Euronews

27.03.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

SORU: Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, Euronews'e hoşgeldiniz.
Türkiye'nin NATO bünyesinde artan görevi, Türkiye'nin İttifak içindeki önemini ve söz hakkını daha da artırabilir. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
SN. CUMHURBAŞKANI: Öncelikle şunu söylemek isterim: NATO çok önemli bir güvenlik kuruluşu ve Türkiye başından beri -1952'den beri- NATO'nun üyesi. Ama değişen dünya şartları içerisinde güvenlik konuları farklı bir konseptte gelişmeye başladı. Güvenlik eskiden ülkelerle ilgiliyken, bugün birçok illegal teşkilatlar, terör çok büyük dünyanın meselesi haline geldi ve tabii ki böyle bir konuda da NATO'ya görevler düştü ve NATO şimdi terörle de mücadele eden önemli bir örgüt oldu.
SORU: "Irak'ın kuzeyi" dendiğinde Kürt sorunu akla geliyor. Türkiye bu konuda ne yapmaya hazır?
SN. CUMHURBAŞKANI: Terör örgütlerini yok etmek, aradan çıkartmak için de çok kapsamlı -comprehensive- programlar ve planlar uygulanır. Türkiye de bunu yapıyor. Bunlar bazen çok açık, net ortaya konur; bazen açık, net ortaya konmaz. Ama sonunda, "Ben silâhımdan vazgeçmiyorum. Ben sonuna kadar silâhlı mücadele yapacağım." denirse, o zaman onunla da sonuna kadar silâhlı mücadele yapılır. Yani bunu söylemek isterim. Ama birçok insan bilmeyerek, birçok insan kandırılarak da terör işlerine karışabiliyor. Onları hep kazanmak lâzım şüphesiz ki. Bunlarla ilgili de güzel çalışmalar yapılıyor. Şimdiye kadar Irak'ın kuzeyindeki bu Kürt yerel yönetimi üstüne düşenleri maalesef yapmaktan çekiniyordu. Memnuniyetle ifade etmek isterim, bu son aylarda yapılan görüşmeler, temaslar şunu ortaya çıkarttı ki; onlar da anladı ki, terör örgütü kendilerine zarar vermektedir.
SORU: İsrail, Hamas'ı terör örgütü olarak kabul ediyor. Peki siz Hamas'ı PKK gibi bir terör örgütü olarak nitelendiriyor musunuz?
SN. CUMHURBAŞKANI: PKK ve Hamas, Filistin meselesi arasında hiçbir bağlantı yoktur. Çünkü Filistinliler, yani Hamas veya orada Filistinlilerin içerisinde birçok örgüt vardır tabii. Hemen şunu da söylemek isterim: Onların içinde intihar saldırıları yapanları, onların içerisinde terör yapanları -Filistinliler arasında- onları hiç tasvip etmeyiz biz; bunu söyleyeyim. Ama şunu söylemek istiyorum: Biri kendi topraklarını, kendi ülkesini kurtarmak için uğraşıyor, kendi sınırını, kendi ülkesini, yani Filistin topraklarını. Kendi devletini kurmak istiyor. Birisi ise dışarıdan, başka bir yerden Türkiye'ye karşı terör uyguluyor. Türkiye'de herhangi bir Kürt-Türk ayrımı söz konusu değildir. Türkiye'de hiç kimsenin etnik yapısı bizi ilgilendirmez.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanı; soru, terör örgütü PKK'nın ve Hamas'ın manevi değerlerini yargılamak değildi. Şunu sordum; Türkiye'nin terör örgütü PKK ile kötü ilişkileri var. Aynı şekilde İsrail'in de terör örgütü olarak kabul ettiği Hamas ile kötü ilişkileri var. Aynı çerçeveye koymak istemiyorum ama, her iki örgüt de toprak için mücadele veriyor.
SN. CUMHURBAŞKANI: Filistin, işgal altında bir ülke; işgalden kurtulmak için uğraşıyor. Birleşmiş Milletlere göre de Filistin işgal altında. Yani Birleşmiş Milletler'e göre Filistin işgal altında. Onun için Hamas herhangi bir şekilde terör faaliyeti yapınca biz bunları kınıyoruz; bu ayrı. Ama unutmayın ki, İsrail'in de Gazze'ye yaptığı şey, 1300, 1800'e yakın insanı öldürmesi, bunlar asla tasvip edilecek bir şey değil. Bu orantısız bir olaydır. O açıdan siz PKK ile Hamas arasında bir bağlantı kurarsanız çok büyük bir yanlışa girersiniz.
SORU: Avrupa Birliği ile ilişkiler konusuna gelelim. Müzakereler hangi aşamada?
SN. CUMHURBAŞKANI: Şu anda bu müzakere süreci böyle gidiyor. Zaman zaman bazen iç politikadaki küçük olaylar, bazı siyasi meseleler, bazı lüzumsuz engeller çıkartıyor. Bunu ifade etmek isterim.
SORU: Bu engeller neler?
SN. CUMHURBAŞKANI: Bu şu; Kıbrıs meselesidir. Kıbrıs meselesi maalesef önemli bir konu bildiğiniz gibi. Zaman zaman bu konu müzakere sürecinde siyasi sorunlar çıkartmakta ve bazen bütün Avrupa halkının çıkarlarının aleyhine bir gelişmeye sebep olmaktadır.
SORU: Birlik üyesi bir ülke olan Rum yönetimi, Türkiye'yi tanımıyor. Rum gemilerinin Türk limanlarına giriş izni yok. Bu, Avrupa Birliği üyesi bir ülke için ticari bir sorun. Siz böyle düşünmüyor musunuz?
SN. CUMHURBAŞKANI: Bakın, şunu söyleyeyim: Kıbrıs Rumlarına biz vize uygulamıyoruz. Bunu belki birçok insan bilmiyor. Ama tabii ki şöyle bir sorunu gözardı edebilir mi kimse; Kıbrıs'ta problem var. Kıbrıs'ta iki tane kesim var; Kıbrıs Rum kesimi var, Kıbrıs Türk kesimi var. Birleşmiş Milletler niçin bir barış planı getirdi, niçin Avrupa Birliği bu barış, "Barış planı aynı zamanda benim barış planımdır." dedi? Niçin bu barış planı, Birleşmiş Milletler'in ve Avrupa Birliği'nin bu barış planı 2004 yılında referanduma tâbi tutuldu iki tarafta? Bu referanduma konduğunda Türkler bunu kabul etti, Rumlar ise bunu reddetti.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanı, peki siz Türkiye'nin, Ada'daki yaklaşık 40 bin askerinin çekilmesi ve Anadolu'dan Kıbrıs'a göçün azaltılmasına yönelik işaretler vermesi gerektiğini düşünmüyor musunuz?
SN. CUMHURBAŞKANI: Hemen şunu söyleyeyim. Şu anda Kıbrıs'a Anadolu'dan herhangi bir göç akını yoktur. Böyle bir şey söz konusu değil. Bu plan kabul edilmiş olsaydı; yani 2004 yılında Rumlar referandumla "hayır" dememiş olsalardı, bugün Ada'daki Türk askerleri çekilmiş olacaktı. Bunu herkes biliyor. Bunu Avrupa Birliği biliyor. Yani biz, biz çözüme karşı değiliz.
Yazdır Paylaş Yukarı