara kalmış.

         CHARLIE ROSE:  Onlar herşeyin ayarlandığını düşünüyorlar. 

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Bu konuda Uluslasarası hukuk uygulanmalıdır.

         CHARLIE ROSE:  Kürt meselesi bugün nerede duruyor? 

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Türkiye’nin demokratik standartları yükseldiğinden beri insanlar mutlu ve şikâyetler ortadan kalkıyor; fakat terör daha fazlasını yapmamızı engelliyor. Bir terör örgütü söz konusu, sivilleri öldürüyorlar.

         CHARLIE ROSE: Örgütün ismi ne?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  PKK deniliyor. 

         CHARLIE ROSE:  PKK< evet, bahsettiğim şey bu. PKK’nın hükümetiniz için bir tehdit oluşturduğunu mu düşünüyorsunuz? 

         SAYIN CUMHURBAŞKANI: Aslında sadece hükümetimize değil, Türkiye’ye ve söz konusu bölgeye.

         CHARLIE ROSE:  Ve desteği nereden aldıklarını düşünüyorsunuz? 

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Biliyorsunuz, Irak’ta bir otorite yok. Irak’ta kuvvetli güvenlik güçleri yok. Kuzey Irak onlar için güvenli bir bölge. Irak’taki kargaşanın bizim üzerimizde olumsuz sonuçlarının olduğunu söylememin nedeni budur. Bu yüzden bölgede çıkabilecek bir başka savaş hakkında endişeleniyoruz. Bu endişelerimizin anlaşılması gerekir.

         CHARLIE ROSE:  Bölgede bir başka savaş, kimler arasında?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  İran. 

         CHARLIE ROSE: Diğer bir deyişle, birilerinin İran’a karşı nükleer silah geliştirmesini durdurmak için askeri harekât düzenlemesinden mi endişeleniyorsunuz?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Evet. 

         CHARLIE ROSE:  Başka neden endişeleniyorsunuz?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Eğer başka bir savaş çıkarsa, o zaman göçler…

         CHARLIE ROSE:  İran’la savaşın nerede çıkması büyük ihtimal?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Bu gerçekleşecek demiyorum çünkü şu anda hepimiz diplomatik yola konsantre olmuş durumdayız ve sürmekte olan bazı olumlu adımlar da var. Dolayısıyla, bu sorunun diplomasiyle çözülmesini umuyorum.

         CHARLIE ROSE:  Şüphesiz, ekonomik başarınızla, Avrupa Birliği’ne üyeliği için sarf ettiğiniz çabayla, Suriye ve İran ile olan ilişkilerinizle bölgede çok çok önemli, hatta belki de en önemli, role sahipsiniz.

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Haklısınız. Suriye ile toplamda 800 kilometrelik bir sınırımız var.

         CHARLIE ROSE:  Haklısınız.

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Ayrıca, sürdürdüğümüz politika, diğer bir deyişle diyalog politikamız, ilk başlarda sorgulandı Ancak burada söz konusu olan Amerika. Haklısınız. Haklısınız. Bizim bir kapasitemiz olduğunu tekrar ediyorum. Onlara tavsiyelerde bulunuyoruz. Onlara, olaya demokrasi gözüyle bakmanın, barışçıl yolların, serbest piyasa ekonomisinin iyi şeyler olduğunu söylüyoruz

         CHARLIE ROSE: Bunu Suriyelilere mi söylüyorsunuz?

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Tabii ki, Suriyelilere. Aslında bu, onlar için bir ilham kaynağı oldu.

         CHARLIE ROSE: Evet, öyle.

         SAYIN CUMHURBAŞKANI:  Bunları çok yakından takip ettiler ve dolaylı olarak bölgeye etki ediyoruz Bunlar olumlu şeyler.

         CHARLIE ROSE: Teşekkür ederim. 

Yazdır Paylaş Yukarı