El Kabas Gazetesi (Kuveyt)

21.12.2009
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
El Kabas Gazetesi (Kuveyt)


"Türkiye Cumhurbaşkanı, El Kabas Gazetesine verdiği demeçte, Kuveyt'in Irak'taki güvenlik durumuyla ilgili kaygılarının haklı ve anlaşılır olduğunu söyledi"
Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ülkesinin Kuveyt ile birtakım anlaşmalar imzaladığını açıkladı. Gül, Körfez İş Birliği Konseyi ile serbest ticaret anlaşmasının yapılmasıyla iki ülke ilişkilerindeki kısıtlamaların kaldırılacağı tahmininde bulunarak bu anlaşmanın müzakere sürecinde beşinci aşamaya geldiğini belirtti.
Cumhurbaşkanı Gül, cumartesi akşamı başkent Ankara'da el Kabas ile yaptığı mülakatta, ülkesinin, Körfez İş Birliği Konseyi ülkelerine yönelmesinin siyasi, güvenlik ve ekonomik düzeylerde stratejik bir yönelim olduğunu vurguladı. Kuveyt Prensinin davetlisi olarak bugün Kuveyt'te yapacağı ziyaretin, Kuveyt'teki kalkınma ve gelişmeyi görme amaçlı olduğunu söyleyen Gül, bu davet için prense teşekkürlerini sundu.
Küresel ekonomik krizin ülkesi üzerindeki etkilerinden bahseden Gül, Türk hükûmetinin ekonomiye şeffaflık kazandırmak üzere yaptığı uygulamalar ve bankaların çalışması sayesinde ülkesinin bu krizden kurtulduğunu vurguladı. Gül, bu yıl yüzde 5 oranında bir büyümenin olabileceği tahmininde de bulundu. Ayrıca bankacılık sektörünün 2008 yılındaki kâr oranının yüzde 38 olduğunu belirten Gül, Türkiye'nin yine 2008 yılında, yatırımlardan 19 milyar dolar kazandığını, enflasyonun yüzde 5 azaldığını kaydetti.
Kuveyt'in yatırım yapmak için üç ülke seçtiğini ve Türkiye'nin bu üç ülkeden biri olduğunu söyleyen Türkiye Cumhurbaşkanı, ülkesinin ekonomisinin uluslararası düzeyde 15. sırada Avrupa'da ise 6. sırada yer aldığını belirtti.
İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu'nun barış sürecinde Türkiye'nin rolünün varlığını reddetmesine ilişkin soruya cevaben Gül: "Biz kimseye ara buluculukteklifinde bulunmadık, herkesin talebi üzerine hareket ettik. İsrail'in şu anki tutumu da kendisine aittir." dedi.
Gül, Filistinlilerin bölünmesinin, barış çabalarını tehlikeye sokabileceği uyarısında bulunarak çeşitli Filistinli tarafların durumlarını hızlıca çözmeleri gerektiğini vurguladı.
Gül, Kuveyt'in Irak'taki güvenlik durumuyla ilgili kaygılarının haklı ve anlaşılır olduğunu söyleyerek Irak'ta istikrarın sağlanması için komşu ülkeleri bir araya getirmeye çalışanın, kendi ülkesi olduğunu vurguladı.
Şimdi de mülakatın ayrıntılarına geçelim:
EL KABAS:Kredi derecelendirmesinin neredeyse 50'den fazla ülkede düştüğü bir dönemde, Türkiye, dünyada en yüksek kredi derecelendirmesi alan birkaç ülke arasında yer aldı, bu durum nasıl oldu? Ülkenizin ekonomik krizden kurtulduğunu söyleyebilir miyiz?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Küresel ekonomik kriz bütün ülkeleri etkiledi.
Biz de diğerleri gibi bunun etkilerini yaşadık. Ancak ekonomimizin dünya ekonomisiyle tamamen bağlantılı olmasına rağmen biz, bu krizden diğer dünya ülkelerinden daha az etkilendik. Diğer bir anlatımla Türkiye'nin bu krizden en kısa zamanda çıkmaya aday olduğunu söyleyebiliriz. Bu gerçeği diğer ülkeler de gördü. Biz önümüzdeki yıl yüzde 5 oranında bir ekonomik büyümeyi bekliyoruz. Bu oran Avrupa ülkelerindeki en yüksek büyüme oranını oluşturuyor. Tabii sizin değerlendirmeniz doğru. Zira bazı ülkelerin kredi derecelendirmesi düşmüştür, ancak Türkiye belki de kredi derecelendirmesi iki puan yükselen tek ülkedir. Bunun nedeni, ekonomik sürecin iyi idare edilmesi ve Türkiye'de genel olarak bankacılık ve finansal sistemin yerleşik olmasıdır.
Buna örnek olarak bizdeki bankacılık sektörü, bu yılki kâr oranının yüzde 38 olduğunu açıkladı. Bunun başka bir yerde eşi görülmemiştir. Türkiye'deki bankacılık sisteminin, şeffaf olması sebebiyle de yerleşik ve güçlü olduğunu vurgulayabilirim. Böylece bu kriz, kabul edilebilir bir şekilde aşılabildi.
--Krize Karşı Dokunulmazlık—
EL KABAS: Belki bu durum, bütün ülkelerde olanın tersidir.
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bu, doğru. Türkiye, komşu ülkelerle veya ekonomik krizi yaşayan bölgedeki diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, hem kâr açısından hem de krize karşı dayanıklılık açısından Türkiye'deki hiçbir banka söz konusu krizden etkilenmemiştir. Bunun nedenini sorabilirsiniz. Bunun nedeni, Türkiye 2001 yılında şimdikine benzer bir ekonomik kriz yaşadı. O dönemde bankacılık sektörünün düzenlenmesinde kalıcı önlemler aldık ki finans sektöründe sarsıntıya mahal vermeyecek şekilde kalıcı, güçlü ve şeffaf olabilsin. Bankaları denetleyen ve bankalarda mali işlemleri gözetleyen merkezî bir kurum vardır. Buna benzer bir tecrübeyi 8 yıl önce yaşadık, bu nedenle de Avrupa veya ABD gibi ekonomik krizden etkilenmedik.
--Bankaların Denetimi—
EL KABAS:Bunun anlamı, Merkez Bankasının önemine ve bankaların denetlenmesine odaklanmak mı?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bankaları denetleyen merkezî bir idare vardır, bu kurumun üyeleri, hükûmet tarafından tayin edilse de yönetimi, özgür ve bağımsızdır, özellikle bu tür konularda kararlar alırken hür bir şekilde davranır.
--Enflasyon Korkuları--
EL KABAS:Türkiye'nin ekonomisindeki bu önemli büyüme, enflasyon korkusu yaratır mı?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Aksine, büyüme ve faiz oranları bu icraatlar ışığında sadece yüzde 5'e düştü.
--İşsizliğin Yükselmesi--
EL KABAS: Ancak buna karşılık işsizlik oranı arttı?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bu, doğru çünkü Avrupa ülkelerine ihracatımız, Avrupa ithalatının emici kapasitesi nedeniyle biraz azaldı. Motorlu taşıt ihracatı, Avrupa ülkelerine yaptığımız ihracatın en başında yer alıyor. Bu alanda bir yavaşlama oldu, bu nedenle işsizlik oranı da yükselerek yurt dışına yaptığımız ihracatla bağlantılı işlemler nedeniyle yüzde 13.4 oldu. Ancak hûkumet bununla beraber, orta vadeli bir ekonomik reform planı benimsedi. Bu plan, uluslararası finans çevrelerince kabul gördü.
2010 Yılı Bütçe Yasa Tasarısı hâlihazırda Mecliste görüşülüyor. Söz konusu Bütçe Tasarısı kapsamında yer alan yatırımlar, işsizlik oranının düşmesine neden olacaktır.
--Güvenli Bir Ortam--
EL KABAS:Türkiye'nin Arap ve Kuveyt yatırımları için güvenli bir yer olduğunu söyleyebilir miyiz?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Doğru. Bu konu, 5 veya 6 yıldan beri önem kazanmıştır örneğin, Kuveyt hükûmeti yatırımları için, bizi ve bizim dışımızda iki ülkeyi seçti. Son yıllarda Kuveyt'teki resmî makamlar veya özel sektör tarafından yapılan çok büyük yatırımlar vardır.
Türkiye'de ekonomik reformların yanı sıra kanun ve mevzuat düzeyinde reformlar yapıldı. Nitekim 2008 yılında, uluslararası ve Arap ülkelerinin Türkiye'deki yatırım hacmi 19 milyar dolara ulaştı.
--Güçlü Ekonomi—
EL KABAS:Bu güçlü ekonomi, Türkiye'nin hem bölgesel hem de uluslararası düzeylerde önemli bir rol oynamasına sebep oldu mu?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Tam olarak değil. Ancak Türkiye, G-20'ye üye ve ekonomisi dünya sıralamasında 15. sırada yer almaktadır. 15 yıldan beri bizimle Avrupa Birliği ülkeleri arasında gümrük engelleri bulunmamaktadır. İşte bu nedenle bu konu, Türk ekonomisine büyük bir ivme kazandırdı. Doğal olarak ekonomisi büyük ve güçlü bir ülkenin kendi sahasında, civarında ve bölgesel sorunlarda etkisi olacaktır.
--Avrupa Birliği--
EL KABAS: Bu güçlü ekonomi, Avrupa pazarına girmeye hazır mı?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Avrupa Birliği'ne üyelik konusu, karmaşıktır. Bu konuyla ilgili müzakere süreci 2005 yılında başladı ve bu alanda önemli adımlar atıldı. Bildiğiniz gibi, büyük ülkelerin AB'ye üye olması uzun bir zaman aldı. Büyük ülkeler derken hem ekonomik hem de siyasi anlamda büyüklüğünü demek istiyorum. Örneğin İngiltere'nin AB'ye üye olması 11 yıl sürdü. İngiltere'nin bu isteği Fransa tarafından iki kez reddedildi. İspanya ise AB'ye üye olmak için 9 yıl çalıştı. Biz müzakerelere 2005 yılında başladık ve bu konuyla ilgili acelemiz yok.
--Fransa'nın Reddi--
EL KABAS:: Fransa, neden üyeliği sürekli reddediyor?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bu konu bizimle ilgili değil. Fransa, İngiltere'nin üyeliğine yönelik veto hakkını kullandı. Ancak 2005'te Türkiye ile AB arasındaki müzakerelerin başlamasına ilişkin karar, Fransa dâhil olmak üzere oy birliğiyle alındı.
EL KABAS:Fransa'nın reddini nasıl değerlendiriyorsunuz?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Fransa'nın politikasıyla ilgili bazı hususlar vardır. Fransa bazen Birliği genişletmek istiyor bazen Fransa'nın politikası, Birliğe üyeliği kısıtlamaya yöneliyor. Neticede bu meseleler, Fransa ile ilgilidir.
EL KABAS:Bunun nedeninin dinî olduğunu düşünmüyor musunuz?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Nedenin, sadece bununla sınırlı olduğu söylenemez. Ancak Türkiye'nin katılımına karşı çıkanların düşüncesinin bir bölümünün bu hususla ilgili olduğunu da söylemem gerek. Türkiye eğer AB'ye üye olursa Avrupa Parlamentosunda temsil edilen Almanya'dan sonraki ikinci ülke olacak. Türkiye'nin Müslüman bir ülke olmasından dolayı bazıları bu üyeliğe karşı çıkıyor ancak böyle düşünenlerin Birlikteki oranları azdır. Durum bu şekilde olsaydı müzakerelerin başlaması kararı oy birliğiyle alınmazdı. Bu karar, üye ülkeleri hukukî açıdan bağlamaktadır.
EL KABAS:Peki, üyeliği kabul etmezlerse?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Hiçbir şey olmaz, stratejik açıdan AB'ye üye olmaya çalıştığımızda bile ilişkilerimiz sadece Birlik ülkeleriyle sınırlı kalmayıp İslam dünyası ülkelerine, komşu ülkelere, Rusya, ABD ve bütün dünya ülkelerine uzanıyor.
--Ticari Mübadele—
EL KABAS: Türkiye ile Körfez İş Birliği Konseyi ülkeleri arasındaki ticaret hacminden memnun musunuz?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Hayır... Memnun değilim. Çünkü bizim kesin bir isteğimiz vardı ve 2003 yılından beri Körfez İş Birliği ülkeleriyle ilişkilerimizi geliştirmeye yönelik ciddi girişimlerimiz oldu. Türkiye ile İş Birliği Konseyi ülkeleri arasında serbest ticaret anlaşması yapmak için müzakereler sürüyor. Umarım bu müzakerelerin verimli sonuçları olur. Çünkü biliyorum ki yakında müzakerelerin 5. aşaması başlayacaktır, bu konunun, Kuveyt'in Konseyin Dönem Başkanlığını yürüttüğü bu devrede sonuçlanmasını umuyoruz.
--Türkiye'nin İlişkileri—
EL KABAS:Türkiye'nin, Suriye, Mısır ve İran gibi ülkelerle ilişkilerini geliştirmeye önem verdiğini gözlemliyoruz, Körfez ülkeleriyle durum nasıl?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Körfez ülkelerine yönelim, siyasi, güvenlik ve ekonomik açılardan İş Birliği Konseyi ülkeleriyle iş birliği kurmak için bir stratejik yönelimi veya planı oluşturuyor. Biz bütün bölgeye yönelik bir stratejik vizyona dayalı olarak ilişkilerimizi geliştirmek üzereyiz. Bütün körfez ülkelerini ziyaret ettim, bildiğiniz gibi Kuveyt'i de ziyaret ediyorum. Orada Körfez İş Birliği Konseyi ülkelerinin dışişleri bakanlarıyla Türkiye Dışişleri Bakanı arasında bir siyasi danışma mekanizması var. İki ay önce bu grup, konsey ülkelerinin dışişleri bakanlarının katılımıyla İstanbul'da toplandı ve bu toplantıda Körfez İş Birliği Konseyi ülkelerinin vatandaşlarının Türkiye'ye girişinde vize uygulamasının iptaline karar verdik. Ancak buna ilave olarak başka hususlar da gerçekleştirilebilir.
EL KABAS: Kuveyt ziyaretinizde imzalanacak belirli anlaşmalar var mı?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Biz Kuveyt ile daha önce birçok konuda anlaşmalar yaptık, bu iki dost ülke arasında hâlen yürürlükte olan anlaşmalar var. Körfez İş Birliği Konseyi ülkeleriyle serbest ticaret anlaşmasını imzaladığımızda da Kuveyt ve diğer Körfez ülkeleriyle ticareti engelleyecek hiçbir kısıtlama kalmayacaktır.
EL KABAS: Bu konuda Çin'in rekabetinden endişe etmiyor musunuz?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bütün ülkeler Çin rekabetinden endişeli. Ancak Türk ihracatının özellikle de tekstil alanında en ön sıralarda yer alması için birçok neden vardır.
Türk ürünlerinin kalitesi, dünyadaki birçok halktarafından tercih edilmesine neden olmuştur. Bununla birlikte Türkiye'nin Avrupa ülkelerine yakın olmasıda bu ülkelerin Türk ihraç malını tercih etmesine neden olmuştur.
EL KABAS: Suriye-İsrail müzakereleri nereye geldi ve İsrail-Filistin uzlaşma dosyasındaki en son çabalarınız neler?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Arap ve İsrail tarafları arasında barışıntesisine büyük önem veriyoruz. Bu durum ancak kendi toprakları üzerinde bağımsız bir Filistin devletinin kurulmasıyla mümkün olabilir. Biz, bu yönde Orta Doğu'da barışı sağlamak için yardım eli uzattık. Doğal olarak biz barışın tesisi konusunda en büyük güç değiliz. Ancak bu hedefe ulaşmak için elimizden geleni yapıyoruz.
Bilindiği gibi Suriye ile İsrail arasındaki dolaylı ara buluculuk son yıllarda iyi bir hâl aldı ancak Gazze olaylarından sonra dondu.
Herkes Filistinliler arasındaki bölünme ve parçalanmayı gidermeye çalışıyor. Biz de bu amaç için çalıştık. Çünkü Filistinlilerin birliği bu konudaki en önemli faktördür. Aksi takdirde çözüme ulaşma çabalarının tamamı, Filistinliler birbirleriyle anlaşmazlarsa yok olacak.
EL KABAS: Ancak Benyamin Netanyahu, Türk ara buluculuğunu hoş karşılamıyor?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Biz hiç kimseye ara buluculuğumuzu dayatmıyoruz ve bu ara buluculuk için uğraşmıyoruz. Bizim önceki ara buluculuğumuz hem Suriye hem de İsrail tarafının isteği üzerine yapıldı. Her iki taraf, Türkiye'nin iyi niyetli olduğunu, çabalarının tarafsız ve barış amaçlı olduğunu ve doğru yolda ilerlediğini gördü. Biz bu konuda belirli bir rol kazanmak için uğraşmıyoruz, bunu herkes öyle bilmelidir.
Amacımız, bölgede barışın yerleşmesidir. Aksi takdirde gözyaşı ve hüzün olacak. Amacımız, işgal altındaki toprakların kurtulması ve ister Lübnan'da, ister Filistin'de olsun, dünyadaki bütün insanların güven ve barış içinde yaşamasıdır.
Gazze olaylarını tekrar yaşamak istemiyoruz çünkü olayların vuku bulmasından sonra dökülen gözyaşları fayda etmez.
Bu nedenle acıların ve savaşların bitmesini amaçlayan çabalar birleşmelidir ki bölgede barış ve istikrar sağlansın.
Desteklememiz gereken çabalar vardır. Bu çabaların en başında ABD Başkanı Barack Obama yönetiminin güven ve barışın sağlanmasına yönelik çabalarıdır. Biz, kendisinin bu konuda iyi niyetli olduğunu görüyoruz.
EL KABAS: İran ile ilişkileriniz nasıl? Nükleer programıyla ilgili İran'dan beklenen adımlar nelerdir?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Biz Orta Doğu bölgesinin nükleer silahlardan
ve kitle imha silahlarından arındırılmış olduğunu görmeyi umuyoruz. Bu sözlerim "İran bu silahlara sahip" anlamına gelmiyor çünkü İran, nükleer enerjiyi barışçıl amaçlar için kullandığını vurguluyor. Bu hususu dünyadaki ilgili mercilere ispatlamalıdır. Tekrar söylüyorum: Bölgenin kitle imha silahlarından tamamen arındırılmış olması gerekiyor.
--Su Sorunu--
EL KABAS: Türkiye'nin bütün komşularıyla olan ilişkileri iyidir. Ancak Irak ve Suriye, Fırat ve diğer nehirlerden olan su hisselerinin kendilerine verilmemesinden şikâyetçi. Komşuların ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmadan GAP bölgesinde 13 baraj inşa ettiniz.
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bu konu yanlış bir şekilde anlaşıldı. Ülkemize komşu olan ülkeler, Türkiye'nin birçok uluslararası çevrelerin gösterdiği şekilde su zengini bir ülke olmadığını bilmelidir. Biz, Türkiye, Suriye ve Irak'tan oluşan bu bölgeyi bir havza olarak görüyoruz, bu nedenle suyu silah olarak kullanma eğiliminde değiliz, böyle bir düşüncemiz olamaz.
Suriye ile dostane bir şekilde imzaladığımız belirli anlaşmalar var, biz bunlarla bağlıyız. Hatta biz şu an Suriye'ye anlaşılandan daha fazla miktarda su veriyoruz. Ancak Irak ve Suriye'deki su politikasının doğru kullanılması gerekir. Çünkü her iki ülkede bu konuda kullanılan yöntemler bir ölçüde eskimiştir.
Türkiye, Suriye ve Irak Enerji Bakanlarının su konusunda iş birliğini sağlamak için düzenli olarak toplandıklarına işaret etmek isterim.
Türkiye'de geçen sene kuraklık yaşandı. Şu an İstanbul ve Ankara'da içme suyu sıkıntısı var ancak buna rağmen biz komşularımızla ortak çözümlere ulaşmaya çalışıyoruz.
--Kuveyt ve Irak--
EL KABAS: Bizler Kuveyt'te, Irak'taki kötü durumdan korkuyoruz ve ülkemizin istikrarını, Irak'ın istikrarında ve kalkınmasında görüyoruz... Size göre Irak'ın durumu nereye gidiyor?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Ben Kuveyt'in Irak'taki durumla ilgili kaygılarını çok iyi biliyorum. Çünkü Irak topraklarında olup bitenler, Kuveyt'in güvenliğini etkiler. Kuveyt
ise güven ve istikrarını, komşusu olan bütün ülkelerle iş birliği yaparak garanti altına almaktadır. Irak'ta istikrarın sağlanması için büyük gayretler gösteriliyor. Ancak bu durum bazı kaygılara engel değil, herkes bu kaygıları gidermeye çalışıyor, durumun daha iyiye gitmesini umuyoruz.
EL KABAS:İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile yaptığınız son görüşmenin nedeni nedir?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Türkiye, özel niteliğe sahip ülkelerdendir. Bu nitelik, bütün taraflarla diyalog kurabilmekten ibaret. Kopenhag'daki İklim Zirvesi'ne katıldım, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejat ile görüştüm, bana İsrail Cumhurbaşkanından görüşme talebi geldi, bunun üzerine kendisiyle görüştüm.
Irak'ın içindeki çeşitli taraflar arasında denge sağlama konusunda Türkiye'nin rolü ile ilgili soruya Türkiye Cumhurbaşkanı şu yanıtı verdi: Türkiye, en zor koşullarda Irak'ın yanında durdu. Savaş bitince ve insanlar Irak'ın bölünmesiyle ilgili konuşmaya başlayınca biz bunu kesin bir şekilde reddettik. Biz güçlü ve birleşik bir Irak istiyoruz ve Irak hükûmetinin elinin Irak'ın topraklarının tamamı üzerinde olmasını istiyoruz.

Yazdır Paylaş Yukarı