La Repubblica

13.09.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
La Repubblica

LA REPUBBLICA: "AVRUPA VE SİVİL HAKLAR... ÜLKEM İÇİN YENİ BİR ÇAĞ BAŞLIYOR"

     --Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: "Batı Dünyası ile Ortak Değerlere Sahibiz"--

 "Şimdi oylamanın sonucunu kabul etmek gerekir. Ben hep Türkiye'de Anayasa'nın sivil makamlar tarafından hazırlanması gerektiğini destekledim ve bu tavrı savundum. Yeni bir anayasa bu nedenle eskiden beri ülkenin siyasi gündeminin en önemli konusudur."

     Abdullah Gül, şu andan itibaren Silahlı Kuvvetlerin gücünü sınırlandıracak referandumdan çıkan oydan memnun görünüyor. Türkiye Cumhurbaşkanı sadece kurumsal ifadeler kullanmak suretiyle düşüncelerini dile getiriyor. Ancak merkez sağda yer alan ve ılımlı İslami eğilimli oluşum AK Parti dâhilinde sürekli olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yanındaki siyasi geçmişi göz önüne alınırsa duyduğu takdir, hissedilebilir nitelikte. Abdullah Gül 2007'de AK Parti tarafından adının önerildiğinden bu yana Devlet Başkanlığı görevinde bulunuyor. Ancak eşi (Hayrünnisa) başörtüsü takan bir cumhurbaşkanı adayına karşı çıkan muhalefetin boykotu, sert bir kurumsal kriz başlatmış ve hareket etmeye hazır olduklarını internet yoluyla ülkeye haber veren askerlerin kararlı bir siyasi müdahalesi de bu krizin içinde yer almıştı. Bu ihtilaf, erken seçime başvurularak ve AK Partinin seküler ve milliyetçi güçler üzerinde elde ettiği ezici zaferle çözüme kavuşturulmuştu. Avrupa ile Asya'yı birbirine bağlayan Boğaz Köprüsü'nün uzaktan göze çarptığı İstanbul'un Tarabya tepesinde bulunan  Cumhurbaşkanlığı yazlık konutunda La Repubblica gazetesine verdiği bu özel mülakatta Cumhurbaşkanı Gül, yapılan referandum hakkında konuştu.

 LA REPUBBLICA: Sayın Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye oy verdi. Bu referandumla söz konusu olan neydi: Askerlerin gücünün sınırlandırılması mı, ülkenin daha fazla demokratikleştirilmesi mi?

 SAYIN CUMHURBAŞKANI: Meseleyi iki bakış açısından incelemek gerekir: İlki, düne kadar seçim kampanyasında üzerinde tartışılan bakış açısı, diğeri ise oylama yapılmasının altındaki neden, yani Anayasa'nın maddeleri. İlk nokta incelenecek olursa neredeyse bir genel seçim kampanyası gibi oldu, çünkü siyasi partiler şimdi elde edilen sonuçlara bakıyor, birbirlerini eleştiriyorlar. Diğer nokta ise metinleri yani sunulan değişiklikleri alakadar ediyor.

 LA REPUBBLICA: Bu değişiklikler hakkındaki görüşünüz nedir?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Birer birer ele alındığında maddelerin her biri konu olarak farklı meseleleri ele alıyordu: Sivil denetçi (ombudsman) figürü, Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulu, Anayasa Mahkemesinin oluşumunun genişletilmesi ve tabii ki askerler ile siviller arasındaki ilişkileri konu alan değişiklikler. Dolayısıyla her biri, Türkiye'nin standartlarını Avrupa Birliği seviyesine uygun hâle getirmek taleplerini konu alan maddeler.

LA REPUBBLICA: Peki şimdi "evet"ler üstün geldiğine göre yeni bir anayasanız olacak mı?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Ortaya çıkan tercihleri kabul etmek gerekir. Türkiye'de anayasanın sivil makamlar tarafından hazırlanması gerektiğini her zaman savundum.

LA REPUBBLICA: Şimdi bütün dikkatler dış politikanızın üzerinde. Gazze açıklarında Türk gemisi Mavi Marmara'ya İsrail'in baskınından sonra İsrail ile sert bir sürtüşme oldu. Ancak son zamanlarda ABD ile de anlaşmazlıklar meydana geldi, ayrıca Ankara'nın katılımı konusunda Avrupa ile müzakerelerin durumu da herkesin gözü önünde. Türkiye Batı'dan uzaklaşmıyor değil mi?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Kesinlikle öyle değil. Gazze ambargosuyla vuku bulan insanlık trajedisi karşısında endişe ifade etmek, Türkiye'nin uzaklaşmakta olduğu anlamına gelmez. Tam tersi. Batı dünyasının değerlerini paylaştığımızı gösterir.

LA REPUBBLICA: Her hâlükârda İsrail önemli bir müttefikiniz oldu. Şimdi kopmanın nedenleri nelerdir?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bizim İsrail ve halkıyla hiçbir türden sorunumuz olmadığını açıklamama izin verin. Sadece hemfikir olmadığımız İsrailli siyasetçilerin bazı uygunsuz tercihlerini ilgilendiren bir meseledir.

LA REPUBBLICA: O hâlde ilişkiler düzelebilir mi?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Biz, Orta Doğu barışına büyük katkıda bulunduk. Ama şimdi filo meselesini dikkatle incelemek istersek o zaman uluslararası sularda bulunurken bir ülkenin askerleri tarafından saldırıya uğrayan ve üzerinde cinayetler işlenen Türk gemilerinden bahsediyoruz. Eğer iyi niyet varsa, özür dilenirse, ekonomik tazminatlar karşılanır ve hatalar kabul edilirse, bunlar gerçekleşirse o zaman doğal olarak bunların ilişkileri düzeltmeye faydası olacaktır.

LA REPUBBLICA: Peki Avrupa'ya girme hedefiniz konusunda hangi noktadasınız? Bu kadar yavaş ilerleyen müzakerelerin sorumluluğu kimin?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Benim görüşüme göre daha çok Avrupa Birliği'nin sorumluluğu.

LA REPUBBLICA: Bundan endişe duymuyor musunuz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Hayır, endişeli değilim. Türkiye önemli bir yola girdi. Bugün daha demokratik bir ülkeyiz, standartlarımızı yükselttik. Gelecek, Türkiye açısından parlak olacak. Ve nihayet AB verdiği sözleri tutarsa bu, her iki taraf için de hayırlı olacak.

Yazdır Paylaş Yukarı