TRT TÜRK

24.06.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Ümit Sezgin: Merhabalar, TRT Türk Pekin bürosuna hoşgeldiniz. Bu akşam çok önemli bir konuğumuz var. Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Pekin bürosunda konuğumuz. Efendim hoşgeldiniz.
Sayın Cumhurbaşkanı: Sağolun. Pekin'de TRT'nin bürosunu görmekten çok memnun oldum, TRT artık sadece Türkiye'ye yayın yapmıyor. TRT Avaz bir taraftan, TRT Türk bir taraftan, diğer kanallar, diğer yandan bütün dünyaya yayın yapıyor. Ama Çin gibi dünyanın en büyük ülkesinde, Çin gibi önümüzdeki 5-10 sene içerisinde dünyanın her bakımdan lideri olacak büyük bir ülkede TRT'nin şimdiden böyle bir bürosunun olması ve burayı yakın takip etmenize de çok önem verdim. Onun için sizi burada da görmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Ümit Sezgin: Çok teşekkür ederiz efendim, sağolunuz. Şimdi efendim, bu seyahatinizdeki heyete baktığımızda çok güçlü bir kadro gördük, hem siyaseten iki önemli bakanımız hem işadamları olarak, pek çok örgütün, işadamları örgütünün başkanı var; TOBB Başkanı var, TÜSİAD Başkanı var. Bu kadar güçlü bir heyet, bu gezinin çok önemli bir amacı ve önemi olduğunu gösteriyor. Nedir buradaki temel beklentiniz; ekonomik mi, ticari mi?
Sayın Cumhurbaşkanı: Tabii şimdi ben şunu görüyorum ki Türkiye Çin'i keşfetmemiş, Çin de Türkiye'yi keşfetmemiştir. Ne açıdan; ekonomik potansiyel, işbirliği potansiyeli ve her iki ülkenin çıkarları açısından bunu görüyorum. Çin'e baktığımızda dünyanın en büyük nüfusu diye bilinir. Şu anda dünyanın dördüncü büyük ekonomisi ama, 5 sene içinde dünyanın ikinci büyük ekonomisi, 10 sene sonra da dünyanın en büyük ekonomisi olacak Çin. Yani dünyanın içerisinde ayrı bir dünya burası. Şimdi böyle bir ülkeyle Türkiye'nin ilişkilerine baktığımızda bir ticaret ilişkisi var 17 milyar dolar, burada büyük bir açık veriyoruz biz. Ama ekonomik işbirliği ilişkilerine baktığımızda; burada bir denge var mı dersek; o da yok. Yani burada bir denge olsa o zaman ticaret açığı hoş karşılanabilir. Koca Çin'in Türkiye'deki yatırımları ne kadar biliyor musunuz?
Ümit Sezgin: Birkaç yüz milyon dolardan fazla değildir.
Sayın Cumhurbaşkanı: Öyle değil. 60 milyon dolar sadece Çin'in Türkiye'deki. Hâlbuki bu, başka ülkelerde neredeyse 60 milyar dolarlara çıkıyor. 60 milyon dolar hiçbir şey. Türkiye'nin Çin'deki yatırımı daha fazla: 100 milyon dolar. Hâlbuki bu, milyarlara ulaşabilecek bir durumda. Çin şu anda en çok rezervi olan bir ülke! Bu ülke dünyanın her tarafına büyük yatırımlar yapıyor, dünyanın her tarafına finans destekleri veriyor. Büyük projeleri Çin EximBank finanse ediyor. Türkiye ile ilişkileri söz konusu olduğunda, yok denecek kadar, çok az. O açıdan bu ziyaretimizin en önemli ağırlığı, ekonomik ilişkilere bir ivme kazandırmak. Onun için işadamları da, Türkiye'nin bütün seçkin işadamları, işadamları kuruluşları da, onlar da bu ziyarete katıldılar. Ondan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Çünkü burası çok dinamik bir ekonomi ama buranın yapısı, burada hâlâ Çin Komünist Partisi var. Dolayısıyla burada çok otoriter, disiplinli bir yönetimin altında Çin ekonomisi gelişiyor. Birçok şey devletin eliyle yapılıyor ve yönlendiriliyor. Şirketlerin büyük bir kısmı devlet şirketleri, özel şirketler de devlet desteğini arkasında hissediyor. O açıdan biz de bütün firmalarımızı getirdiğimizde, onlar evet devlet, Türk Devleti de Türk özel sektörünün yanındadır. Dolayısıyla onlara her türlü desteğini vermektedir, işbirliğine teşvik etmektedir diyoruz.
Ümit Sezgin: İmzalanacak anlaşmalar da var sanıyorum şimdi.
Sayın Cumhurbaşkanı: Tabii, çok sayıda anlaşma var, çok sayıda ticari yatırım anlaşmaları var. Buranın büyük şirketleriyle, onlarla hep beraber olacağız, toplantılar yapacağız. İş konseyi toplantıları olacak, o toplantılara hep katılacağım. İnanıyorum ki bu ziyaretten sonra yeni büyük bir ivme söz konusu olur. Çünkü bu ziyarete Türkiye olarak biz önem verdiğimiz gibi, Çin Devleti de çok önem verdi bu ziyarete. Bu ziyaretin olması için onlar da ellerinden gelen her türlü şeyi yaptılar, çok arzu ettiler. İnanıyorum ki netice iyi olacak. Türkiye için de iyi olacak, Çin için de iyi olacak. Zaten siyasi ilişkilerimiz gayet güzel bir şekilde cereyan ediyor.
Ümit Sezgin: Şimdi efendim, tam da siyasi ilişkiler dediniz. Çin hem ekonomik olarak büyümek, büyüyor ama bununla kalmıyor; uluslararası siyasi arenada da etkin aktörlerden biri olmak için ciddi uğraşları var. Bu konuda da mesafe aldığını görüyoruz. Buradan yola çıkarak bu ziyaretinizin bir mutlaka siyasi boyutu da vardır Çin'le, özellikle belki bölge politikaları, belki Ortadoğu politikaları. Bu konularda da.
Sayın Cumhurbaşkanı: Şüphesiz, olmaz mı! Ziyaretimizin iki ayağı var; biri ekonomik, biri siyasi ayağı. Sizin de söylediğiniz gibi Çin dünya siyasetinde de artık rolü belirgin hale gelmeye başladı. Bu kadar büyük olursanız tabii ki dünyayla, dünyada ne oluyor ne bitiyor biraz da benden sorulsun diyeceksiniz. Siz ona yön vermeye çalışacaksınız. Ne dedim; dünyanın en büyük nüfusu, dünyanın en büyük ekonomisine sahip olmak üzere. Nitekim Çin, dünyanın her tarafında büyük faaliyet gösteriyor, Afrika'da özellikle çok büyük faaliyet gösteriyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin daimi üyesi. Bu vesileyle şunu da söylemek isterim. Türkiye, Birleşmiş Milletler'e Güvenlik Konseyi'ne aday olduğunda bizi desteklediğini ilk söyleyen, güvenlik konseyinin 5 daimi ülkesinden biri Çin'dir. O açıdan Türkiye ile de istişarelere çok önem veriyor. Türkiye de, Ortadoğu bölgesinde olsun, Kafkaslarda olsun, Asya'yı Avrupa'ya bağlayan bir ülke olarak dünyanın önemli siyasi olaylarıyla çok yakından ilgilenen bir ülke olarak Çin'in tabii dikkatinden kaçması mümkün değil. O bakımdan siyasi istişarelere de çok önem veriyoruz. Huzur, güvenlik, istikrar; bunlar çok önemli.
Ümit Sezgin: Çin'in değişik bir tavrı da var. Özellikle Shangay İşbirliği Örgütü, ardından BRIC Yapılanması derken, Rusya, Brezilya vesaire derken. Böyle biraz Amerikan karşıtı, belki biraz Avrupa Birliği karşıtı; yani belki bunu bir hani tam bir çekişme değil ama onun karşısında ayrı bir miğfer oluşturmak gibi.
Sayın Cumhurbaşkanı: Bunlar gayet normal dünyada. Herkes kendisini güç, güçlü hale getirmek için uğraşıyor. Shangay İşbirliği Teşkilatı çok önemli biliyorsunuz. Çin ve Rusya'nın esas lokomotifliğini yaptığı ama diğer bazı Türk Cumhuriyetlerinin de üye olduğu böyle bir işbirliği teşkilatı. Şimdi, Türkiye tabii ki bütün bunlarla da hep ilişki içerisinde, çok yakın takip ediyor. Hatta gözlemci olma arzumuz da var Shangay İşbirliği Teşkilatı'na. Nasıl Latin Amerika'yla yakın ilgileniyorsak, Afrika'yla ilgileniyorsak, yani bize uzak olan bölgelerle; Asya'nın bu tarafıyla da çok yakın bir ilişki içerisinde olmak istiyoruz. Siyasi ilişkiler istikrar getirir, arkasından da büyük ekonomik çıkar getirir. Ama bunlar, şunu söyleyeyim, bunlar birbirine alternatif değildir. İşte Avrupa Birliği ile ilişkileri, Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerin bir alternatifi gibi görmemek gerekir. Sadece bir istikametle ilgilenen ülkeler zayıf ülkelerdir açık söyleyeyim. Yanlış anlaşılmasın bu. Türkiye'nin tabii ki istikameti, devlet politikası Avrupa Birliği ile bütünleşmektir ama bu, Türkiye'nin Asya'yla, Latin Amerika'yla, Afrika'yla, İslam dünyasıyla ilişkilerini zayıflatacağı anlamına asla gelmez. Tam tersine hepsi de güçlü bir şekilde devam edecek.
Ümit Sezgin: Efendim, Çin'in gerek Shangay İşbirliği Örgütü'nde olsun, gerek BRIC toplantılarında olsun; hep gündeme getirdiği bir talebi var. İkili ilişkilerde doların kullanılmaması özellikle, ülke paralarının kullanılması; benzer bir talep burada gündeme gelirse?
Sayın Cumhurbaşkanı: Çalışırız, buna da çalışırız. Biliyorsunuz Rusya'yla böyle bir anlayış birliğine ulaştık.
Ümit Sezgin: Çin ile de olabilir.
Sayın Cumhurbaşkanı: Çin'le de bu tabii ki olabilir. Ama bunların iyi analiz edilmesi gerekiyor. Burada da ifade edildi bu, resmî görüşmeleri henüz yapmadık ama bazı işadamları söyledi. Bu konuda, iyi bir analiz yapmak gerekiyor. Tabii buna Merkez Bankası, dış ticaret, işadamları... Burada eğer küçük düşünürseniz o zaman hiçbir şey yapamazsınız. Muhakkak ki büyük pencereden bakacaksınız. Yani başında bakarsınız biraz o kazanıyor gibi gözükür, sonra siz kazanırsınız. Veya siz kazanıyor gibi görünürsünüz ama ileride herkes kazanır. O açıdan bu işlere biraz daha geniş bir vizyonla bakmak lâzım ama sağlam bir analizini yapmak lazım.
Ümit Sezgin: Efendim, bugün Çinli meslektaşlarımız daha önceki saatlerde bir araya gelip aynı şeyleri sordular bize. Türkiye, İran'daki gelişmelere nasıl bakıyor diye. Çin de İran'daki gelişmeleri çok yakından izliyor belli ki. Tüm gazetecilerin sorusu buydu. Sizin de Çin Televizyonu'nda bir söyleşiniz oldu. Bunların da böyle soruları oldu mu, siz nasıl bakıyorsunuz? Burada gündeme gelecek mi? Çünkü Çin de çok yakından ilgileniyor İran'la, doğal olarak biz de.
Sayın Cumhurbaşkanı: Tabii, biz bu tip görüşmelerimizde devlet başkanları olarak her zaman bir ufuk turu yaparız. Genel dünyada olayları bir gözden geçiririz. Dünyanın sıcak olayları nedir, bunlar, bunlarla ilgili tutumlarımızı hep alabiliriz. O açıdan eminim ki yarınki görüşmede de bununla ilgili görüşlerimizi paylaşırız. İran, Türkiye'nin komşusu olan bir ülke, Asya ülkesi. İran'ın istikrarı, güvenliği, huzuru bizim için çok önemli. O açıdan bir an önce İran'da her şeyin istikrara kavuşması, her şeyin huzur, anlayış içerisinde ve kendi iç barışlarını, kendi iç tesanütlerini bozmayacak bir şekilde çözümlenmesini arzu ederiz. Çünkü bir ülkenin komşusunda eğer bir istikrarsızlık söz konusu olursa o hemen sizi de ilgilendirir. Ama içişlerine de tabii ki karışmayız.
Ümit Sezgin: Ahmedinejad'a ilk kutlama mesajı gönderen ülkelerden biri olduk. Kimi çevreler bunu eleştiriyor. Sizce bu bir hata mıydı?
Sayın. Cumhurbaşkanı: Hayır, şöyle; seçimler yapılmış ve seçimleri o ülkenin resmî otoritesi ilan etmiş neticeyi. Komşu bir ülke olarak sizin tebrik etmeniz bir protokol gereğidir. Ama daha sonra çeşitli işte kendi tartışmaları var; bu ayrı bir konu. Dediğim gibi o kendi konularıdır, bakarız ona. Bütün bunların hep suhuletle kendi aralarında halledilmesini isteriz. Dışarıdan herhangi bir şekilde İran gibi büyük bir ülkenin işlerine karışmak doğru olmaz. Ama biz bir komşuyuz. Seçimlerin neticesini bekledik, iki gün geçtikten sonra neticeler, hani şu önde gidiyor diye anonslar yapılırken değil, resmen neticesi ilân edildikten sonra.
Ümit Sezgin: Çok teşekkür ediyorum, ayağınıza sağlık.
Sayın Cumhurbaşkanı: Tekrar tebrik ediyorum, başarılar diliyorum.
Ümit Sezgin: Çok teşekkür ederim. Sağolunuz.
Sayın Cumhurbaşkanı: Dediğim gibi TRT sadece Türkiye'ye değil, bütün dünyaya Türkiye'nin sesi. Bütün Türk dünyasına, bütün insanlığa, büyük bir güçlü bir ses; o bakımdan size başarılar diliyorum.
Yazdır Paylaş Yukarı