The New York Times

22.09.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült


THE NEW YORK TIMES: "TÜRKİYE BM'DE KENDİSİNİ ÇOK EMİN ŞEKİLLERDE İLERİ SÜRÜYOR"

BM Genel Kurulunun hırslı ülkelerin yeni imajlarını sergilemeleri için kimi zaman iyi bir sahne olduğunu düşünürsek hiçbir ülke bu fırsatı Türkiye kadar hevesle kucaklamadı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, telaşla geçen görüşmelerde, ülkesinin İran ile yakın bağlarını savundu, Türkiye'nin Müslüman dünyasında lider olma niyetini ifşa etti ve ayrıca İsrail'le -Gazze'ye doğru yol alan yardım gemisine yönelik baskını sonrası bozulan- ilişkilerin düzeltilmesine yönelik bir girişimi geri çevirdi.

Türkiye'nin gücünü sınaması ABD'yi endişelendirdi. Yetkililer, İran'ın nükleer programı için finansmanı Türk bankaları aracılığıyla sağladığından endişe duyuyor ve Türkiye'nin İsrail ile arasındaki çekişme, Amerika'nın Orta Doğu'daki barış çabalarını zora sokabilir.

İsrailli yetkililer bu hafta Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres arasında New York'ta bir görüşme ayarlamaya çalıştı. Ancak İsraillilerin, Türkiye'nin Peres'den filo baskını konusunda özür dilemesini talep ettiği iddiası ve Türklerin de Gül'ün vaktinin olmaması iddiası arasında görüşme gerçekleşmedi ve İsraillilerin yavaş yavaş iyileştiğini düşündükleri yara yeniden açıldı.

Türk liderler, İsrail'le kavgayı kendilerinin başlatmadıklarını belirterek herhangi bir özür dilemediler. Ayrıca Türkiye, Müslüman bir demokrasi ve büyüyen bir ekonomi olarak konumunun ve Avrupa ile Asya'nın kavşak noktasında yer alan bir ülke olarak İran'ın nükleer programı ile Orta Doğu sorunlarının çözümünde oynayabileceği rolün öneminin altını çizmekten de çekinmiyor. Gül salı günü verdiği bir mülakatta şöyle konuştu: "Şayet bugün dünyanın önem verdiği sorunlara bakarsanız, bu sorunların Türkiye'yi daha avantajlı bir konuma yerleştirdiğini görürsünüz."

Abdullah Gül, BM'nin İran'a yönelik son tur yaptırımlarını engellemek amacıyla Brezilya ile birlikte gösterdikleri çabalara açıkça atıfta bulunarak Türkiye'nin İran konusunda "diplomatik bir güzergaha çok önemli katkıda bulunabilecek yegâne ülke" olduğunu belirtti. ABD'nin bu müzakereleri önemsemeyerek bir tarafa itmesinin ardından Türkiye, Güvenlik Konseyinde yaptırımlar aleyhinde oy kullanmıştı.

Gül, Türkiye'nin BM yaptırımlarına bağlı kalacağını ancak İran ile ticaretlerini daha fazla kısıtlayacak önlemlere müsaade etmeyeceklerini belirtti. Türkiye'nin dış ticaretten sorumlu devlet bakanı dün İstanbul'da yaptığı açıklamada, İran ile tüm bankacılık işlemlerini yasaklamaya yönelik Amerika öncülüğündeki kampanyanın bir hata olduğunu söyledi. Türk yetkililer ve AB tarafından karar verilen -İran'a yönelik- tek taraflı daha sert yaptırımları uygulayıp uygulamamaya Türk bankalarının ve şirketlerinin kendilerinin karar vereceğini belirtiyorlar.

Gül şöyle diyor: "Eğer istenen, Türkiye'nin İran'la hiç ticaret yapmaması, hiçbir ekonomik ilişkisi olmaması ise bu, Türkiye için adaletsizlik olur." Türkiye Cumhurbaşkanı, Amerikan ve İngiliz şirketlerinin, yaptırım kararlarını atlatarak yeni isimler altında İran ile iş yapmaya devam ettiklerini belirtti ve "Bu yüzden yaptırımlar çoğu zaman eklenen sonucu vermiyor." dedi.

Gül, Türkiye'nin nükleer silahlı bir İran görmek istemediğini ısrarla vurguladı. Gül ayrıca, "Buradaki (ABD'deki) algı, Türkiye'nin yaptığının, bir şekilde ABD politikasının altını oyduğu şeklinde. Durum kesinlikle böyle değil." dedi.

Peres ile bir araya gelemeyen Gül, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad ile görüşmek için vakit ayırdı. Cumhurbaşkanı ayrıca Plaza Oteli'nde Türk ve Amerikan şirketlerinin temsilcileri ile bir araya geldi.

Hiçbir şey, Abdullah Gül'ü Türkiye'nin ekonomisinden daha fazla gururlandırıyor gibi görünmüyor. Gül, Türk tahvillerinin, -Türkiye'yi henüz kabul etmemiş olan AB'nin üç ülkesi- Portekiz, İtalya ve İspanya'nın tahvillerinden daha güvenilir yatırımlar olduğunun altını çiziyor. Üstelik Türkiye, bankalarını kurtarmak zorunda da kalmadı. Gül, bu hafta görüştüğü bir devlet başkanının kendisine söylediği cümleyi aktardı: "Türkiye, bir zamanlar Avrupa'nın hasta adamı olarak biliniyordu, ancak bugün Avrupa'nın tek sağlıklı adamı.

Yazdır Paylaş Yukarı