Le Monde

12.06.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Le Monde


LE MONDE: "ABDULLAH GÜL: İRAN İLE 'DİPLOMATİK YOLU' TERCİH EDİYORUZ"

Türkiye Cumhurbaşkanı, BM Güvenlik Konseyi'nde etkisiz olduğunu düşündüğü yaptırım kararının kabul edilmesini eleştiriyor.
2007'den bu yana Cumhurbaşkanı olan eski Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 2002'den bu yana iktidarda olan AKP'nin kurucu üyelerinden. Çoğunlukla ılımlı olduğu söyleniyor.

Washington'un müttefiki, NATO üyesi ve AB adayı Türkiye 9 Haziran çarşamba günü Brezilya ile birlikte BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yeni yaptırımlar getirilmesine ilişkin oylamada karşı oy kullanan tek ülke.

LE MONDE: Türkiye neden BM'nin İran'a yaptırım kararını desteklemedi?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Diplomatik kanalları açık tutmak istiyoruz, zira İran komşumuz. Bölgede oluşabilecek olağanüstü gelişmelerin Türkiye'ye yansıyabileceğini biliyoruz. Irak'la bunu gördük. Ayrıca, bölgede nükleer silah bulunmasına da karşıyız.

P5'lerin, yani Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi artı Almanya'nın çabaları oldu, ancak İran'ı uranyum takasına ikna eden Türkiye ve Brezilya'nın ısrarcılığı oldu. Anlaşmada, İran uranyumunun sınırları dışında zenginleştirilmesi öngörülüyor. Her ikimiz anlaşma olduğu takdirde sonuna kadar gideceğimize dair söz verdik. Ve bunu yaptık. 17 Mayıs'ta imzalanan anlaşma geçerlidir ve diplomatik kanallar açıktır. ABD Başkanı, BM'nin bu oylamasından sonra, Brezilya'nın ve Türkiye'nin girişimi sayesinde diplomasi için bir alan kaldığını da bizzat söyledi.

LE MONDE: Başkan Lula, BM için Pyrrhus zaferinden söz ederek yaptırım kararını eleştirdi. Siz de aynı çizgide misiniz?
SAYIN CUMHURBAŞKANI: Sakinliği korumak lazım. Ben zafer veya yenilgiden bahsetmek istemiyorum. Ambargolar sonuç vermiyor. Bunu İran ile, Irak ile gördük. Bu ambargodan zarar görenler halklar ve komşulardır. Uzaktan yorumlar yapmak çok kolay, ancak burada olduğu gibi yakından herşey çok farklı görünüyor.

LE MONDE: Bundan sonrasını nasıl görüyorsunuz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Çabaları sürdürmek lazım. Diplomatik opsiyonun alternatifini düşününce haklı olduğumuz anlaşılabiliyor.

LE MONDE:: Batılılardan uzaklaştığınızı hissediyor musunuz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bizi tanıyanlar hakkımızda böyle endişeler duymuyorlar. Ancak eğer bazıları bu tür propagandalara ikna oluyorsa, tedirgin olmaları mümkündür.

LE MONDE: İsrail ve 31 Mayıs'ta Gazze'ye giden insani yardım filosuna ilişkin kanlı saldırı hakkında Başbakan ile birlikte çok sert ifadeleriniz oldu. Diplomatik ilişkiyi kesmeyi düşündünüz mü?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bu soruyu önce İsrail hükümetine sormak gerekir. Tarihe bakılırsa Türkiye, İspanya'dan da gelmiş olsalar (Ortaçağ'da) -veya II. Dünya Savaşı sırasında- Yahudilere daima destek vermiştir. Binlerce Yahudi, Türk diplomatlar, siviller ve tüccarlar tarafından korunmuştur.

Türkiye 1949 yılında İsrail'i tanıdı, bir elçi gönderdi ve bu ülkenin komşularıyla iyi ilişkiler içerisinde olabilmesi için elinden geleni yaptı. Türkiye, İsrail'in kendini tecrit altında hissetmemesine katkıda bulundu ve Suriye ile yakınlaşmaları için çaba gösterdi.

Şahsen İsrail'e 10 kez gittim, Başbakan da aynı şekilde birçok kez gitti. Ancak görülen o ki, İsrail bunu takdir edebilecek pozisyonda değil. Bir Türk gemisine karşı tüm bu çabaları zora sokan bir saldırı gerçekleşti uluslararası sularda. Bu gemide silahsız siviller vardı. Dokuz kişi öldürüldü. Böyle bir suçu,

Kürdistan İşçi Partisi PKK, Ermenistan'ın Kurtuluşu İçin Ermeni Gizli Ordusu ASALA veya El Kaide gibi terör örgütü işleyebilirdi. Hayır! Tarihte ilk olarak bir ülkenin askeri, hükümetinden aldığı talimat üzerine harekete geçti ve Türk sivillerin uluslararası sularda ölümüne yol açtı. Soğuk Savaş döneminde bile Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği bize karşı böyle birşey yapmamıştı... Bunu unutmam veya affetmem imkânsız. Durumun değişmesini sağlayacak inisiyatifler olmazsa...

LE MONDE: Hangileri?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Öncelikle özür dilenmeli ve bir tazminat sistemi kurulmalı. Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliği, bir Türk ve bir İsraillinin bulunduğu bir bağımsız komisyon kurulmasını önerdi. Biz olur dedik. İsrailli yetkililer cevap bile vermediler. BM'nin merkezi Cenevre'de İnsan Hakları Komisyonu da bir soruşturma komisyonu kurulmasını onayladı. Bu konuda Fransa'nın oylama sırasında çekimser kalmasına üzüldüğümü belirtmek isterim. Elbette ayrıca ablukanın kaldırılması ve gemilerin dönmesi konularına da değinmeliyiz, ancak bunlar teknik konular.

LE MONDE: Hiçbir şart yerine getirilmezse diplomatik ilişkilerin kesilmesi söz konusu olabilir mi?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Herşey olabilir.

LE MONDE: Sizce bu, Türkiye'ye yönelik kasıtlı bir hareket miydi?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Belki de bir iç politika meselesidir. En azından Türkiye'nin dostluğunun değerini anlayamadıklarını gösteriyor.

LE MONDE: İranlılar, Gazze'ye bir yardım filosunun gönderilmesinden söz ettiler. Görüşünüz nedir?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Haberim yok. Böyle bir girişimin içinde yer almıyoruz.

LE MONDE: AKP, Hamas'a yakın Türk derneği İHH'yi destekleyerek ateşle oynamıyor mu?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bu yasadışı bir vakıf değil ki! Fransa ve İngiltere'de benzer örgütler yok mu? Onların da örneğin hekimlerden oluşan ve insanlık adına insanlara yardım etmek için dünyanın dört bir yerine giden dernekleri yok mu?

LE MONDE: Avrupa Birliği ile üyelik müzakereleri yerinde sayıyor. Son aylarda hiçbir başlıkta ilerleme olmadı. Neler oluyor?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: AB'yi eleştirmek istemiyorum. Ne isterse onu yapar. AB müktesebatının seviyesine ulaşmak için gerekeni yapması gereken Türkiye'dir. AB'nin tutumu durumu kolaylaştırmıyor. Ancak biz payımıza düşeni yapmalıyız.

LE MONDE: Yıl sonuna doğru yapacağı ziyaret sırasında Nicolas Sarkozy'ye ne diyeceksiniz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Bundan birçok kez bahsettik. Yanlış anlaşılma olmasın: Bu, kendisine dolaylı yoldan iletilmiş bir mesaj değildir, tüm Avrupa'ya yöneliktir.

LE MONDE: Ermeni meselesiyle bizzat kendiniz ilgilendiniz. Müzakerelerin ölü noktada olmasını nasıl açıklıyorsunuz?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Süreç ölmedi. Sakince, daha sessizce çalışılmalı. Kararlılığımız değişmiyor. Bunu, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, Rusya Başbakanı Putin ve ayrıca Rusya Cumhurbaşkanı Medvedev'e de söyledim.

LE MONDE: Kürt azınlığa yönelik açılımda sanki bir duraklama var. Hükümet acaba seçim nedenleriyle mi geri adım attı?

SAYIN CUMHURBAŞKANI: Hayır. Diğer alanlarda olduğu gibi ülkenin demokrasi standartlarını yükseltmeliyiz.

 

Yazdır Paylaş Yukarı