Rus Vesti 24 Televizyonu

12.02.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Rus Vesti 24 Televizyonu

SORU: Sayın Cumhurbaşkanı, Moskova ziyaretinizin amacı ve beklentileriniz nelerdir?
SN. CUMHURBAŞKANI: Rusya ile Türkiye, komşu olan iki ülke ve komşuluğumuz çok eski. Yüzyıllara dayanan bir komşuluk var. Ama son yıllarda ilişkilerimiz çok hızlı bir şekilde gelişiyor. Özelikle 2004 yılında Değerli Başkan Sayın Putin'in Ankara'ya yaptığı ziyaret, ilişkilerimizi belli bir hedefe oturtma açısından önemli oldu ve derinleştirilmiş, zenginleştirilmiş bir ortaklık misyonuna oturttuk ilişkilerimizi. Bunu tabii ki daha da güçlendirmek için bir devlet ziyareti yapıyorum; Sayın Medvedev'in daveti üzerine.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanı, sizin de söylediğiniz gibi tüm alanlarda ekonomide, siyasette, kültürde Türkiye ve Rusya ilişkileri beş yüz yıldan fazladır gelişmekte olan bir dönemde. Türkiye'nin Rusya'yla stratejik ortaklığında vizyonu nedir?
SN. CUMHURBAŞKANI: Demin de söylediğim gibi Türkiye ile Rusya 500 yıllık çok derin tarihi ilişkiler içerisinde olan iki çok önemli ülke. Bu bölgenin çok önemli iki ülkesi. Bu iki ülke arasındaki ilişkilerin siyasi alanda, ekonomik alanda, bölgenin güvenliği alanında her bakımdan gelişmesi, ortak bir misyona oturtulması, işbirliği içerisinde korunması, sık sık istişarelerde bulunulması; bunların çok önemli olduğuna inanıyorum. Yani bizim en önemli yapmak istediğimiz şey, bu ilişkilerimizi çok boyutlu bir şekilde derinleştirmek ve güçlendirmek. Tabii ekonomik ilişkilerimiz de çok boyutlu bir şekilde gelişmekte, güçlü bir şekilde gelişmekte. Neredeyse son 4 yıl içerisinde dört kat artmış vaziyette. Bütün bunları daha da ileri seviyeye taşımak Türkiye'nin misyonu. Rusya ile Türkiye; bu iki önemli ülkenin her alanda yakın, samimi, dostane, şeffaf işbirliğine çok önem veriyoruz.
SORU: Ekonomi olarak ele aldığımızda, bölgenin yirmi beş milyar dolarlık ticaret hacminde 2008 yılında ulaşılan hedef neydi? Dünya çapındaki krizden etkilenen kısım ne kadar?
SN. CUMHURBAŞKANI: Şimdi aslında bugün geldiğimiz noktada dış ticaret hacmi 40 milyar dolara yaklaştı, hedefleri çok aştık. 2008 senesinde 38 milyar dolar olarak gerçekleşti karşılıklı ticaret hacmimiz. Bunu düşündüğünüzde, bu çok büyük bir rakam tabii. Türkiye'nin dış ticaretinde -daha önce Almanya ile en çok ticareti yapardık biz- Rusya böylelikle birinci sırada yer alıyor. Bu, bütün hedefleri inanılmaz bir şekilde aştığımızı gösteriyor. Tabii bizim ekonomik ilişkilerimiz sadece ticari değil, ticaret hacmi değil. Bunun yanında çok geniş bir alanda ekonomik ilişkiler içerisindeyiz. Türk şirketleri Rusya'da çok büyük projelere imza attılar. 30 milyar doları geçti Türk firmalarının gerçekleştirdiği müteahhitlik hizmetleri. Tabii bundan dolayı Rusya yönetimine teşekkür ediyorum; bizlere, şirketlerimize güvendikleri için. Turizm konusu yine çok büyük bir alan. Bu sene 3 milyon turist geldi Rusya'dan. Dolayısıyla bundan da büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Çünkü her sene bu rakam giderek artıyor. Demek ki, Ruslar burada kendilerini evlerinde gibi hissediyorlar. Biz de onlara iyi misafirperverlik yapıyoruz. Bütün bunlar çok güzel şeyler.
SORU: Müteahhitlerden bahsedecek olursak, olimpiyat oyunları gibi tesisleri inşa etmekte hevesliler mi?
SN. CUMHURBAŞKANI: Aslında ülkenizde çok büyük iki önemli olay olacak. Birisi 2014 yılında Soçi'deki Kış Olimpiyatları, diğeri de Kazan'da 2013 yılında yapılacak Üniversitelerarası Olimpiyat. Bu ikisi de, çok büyük spor organizasyonu. Tabii ki bunlarla ilgili çok büyük altyapı yatırımları yapacaksınız. Türk firmaları burada çok aktif olmak ister, bu konularda size katkı sağlamak ister. Ümit ediyorum ki, nasıl Moskova'da, Rusya'nın diğer bölgelerinde kendilerini ispatladılarsa, güven kazandılarsa; orada da bu güveni tazeleyeceklerdir.
SORU: Enerji sektöründeki işbirliğimiz son yıllarda ortaklığımızın en önemli kollarından biri. Özellikle enerji üretimi, nükleer enerji alanında bu ortaklığı genişlemek konusunda beklentileriniz nelerdir?
SN. CUMHURBAŞKANI: Aslında bizim ticaret hacmimizin çok büyük bir kısmını enerji sektöründe yaptığımız karşılıklı ticaret oluşturuyor. Türkiye olarak biz gaz ihtiyacımızın üçte ikisini, petrol ihtiyacımızın ise üçte birini Rusya'dan alıyoruz. Dolayısıyla çok geniş bir şekilde enerji konusunda işbirliği içerisindeyiz. Bildiğiniz gibi çok önemli başka bir proje de "Mavi Akım" dediğimiz, Karadeniz'in altından gelen boru hattıdır ki, bu boru hattının bir özelliği, dünyanın en derin sularından geçiyor olmasıdır. Bu boru hattı yapılırken bazıları "Bu mümkün değil" falan demişti ama, çok başarılı bir şekilde şimdi çalışıyor. Tabii bütün bunları genişletmek mümkündür. Bildiğiniz gibi ikinci bir "Mavi Akım"ı yapıp, Türkiye üzerinden Güney'e inmek; bunlar mümkündür. Enerji söz konusu olduğunda; nükleer enerjide, yine gaz depolama sistemlerinde -ki bunlar tabii enerjinin alt kollarıdır- bütün bu alanlarda işbirliğimizi daha da ileri götürebiliriz tabii, geliştirebiliriz. Bütün bunları zaten konuşuyoruz. Bunlarla ilgili çalışmalar yapılıyor. Biz, ilişkilerimizin bu boyuta gelmesinden mutluyuz, memnunuz.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanı, son Rusya-Ukrayna doğalgaz krizinin Türkiye açısından ne gibi sonuçları oldu?
SN. CUMHURBAŞKANI: Tabii o krizin bize de etkisi oldu açıkçası; olmadı diyemem. Çünkü bizim en gelişmiş bölgemiz, en çok gaz kullanan bölgemiz İstanbul ve Marmara Bölgesi'dir. İstanbul ve Marmara Bölgesi'ne gaz yine Rusya'dan alıyoruz ama, Ukrayna ve Bulgaristan hattı üzerinden geliyordu. O hat kesilince, o zaman Mavi Akım'dan daha çok gaz vererek bu telafi edilmeye çalışıldı. Bazı sıkıntılı günler geçirildi. Biz de sıkı tedbirler aldık. Ama sonunda biz diğer ülkeler gibi çok büyük bir sıkıntı yaşamadık. Çünkü Mavi Akımdan o noksanlık tamamlandı.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanı, geçen yıl Türkiye, Kafkaslar İstikrar ve İşbirliği Platformu fikrini öne sürdü. Bu kurumun şuan ki durumu nedir?
SN. CUMHURBAŞKANI: Şimdi bunun çok önemli olduğuna inanıyorum. Çünkü bir bölgede güvenlik ve istikrar her şeyin başında gelir. Güvenlik ve istikrar olmazsa, huzur olmadığı gibi, ekonomik işbirliği de olmaz, refah da olmaz. Buradan hareketle, bu bölgede birçok problemler var, politik problemler var. Bunlar donmuş, adeta buzdolabında bekliyor. Bunlar, bazen kontrolsüz bir şekilde patlayabiliyor. İşte geçen yaz olduğu gibi, Gürcistan ile Rusya arasındaki yaşanan sıcak çatışmalar gibi. Türkiye bütün bunların bu problemlerin karşılıklı diyalogla görüşülerek çözülmesi için, bu fikri ortaya attı. Memnuniyetle şunu ifade etmek isterim ki, başta Rusya olmak üzere, bütün bölge ülkeleri, bu fikre güçlü bir destek verdiler. Bu çerçevede geçen Aralık ayında ve bu yılın Ocak ayında Dışişleri bakan yardımcıları seviyesinde iki toplantı yapıldı. Ümit ediyorum ki, bu toplantıların olgunlaştırdığı fikirler, kısa bir süre sonra platforma dönüşecektir.
SORU: Ayrıca geçen yıl Türkiye ve Ermenistan milli takımlarının birbirlerine karşı oynadığı futbol maçına katılarak Ermenistan'a karşı tarihi bir adım attınız. Türkiye ve Ermenistan ilişkilerini resmen düzeltme konusunda görüşleriniz nelerdir?
SN. CUMHURBAŞKANI: Biz tabii bölgede istikrardan ve çözülmemiş problemlerin diyalogla çözülmesinden bahsederken Ermenistan ile de en iyi şekilde ilişkiler kurmayı arzu ediyoruz. Ermenistan ile de bütün ilişkilerimizin normalleşmesini çok arzu ederiz. Bu çerçeve içerisinde fikirlerimiz zaten ortadayken bir fırsat çıktı, 2010 Dünya Kupası elemeleri çerçevesinde Türkiye ve Ermenistan milli takımları eşleşince bu fırsatı değerlendirdik. Bildiğiniz gibi, geçen sene Ermenistan'a gittim ve o maçı beraber seyrettik. Ayrıca da Sayın Sarkisyan ile güzel görüşmeler yaptık. Bugün memnuniyetle ifade ederim ki, bu görüşmelerin devamı gelmektedir. Yani diyaloğumuz, görüşmelerimiz devam etmektedir. Ayrıca, Sayın Sarkisyan ve Sayın Aliyev'in Moskova'da bir araya gelmesi ve 3 ülke arasında, Karabağ krizinin çözümüyle ilgili bir bildiri yayınlanması, bu da bizi çok sevindirmiştir. Çünkü Rusya Minsk Grubunun bir üyesidir. Ve biz de her türlü desteği veriyoruz, bu problemin çözülmesi için. Bunların hepsini düşünmek gerekir. Bir kez güzel bir iklim oluşmaya, güzel bir rüzgâr esmeye başlayınca onun meyvelerini bütün bölge görür. Bir istikrarsızlık söz konusu olunca da onun zararlarını yine herkes görür. Şimdi Kafkaslarda böyle güzel bir rüzgâr esmeye başladı, benim Ermenistan'a yaptığım ziyaretle. Ümit ediyorum ki, bu ziyaretin neticesinde Türkiye ile Ermenistan arasındaki ilişkiler normalleşir. Hem de Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki ilişkiler normalleşir. Buna Rusya'nın çok büyük destek verdiğini görüyorum. Bundan da büyük bir memnuniyet duyuyorum.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanı, 1 Ocak'tan başlamak üzere Türkiye Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçildi. Bu anlamda önceliğiniz ne olacak, muhtemelen Orta Doğu ya da Irak?
SN. CUMHURBAŞKANI: Türkiye uzun yıllardan sonra ilk defa Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine seçildi ve çok yüksek bir destekle seçildi. Tabii ki biz orada görev yaparken Birleşmiş Milletler Şartını en iyi şekilde dikkate alacağız. Dünya barışı için problemlerin çözümüne, diyaloga önem vereceğiz. Tabii ki kalkınma fonlarına, insan haklarıyla ilgili konulara da. İnsanlığın büyük bir kısmı birçok trajedilerle karşı karşıya. Kimi açlıktan, kimi kuraklıktan, çok büyük problemler var, tabii yoksulluk problemleri var. Tüm bu konularda, işbirliği içerisinde olacağız ve katkı sağlamaya çalışacağız. Ayrıca tabii bölgemizle ilgili konuları çok daha iyi bildiğimiz için; Irak, İran, Afganistan meseleleri, Ortadoğu'nun çok kronik meselelerinde, tüm bu konularda bütün birikimimizi, tecrübemizi, iyi niyetimizi kullanıp Türk diplomasisinin bütün tecrübesini ortaya koyarak çözümüne katkı sağlayacağız. Tabii ki Rusya gibi, BM Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesinden biri olan önemli bir ülke ile de, özellikle ülkemizi ilgilendiren konularda, çok yakın bir istişare içerisinde olmaya da önem veriyoruz.
SORU: Anayasa'ya göre, Türkiye bağımsız bir ülke. Ancak bazı görüşlere göre son yıllarda Müslüman komşuları ile bağlarını geliştirmekte. Bu Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne katılma arzusuna engel teşkil etmiyor mu?
SN. CUMHURBAŞKANI: Türkiye, Anayasasına göre, demokratik, laik bir ülke. Bu demektir ki çoğulculuğa inanan, çok sesliliğe inanan bir ülkeyiz. Ayrıca da Avrupa Konseyi'nin kurucu üyelerinden birisiyiz. Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerine başlamış bir ülkeyiz. Bunların hiçbirinin komşularımızla, Müslüman ülkelerle, Ortadoğu ülkeleriyle ilişkilerimizi geliştirmemize, onlarla daha çok güç birliği içinde olmamıza aykırı olduğuna inanmıyorum. Tam tersine çok bütünleştirici ve tamamlayıcı olarak görüyorum. Bu bağlamda Türkiye'nin özellikle bölge ülkeleriyle, Müslüman ülkelerle ilişkileri, bölgedeki problemlerin çözümüne daha çok katkı sağlamaya yönelik gayretleri, Avrupa tarafından da çok takdirle karşılanmakta. AB'nin bütün son dokümanları da, Türkiye'nin stratejik öneminin ne kadar arttığını, ne kadar pozitif olduğunu ve dünya barışına ne kadar çok katkı sağlamaya başladığını göstermekte. Dolayısıyla AB'ye ters değil, bizim İslam ülkeleriyle olan ilişkilerimiz. Tam tersine orada stratejik değerimizi arttıran bir değer olarak görülmekte. Ayrıca İslam Konferansı Örgütü'nde de çok aktif bir üyeyiz biz, hatta Genel Sekreter de Türkiye'den seçildi. Rusya da biliyorsunuz, gözlemci statüsünde. Bu çerçevede Rusya da tabii bizim bir komşumuz. Onunla da ilişkilerimizi bu şekilde en ileri noktaya getiriyor olmamızın, geliştirmemizin bütün bunların, bizi AB nezdinde daha güçlü yaptığı inancındayım.
SORU: 2007'de Türkiye'de Rusya yılı ve sonraki yıl 2008'de de Rusya'da Türk Kültürü yılı ilan edildi. Bu tür festivallerin önemi ve insanlarımızın birbirlerini karşılık olarak anlamalarında etkileri konusunda görüşleriniz nelerdir?
SN. CUMHURBAŞKANI: Tabi ki Rusya çok geniş, derin kültürü olan bir ülke. Türkiye de aynı şekilde, çok geniş, tarihi ve kültürü çok zengin olan bir ülke. Bu iki ülkenin sadece siyasi, ekonomik konularda değil, kültürel konularda da işbirliği içinde olduğuna güzel bir örnek. 2007 yılı, sizin de söylediğiniz gibi, karşılıklı kültürel faaliyetlerin, aktivitelerin yapıldığı bir yıl oldu. Türkiye'de çok canlı geçti. Zaten Türkiye'de Rus edebiyatı çok yakinen takip edilir. Bütün Rus yazarlar, klasik yazarlarınız, romancılarınız, hikayecileriniz, onların hepsi Türkiye'de çok iyi bilinir, çok okunur. Bu çerçevede, Rusya'daki Türk gününün de çok ilgi gördüğünü biliyorum. Bunlar çok sevindirici. Birbirimize daha çok yaklaştırdı bizi. Ümit ediyorum bunların neticesinde Rusya'da bir Türk kültür merkezi, Türkiye'de bir Rus kültür merkezi kurulur. Bunları çok destekliyorum.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanı, bu kişisel bir soru olacak. Rusya denildiğinde aklınıza gelen ilk şey nedir?
SN. CUMHURBAŞKANI: Rusya denilince tabii bizim ilişkilerimiz çok yoğun olan, çok büyük komşumuz akla gelir. Çok büyük bir ülke Rusya. Dünyanın en geniş topraklarına sahip, çok zengin kaynakları olan, çok derin bir tarihi olan bir ülke ve aynı zamanda tabii Rus edebiyatındaki çok önemli isimler aklıma gelir. Yani çok büyük bir ülke, çok güçlü bir ülke ve büyük bir komşu aklıma gelir. Tabii gençliğimde okuduğum Rus romanları aklıma gelir.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanı sorularımızı cevaplamaya zaman ayırdığınız için çok teşekkürler.
Yazdır Paylaş Yukarı