El Ahram

20.07.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
El Ahram

"GÜL: MISIR VE TÜRKİYE BİRBİRİNİ TAMAMLIYOR"

Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, beni çok sıcak karşıladı. Gül, Mısır'ın konumunu, tarihini ve Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in iki ülke arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi konusunda üstlendiği önemli rolü övdü. Gül ayrıca ekonomiye verdiği büyük önemi ve ülkesinin dünya ülkeleriyle ilişkilerini geliştirme konusunu vurgulayarak çeşitli alanlardaki ilişkilerini geliştirmeleri bakımından Türkiye ve Mısır'daki iş adamlarının önünde fırsatların bulunduğuna işaret etti.

Söz konusu mülakat sırasında, Cumhurbaşkanı ayrıca ülkesiyle İsrail arasında yaşanan krize değinerek Türkiye'nin özgürlük filosuna yapılan saldırıyı unutmayacağını vurguladı ve Tel Aviv'den bu hatayı düzeltmesini talep etti. Bununla birlikte AbdullahGül, Türkiye'nin, Irak, İran ve Orta Asya'daki duruma yaklaşımını ve AB'ye üye olmak için durmak bilmeyen çabalarını anlattı. Şimdi de mülakatın ayrıntılarına geçelim.

EL AHRAM: Sayın Cumhurbaşkanı, Salı günü Mısır'ı ziyaret ediyorsunuz ve Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek ile bir araya geleceksiniz. Türkiye-Mısır ilişkilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: İlk olarak ülkenizi ziyaret etmekten dolayı duyduğum mutluluğu ifade etmek isterim. Mısır, Nil Nehri, Piramitleri ve dinamizmiyle kendisini ziyaret eden herkeste iyi izlenimler yaratan bir ülkedir. Türkiye ve Mısır'ın yaşadığımız bölgede önemli ülkeler olduğunu söyleyebilirim. Zira kuzeyden ve güneyden Akdeniz'e sahili olması nedeniyle her iki ülkenin deortak meseleleri bulunmaktadır. Ayrıca Mısır, Arap dünyasının kalbinde yer aldığı için, bütün meselelerle ilgili olarak fikir alışverişi ve istişareler kesilmiyor. İki ülkenin Devlet Başkanları arasında yılda en az iki görüşme vuku buluyor. Mısır ile Türkiye arasında eskiden beri cumhurbaşkanları düzeyinde devam eden istişareler vardı, benim Cumhurbaşkanlığım döneminde de ilişkiler giderek derinleşmeye başladı. Türkiye-Mısır ilişkilerinde yaşanan gelişmeler, bu ilişkilerin mimarı Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in çabaları sayesinde oldu. Cumhurbaşkanı Mübarek, engin siyasi deneyimlere sahiptir. Ticari ve ekonomik iş birliği hacminde artış olduğunu görüyorsunuz. Biz kendi açımızdan her iki ülkedeki iş adamlarını ekonomik ilişkilerini geliştirmeleri konusunda teşvik ediyoruz. Mısır'ı çok sayıda iş adamlarından oluşan bir heyet eşliğinde ziyaret ettim ve Mısır'da Türk fabrikalarının temelini attık. Şimdi bu fabrikaların büyüdüğünü ve geliştiğini duymak beni mutlu ediyor. Bu fabrikalar, neredeyse 60.000 Mısır vatandaşına iş imkânı sunuyor ve Mısır'dan bütün dünyaya ürün ihraç ediyor.

EL AHRAM: Sayın Cumhurbaşkanı, bazı kişiler Orta Doğu meseleleriyle ilgili Kahire ile Ankara arasında bir rekabet olduğundan bahsediyor, bununla ilgili yorumunuz nedir?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bu soruyu sormakta haklısınız. Bununla ilgili söylentiler duyduk. Açıkçası bu ima ve sözler, soğuk savaş döneminden kalma modası geçmiş söylemlerdir. Mısır ve Türkiye yetenekleri bakımında yüksek öz güvene sahip ülkelerdir. Bu nedenle biz birbirimizi tamamlıyoruz. Bu konuda yazılan haberlerdeki veya söylentilerdeki gibi bir rekabet yoktur. Türkiye'nin gelişmiş olduğu bazı alanlar ve konular olabildiği gibi Mısır'ın da gelişmiş olduğu başka alanlar olabilir. Önemli olan, bütün bu konularda iş birliği ve istişarelerde bulunmamızdır. Biz, birbirimizi tamamlıyoruz bunu yüksek bir öz güvenle söylüyorum.

EL AHRAM: Irak'ın durumuyla ilgili ve orada olup bitenlerle ilgili görüşünüzü bize anlatır mısınız?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Doğal olarak Irak'ın işgalisonsuza kadar devam edemez. Bildiğiniz gibi, ABD güçlerinin Irak'tan çekilmesiyle ilgili bir anlaşma var. Bu anlaşmaya göre ABD güçleri, Irak topraklarından çekilmelidir. Irak Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik güçleri eğitimden geçti ve Irak'ta seçimler yapıldı. Hükûmetin henüz kurulmadığı doğru ancak bu hükûmet bir şekilde kurulacaktır. Iraklılar bu sorunları kendileri çözmeli. Komşu ülkeler de bu krizi aşmak için Iraklılara yardım etme konusunda elinden geleni yapmalıdır.

EL AHRAM: Kürt meselesi hakkındaki düşünceleriniz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Kürt meselesiyle ilgili sorunlar olabilir. Ancak Kürtler, bizim kardeşlerimiz ve Türkiye'de çok sayıda Türk vatandaşı Kürt bulunmaktadır. Dolayısıyla Kürt meselesi nedeniyle çatışma olmayacak. Ancak PKK olarak adlandırılan terörist güçlerin o bölgelerde bulunması Kürt meselesiyle değil, terörle bağlantılıdır. Teröristlerle Kürtleri birbirine karıştırmamak gerek. Yoksa el Kaide örgütü Araplardan çıktığı için Arapların hepsinin terörist sayılması lazım gelirdi.

EL AHRAM: İran'ın bölgedeki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Nükleer programından ötürü bölgeyi yeni bir savaştan korumak için İran'ı barışçı çözümlere teşvik etmeyi sürdürecek misiniz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: İran önemli bir ülke ve bizim de komşumuz.

Bu nedenle de İran ile ilişkilerimize çok önem veriyoruz. Doğal olarak da bölgede güvenlik ve istikrarın sağlam bir şekilde tesisini istiyoruz. Bunu yaparken de doğu sınırımızdaki komşu bir ülkeyle bir sorun olmasını istemiyoruz. Irak savaşı, bizi ve bölgeyi oldukça fazla etkiledi. Dolayısıyla başka savaşlar istemiyoruz. Çünkü böyle bir durum, bölgedeki ve Körfez'deki barış ve istikrar fırsatlarını etkileyebilir. Ekonomik krizler de meydana gelecektir fakat bunu, Irak ile yaşadığımız gibi yaşamak istemiyoruz. Bu nedenle de bölgeyi korumak için elimizden geleni yapıyoruz.

Biz, belirli bir ülkenin haklarını savunan bir konumda değiliz. Her ülke kendini savunur. Başkalarını savunmamız söz konusu değil. Nükleer silahları hiçbir şekilde görmek istemediğimizi de belirtmek isterim. Buna, Orta Doğu ve burada nükleer silaha sahip olan ülkeler de dâhil.

İran'ı nükleer programıyla ilgili olarak itham etmek istemiyoruz. Ancak şuna da dikkati çekmek isterim ki bir komşumuzun nükleer silah bulundurmasını da istemiyoruz. Bu sorunun diplomatik yollarla çözülmesi için çalışıyoruz. Bunun için de Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) ile Güvenlik Konseyi Daimi Üyeleriyle ve Viyana Grubuyla iş birliği yapıyoruz.

EL AHRAM: Sizce sorun hangi tarafta? İran'da mı, uluslararası toplumda mı, yoksa ABD'de mi?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: İran, UAEA üyesi bir ülke. Ayrıca Nükleer

Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması'nda da imzası var. Dolayısıyla konu, UAEA ve Güvelik Konseyiyle ilgili. Kendi açımızdan İran ile 5+1 ülkeleri arasında yeniden diyalog kurulmasını destekliyoruz. Son olarak İran ile AB Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton arasında bu dosyanın yeniden açılıp masaya yatırılmasıyla ilgili görüşmeler oldu ki bizim de olmasını umut ettiğimiz şey, bu.

EL AHRAM: Sayın Cumhurbaşkanı, İsrail ile aranızda yaşanan ve Özgürlük Konvoyuna düzenlenen saldırının pekiştirdiği krizin gizli saklı bir yanı kalmadı... Bu krizi nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeni bir şey var mı?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: İsrail ile ilişkiler son dönemde gerildi, bunu inkâr etmek mümkün değil. Bildiğiniz üzere Türkiye, İsrail ile ilişki kuran tek Müslüman ülkeydi. Bu nedenle pek çok eleştiriye maruz kaldık. Yakın zamana kadar Arap dünyasında bize saldıran pek çok yazı vardı. Bunların üstünde fazla durmadık ve yolumuza devam ettik.

Önceden beri amacımız, İsrail Devleti ile yan yana yaşayacak bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıydı, hâla da öyle. Bu yönde sonsuz bir cesaretle yoğun diplomatik çabalar harcadık.

Özetle, rolümüz daima yapıcıydı. Ancak son yıllarda olanlar ve Gazze'nin yaşadığı insanlık dramı, Ankara-Tel Aviv ilişkilerini olumsuz yönde etkiledi. İsrailli yetkililerle her buluşmamızda, onlara hatalarını söyledik ve bunları düzeltmeleri gerektiğini hatırlattık.

Sonra uluslararası sularda Özgürlük Konvoyuna saldırı düzenlendi. Bütün kanunlara aykırı olarak sivil bir insani örgüte ve 30 ülkeden sivil eylemciye saldırdılar. Onların hepsi Gazze'ye insanî yardım götürmek istiyordu. Türkiye'de bunun üzerine gelen tepkiyi gördünüz. Bu nedenle İsrail'in, ilişkilerde meydana gelen bu çatlağı onarması gerekiyor.

EL AHRAM: Sayın Cumhurbaşkanı, bu konuda İsrail'den beklentiniz ne? İsrail hükûmetine belirli bir öneriniz var mı?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: İsrail ne yapması gerektiğini tam olarak biliyor. Bir ülke bir hata yaparsa ülkeler arasında yürürlükte olan esaslara göre bu hatayı telafi edebilir ve bu durumu düzeltebilir. Hatayı onarmanın yolu bellidir. Bunu defalarca da söyledik. Dolayısıyla top, şu anda İsrail'in elinde. Konu, tamamen onlara bırakılmış durumda. İsrail hükûmeti hiçbir silah taşımayan, hiçbir terör örgütüne veya suç grubuna mensup olmayan ve insani yardım taşıyan bir konvoya saldırarak büyük bir hata yaptı. Bu nedenle de konuyla ilgili olarak uluslararası yasaların gerektirdiği yönde hareket etmeli. Tekrar söylüyorum, Türkiye olanları hiçbir şekilde unutmayacak, unutturmayacak.

EL AHRAM: Bölgedeki politikanız, bölgede istikrarın yolunu açacak ve İsrail'i, Filistin'in haklarını kabul etmeye itecek bir şekilde aynı çerçevede mi ilerliyor?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Arap ülkeleri, İsrail'in bölgede yaşama hakkını ve güvenliğini garantileyen ancak bunun karşılığında İsrail'den, Filistinlilerin kendi topraklarında bağımsız devletlerini kurma haklarını tanımasını isteyen Arap barış girişimine dayanarak büyük bir adım attılar. Arap devletleri bu yönde ellerinden geleni yaptılar. Konu Araplarla da sınırlı kalmadı ve bu kararı benimseyen Müslüman ülkelere de uzandı.

EL AHRAM: Orta Doğu'ya barış getirmek için harcanan çabaya dâhil oldunuz ve Şam ile Tel Aviv arasında ara buluculuk yaptınız. Ancak bu ara buluculuk süreci durdu, hatta sizin yerinizi almak isteyenlerin olduğu söylendi. Bu konudaki yorumunuz nedir?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bildiğiniz üzere bölgedeki bu kavgada bir

Filistin-İsrail süreci var. Ancak aynı zamanda Suriye-İsrail ve Lübnan-İsrail süreçleri de var. O dönemde Suriye-İsrail sürecinde birtakım gelişmeler yaşanmıştı ancak Gazze'de olanlar oldu ve müzakereler durduruldu.

EL AHRAM: Sizin yaptığınızı yapmak için başka ara bulucuların da adı geçiyor. Bu, rolünüzden tamamen vazgeçtiğiniz anlamına mı geliyor?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bizim için önemli olan bu meselenin çözülmesi. Çözüme katkıda bulunan herkesi memnuniyetle karşılarız.Asıl hedefimiz bu sorunun çözüme kavuşması.

EL AHRAM: Ancak sanırım İsrail ile yaşadığı sorunları çözmek için Türkiye'nin bir ara bulucuya ihtiyacı olacak.

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bu yönde (ara buluculuk) çaba harcaması

istenirse Türkiye buna hazır. Ancak hepimiz şunu bilmeliyiz ki Türkiye, belirli bir rol talep etmiyor. Aksine, bölgede çözüm ve daimi barışa ulaşılmasını istiyor. Bu konuya katkı yapabilecek herkese teşekkür borçlanırız.

EL AHRAM: Bizi her zaman meşgul eden bir mesele olsa da Filistinlileri ve İsrail'i bir kenara bırakıp başka bir konuya geçelim: Şu anda ABD ve AB ile ilişkileriniz daha mı güçlü?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Öncelikle Filistin'in, sizi en fazla meşgul

eden mesele olduğu konusunda haklısınız. Çünkü basitçe bu mesele, sadece Orta Doğu'nun değil, bütün dünyanın en önemli meselesi. Burada veya başka bir yerde ortaya çıkan radikal hareketler, bu sorunun çözümsüz kalmasına dayandırılabilir. Dolayısıyla bu konuyla ilgilenmekte haklısınız. Şimdi sorunuza dönelim. Öncelikle bizim bir yandan NATO'ya üye olduğumuzu söylemek istiyorum. Diğer yandan da ABD ile ilişkilerimizin tarihî ve stratejik olduğunu da vurgulamak istiyorum. Bildiğiniz gibi biz, ABD ile Kore savaşına katıldık. Geçenlerde Güney Kore'nin kuruluşunun 60. yıl dönümü münasebetiyle Güney Kore'yi ziyaret ettim. Güney Kore'de 15 bin Türk askeri şehit oldu. Kore Savaşının yıl dönümünde BM'nin inşa ettiği anıt mezarlıkta 1000 Türk şehidi bulunuyor. Bunlardan dolayı bizim ABD ile güçlü ilişkilerimiz var. Avrupa ile ilgili olarak da biz Avrupa'nın bir parçasıyız. Türkleri konu etmeden Avrupa tarihi yazılamaz. Aynı şekilde Avrupa'yı katmadan Türk tarihi de yazılamaz ve Avrupa Kıtası'nın hepsi AB'nin üyesi değildir. Her neyse, bu Birliğe tam üyelik için devam eden müzakereler vardır.

EL AHRAM: Açıkça söylemem gerekirse ben Türk hükûmetini kıskanıyorum. Çünkü bu hükûmet her şeye rağmen AB üyeliğiyle ilgili talebinde ısrarlı.

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Yoğun nüfusa sahip ülkelerin AB üyesi olması için farklı uygulamaların olduğunu bilmeniz gerekiyor. Türkiye, Avrupa Birliği'ne girerse Avrupa Parlamentosunda oylama konusunda Almanya'dan sonra ikinci büyük ülke olacak. Türkiye ekonomi konusunda Avrupa'nın altıncısı olarak gösteriliyor. Bundan dolayı Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesi Birliğin dengesinde değişikliğe yol açacak. Bu açıdan Avrupa Birliği'nin bu konuda tereddüt etmesini anlayışla karşılıyorum. Bildiğiniz gibi İngiltere'nin Birliğe girme talebi Fransa tarafından iki defa reddedildi. Bu konu ortak çıkarlara bağlıdır. Türkiye, Avrupa Birliği'ne üye olma yolunda devam edecek. Türkiye'nin AB üyeliğine her zaman destek verdikleri için, kardeş Arap ve İslam ülkelerinin bu tutumlarından dolayı gurur duyduğumu belirtmek isterim.

EL AHRAM: Türkiye, Avrupa Birliği'ne uyum sürecini tamamladı mı? Yoksa bu konuda eksikleriniz mi var? Avrupa Birliği'nin Türkiye'yi kabul etmemesi, Türkiye'nin Müslüman ülke olmasından kaynaklanabilir mi?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bazı kriterler, Batılı ve Avrupalı değerler olarak nitelendirilseler de demokrasi, adalet, insan hakları, şeffaflık ve kadın-erkek eşitliği gibi kriterler bizim inancımızın temelinde de yer almaktadır. Bizim bu reformları yapmamızın nedeni Avrupa Birliği'ne girmek veya tavizler vermek değil, bu reformları Türk halkına kazandırmaktır. Daha önce söylediğim gibi bu kriterler, Türk değerlerinin ayrılmaz parçasıdır. Türkiye kadınlara seçme ve seçilme hakkını 1934 tanımıştı. Oysa Fransa'da bu hak 1938 tanınmış. Biz bu reformların Türk halkının refahı ve ilerlemesi için uygulanmasını istiyoruz.

EL AHRAM: Sayın Cumhurbaşkanı, burada bir şey söylemek istiyorum, Türkiye'nin durumu birçok Avrupa ülkesinden daha iyi. Sizin ABD, Rusya ve Orta Doğu ülkeleriyle ilişkileriniz var. Bundan dolayı sizin Birliğe girmeniz Avrupa'nın yararına olacak?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Tabii bu konu, her iki tarafa da yarar sağlar. Türkiye Avrupa Birliği'ne katılırsa Avrupa'daki imkânlar artacak. Avrupa ülkeleri Türkiye'nin bu rolünün bilincinde bu nedenle Ankara ile müzakerelerin başlanmasına oybirliğiyle kabul etti.

EL AHRAM: Türkiye'nin, Rusya ve Orta Asya ülkeleriyle ilişkileri nasıl?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Türk dış politikası, bütün ülkelerle iyi

ilişkiler içinde olmayı hedefliyor ve bütün bu ülkelerle iyi ilişkilerimiz var. Rusya, büyük bir ülke ve komşumuz, Rusya ile kara sınırımız yok ama Rusya bizim deniz yolu ile komşumuz. Bundan dolayı iki ülke arasında 40 milyar dolarlık ticari ilişkiler var. Ayrıca Türk şirketleri, Rusya'da neredeyse 16 milyar dolarlık projeleri hayata geçirmektedir. Sadece geçen sene üç milyon Rus turist Türkiye'ye geldi. Ayrıca Türkçe konuşan Orta Asya ülkeleriyle her alanda çok iyi ilişkiler içindeyiz. Biz, Sovyetler Birliği'nden bağımsızlıklarını ilan etiklerinde bu ülkeleri ilk tanıyan ülkeler arasındayız.

EL AHRAM: Ermenistan ile sorunlar devam ediyor mu?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Genel olarak Kafkaslar'da bazı dondurulmuş meseleler var. Bildiğiniz gibi Türkiye, Azerbaycanve Ermenistan arasında Karabağ meselesi var. Biz bu sorunun diplomatik yollarla çözülmesi için çok ciddi çaba harcıyoruz. Bildiğiniz gibi Ermenistan Cumhurbaşkanı beni, iki ülke arasında oynanan bir futbol maçına davet etti ve ben de daveti kabul ettim. Burada bilmemiz gereken, bu sorunların bir günde çözülemeyecek olması ve zamana ihtiyaç duyulmasıdır. Biz de bu sorunların çözülmesi için elimizden geleni yapıyoruz.

 

 

Yazdır Paylaş Yukarı