APA Ajansı (Azerbaycan)

13.08.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
APA Ajansı (Azerbaycan)


Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 16 Ağustos'ta Azerbaycan'a gelecek. Söz konusu ziyaret arifesinde Gül, APA'ya özel bir demeç verdi.

APA: Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler, kardeşlik prensiplerine dayanıyor. Azerbaycan'a her zaman özel bir ilgiyle yaklaştığınız ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı ile dostluk ilişkileri içerisinde olduğunuz herkesçe biliniyor. Ziyaret arifesinde Türkiye-Azerbaycan ilişkileri konusunda ne söyleyebilirsiniz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Cumhurbaşkanı seçildikten sonra ilk yurtdışı ziyaretimi Azerbaycan'a yaptım. Bu, Azerbaycan'a yönelik ilgimin, Azerbaycanlı kardeşlerimize olan sevgimin bir göstergesi.Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile her fırsatta görüşüyoruz. Görüşmelerimizde, hem ülkelerimiz arasındaki ilişkiler, hem de bölgedeki durumla ilgili görüş alışverişi yapıyoruz. Ortada kimsenin inkar edemeyeceği bir gerçek var; Biz büyük bir halkın parçalarıyız. Sözkonusu halk, şu anda farklı devletler olarak mevcut olsa da, hepsi bizim soydaşlarımız ve kardeşlerimiz. Kardeşlerimizin hepsini zenginlik ve refah içerisinde görmek istiyoruz. Bu nedenle ben, Türk devletlerine özel bir ilgiyle yaklaşıyorum. Sağ olsunlar, onlar da bize aynı ilgiyi ve yakınlığı gösteriyorlar. Onların derdi bizim derdimiz, sevinci bizim sevincimizdir. Tarihte de her zaman böyle oldu. Nuri Paşa'nın komutanlığını yaptığı Kafkas İslam Ordusu'nun neler yaptığını Azerbaycan halkı iyi biliyor. Şükürler olsun ki, dünya çok değişti ve değişen dünyada bağımsız ülkelerimiz var. Biz, dostluk ve kardeşliğimizi daha da geliştirmeli, sorunlarımızın çözümü için birbirimize yardımcı olmalı ve başarılarımızla gurur duymalıyız. Geçtiğimiz yıl Nahçıvan'ı ziyaret ettim. Diğer Türk devletlerinin Cumhurbaşkanları ile birlikte Nahçıvan'da Türk Konseyi oluşturduk. Orada Sayın Aliyev'in misafiri olduk. Ancak Nahçıvan'daki toplantı çok taraflı bir toplantıydı. Açıkçası, uzun süredir Bakü'ye gitmek için fırsat arıyoruz. Çünkü bizim, yılda en az bir veya birkaç kez birbirimizi ziyaret etmemiz gerekiyor. Yılda birkaç kez biraraya gelme imkanı sağlamalıyız. Eylül ayında New York'ta düzenlenecek BM Genel Kurulu'nda biraya geleceğiz. New York'a gitmeden önce, bölgedeki sorunlar konusunda görüş alışverişi yapmak istedik. Kafkasya'da barış ve istikrar konusu, bölgenin başlıca sorunu. Hem ikili ilişkilerimizi daha da geliştirmek, hem de bölgesel sorunların çözümüne yönelik görüş alışverişi yapmak için Bakü'yü ziyaret etmenin önemli olduğunu düşünüyoruz.

APA: 2008 yılının Eylül ayında önemli bir hamle yaparak, bölgedeki taşları yerinden oynattınız. Dağlık Karabağ'daki mevcut statükonun kaldırılmadığı sürece sorunun çözümünün daha da zorlaşacağını söylemiştiniz. Konuyla ilgili şu anki tutumunuz ne? Azerbaycan ile istişarelerden sonra yeni bir hamle yapacak mısınız?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Çok açık konuşuyorum; Cumhurbaşkanı seçilmemden bu yana konuyla ilgili çok sayıda çalışma yürüttüm. Çünkü Kafkasya'daki statükonun, kimsenin yararına olmadığını biliyorum; Ne Azerbaycan'ın, ne Türkiye'nin, ne de Ermenistan'ın. Dünya çok değişti. Sorunları çözmek gerekiyor. Sorunları buzdolabında donmuş bir şekilde tutarsak, söz konusu sorunlar yeniden ortaya çıkabilir. Devlet adamlarının görevi ne? Sorunları çözmek. Ortada BM'nin kabul ettiği kararların olduğu bir gerçek. Büyük çabalar gösterse de, ne yazık ki AGİT Minsk Grubu henüz net bir sonuca varamadı. Herhangi bir işgalin 18-20 yıl sürmesi normal değil. Türkiye, Azerbaycan'ın bağımsızlığını tanıyan ilk ülke. Ardından Ermenistan'ın bağımsızlığını tanıdık. Yeni dünya sisteminde herkesin toprak bütünlüğüne saygıyla yaklaşılmalı. Komşularıyla iyi ilişkiler kurarak Ermenistan, denizlere ulaşabilir ve komünikasyon sistemlerine katılabilir. Türkiye, tabii ki büyük bir devlet. Komşularımızla ilişkilerimizi 'sıfır sorun' düzeyine getirirken, Ermenistan ile ilişkilerimizde sorun yaşamamız hoş bir durum değil. Bu nedenle bölgedeki sorunların adil bir şekilde çözülmesi hepimizin yararına. Minsk Grubu'nun, sorunun çözümüne yakınlaşmasını istiyoruz. Şu anda Minsk Grubu Eşbaşkanları'nın bölgeye gerçekleştirdikleri ziyaretler, 'turist ziyaretleri' olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle yeni hamleler yapmak gerekiyor. 2008 yılında böyle bir girişimde bulundum. Önce ben Erivan'a gittim, ardından ise Sayın Sarkisyan Türkiye'ye geldi. Süreçlerle ilgili Sayın Cumhurbaşkanı Aliyev'i de geniş bir şekilde bilgilendiriyorduk. Putin ile Medvedev de konuyu yakından takip ediyorlardı. Rusya, sözkonusu sorunun çözümü konusunda önemli bir role sahip. Bu nedenle konuyla ilgili geniş istişareler yaptık. Bu tür sorunlar, bir ülkenin baskısı veya isteği ile değil, bölgedeki diğer devletlerin çabaları ile çözülebilir. Bunu gözönünde bulundurarak bu hamleyi yaptım. Sizin de söylediğiniz gibi, taşlar yerinden oynadı. Taşların yerinden oynaması önemli bir durumdu. Ancak fazla mesafe katedilemedi. Süreçle ilgili hem Azerbaycan'da, hem Ermenistan'da, hem de Türkiye'de yanlış anlaşılmalar oldu. Zor sorunlar bu kadar kolay çözülebilseydi, kronik hale gelmezdi zaten. Tüm liderlere şunu söylüyorum: "Bir yerde oturmayacağız. Sorunun çözümü için durmadan çalışacağız. Çözüm ve barış kolay bir şekilde elde edilemez. Bu nedenle ısrarla çalışmak lazım." Bu seferki ziyaretim sırasında da Sayın Cumhurbaşkanı, değerli kardeşim İlham Aliyev'le konuyla ilgili görüş alışverişi yapacağız. Bu açıdan ziyaretimin verimli olacağına inanıyorum.

APA: Rusya'nın, bölgede barışın sağlanmasına yönelik rolünden bahsettiniz. Devlet Başkanı Medvedev ve Başbakan Putin ile diyalog içerisinde olduğunuzu biliyoruz. Son dönemlerde Rusya ile Ermenistan arasındaki askeri ilişkilerin daha da geliştirileceği şeklinde haberler çıkmakta. Ayrıca Rusya'nınAzerbaycan'a füze satması söz konusu. Konuyla ilgili görüşleriniz ne?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Süreçlerin, sorunun çözümüne engel olacağını sanmıyorum. Medvedev de, Putin de, Aliyev de, Sarkisyan da, statükonun bu şekilde sürmeyeceğini biliyorlar. Onlar da sorunun çözümlenmesini istiyorlar. 'Soğuk savaş' döneminde herhangi bir ihtilafın, büyük devletlerin işine gelebileceği söz konusuydu. Ancak şu anki durum farklı. Herkes sorunun çözümü için çaba gösteriyor. Çünkü sorun, kronik bir hale geldi. Kafkaslarda barış ve istikrarın sağlanacağına ümit ediyorum. Neden olmasın? Diplomasi ve müzakereler yoluyla sorunlar çözülebilir. Şu anki dünyamızda herhangi bir ülkenin, başka bir ülkenin topraklarını işgal etmesi uzun süre devam edemez. Bu nedenle sorunları çözmek için çaba göstermek gerekiyor. Bu açıdan 'sessiz diplomasi'ye gerek var. Çünkü geçtiğimiz yıl taşlar yerinden oynadıktan sonra büyük bir kargaşa yaşandı. Yanlış anlaşılma, Azerbaycan'da da, Ermenistan'da da, Türkiye'de de sorunların yaşanmasına neden oldu. Şu anda sessiz, ancak kararlı bir diplomasi dönemine girdik. Güzel süreçlerin yaşanacağını ümit ediyorum.

APA: 30 Temmuz 2007 tarihinde Türkiye'ye gelen Azerbaycan vatandaşlarına yönelik vize uygulamasının kaldırılmasına dair karar kabul ettiniz. Ancak iki kardeş ülke arasındaki vize sorunu henüz tamamen çözümlenmedi. Vize sorununun tamamen çözümü konusunu bu kez gündeme getirecek misiniz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Vize uygulamasını başka ülkelerle kaldırırken, kardeş ülkelerle devam ettirilmesini kabullenemezdik. Bu nedenle Dışişleri Bakanlığı görevini yürüttüğüm dönemde, Türk devletlerinden gelen kardeşlerimiz için vize uygulamasını kaldırmıştım. Bunun karşılıklı olmasını istiyoruz. Konuyla ilgili Dışişleri Bakanlarımız müzakereler yapıyorlar. Azerbaycan'ın, konuya yönelik değerlendirmelerine de saygıyla yaklaşıyoruz. Ancak sorunun çözümü bizi de sevindirir.

APA: Türkiye'nin gücü, serbest piyasa ekonomisi ve çok partili demokrasiye dayanıyor. Bağımsız Türk basınının demokratikleşmedeki rolü büyük.Türkiye'nin demokratik deneyim açısından yaklaşırsak, Azerbaycan'a hangi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Türkiye, Avrupa Konseyi'nin bir üyesi. Konsey üyesi olmak, sözkonusu konseyin prensiplerini kabul ederek, kendi ülkende de gerçekleştirmektir. Avrupa Konseyi, demokrasi, insan hakları ve hukukun yüceliği prensipleri üzerinde kuruldu. Ancak oraya üye olan ülkeler, söz konusu prensipleri her zaman yerine getiremiyor. Eskiden bizim hatalarımız vardı. Avrupa Konseyi üyesi olmamıza rağmen 2004 yılına kadar denetim altındaydık. Gerçekleştirdiğimiz reformlarla denetimden kurtulduk. Hatta AKPM'ye başkan olarak Türk milletvekili seçildi. Kardeş ülkelerde demokrasinin gelişmesi için zamana ihtiyaç var. Rahmetli Cumhurbaşkanı

Haydar Aliyev'in ve şu anki Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in hedefleri demokrasiyi geliştirmek olmasaydı, Azerbaycan'ı AK'ye üye olarak kabul etmezlerdi. Demokraside basının rolü çok önemli. Basın olmazsa, hiçbir şeyden haberimiz olmaz. Gün geçtikçe Azerbaycan'da bağımsız basının ve demokrasinin daha da gelişeceğine inanıyorum.

APA: Bölgede barışın sağlanmasına yönelik Sonbaharda yeni girişimlerde bulunacak mısınız? Yoksa 'sessiz diplomasi' sürecek mi?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: 'Sessiz diplomasi' tabii ki devam edecek. Biz çok önemli projeler gerçekleştiriyoruz; BTC, BTE ve BTK gibi. 2012 yılında BTK'nın açılış törenini birlikte yapacağız. Sözkonusu demiryolu hattı, 3 ülkeyi birbirine bağlıyor. Bizim Nahçıvan ile sınırımız var. Bu bizim Azerbaycan sınırımızdır. Avrupa'dan gelen kara yollarını Karadeniz üzerinden Gürcistan'a bağlıyoruz. Batum ile Tiflis arasında yol yapılıyor. Tiflis ile Gence arasındaki yollar genişletiliyor. Gence'den Bakü'ye zaten yol var. Bunlar bizi birbirimize daha çok bağlıyor. Açıkçası, Azerbaycan'ın geleceği çok parlak. Her ziyaretim sırasında Bakü'nün daha da geliştiğini görüyor ve gurur duyuyorum. Bunlar, Sayın Cumhurbaşkanı Aliyev'in büyük başarılarıdır. Geçen sefer Gence'yi ziyaret ettim ve çok beğendim. Gence'de Nuri Paşa'nın oturduğu evi de ziyaret ettim. Bu sefer Şeki'deki kardeşlerimizle kucaklaşma fırsatımız olacak.

Azerbaycan'ın geleceği çok parlak. Karabağ sorunun siyasi ve diplomatik yollarla çözülmesini istiyoruz. Bunun için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Kardeş ülkenin topraklarının işgal altında kalmasını dünya da kabullenmeyecek. Çünkü BM'nin kararları ortada. Ermenistan'ın da bölgeyle normal ilişkiler kurabilmesi için her şeyden önce Karabağ sorununun çözümlenmesi gerekiyor. Bir milyon kardeşimizin mülteci durumunda olması bizi üzüyor. Herkes kendisini başkasının yerine koyarak düşünmeli ve bu işe yardımcı olmalı. Bunlar milli konular. Partiler, bu konulardan kendi çıkarları için yararlanmamalı. Bu konularda Azerbaycan Aliyev'e, Türkiye bana, Ermenistan ise Sarkisyan'a güvenmeli. Sayın Medvedev ve Obama da, bu konuya daha fazla destek vermeli.Sorunların çözümü konusunda çok ümitliyim. Sizin aracılığınızla bütün Azerbaycanlı kardeşlerimize selamlarımı iletiyorum.

 

Yazdır Paylaş Yukarı