El Şarkiye Tv (Irak)

15.12.2008
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

SORU - Bağdat'a bir ziyaretiniz bekleniyordu, Bu konuda neler söyleyebiliriz? Bu ziyaret konusunda hangi dosyalar da sizinle beraber olacaktır?
SN CUMHURBAŞKANI- Öncelikle, Türkiye'ye hoş geldiniz. Bu benim bir Irak televizyonuna ikinci mülakatım; bundan da büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Irak, Türkiye'nin çok yakın komşusu. Irak'taki herkes bize adeta akraba, komşu. O bakımdan Irak'ta olup bitenleri tabii çok yakından takip ediyoruz. Iraklılar, oradaki kardeşlerimiz ne kadar süre içerisinde sıkıntı çektilerse biz de bütün bunları kendi içimizde hissettik. Ve ümit ediyorum ki her şey en kısa süre içerisinde tekrar normale döner. Irak'a çok uzun yıllar önce gelmiştik. O zaman üniversitede hocaydım. Bir yere arabayla giderken Bağdat'tan geçmiştim ve hâlâ Bağdat'ın o güzelliklerini, Bağdat'ın yeşilliğini ve Bağdat'ın hurmalarını, hurma ağaçlarını çok iyi hatırlarım. Ondan bu yana hiç kısmet olmadı. Bu süre içerisinde de çok arzu ediyorum gerçekten Irak'a gelmeyi. Özellikle bütün bu olup bitenlerden sonra gelip dayanışmamızı göstermeyi, sizlerle olan dostluğumuzu pekiştirmeyi arzuluyorum. Bu çerçevede inanın ki yakın süre içerisinde ziyaretimi gerçekleştireceğim. Bununla ilgili aslında bir tarih belirledik. Sayın Talabani Türkiye'yi ziyaret etti, davetime icabet etti, güzel bir davet oldu. Bunu epey bir süredir iade etmek istiyorum, bu ziyareti. O bakımdan en kısa süre içerisinde gelmeyi arzu ediyorum. Demin söylediğim gibi bu yılın içerisinde çok arzu ediyorum. İnşallah bunu gerçekleştiririm. Küçük bir sağlık problemim var, belki sizler de duymuş olabilirsiniz. Geçenlerde birazcık nezle ve gripken yaptığım bir uçak seyahatinde kulaklarımda bir rahatsızlık söz konusu oldu. Ondan dolayı bir tedavi süreci içerisine girdim ve bazı ziyaretlerimizi ertelemek durumunda kaldık. Ümit ediyorum ki - tabii doktorların son tavsiyesini de dinleyeceğim- herhangi bir problem söz konusu olmazsa bu ziyareti yapacağım. Eğer herhangi bir şekilde doktorlarım birazcık daha uçmamamı tavsiye ederlerse, o zaman belki kısa bir süre daha ertelemem de mümkün olabilir. Ama bütün arzum bu ziyareti tespit ettiğimiz gibi vaktiyle yapmak.
Tabii ki bu ziyaret söz konusu olunca, konuşacağımız çok şey var. Her şeyden önce Türkiye ile Irak arasındaki dostluğu, işbirliğini tekrar pekiştirmek adeta Irak'ın bu içinden geçtiği süreci hızlandırması konusunda Türkiye'nin elinden gelen her türlü desteği vermesini bir kez daha temin etmek, ekonomik konulardaki işbirliğimizi tekrar güçlendirmek, her alanda Türkiye ve Irak arasında bir stratejik ortaklığı gerçekleştirmek gerektiğine inanıyorum. Birbirimizi tamamlayan çok şeylerimiz var. Geçmişte de hep böyle olmuştur, bundan sonra böyle olacaktır.
Zaten tarihten gelen birliğimiz, beraberliğimiz söz konusu. Ortak kültürümüz, ortak inançlarımız, zaman zaman ortak tarihimiz hep bütün bunlar olmuştur. Bütün bunları hep zenginlik unsuru olarak görüp, bugünkü dünyada nasıl hep iki ülkenin halkının çıkarına değerlendirebiliriz; bunları konuşacağız.
SORU-: Biz de sizlere sağlık diliyoruz, geçmiş olsun diliyoruz. Bağdat'ta da çok yakında sizi görmek isteriz.
SN CUMHURBAŞKANI- İnşallah.
SORU- Sayın Cumhurbaşkanı, Irak'taki konular biraz komplike bir konudur. Siyasi konulardır. Komşu ülkeleri de ilgilendiren bir konudur. Oradaki istikrar konusu da hepimizi ilgilendiren bir konudur. Olayı nasıl görüyorsunuz, meseleye yaklaşımınız nedir?
SN CUMHURBAŞKANI- Tabii çok haklısınız. Herhangi bir bölgedeki ülkede, herhangi bir ülkede olan bir konu sadece onu ilgilendirmiyor. Tabii ki çevresini de ilgilendiriyor. Belki bir misal verecek olursam "Ateş, olduğu yeri yakıyor ama çevresini de ısındırıyor." Ayrıca tabii ki herkes demin söylediğim gibi birinin eşi, dostu, akrabası, komşusu; dolayısıyla herkesi yakından ilgilendiriyor. Ve neticede ortaya büyük bir istikrarsızlık çıkıyor ve bu istikrarsızlığın neticesinde de hiç tahmin edilmeyen gelişmeler söz konusu oluyor. O açıdan Irak'ta olan olaylar sadece Irak'ı ve Iraklıları ilgilendirmez ve ilgilendirmedi. Herkesi ilgilendirdi, bütün bölgeyi ilgilendirdi, tüm Ortadoğu'yu ilgilendirdi. Hatta biraz daha genişletirsek; bugün küreselleşmenin yaşandığı bir dünyada, dünyanın herhangi bir bölgesinde olan olay herkesi ilgilendiriyor. Ama Irak gibi stratejik bir ülke, Irak gibi enerji kaynaklarına sahip olan bir ülke, Irak gibi Arap dünyasının en çok insan kaynaklarına sahip olan bir ülkede bu işler olunca tabii ki çok daha fazla çevreyi ilgilendirdi, herkesi ilgilendirdi. Onun için komşuların Irak'a yakın ilgi duyması, ama bu ilgiyi yapıcı bir şekilde duyması çok önemli.
Hatırlarsanız savaş öncesi -o zaman ben Türkiye'de Başbakandım- bir inisiyatif başlatmıştım; Irak'a komşu ülkeler toplantıları. Bütün amacım şuydu o zaman; nasıl olur da hep beraber savaşsız bir şekilde bu problemleri halledebiliriz. O zaman bütün bölgeye yaptığım ziyaretlerde bazıları beni sadece gösteriş için dolaşıyor zannettiler. Ama sonra herkes takdir etti ve anladı. Tabii ki problemler maalesef sulh yoluyla halledilemedi ve savaş oldu, acılar çekildi. Ondan sonra ben özellikle ısrar ettim; Irak'a komşu ülkeler toplantılarını devam ettirmek konusunda ve 10-12 toplantı yaptık, şimdi de devam ediyor. Niçin? Şundan dolayı; Irak'ın komşusu bütün ülkeler bir araya gelip hep beraber Irak'ın güzelliğini, Irak'ın iyiliğini, Irak'ın geleceğiyle ilgili iyi duygularını toplu bir şekilde seslendirmeleri, teyit etmeleri için. Toplu bir fotoğraf vermelerinin Irak için hayati derecede önemli olduğuna inanıyorum. Hatta bazen bunu yanlış anlayanlar da oldu. Bazı Iraklı kardeşlerimizden bile yanlış anlayanlar oldu. Ama sonra onlar da takdir ettiler ki bütün bunlar Irak'ın geleceği ve Irak'ın iyiliği için yapılıyor. Düşünün ki bir de bu komşuların biri tamamen ayrı bir istikamete çekseydi, biri tamamen başka niyetlerle hareket etseydi; bugün Irak işte bir Abhazya olurdu. O açıdan tüm komşuların da Irak'a yapıcı bir şekilde destek olmaları önemlidir. Tabii ki burada çeşitli hatalar olabilir, yine çeşitli şikâyetler olabilir, çeşitli tenkitler olabilir; bunlar gayet normaldir. Ama neticede bütün komşuların ve o bölgedeki bütün ülkelerin iyi niyet içerisinde Irak'ın birliği, bütünlüğü, bütün Irak halkının bu sıkıntılarından kurtulması için yapıcı davranmaları hayati derecede önemlidir ve bu hiç değilse büyük miktarda gerçekleşmiştir. Bundan dolayı doğrusu ben mutluyum. Çünkü çok daha kötü olabilirdi. Yugoslavya'yı düşünün, eski Yugoslavya'yı.
SORU- Sayın Cumhurbaşkanı; komşu ülkeler konusuna temas ettiniz ve çok da toplantılar oldu bu konuda. Acaba bu toplantılar niye bu kadar çok fazla oldu? Acaba önceden hedeflenen yere gelmedi mi? Acaba o çözümler için atılacak adımlar kâfi mi değildi?
SN CUMHURBAŞKANI- Şimdi ben tabii önce komşularla ilgili söylüyorum. Bunun dışında başka toplantılar da oldu. Avrupalıların, Amerikalıların, BM Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi P5 ülkelerinin katıldığı toplantılar oldu. Ben tabii hepsinin az veya çok katkısı olduğuna inanıyorum. Hepsi eğer Irak'ın huzuru için uğraştılarsa! Ama bütün bunların içerisinde ben bir şeye çok önem veriyorum açıkçası; bu da bölge ülkeleri. Irak'a komşu olan, Irak'ta sınırı olan ülkelerin işbirliğine hepsinden çok önem veriyorum. Yani nihayette komşunuz. Nihayette komşunuzda akrabalarınız var. Nihayette bütün bu sınırlar çizilirken düşündüğünüzde bunların nasıl çizildiğini, nasıl olduğunu bir defa hatırlarsak öyle olmuştu, bazen köylerin ortasından geçmiş. Bazıları orada kalmış, bazıları burada kalmış; olan olmuş. Bugün hepimizin mevcut sınırlarımızı tanımamız gerekir. Bugün hepimizin bu mevcut sınırlarımızı dostluk, kardeşlik ve dayanışma kapısı olarak görmemiz gerekir. Çok uzaktaki mi sizi daha çok düşünür, yoksa çok yakındaki mi sizi daha çok düşünür? Bu gayet normaldir. Bu, insanın sıfatında olan bir şeydir. Ben demin konuşurken ne dedim; Irak'ta akrabalarımız var, komşularımız var, arkadaşlarımız var dedim. Bir Suriyeli de konuşurken bunu söyler, İranlı da konuşurken bunu söyler, öyle değil mi? Suudlu da konuşurken, herhangi bir Avrupalı da konuşurken bunu söyler. Bu, elimizde olmayan bir gerçek! Onun için komşulara çok önem vermek gerekir ve komşularla olan varsa anlaşmazlıklar -ki anlaşmazlıklar var; birçok mesele Mısır'ın meselelerinden çıkmıştır- bütün bunları da sulh yoluyla konuşarak çözmek gerekir. O açıdan bu toplantıların bazıları yük olabilir; anlıyorum. Ama bazılarının ben çok faydalı olduğu kanaatindeyim ve bunların Irak'a yardımcı olmak için, iyi niyetli yapıldığı kanaatindeyim. Bunlara hiç ihtiyaç yok denirse, Irak kendi kendisine meselesini çözebilmiş olsaydı zaten bunların hiçbirine de gerek kalmazdı. Her ülke, her devletin sıkıntılı dönemleri olmuştur tarihte. Önemli olan bunların gelip geçici olması ve bunların çok kalıcı zarar vermemesi! Geçen 5-6 yılda muhakkak ki çok büyük sıkıntılar çektiniz, çok büyük etkisi oldu bunun ama Irak'ın bundan çıkmayı bilmesi gerekir. Ben çıkacağına da inanıyorum. Çıkarken de daha güçlü çıkması gerekir. O da nasıl olacaktır; birliğini, beraberliğini muhakkak koruyacaktır sıkı bir şekilde. Daha açık, daha demokratik bir toplum olacaktır. Herkesin birbirine hesap verebildiği, herkesin olup bitenleri takip edebildiği bir yeni bir düzen kurulacaktır. Bunlar bir gecede olmuyor tabi ki, yavaş yavaş oluyor. Hiç kimse mümtaz değil bu coğrafyada. Hepimizin birçok noksanlıkları var ama bütün bunlar sağlanırsa, güven sağlanırsa o zaman şey olacaktır; Irak'ın bütün zenginlikleri filân; Allah çok büyük zenginlikler vermiş size. Bütün bunları kendi halkınızın çıkarı, refahı, zenginliği için kullanabileceksiniz. Ama böyle bir düzen kuramazsanız o zaman da bir taraftan insan gücü bir Arap dünyasının en zengin insan gücü Irak'tadır. En yetişmiş insan gücü Irak'tadır. Bir taraftan o telef olmakta bir taraftan da bütün zenginlik boşa gitmektedir. Bütün bunlardan tecrübe alıp, bütün bunlardan ders alıp, ben geleceğe umutla bakmak gerektiğine inanıyorum ve Irak halkının bunu başaracağına inanıyorum. Komşulara düşen görev de, bizlere düşen görev de sizlere yapıcı şekilde yardımcı olmak, katkı sağlamak.
SORU- Sayın Cumhurbaşkanı; şu andaki Irak'ın durumunu çok iyi okuyorsunuz. Fakat bu konuda sizin bir inisiyatifiniz olabilir mi; oradaki bütün katmanları toplayacak bir şekilde, sizin himayenizde böyle bir toplantının olması ve uzlaşmanın sağlanması gibi bir konu gündeme gelebilir mi?
SN CUMHURBAŞKANI- Önce şunu bir kez söylemek isterim; Irak, bağımsız bir ülke ve Irak kendi kararını kendi alan bir ülke. Bu tip sıkıntıları olsa da demin söylediğim gibi bütün komşular olarak hepimizin bu sıkıntılı dönemden geçmesi için Irak'a yardımcı olmamız gerekir demiştim. Bu çerçeve içerisinde biz Irak'taki bütün katmanlarla, bütün gruplarla, herkesle hiçbir ayrım yapmadan herkesle konuşuyoruz. Şii, Sünni, Türk, Kürt, Arap hiç ayrım yapmadan! Bunu Iraklılar şahittir. Irak'taki siyasetçiler şahittir. Onların siyasi partileri, liderler herkes şahittir. Hiçbir ayrım yapmadan hepsini davet ediyoruz. Hepsiyle bu yapıcı konuşmaları yapıyoruz. Hepsine bildiğimiz, anladığımız güzel şeyleri anlatıyoruz ve hepsine yaptığımız tavsiyelerle "Aman, ülkenize sahip çıkın! Aman! Ülkenize, devletinize sahip çıkın!" ve tecrübelerimizi de aktarıyoruz. Bu çerçeve içerisinde tabii ki bunu yapmaya devam edeceğiz biz. Bundan da gördüğüm kadarıyla yani Irak'taki yönetim de, Irak'taki herkes de memnun. Bunu tekrar söylüyorum; komşuluk hakkı olarak yerine getiririz ama Irak ayrı bir devlettir, bağımsız bir ülkedir. Ayrıca Irak halkı çok onurlu bir halktır.
SORU- Sayın Cumhurbaşkanı; bu konuda birçok konular var. Belki uzlaşma sağlanamadı bu konularda. Bunların arasında bir de Kerkük konusu var. Belki Kerkük'ün Kürdistan'a bağlanması için bazı ısrarlı konular oluyor, fakat siz bu konuda nasıl bakıyorsunuz, bu konuda Kerkük'te uzlaşmanın sağlanması için sizin bir katkınız olabilir mi?
SN CUMHURBAŞKANI- Kerkük'le ilgili bizim görüşümüz gayet açık. Bunu her yerde paylaşıyoruz. Kerkük tabii ki Irak'ın bir şehridir ve bütün Iraklılara ait olan bir şehirdir. Kerkük, diğer şehirlerde olduğu gibi -şöyle bir geçmişine, tarihine baktığımızda- birçok değişimler tabii geçirmiştir: Modernleşme, sanayileşme, petrol… Bütün bunların tabii hep etkileri olmuş ve bugünkü nüfus ortaya çıkmıştır. Ama Kerkük'ün en önemli vasfı şu gördüğüm kadarıyla; Kerkük, Arapları da, Türkleri de, Kürtleri de hepsini bağrında barındıran bir şehir. Bu anlamda baktığımızda küçük bir Irak'ı temsil ediyor adeta. Ben hep şunu söylerim: "Irak, küçük bir Ortadoğu'dur." Ama Kerkük de küçük bir Irak'tır. Şimdi önemli olan nedir; herkesin orada mutlu olması, herkesin kardeşçe geçinmesi ve herkesin imkânları değerlendirip zengin olmasıdır. Yani amaç nedir, amaç budur. Kürtler de, Türkler de, Araplar da nihayet hepsi beraber yaşamışlar. Hepsi birbirinin akrabaları! Kız alıyor, kız veriyor, evleniyorlar; bu böyledir. Şimdi bu huzuru bu şekilde devam ettirebilmek için orada üçünün dengeli bir şekilde temsil edilebileceği güzel bir yönetim tarzı kurulabilir. Tekrar söylüyorum; bu Iraklıların işidir. Sorduğunuz için söylüyorum. Komşumuzdaki huzura, komşumuzdaki birliğe, dirliğe, saadete verdiğimiz önemden dolayı bunu söylüyorum ben. O açıdan biz ya bu konuda da yine Iraklı yetkililer, Kerküklüler, onların herhangi bir şekilde bizden "Siz nasıl yardımcı olabilirsiniz, işlerimizi kolaylaştırır mısınız?" şeklinde herhangi bir talepleri olursa biz ancak o zaman düşündüklerimizi, kolaylaştırıcı düşüncelerimizi paylaşırız. Ama bunların istismar edilebileceğinden her zaman korktuğum için ben hep bu konuda açıkçası dikkatli oluyorum. Çünkü nihayetinde Irak'ı Iraklılar yönetecektir. Kerkük de Irak'ın şehri olduğuna göre sizler karar vereceksiniz buna. Bizim bu konudaki tek hassasiyetimiz oradaki huzur, oradaki kardeşlik zedelenmesin. Bunun gerisini siz bilirsiniz.
SORU- Yani siz diyorsunuz ki Kerkük'teki katmanları da toplayacak sizin himayenizde olabilecek bir toplantı da olabilir. Ancak bazı taraflar belki bu inisiyatifi de kabul etmeyebilirler veya yanlış anlayabilirler.
SN CUMHURBAŞKANI- Siz bana sorunca ben de dedim ki eğer Irak'ın yetkilileri, Irak'ın yöneticileri Kerkük'teki bütün gruplar hiç ayrım yapmadan hepsi "Siz bize yardımcı olabilirsiniz. Size bu şekilde ihtiyacımız var." derlerse biz o zaman kolaylaştırıcı, yardımcı olabiliriz. Ama onun ötesinde Kerkük, Irak'ın bir şehridir. Bütün Kerküklüler de Iraklıdır. Hepsi de birbirine eşittir. Hepsi de Irak yurttaşıdır. Dolayısıyla bu Iraklıların bileceği bir konudur. Bizim, tek hassasiyetimiz Irak'ın yeni sıkıntıları olması! Gördüğüm kadarıyla da, gayet dikkatli bir şekilde Sayın Cumhurbaşkanı Talabani'nin işte ziyaretleri, düşünceleri var. Onlar da gördüğüm kadarıyla aynı şekilde düşünüyorlar. Ümit ediyorum ki bunlar Irak'a yeni problem yaratıcı konular olmasın. Bütün bunlar hep yavaş yavaş halledilecek problemler olsun. Bakın bizim için -Türkiye için- Irak'ın tamamı önemlidir. Bizim için Bağdat da önemlidir, Basra da önemlidir. Bütün Irak'ın kuzeyi de tamamen önemlidir. Hepsi önemlidir. Bizim için Kürtler de, Araplar da, Türkler de, Şiiler de, Sünniler de önemlidir; hepsini biz kardeş olarak görüyoruz.
Bütün, gayretimizle problemlerin çözülmesine çabalıyoruz. Yeteri kadar sıkıntı çekilmiş, yeteri kadar acı çekilmiş. Yani aslında buna "dur" demek lâzım. Hemen aklıselimin gelmesi gerekir. Ben gerçekten çok üzülürüm Irakla ilgili. Neye üzülürüm biliyor musunuz? Irak, bütün Arap dünyası içerisinde yetişmiş insan gücü olarak en önde gelen ülkeydi. Aynı zamanda Cenab-ı Allah'ın en çok zenginlik verdiği bir ülkeydi. Böyle bir ülke, iyi bir yönetim tarzı ortaya koysa idi -başından beri- böyle bir ülke insanlarına saygılı, komşularına saygılı, güzel olmuş olsaydı; herkes orada birbirinin kardeşi, bir milletin parçası gibi hareket etseydi bugün dünyanın en müreffeh ülkesi olurdu. Ama bugün çekilen sıkıntılar ortada. Onun için bütün bunlardan ders alıp hiç kimsenin hata yapmaması lâzım. Bundan sonra hataya hiç müsaade etmemesi gerekir. Ben bunları Irak'ın bir dostu olarak söylüyorum. Irak vatandaşı değilim ama Irak'ın bir dostu olarak söylüyorum bunları. Görüyorum ve üzülüyorum gerçekten. Ama ümidim çok büyük, inancım çok büyük. İnanıyorum ki bütün bunlar geçmişte kalacaktır ve Irak kendi yaralarını tedavi edip ve yine çok onurlu bir şekilde yoluna devam edecektir.
SORU- Türk-Irak ilişkilerinden bahsedelim. Tekrar PKK konusu gündeme geliyor. Bu, biraz komplike bir konudur. Irak için de, Türkiye için de bu böyledir. Bazı tarafların bu konuda çok pozitif davranmadıklarını, Ankara'nın pozitif davranmadıkları söylenebilir. İtham da edilebiliyor bazı cihetler. Bu konuda bu, bunun çözümü nedir? Meseleye nasıl bakıyorsunuz?
SN CUMHURBAŞKANI- Bakın önce şunu herkesin bilmesini isterim; biz PKK terör örgütüyle Kürtleri tamamen ayırırız. Her ırkın içinden yanlış insanlar, yanlış yapanlar çıkabilir. Yani her yerde çıkabilir. Araplardan da çıkar, Kürt'ten de, Türk'ten de, Amerikalıdan da, Alman'dan; her yerden çıkabilir. Şimdi, bu adamların yaptıkları nedir? Bugün Bağdat'ta, bugün Necef'te dün Kerkük'te nasıl sivil insanlara bombalar atılıyor, nasıl masum insanlar öldürülüyorsa bu insanlar Türkiye'de aynı şeyi yapıyorlar. Şimdi buna nasıl müsaade ederiz biz? Ve bizim üzüntümüz şu; bu, bunlar komşu bir ülkenin, kardeş bir ülkenin topraklarını istismar ederek, onun dağlarına yerleşerek oradaki otorite noksanlığını kullanarak bu işi yapıyorlar bize karşı. Tabii ki siz bu sıkıntılı dönemden geçtiğiniz için Bağdat yanarken o dağlara bakamadınız. Bunu bir noktaya kadar anlayışla karşıladık. Ama inanıyorum ki artık Irak da kendi ayakları üstünde durmaya başladı, kendi güvenlik kuvvetlerini kurmaya başladı. Onlar da kendi topraklarının komşuları aleyhine kullanılmasına müsaade etmeyecekler. Burada şunu da söylemek isterim; propagandalardan bazen yanlış anlaşılabilir. Tabii ki bu tip olaylar sadece silâhla çözülmüyor. Çünkü insanlar kanmış oluyor, dağa çıkıyor, uzun süre ailelerinden kopup ne oluyor ne bitiyor bilmiyorlar, beyinleri yıkanıyor ve yanlış bir mücadelenin içine giriyorlar.
Sizin bu dağlarınızdaki PKK'lıların büyük bir kısmı bu şekilde kandırılmış insanlar. Onun için biz şöyle bir kanun çıkarttık ve bunu ilân ediyoruz. Olabilir, her insan bir kez yanlış yapabilir. Eğer bunlar gelip teslim olurlarsa ertesi gün ailelerine teslim ediyoruz. Yani bunu tekrar söylüyorum ve bunun çok örnekleri var. Yani geliyor, teslim oluyor, ailesine teslim ediyoruz bunları biz. O açıdan yani herkese şunu da söylüyorum; Tabii ki "Ben silâhımı bırakmam, sonuna kadar silâhla mücadele edeceğim" diyen insanı siz de silâhınızla önleyeceksiniz. Ama diğerlerini de daima kazanmak için kapıyı da açık bırakacaksınız. O açıdan biz ailesine gelip "Ben ailemle yaşamak istiyorum. Bu hayattan da bıktım" diyen herkese de kapıyı açıyoruz. Bu tabii şuna da sebep oldu; maalesef uzun süre bunlar -özellikle Irak'ın işte kuzeyindeki o dağları çok kullandıkları için- Türkiye ile Irak arasında, özellikle Türkiye ile Irak Kürtleri arasında o dostluğu da, tarihten gelen o beraberliği de zehirleyen bir etki yaptı. Onun için bunu muhakkak değiştirmemiz lâzım, buna müsaade etmememiz lâzım.
SORU- Bazıları da şöyle söylüyor; PKK ile bir diyaloğa girmek istemez Ankara, bunu silâhla çözmek ister.
SN CUMHURBAŞKANI- PKK'yla terör örgütüyle tabii ki kimse diyaloğa girmez. Ama, tekrar söylüyorum insanlar yanlış yapabilir. Sizin vatandaşınızdır; yanlış yapmıştır, suç işlemiştir. Daima onları kazanmanın da yolu vardır. O açıdan biz bu kanunları çıkarttık. İsteyen gelir, teslim olur ve ertesi gün ailesiyle normal hayatını yaşamaya başlar.
SORU- Arap-İsrail konularına temas ettiniz. Suriye-İsrail arasında dolaylı görüşmeler Türkiye'nin himayesinde oluyor. Bu konuda ne gibi gelişmeler var, onları arıyoruz bu konularda.
SN CUMHURBAŞKANI- Evet, bu bölgenin tabii en önemli meselelerinden biri İsrail-Arap ihtilafıdır. Ve bu sadece bölgemizin değil, bu dünyanın birçok meselelerinin de aslında kaynağı olmaktadır. Onun için bu işin adil bir biçimde hakkaniyetle çözülmesi gerekir. Barışla, konuşarak, diyalogla çözülmesi gerekir. Türkiye'nin yaptığı şey şu; bu problemin çözümüne yardımcı olmak istiyor. Bu da neden; her iki ülke de Türkiye'ye güvendiklerini söylediler, "Biz size güveniyoruz" dediler. Bunu birkaç kez teyit ettiler. Biz de peki o zaman dedik ve onların arasını bulmakta kolaylaştırıcı bir rol oynuyoruz.
SORU - Bu görüşmeler nereye vardı ve ya da hangi konularda durdu? Bir yeni bir çözüm oldu mu bu konuda?
SN CUMHURBAŞKANI- Beklentimizden daha iyi gidiyor. Her iki taraf da kararlı bu işte devam etmeye. Yani gayet ciddi, şimdiye kadar belki en ciddi görüşmedir.
SORU- Sayın Cumhurbaşkanı; başka bir soracağımız konu da Barack Obama, ABD'de de başkan olarak ve ilk defa olarak Afrika asıllı bir şahıs olarak başkan seçildi. Bu konuda bir değişiklik, politikada bir değişiklik bekliyor musunuz?
SN CUMHURBAŞKANI- Tabi bu çok önemli bir olay. Yani çok büyük bir olay; Amerika Birleşik Devletleri'nin aslında gücünü gösteren bir olay. Yani belki ilk defa aday olduğunda bizim dünyamızda Irak'ta, Türkiye'de, Mısır'da buralarda yani belki Avrupa'da hiç kimse böyle bir şeyi tahmin etmiyordu. İşte ismi Barack Hussein Obama olan birinin Amerikan halkı tarafından başkan seçileceğini ve bir de üstelik siyah olan birini. Bu, şunu gösteriyor işte; Amerika'nın yani demokrasisinin gücünü. ABD'nin gücü silâhtan gelmiyor; buradan geliyor. O açıdan herkesin, hepimizin tabii ki alacağı bir ders var. Bu ders de kendi ülkelerimizde bu demokrasi dediğimiz şeyi en iyi şekilde gerçekleştirebilmek ve onla ilgili gerekenleri yapabilmek. Bunlar o ülkeleri güçlendiriyor. Bunu söyledikten sonra şunu eklemek isterim; tabii ki Amerika Birleşik Devletleri Başkanı geldi, tamamen farklı politikalar olacak, o dünyadaki bütün problemleri çözecek diye bir beklenti içine girmek hayalcilik olur. Ben burada şunu aslında tavsiye ederim; bütün bir bölgeye -ki hem bütün siyasi hayatında hem devlet hayatında bütün toplantılarda da hep bunda ısrar etmişimdir- bizler kendi problemlerimizi kendimiz çözebilmeliyiz. Yani kendi evlerimizin içini kendimiz düzene koymalıyız. Şimdi Ortadoğu'da Filistinliler ikiye bölünmüşken; bir tarafta Gazze, bir tarafta Ramallah varken Filistin davasının çözümünü nereden bekleyeceksiniz! Veya işte Irak'ın içerisinde bazı yanlış insanların mezhepler, etnik şeyleri birbirine düşürme çabaları olursa o zaman dışarıdan siz ne bekleyeceksiniz! Allah hepimize akıl vermiş, fikir vermiş. yani kendi meselelerimizi kendimiz çözmeye çalışmamız lâzım. Dışarı bize yapıcı bir şekilde yardımcı olsun. Herkesi her şeyi onlardan beklemek çok yanlış olur. Onun için Irak elinden gelen her şeyi yapacak kendi meselesini çözmek için. Filistinliler kendileri birleşecekler. Birleşmeden, kendi kendine kavga ederek Filistin devleti kurulmadan onun temellerini adeta sarsar gibi bir durum ortaya çıkarken o zaman bu davayı nasıl götüreceksiniz? O açıdan şimdi belki yeni bir dönem başlıyor tabii dünyada. Amerika Birleşik Devletleri önemli tabii, dünyaya yön veren bir ülke. Orada da yeni bir anlayış iktidara gelirken bütün bu bölgede de bütün ülkeler kendine çekidüzen vermeli, kendi meselesine kendisi sahip çıkmalı ve onların da yapıcı desteğini bu şekilde almalı.
SORU- Başkan Bush zamanında Iraklılar da Afganistan'la savaşmış oldu. Gürcistan da savaş halinde ve dünyanın gördüğü en büyük mali krizle karşılaşılmış oldu. Sayın Bush'un bu müttefik şekildeki politikası bir karanlık bir zamanlama mı olarak geçti? Nasıl bakıyorsunuz bu olaya?
SN CUMHURBAŞKANI- Bunları artık ileride tabii tarih hep değerlendirecek. Şimdi konuşmak doğru değil. İleride muhakkak ki daha soğukkanlı bir şekilde bütün bunlara bakılacaktır.
SORU- Biliyorum Sayın Cumhurbaşkanı. Bağdat ile ABD arasında SOFA Anlaşması imzalandı malumunuz. Bazıları şöyle söylüyor; bu SOFA Anlaşmasının belki Türkiye'ye de etkileri olacaktır. Bu konuda nasıl, sizin yaklaşımınız nedir?
SN CUMHURBAŞKANI-Biz Irak'la yakın işbirliği içerisinde olmayı hedefliyoruz. Başbakanımız Tayyip Erdoğan'ın Bağdat ziyaretinde de zaten bir stratejik ortaklık, altyapısını oluşturmak için birçok kararlar alındı. Bütün bunları hep yerine getirdiğimizde hem siyasi alanda hem güvenlik alanında hem ekonomik alanda yapılacak çok şeyler var. Komiteler kuruldu. Bütün bunların kısa süre içinde hayata geçeceğine inanıyorum.
Yazdır Paylaş Yukarı