TRT 1 Metin Şentürk'le 'Eğlence Pazarı' Programı

10.05.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Metin Şentürk: Ben öncelikle çok büyük bir engelli toplumunun selamını getirdim, onun üstümde kalmaması lazım. Teşekkürlerini getirdim ve saygılarını getirdim öncelikle.
Sayın Cumhurbaşkanı: Sağ olun,
Metin Şentürk: Sonra bizi burada o kadar güzel ağırladınız, ağırlattınız ki, inanın kendi evimiz gibi hissettik. Hatta gidesim bile gelmiyor.
Sayın Cumhurbaşkanı: Kendi eviniz. Yani milletin evi burası. Biz geçiciyiz. Bizim sürelerimiz bellidir. Yani bizim kendi evimiz değil yani. Buralar milletin evi, dolayısıyla sizin eviniz.
Metin Şentürk: Sağolun Sayın Cumhurbaşkanım. Ama burada ifade etmem gereken, bu farklılığı ortaya koymam gereken şeyler var. Çünkü zamanı da çok fazla alamayacağım, sizin zamanınızı, yoğunluğunuzu biliyorum. Hem yoğun gündeminizin içinde, hem bu kadar sorun arasında, bizi aldınız. Bu bizim için bir özellik. Ve bize tanınan bir önemdir.
Sayın Cumhurbaşkanı: Ama bak bir şey söyleyeyim, bu kadar sorun dedin ya. Bu kadar sorunların içerisinde, en önemli sorunlardan birisi de sizin uğraştığınız, yani engelliler meselesi.
Metin Şentürk: Sağolun, doğru söylediğiniz.
Sayın Cumhurbaşkanı: Yani bir sürü sorunlar var, siyasi sorun olabilir, sosyal sorun olabilir, kültürel sorun olabilir. Yani sorunların çeşitleri var.
Metin Şentürk: Doğru efendim.
Sayın Cumhurbaşkanı: Bazen bir siyasi sorun, bir kültürel veya bir sosyal sorundan daha kolay olabilir.
Metin Şentürk: Doğru, çok doğru efendim.
Sayın Cumhurbaşkanı: Bir nüfusun yüzde 8'i değil mi?
Metin Şentürk: Evet efendim.
Sayın Cumhurbaşkanı: Yüzde 8-8,5'u eğer engelliyse, birçok sıkıntıları varsa, o zaman o ülkenin en önemli sorunlarından birisi bu olmuş oluyor. Yani kaç milyon olmuş oluyor?
Metin Şentürk: Vallahi 8,5 milyon insanımızın engelli olduğunu ve ben her zaman şöyle bakarım bu soruna, Sayın Cumhurbaşkanım: 8,5 milyon engelli, yavru, insan, evlat ya da işte birey. Bunların her biri bir anne babadan doğmuyor mu?
Sayın Cumhurbaşkanı: Doğru.
Metin Şentürk: Öyle bakmak lazım. Dolayısıyla üç ile çarpmak zorundayız. Hani hepsi engelli olmuyor ama birebir ilgilendiren, sorunun birebir muhatabı 25 milyon insan var.
Sayın Cumhurbaşkanı: Doğru.
Metin Şentürk: Bu da, ben bazen bunun hesabını şöyle yapıyorum, Sayın Cumhurbaşkanım. Eğer Türkiye'yi 6 katlı apartmanlardan inşa etmeye kalksaydık, tamamını, her altı katın 2 katında bu sorun vardı demek ki.
Sayın Cumhurbaşkanı: Doğru, doğru.
Metin Şentürk: Ama tablo böyle kötü görünmesin. Böyle anlatınca kötü görünüyor ama yapılan çok da güzel şeyler var. Ben yine de şöyle başlamak istiyorum. Şimdi Türkiye'de engellilerle ilgili, gerek evde bakım, gerek eğitim, gerek rehabilitasyon ve gerek istihdam konularında, son zamanlarda, inanılmaz olumlu, yasal düzenlemeler ve olumlu gelişmeler var. Biz bunları çok yakından takip ediyoruz, konunun da içinde olduğumuz için. Acaba bir de bu olaya dünyadaki ülkelerle kıyasla baktığımızda, bir fikir olarak biz ne durumdayız, sizce?
Sayın Cumhurbaşkanı: Bunu aslında, biraz zenginleşmek, modernleşmek,
Metin Şentürk: İmkanlarla alakalandırmak.
Sayın Cumhurbaşkanı: İmkanla ilgili. Tabii şu da çok önemli. Çok içe kapalı olursa bir ülke, birçok kusurlarını saklıyor. Ama ülke açıldıkça, demokratikleştikçe, hukuk sistemi ona göre geliştikçe, her şey sorgulanabiliyor, problemler ortaya çıkıyor. Demin de söylediğim gibi, problemler sadece siyasi problemler değil. Bu da bir problem tabii ki. Dolayısıyla bu da ortaya çıkmış oluyor ve o zaman çözümüyle ilgili ne yapılır diye daha çok gayret sarf ediliyor. Son senelerde dediğiniz gibi güzel yasalar çıktı. Okullarda güzel şeyler yapılıyor.
Metin Şentürk: Mükemmel gelişmeler var efendim.
Sayın Cumhurbaşkanı: Özel okullar var. Ama ben burada bir şey söyleyeyim. Buna inanarak söylüyorum. Bütün bu, gerek devletin, hükümetin, eğitim kurumlarının, bütün bu çalışmaları, çok takdire değer.
Metin Şentürk: Kesinlikle.
Sayın Cumhurbaşkanı:: Ama bu işlere öncülük eden bazı simalar var. İşte sizin gibi,
Metin Şentürk: Teşekkür ederim, sağolun.
Sayın Cumhurbaşkanı: İşte Lokman Ayva gibi. Diğer federasyonların başındaki çok değerli diğer arkadaşlar gibi. Sizlerin ekranlara çıkmanız, ekranlarda konuşmanız, başarılarınızın böyle gün ışığına çıkması, işte Lokman'ın milletvekili olması. Avrupa'ya gidip Türkiye'yi Avrupa Konseyi'nde temsil ediyor olması. Senin televizyonlarda, çok güzel, başarılı, çok büyük rating toplayan programlar yapabilmen, en büyük eğiticilik bu olmuş oluyor.
Metin Şentürk: Sağolun efendim.
Sayın Cumhurbaşkanı: O zaman siz gösteriyorsunuz ki evde oturmak, saklamak, çocuğun engelli de olabilir, olmayabilir de. Ama eğer o eğitim alırsa, eğer o gayret sarf ederse, yani bir karamsarlığın içerisine girip oturmazsa, kaderine küsmezse, o zaman hayatı mutlu edebilir kendisine.
Metin Şentürk: O zaman şöyle de diyebilir miyiz Sayın Cumhurbaşkanım.
Sayın Cumhurbaşkanı: O bakımdan siz çok büyük örnek oluyorsunuz. O yüzden hem seni tebrik ediyorum,
Metin Şentürk: Teşekkür ederim efendim
Sayın Cumhurbaşkanı: Hem diğer arkadaşları tebrik ediyorum.
Metin Şentürk: Ben burada olmaktan son derece onur duyuyorum. Bu sözlere mazhar olmak da benim için bir şeref.
Sayın Cumhurbaşkanı: Ben bunları inanarak söylüyorum. Yani sana bir övgü için değil.
Metin Şentürk: Sağolun efendim.
Sayın Cumhurbaşkanı: Aynı şeyi Lokman için de söylüyorum. Diğer tanıdığım, zaman zaman karşılaştığım, o sizin federasyonların başındaki çok tahsilli arkadaşlar, onlar için de söylüyorum.
Metin Şentürk: O zaman buradan yola çıkarak, şöyle de bir kanıya varmak çok mümkün değil mi Sayın Cumhurbaşkanım? Şimdi aileler evlatlarını, hep bunları sohbet ederken de konuşuyoruz biz aramızda, çeşitli sivil toplum örgütleriyle de işte sorumlularla da bir araya geldiğimiz konuşulabilecek her ortamda, konuşmaya ve paylaşmaya çalışıyoruz. İnsanlar evlatlarını saklamazsa, sokağa çıkarırsa, çünkü ben hep şu örneği veriyorum, bununla ilgili Anneler Günü olması münasebetiyle de bunu sizinle de paylaşmak istiyorum: Benim annem Türkçe'yi çok kötü konuşurdu. Yani biz Kosova göçmeniyiz. Oradan geldiğimizde okuma yazma da bilmezdi benim annem. Velhasıl annem okuma yazma bilmez. Biz bir yere giderken işte beni alırdı, gideceğimiz otobüsün numarasını bile sağa sola yardımla, yani okuma yazma da bilmediği için. Bir gün bana bir kağıt geldi eve. Evde bir okul meselesi konuşuluyor benimle ilgili ama 4-5 yaşlarındayım. Zaten 3 yaşımda düşüp kör olmuşum. İşte 4-5 yaşlarında bir okul meselesi konuşuluyor, çok iyi hatırlıyorum. Derken annem bana dedi ki, rahmetli annem, dedi ki "Okul kağıdın geldi". "Ne demek?" dedim, "Anne, yani nasıl okul kağıdım?" dedim. Ben şimdi anlamadan, zamanı geldi, apar topar aldılar beni bir okula gidiyorum. Bir yanım mutlu, ancak bir yanımda da bir enteresan, otobüslere bindim. Bir iki saatlik bir yol gittim. İçimden diyorum ki bu çocuk aklımla, "Ben bu okula gideceğim, nasıl döneceğim?". Bırakılacağımı hiç düşünemiyorum orada, yatılı okul olduğunu. Gittim ve beni annemin orada bırakacağını, artık orada kalacağımı hissettiğim zaman anneme öyle bir sarılmışım ki, beni annemden ayırdıklarında, annemin pardösülerinin düğmeleri hepsi avucumda kalmış. Annem benim aşağıya inip otobüse bindiğinde, İstinye Devlet Hastanesi'nden, hâlâ benim ağlamam ve bağırma seslerimi duymasına rağmen, beni dönüp almamış. Şimdi buradan günün birinde ben üniversiteyi bitirdim. İşte güzel bir yere geldim. Ülkemde iyi şeyler yapmaya ve başarılı şeylere imza atmaya başladığımda bir gün anneme dedim ki hiç unutmuyorum, "Anne be!" dedim, "Sen, okuma yazma bilmiyorsun. Birçok okumuş yazmış insanların bile nerede körler okulu var, nerede ne okulu var bilmediği bir dönemde, sen nasıl olur da bunu hatırlarsın, akıl edersin bilirsin. Nereden bildin de beni o okula götürdün?" dedim. Annem bana küçücük bir cümleyle çok şey anlattı. Dedi ki "Oğlum, ben anneyim" demişti. Şimdi o zaman annelere buradan, hem Anneler Günü münasebetiyle hem de annelerin çocuklarını saklamamasıyla ilgili, hatta biraz daha ileri götüreceğim, ailelerin çocuklarının gardiyanlığını yapmamasıyla ilgili bu konuda da hemfikir miyiz Sayın Cumhurbaşkanım? Yapmamaları lazım, çocuğu sokağa, okula, hayata alıştırmaları gerekir.
Sayın Cumhurbaşkanı: Çok doğru söylüyorsun. İşte onun için sizin örnekleriniz, sizin başınızdan geçenleri televizyonda anlatmanız çok önemli. Çünkü siz bir evde sohbet gibi olmuyor, milyonlarca insan izliyor sizi. Böyle engelli çocuğu olan da izliyor, öyle akrabası olan da izliyor, öyle komşusu olan da izliyor. Onun için buradan herkes hemen mesajını alıyor. Herkes harekete geçiyor. Son yıllarda işte sizlerden ben öğreniyorum. Raporlardan hep takip ediyorum, verilen raporlardan. Okula gidenlerin sayısı ne kadar çok arttı, öyle değil mi?
Metin Şentürk: Evet kesinlikle.
Sayın Cumhurbaşkanı: Evet okullar yapılıyor ama bir de bu mesajlar bütün ailelere ulaştığı için o aileler, hemen çocuğun elinden tutuyor, gidiyor ve çocuklarını okula veriyorlar.
Metin Şentürk: Kesinlikle.
Sayın Cumhurbaşkanı: O bakımdan ben de burada aynı senin yaptığın çağrı gibi çağrıda bulunuyorum bütün vatandaşlarıma: Ailelerinde engelli olabilir veya olmayabilir, akrabaları olabilir, arkadaşları olabilir, komşuları olabilir. Onlara muhakkak önderlik yapmak gerekiyor. Hemen eğitimin önemini anlatmak gerekiyor. Bununla ilgili, eğitimden geçmiş engelli vatandaşlarımızın başarılarını onlara okutmak gerekiyor. Bununla ilgili, işte siteler var. Bununla ilgili birçok yayınlar var. Okusunlar, "Ya bu hiçbir şey yapamaz" diye bilinen bir çocuk, nasıl bugün harikalar yaratıyor, öyle değil mi?
Metin Şentürk: Kesinlikle.
Sayın Cumhurbaşkanı: O bakımdan burada tekrar çağrıda bulunuyorum. Hem Anneler Günü vesilesiyle tabii bütün annelere saygılarımızı, hürmetlerimizi hepsine bildiriyorum. Ama onlara da en büyük yardım bu. Varsa böyle çocuklar ki bu artık nüfusumuzun yüzde 8.5'i olduğuna göre hepimizin çevresinde var. Hepimiz biliyoruz, hemen okula.
Metin Şentürk: Derhal okula.
Sayın Cumhurbaşkanı: Derhal okula. Onun için o geçen hafta siz Hayrünnisa Hanım'ın da himayesinde başlattığınız.
Metin Şentürk: Ona gelecektim efendim.
Sayın Cumhurbaşkanı: "Eğitim Her Engeli Aşar" değil mi buydu? Çok güzel bir şey oldu bu.
Metin Şentürk: Kesinlikle, Sayın Hanımefendi'nin hamiliğini yaptığı bu kampanya daha çok yeni başlamasına rağmen ben inanılmaz yankısını alıyorum toplumdan. Ve birçok televizyon programına da başvuruyorlar. Bütün o başvurularında mutlaka o sitelerden verilen telefonlardan, mutlu engelli hattından vs. takip edildiğine dair çok önemli veriler alıyoruz. Buradan da "Eğitim Her Engeli Aşar" kampanyasını bir kere daha hatırlatmamız gerekiyor diye düşünüyorum ama ben sizin birkaç şarkı konusunda nasıl, hangi şarkılardan nasıl hoşlandığınızı, hangisini çok sevdiğinizi biraz öğrenmeye çalıştım.
Sayın Cumhurbaşkanı: Öyle mi?
Metin Şentürk: Biraz ara versek, küçücük. Burada çalsam dinler misiniz beni?
Sayın Cumhurbaşkanı: Olur, peki tamam.
Metin Şentürk: Tamam efendim. Şunu hemen evet alalım yanımıza.

Metin Şentürk: Sizin sevdiğinizi düşündüm bunu.
Sayın Cumhurbaşkanı: Evet. Şimdi ben mesela söyleyemem açıkçası.
Metin Şentürk: Ama vardır böyle mırıldandınız. Belki biraz sonra küçücük ben çalsam, siz söyleseniz, hafif bir şey.
Sayın Cumhurbaşkanı: Yok, inan ki o kabiliyetim yok.
Metin Şentürk: Estağfurullah.
Sayın Cumhurbaşkanı: Şimdi onu söylemek istiyorum. Herkesin bak, arzu ederdim çok, ben de bir enstrüman çalayım edeyim. Ondan sonra hatta söyleyeyim isterdim. Benim de o kabiliyetim yok açıkçası. Ama işte bak, sizin de ne güzel böyle bir kabiliyetiniz var.
Metin Şentürk: Ama ben şunu söylemek istiyorum, çok yüreğimden gelerek, ne zaman, canınız şöyle canınız kafanızı dinlemek, biraz böyle, ud çok çünkü terapik de bir enstrümandır, ben burada gerek misafirlerinize gerekse size bu anlamda hizmet etmekten şeref duyarım.
Sayın Cumhurbaşkanı: Sağ olun, sağ olun
Metin Şentürk: Bana bir telefon açtığınızda koşa koşa gelir, udumu da açar çalarım size efendim.
Sayın Cumhurbaşkanı: İnşallah.
Metin Şentürk: Şimdi bu engellilerle ilgili çok önemli yasal değişiklikler yaptık dedik. Ve bunlar, inanılmaz kolaylıklar sağladı, Ta okulları eve götürünceye kadar. İşte evde, bakımda, ödenen aylık paralar, aylık nakdi yardımlara kadar, çok özel, daha önce uygulanmamış, uzun zamanlar hasıraltı edilmiş sorunlar alındı, gün ışığına çıkarıldı. Ama bunların tabii gün ışığına çıkarılması esnasında bir de ikinci bir etabı olması gerekiyor. Böyle bir imkan yaratıldı. Ve "Ey engelliler ve aileleri siz bunlardan faydalanın". Şimdi siz bu yapılan değişikliklerin, bu olumlu gelişmelerin yeterince engelliler tarafından ve aileleri tarafından bilindiğini düşünüyor musunuz? Bununla ilgili neler yapılabilir?
Sayın Cumhurbaşkanı: Düşünmüyorum gerçekten. Ben şimdi senin bu programına çıkacak olunca, biraz okudum. Hayrünnisa Hanım'a söyledim, "Bana ver bakayım, şu geçen hafta bütün yaptıklarınızı" dedim. Okudum ettim. Bakınca birçok şeyi ben de öğrendim.
Metin Şentürk: Estağfurullah.
Sayın Cumhurbaşkanı: Dediğiniz gibi, evden alınıyor, okullara götürülüyor,
Metin Şentürk: İnanılmaz şeyler.
Sayın Cumhurbaşkanı: İmkanı olmayanlara paralar veriliyor, hükümet tarafından.
Metin Şentürk: İkinci engellisi olana ikinci bir para veriliyor.
Sayın Cumhurbaşkanı: Evde geliyor, uzmanlar evde onu eğitiyorlar.
Metin Şentürk: Kesinlikle.
Sayın Cumhurbaşkanı: Ne diyeyim, çok şey, özel okullar var, devletin okulları var.
Metin Şentürk: Rehabilitasyon inanılmaz gelişti.
Sayın Cumhurbaşkanı: Her şeye göre geliştirilmiş, çok güzel teknikler var. Bunlar bilinmiyor işte. Yalnız böyle bir bilinç, şu son sene içerisinde biraz uyandı. İşte burada sizlerin çok büyük katkısı oluyor, tekrar altını çiziyorum. Çıkın sık sık televizyonlara, birçok haber programları oluyor, güzel programlar yapıyorlar. Onları hep anlatın, konuşun. Çok ilgiyle takip ediliyor, sizin programlarınız, bakın bunu söylüyorum. Ve herkes burada görüyor bunu. Ben inanıyorum ki, şu birkaç ay sonra belki, mevcut okullarımız belki kifayet etmeyecektir.
Metin Şentürk: İnşallah.
Sayın Cumhurbaşkanı: Yani böyle büyük bir akım başlıyor. Onun için yetkilileri de buradan da uyarıyorum, onlara da söylüyorum. Planlarınızı, programlarınızı ona göre yapın. Çünkü aileler…
Metin Şentürk: Bir patlama olacak
Sayın Cumhurbaşkanı: Anneler, babalar, çok daha fazla bu işin farkında. Size demin söyledim ben. Yurtdışından öyle örnekler biliyorum ki bakanlar var,
Metin Şentürk: Kesinlikle İçişleri bakanı, evet efendim.
Sayın Cumhurbaşkanı: İngiltere'de İçişleri Bakanı, biliyorsunuz. İngiltere'de İçişleri Bakanı, şaka değil. Yani bu göstermelik değil. O ülkenin güvenliğiyle ilgili, terörle uğraşan bir bakan.
Metin Şentürk: Zannettiğim kadarıyla, daha önce Milli Eğitim Bakanlığı yapıp, sonra İçişleri Bakanlığı'na geçmiş, başarısından dolayı.
Sayın Cumhurbaşkanı: Bakan var, ben biliyorum Avrupa'da çok milletvekili var. Bizden daha sadece bir tek Lokman çıktı, Ayva. İnşallah arkası çok gelir.
Metin Şentürk: Geleceğiz efendim, geleceğiz, inşallah.
Sayın Cumhurbaşkanı: Hep gelin tabii. Ben bu Avrupa Birliği müzakerelerini yürütürken de biliyorum, İngilizlerin içerisinde yine vardı. Yani konuşma zorluğu çeken milletvekilleri vardı. Ama herkes sabırla dinliyordu onları. O kadar güzel anlatıyorlardı ki mevzularını. Çok da etkin oluyorlardı. Biz de onları kazanalım diye neler yapıyorduk, inanın. O açıdan Türkiye şimdi böyle bir döneme girdi. Tabii bir de işadamları var. Yani çok başarılı olan işadamları var. Yanlarında yüzlerce insanı istihdam edenler var, engelliler.
O açıdan karamsar olmamak lazım. Madem ki böyle, o zaman "Bu şekilde nasıl mutlu oluruz, nasıl hayatımızı kazanırız, nasıl insanlığa faydalı oluruz?", deyip, bunun da yolunun eğitimden geçtiğini görmemiz gerekiyor.
Metin Şentürk: Peki o zaman şöyle de bir şey oluyor mu Sayın Cumhurbaşkanım. Şimdi bu yasal değişiklikler yapılıyor. İşte, duyulması gerekiyor bunların, engelliler ve ailesi tarafından. İşte benim çocuğuma şöyle bir hizmet kazandırılmış. Şu yasayla şu verilmiş, bu yasayla bu verilmiş. Şimdi burada şöyle bir durum hissediyorum, sanki ben, televizyon çok önemli, gerçekten sihirli bir kutu. Her şeyi öğrenmemizde, işte bir şeyleri hemen duymamızda, hemen onu yaşamamızda vesaire. O zaman televizyonların şöyle bir ödevi olmuyor mu? Ya da böyle bir ödev getirilemez mi, böyle bir sorumluluk yüklenemez mi televizyonlara? Çıkan bu değişikliklerin halkın anlayabilmesi, öğrenebilmesi açısından, haftada belli günlerde, onların da yayın trafiğini aksatmadan, ama bunları da gece yarılarında değil, prime-time'da, gün içinde,
Sayın Cumhurbaşkanımız: Bravo mesele bu işte.
Metin Şentürk: Çünkü ben öyle tanıtımlar görüyorum ki millet uyurken tanıtımları, gece 4'te veriyorlar. Millet zaten uyuyor. Milleti uyutmayın.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Çok doğru söylüyorsun. Yani bu sosyal sorumluluk isteyen küçük programlar…
Metin Şentürk: Televizyonların üstlenmesi gerekmiyor mu efendim?
Sayın Cumhurbaşkanımız: Çok gerekiyor. Aslında burada belki RTÜK bu konuları oturup çalışmalı.
Metin Şentürk: Oraya gelecektim.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Bunları çalışmalı. Çünkü televizyon kanalının biri yapıp da diğeri yapmayınca olmuyor.
Metin Şentürk: Olmaz olmaz.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Hepsi. Bir düzenleme olur da hepsi bir olursa…
Metin Şentürk: RTÜK bu konuda bir düzenleme yapamaz mı efendim?
Sayın Cumhurbaşkanımız: Herhalde yapabilir, yapması lazım. İnşallah buradan mesajı alırlar ve bununla ilgili çalışırlar. Ben de onlara söyleyeceğim ayrıca tabii ki, "Bu konuya bakın." diyeceğim. Öyle ki trafikle ilgili, çocuklarla ilgili konuları bile gece görüyorsunuz. Ya bu bir aldatmaca oluyor.
Metin Şentürk: Oluyor gerçekten.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Ama burada işte önemli olan, biri yapıp da biri yapmazsa, o zaman bir haksız rekabet ortaya çıkıyor. Ama bir düzenleme olursa, herkes prime-time dediğimiz, en çok gösterilen zamanlarda, onlara da haksızlık etmeden, onların da çünkü gelire ihtiyacı var. Ama hiç değilse bir yerde bunu belli miktarda sıkıştırıp bu görevi yapmaları gerekiyor.
Metin Şentürk: Çok doğru söylüyorsunuz.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Doğru bir konuyu açtınız.
Metin Şentürk: Teşekkür ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Çünkü şöyle: Varlıklı aileler, tahsilli ailelerin engellileri varsa, onlar bir şekilde bunları biliyorlar. Ama daha fakir olan, daha, ne diyeyim, gelir düzeyi çok iyi olmayan, eğitim düzeyi çok iyi olmayan aileleri esas uyarmak gerekiyor, burada. Esas onlara hitap etmek gerekiyor.
Metin Şentürk: Çok doğru.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Onlara hitap etmenin en iyi yolu da işte televizyon. Öyle değil mi?
Metin Şentürk: Kesinlikle efendim kesinlikle
Sayın Cumhurbaşkanımız: En büyük anons yapma, en büyük mikrofon televizyonlar.
Metin Şentürk: Biz bu misyonumuzu elimizden geldiğince çünkü TRT de bize çok önemli bir fırsat verdi. Buradan TRT yetkililerine de teşekkür etmek istiyorum. Benim yaptığım bu programın arkasında en güzel şekilde duruyorlar.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Bravo.
Metin Şentürk: Bu anlamda teşekkürlerimi sizin huzurlarınızda da yinelemek istiyorum. Bir şarkı daha biliyorum, sizin çok sevdiğinizi, vaktinizi almıyorsam, onu da paylaşmak istiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Yo, yo çok memnun olurum tabii.
Metin Şentürk: Çünkü haddimi de aşmak istemiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Hayır, hayır, Pazar günü işte ne güzel.
Metin Şentürk: Sağolun efendim. Siz sanıyorum bu Yemen Türküsü'nü de çok seviyormuşsunuz. Havada bulut yok
Sayın Cumhurbaşkanımız: Onu herkes sever. Artık yani bizim. Çok güzel.
Metin Şentürk: Umarım yanlış bilgiler almamışımdır Sayın Cumhurbaşkanım.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Hayır hayır. İyi bilgiler almışsın. Şimdi tabii, bizim Türk milletinin hüzünlü yanı çok, yani çok hüzünlü.
Metin Şentürk: Çok, çok.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Öyle ki, düğünlerimizde, eğlendiğimiz ortamlarda bile deminki söylediğiniz ilk ‘Burası muştur yolu yokuştur' onları söylediniz, bunları söyleriz. Bir gariplik var ortada aslında ama işte öyle.
Metin Şentürk: Evet, kesinlikle. Fakat insana o hüznü yansıtıyor değil mi hemen veriyor buraya içine hemen.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Aynen, işte öyle bir vicdanımızı, o kadar çok yakalıyor ki yani hepimizin parçası olmuş. Çok memnun oldum doğrusu.
Metin Şentürk: Efendim, siz inanılmaz bir fırsat tanıdınız bugün bize. Ben bu fırsata her zaman layık olmaya çalışacağım ve buradan inanılmaz güzel duygular içinde, demin de dedim tamamını anlatamıyorum ama hem bütün engelli kader arkadaşlarım adına, hem kendim adıma size, bize bu fırsatı verdiğiniz için yürekten teşekkürler ediyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Sağ olun, sağ olun.
Metin Şentürk: Bu, bu benim için büyük bir şerefti.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Sağ olun. Benim için de çok.
Metin Şentürk: Son olarak gerek Anneler Günü, gerekse engelli annelerine söyleyeceğiniz bir şey varsa daha çok, çünkü ben zamanımı aştığımı biliyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Bak şunu söyleyeyim baştan.
Metin Şentürk: Evet.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Kim engelli, kim engelsiz bu da çok tartışılabilir. Yani hiçbir fiziki engeli olmaz ama doğru dürüst anlayışı olmaz. Doğru dürüst ilişkisi olmaz, doğru dürüst insanların bakış açısı olmaz, doğru dürüst bir vicdanı olmaz al sana en büyük engelli. Öyle değil mi?
Metin Şentürk: Doğru, çok doğru efendim çok.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Ayrıca şunu da söylemek isterim: Hepimiz de engelli olmaya adayız, öyle mi?
Metin Şentürk: Tabii, Allah inşallah yaşatmasın ama.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Tabii ki, öyle muhakkak ki. Herkes dikkatli olsun bu ayrı bir mevzu. Ama görüyoruz işte bu kadar kazalar, trafik kazaları, hastalıklar, her şey yani küçük-büyük her taraftan herkesin başına bir şey gelebilir.
Metin Şentürk: İnsanlarımızın şu bilinci bence çok iyi yerleştirmesi lazım efendim. Hani ateşin yaktığını anlamak için elimizi içine sokmamıza gerek yok.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Doğru, doğru.
Metin Şentürk: Bu toplumsal, bu sosyal davalarda bir şeyler başladığı zaman herkes bir şeyin ucundan tutarsa bu meseleler bence herkesin üstünde yük olmaktan kalkar.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Doğru, doğru. Bir heyecan, yani bu heyecanı oluşturup bilgilendirme böyle bir şey yükleyeceğiz herkese. Adeta hücum eder gibi herkese bak böyle, böyle, böyle, herkesin dikkatini çekeceğiz ki, eğitim imkânı var diye ve inanıyorum ki, herkes de bunun artık farkına varacaktır. Güzel örnekleri de görünce özellikle anneler tabii en çok çünkü bunu anne bilir.
Metin Şentürk: Evet.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Senin annen. O zaman seni bırakırken ne kadar acımıştır, yani çocuğumdan ayrılıyorum diye.
Metin Şentürk: Ya, ya, kesin.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Yani küçük bir çocuktan kim olursa olsun, ne kadar kim bilir o gözyaşlarını içine dökmüştür.
Metin Şentürk: Evet, kesinlikle.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Ama okuması yazması demin dediğin gibi iyi olmasa bile onun bir feraseti, onun bir algılaması, bir anlayışı var ki senin geleceğini düşündüğü için o okula zorla bırakmış seni. Şimdi o da mutlu sen de mutlusun.
Metin Şentürk: Kesinlikle, kesinlikle.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Onun için bütün annelerin, böyle davranması gerekiyor.
Metin Şentürk: Ben ebedi istirahatgahından beni seyrettiğine ve her zaman yaptıklarımla gurur duyduğuna inanıyorum annemin.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Allah rahmet eylesin.
Metin Şentürk: Çok çok teşekkür ediyorum efendim.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Peki, Metinciğim sağ ol.
Metin Şentürk: Ben daha çok zamanı aştım çünkü çok teşekkür ediyorum sizlere, sarılmak istiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Sarılalım, hadi gel.
Metin Şentürk: Allah razı olsun, çok teşekkür ederim
Sayın Cumhurbaşkanımız: Sağ olasın, sağ olasın.
Metin Şentürk: Sizi çok seviyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Çok büyük iş yapıyorsun ha.
Metin Şentürk: Allah sizi başımızdan eksik etmesin.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Sağ ol, sağ ol.
Metin Şentürk: Siz bize imkân veriyorsunuz bu çok önemli.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Mesela sen eğitiyorsun bak insanları, demin söylediğim gibi. Daha çok örnekler çıksın aranızda başarılı kişiler bilirsin.
Metin Şentürk: İnşallah.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Teşvik et.
Metin Şentürk: Onların hepsini ortaya çıkaracağım efendim.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Tamam, sağ ol.
Metin Şentürk: Teker teker göreceksiniz inşallah. Çok teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum efendim.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Sağ ol, sağ ol.
Metin Şentürk: Saygılar sunuyorum, çok teşekkür ediyorum. Tamam mıyız şöyle? Cumhurbaşkanımızla beni şöyle yakışıklı yakışıklı çekin.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Metin daha yakışıklı ha.
Metin Şentürk: Bakacağım o resimlere vallahi.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Bak, herkes bakıyor sen daha yakışıklısın.
Metin Şentürk: Teşekkür ederim efendim.
Sayın Cumhurbaşkanımız: Boyun da uzun, yakışıklılığın da yerinde.
Metin Şentürk: Allah, benim gözüm boyuma vurmuş galiba teşekkür ederim efendim.
Yazdır Paylaş Yukarı