"Avrupa Konseyi 2006-2015 Özürlüler Eylem Planı Ara Değerlendirme Konferansı" nda Yaptıkları Konuşma

09.12.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült


Değerli Misafirler,

Bugün burada, Asya ile Avrupa’nın buluşma noktası İstanbul’da, sizlerle bir araya gelmekten büyük mutluluk duyuyorum. 2010 Avrupa Kültür Başkenti olan İstanbul, tarihi zenginliği ve doğal güzelliğiyle, asırlardır sanatçılara ilham kaynağı olmuş eşsiz bir şehirdir.

Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapan bu topraklarda, farklı dil, din ve ırka mensup insanlar, yüzyıllardır büyük bir uyum ve ahenk içinde bir arada yaşamaktadır. Türkiye’nin sahip olduğu zengin mozaiğin en güzel yansımasıdır İstanbul...

Farklılıkların zenginlik olarak görüldüğü bu özel şehirde, Avrupa Konseyi 2006-2015 Özürlüler Eylem Planı kapsamında yapılan çalışmaları değerlendirmek üzere bu konferansa katılan tüm misafirlerimize hoş geldiniz diyorum.

Değerli Misafirler,

İnsanoğlu varolduğu günden bu yana daha adil ve daha eşit bir dünyaya ulaşmak için mücadele etmektedir. Bu mücadelenin sonunda elde edilen en büyük kazançlardan biri temel hak ve özgürlüklerdir.

İnsan hakları, hiçbir fark ve ayırım gözetilmeksizin her insanın doğuştan gelen haklarıdır. Uluslararası sözleşmeler ve ülkelerin iç hukuk düzenlemeleriyle güvence altına alınmıştır. Ancak teoride sağlanan tüm iyi niyetli gelişmelere rağmen, uygulamada halen birçok sorunla karşılaşılmaktadır.

Özellikle kadın, çocuk, yaşlı ve engelliler gibi toplumun dezavantajlı kesimlerinin hakları konusunda yapılması gereken daha çok şey olduğunu biliyoruz.

Değerli Misafirler,

Bugün burada toplanmamıza vesile olan engelliler konusunun, hepimiz için özel bir anlam taşıdığına inanıyorum. Çünkü engelli olmayan insanların hayat şartları ne kadar olumsuz olursa olsun, geliştirilebilir nitelikteyken, engellilerin içinde bulunduğu durumu tamamen iyileştirmek mümkün değil ne yazık ki…

Engelliler ile ilgili çabaları ve bu konuda sağlanan kazanımları daha değerli ve anlamlı kılan, işte bu temel farktır. Onların hakları için verilen mücadeleye sadece aklımızla değil, yüreğimizle de katılmamızın sebebi budur.

Engelliler, birey olarak sahip oldukları temel hak ve özgürlükleri kullanmak için, önlerine çıkartılan engellerle de baş etmek mecburiyetindeler. Bu engellerin en başında, toplumun, bir “normal insan” modeli çizerek bu modelin dışındaki her türlü insan profilini dışlayan tutumu geliyor.

Bu yüzden bugünün modern dünyasında halen, engellilerin dört duvarla çevrili evlere, odalara mahkûm edildiklerini ve toplum içine çıkamaz duruma getirildiklerini görüyoruz.

Engelli insanlarımızı toplumun genelinden ayrı, korunmaya muhtaç, mağdur ve dolayısıyla topluma yük olarak gören anlayış artık geçmişte kalmıştır. Günümüzde engelliler konusu bir insan hakları meselesi olarak değerlendirilmektedir.

Dolayısıyla, engellilerin sorunlarını görmezden gelmenin ve onları toplumdan soyutlayarak kendi kaderleriyle baş başa bırakmanın, insan hakları ihlali olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Engelli doğmak ya da engelli olmak bireyin kendi seçimi değildir. Bizlere düşen, herkesin aslında bir engelli adayı olduğunu göz önünde bulundurarak, kendimizi onların yerine koymak ve sorunlarına bu hassasiyetle yaklaşmaktır.

Değerli Misafirler,

Ülkemizde son yıllarda engellilerin, insan onuruna yaraşır bir hayat sürdürme haklarını güvence altına almak adına, önemli gelişmeler sağlandı.

Engellilere sunulan imkanlar iyileştirildi. Sosyal güvence sistemi içinde, engelliler için özel kaynaklar oluşturuldu. Ayrıca yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının, engelli vatandaşlarımıza sağladığı kolaylıklar arttırıldı. Yasal düzenlemelerle tüm bu imkanlar kurumsallaştırıldı.

Sorunların çözümü için iyi yapılmış kanunlar gerekli, ancak yeterli değil elbette... Kanunların doğru şekilde uygulanabilmesi için, yukarıdan aşağıya toplumun tüm kesimlerinin bilinçlendirilmesi gerekiyor. Bunun için devletin yanında sivil topluma da büyük görev düşüyor.

Biz de bu düşünceden hareketle, engellilerin eğitimi konusunda bir toplumsal bilinçlendirme projesini hayata geçirdik. Devlet ve sivil toplum kuruluşlarının işbirliğiyle yürütülen Eğitim Her Engeli Aşar Kampanyası engellilerle ilgili uygulanan en kapsamlı proje olma özelliğini taşıyor.

Projemiz ilk olarak, engellilerin, engelli olmayanlar gibi, eğitim görebileceği ve sosyal hayatın her alanında etkin olabileceği konusunda toplumsal farkındalık oluşturmayı amaçlamaktadır.

İkinci aşamada, engelli çocuklarımızın diğer çocuklarla aynı ortamda, aynı okullarda okuyabileceği konusunda, başta engellilerin kendileri ve aileleri olmak üzere, öğretmenlerin, idarecilerin, yerel yöneticilerin ve nihayetinde tüm toplumun bilinçlendirilmesi hedeflenmiştir.

Engellilerin eğitimi konusunda toplumsal duyarlılık kadar önemli diğer bir konu da, eğitim kurumlarımız başta olmak üzere tüm sosyal çevrenin, onların ihtiyaçlarını karşılayacak fiziki şartlara kavuşturulmasıdır. Bu da, projemizin diğer ayağını oluşturmaktadır.

Nisan 2009’da uygulamaya konulan bu proje kapsamında, Türkiye’nin 81 ilinde valilerimiz engelli çocuğu olan aileleri ziyaret ederek, onlara devletin sağladığı eğitim imkânları hakkında bilgi verdi.

Bu şekilde, yaklaşık 27 bin aile ziyaret edildi. 2500 okulda seminer düzenlenerek, konuyla ilgili eğitimcilerimiz bilgilendirildi.

Büyük bir memnuniyetle ifade etmek isterim ki, yapılan tüm bu çalışmaların sonucunda, 1,5 yıllık bir sürede, 45 okul ve 1200 özel eğitim sınıfı yapıldı ve ülkemizde eğitim gören engelli sayısında %45 oranında bir artış sağlandı.

Değerli Misafirler,

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından kabul edilen, engelli bireylerin haklarını koruma ve topluma tam katılımlarını teşvik etmeye yönelik, Avrupa Konseyi 2006 – 2015 Özürlüler Eylem Planı’nın, bu konuda son dönemde hazırlanmış en önemli uluslararası belgelerden biri olduğunu düşünüyorum.

Avrupa Konseyi çatısı altındaki bazı üye ülkeler, engelli vatandaşlarının sorunlarının çözümünde önemli mesafeler kat etmiş olsa da, maalesef bunu başaramayan üye sayısı da küçümsenemeyecek kadar çoktur.

Engellilerimizin eşit şartlarda haklarını kullanmalarını sağlamak için atılması gereken ciddi ve cesur adımlara hala ihtiyacımız var.

Bu nedenle, engelliler için çok önemli bir açılım olduğuna inandığım 2006–2015 Engelliler Eylem Planının tüm üye ülkelerde bir an önce uygulamaya geçirilmesi için buradan çağrıda bulunuyorum.

Müsaadenizle bir konuya daha dikkat çekmek istiyorum; birçok ülkeyi derinden etkileyen bir ekonomik kriz döneminden geçiyoruz.

Kriz herkesi olumsuz etkiliyor ancak kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler gibi dezavantajlı kesimlerin durumunu daha da kötüleştiriyor.

Bu nedenle, uluslararası örgütlerin ve ülkelerin ekonomik kriz dönemlerinde bu kesimlere daha özenli ve dikkatli yaklaşması ve zaten olumsuz olan hayat şartlarının daha da kötüleşmesine sebep olmamak için gerekli tedbirleri alması gerektiğini düşünüyorum.

Sözlerime son verirken, Sayın Lokman Ayva’ya özellikle teşekkür etmek istiyorum. Lokman Bey, hem ulusal hem de uluslararası düzeydeki başarılı çalışmalarıyla, engelliler ve ailelerinin hayat kalitesinin yükseltilmesinde büyük pay sahibidir.

Ayrıca, bu konferansa ev sahipliği yapan Özürlüler İdaresi Başkanlığı’na ve Devlet Bakanımız Sayın Selma Kavaf’a, engelli vatandaşlarımıza yönelik başarılı çalışmalarından dolayı tüm engelliler adına teşekkür ediyorum.

Avrupa Konseyi 2006-2015 Özürlüler Eylem Planı’nın hazırlanmasında ve uygulanmasında emeği geçen herkese bir kez daha teşekkür eder, konferansın verimli ve başarılı geçmesini dilerim.

 

Yazdır Paylaş Yukarı