11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün 2024-2025 Yılı AGÜ Mezuniyet Töreni Konuşması

26.07.2025
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli misafirler,

Kıymetli akademisyenler,

Değerli öğrenciler,

Güzel bir yaz akşamında hepinizi sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum. AGÜ’nün 8. mezuniyet töreninde bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. Her sene olduğu gibi bugün de hepimiz çok gururlandık. Hepimiz çok sevindik ve hepimiz çok takdir ettik. Burda emeği geçen herkesi de tebrik ediyorum. Hemen sözlerimin başında da mezun olan öğrencileri tebrik ediyorum. Onlara hep başarılar diliyorum. Sizler de biliyorsunuz ki, iyi bir üniversiteden mezun oldunuz. Size iyi bir formasyon verildi. Okuduğunuz bölümlerde size güzel bilgiler depo edildi. Adeta her şeyin başında size çok güzel bir de yabancı dil öğretildi. Bunun faydasını şimdi iş ararken mülakatlarda hepiniz göreceksiniz ve hepiniz bundan dolayı büyük bir ayrıcalık içinde olduğunuzun farkına varacaksınız.

Değerli misafirler,

Biraz önce gerek Rektör ve değerli Büyükşehir Belediye Başkanımız Memduh Bey önemli şeyler söylediler. Bir şehri her zaman itibarlı eden konulardan birisi de oranın ilim merkezi olmasıdır. Kayseri çok şükür bu açıdan birçok üniversiteye sahip. Erciyes Üniversitesi çok köklü bir üniversite oldu. Mehmet Şahin Bey, Erciyes Üniversitesi'nin eski Rektörünün, çok emekleri geçti. Onu görüyorum. Aramızda bulunmasından büyük bir memnuniyet duyuyorum. Diğer üniversiteler aynı şekilde, onlara AGÜ'nün de katılmış olması şehrimizi bir üniversiteler diyarı yaptı.

Buna hem şehrimizin yöneticileri, belediye başkanları, hem Vali beyler, diğer her seviyede görevliler hepsi de bu konuda üniversitelere ve üniversitemize destek veriyorlar. Bundan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Çünkü bir şehire yapılan en iyi yatırım eğitim yatırımıdır. Bunu bir kez daha tekrarlamak isterim. Gelmeden önce buraya hazırladığım konuşmada 3-4 konuyu ele alıp, onları tavsiye edip kısaca bitirmeyi düşünüyordum. Rektör Bey bunların bir kısmına değindi. Bundan çok memnun oldum. Çünkü bu söyleyeceklerim tavsiye niteliğinde şeyler. Ama ben bunu yine yapayım size.

Değerli misafirler,

Bu üniversiteyi kuralı 15 sene oldu. 15 sene içerisinde de üniversitenin kendisini ispat ettiğini işte hep beraber gördük. Daha fazla kendi kendimizi övmenin anlamı yok.

Her ne kadar başarıyla gururlanmak gibi bir hakkımız olsa da bilinen şeyleri tekrar etmeyeyim ama bunun uluslararası seviyede de görülmesi ve bunun bütün kayıtlara geçmesi, bütün literatüre geçmesi, akademik dünyanın bunu bilmesi bu sevindirici bir şey. Tabii Türkiye'de de Yükseköğretim Kurumu’nun buradaki başarıyı takdir etmesi, öğrencilerin içinde okudukları üniversiteden memnun olması bizleri çok tabii ki sevindiriyor ama bunlar tesadüfi olmadı. Cengiz bey biraz değindi. Bunlar üstünde çok dikkatli şekilde durularak oldu.

Üniversite kurulurken Kurucu Rektörümüz İhsan Bey, o da hiçbir zaman ayrıldıktan sonra da ilgisini hiç kesmedi burayla ve katkı vermeye devam ediyor.  Kuruluş aşamasında büyük emekler verildi. Arama konferansları yapıldı. İyi bir üniversite nasıl olur diye toplantılar yapıldı. Fikirler müzakere edildi. Konferanslar yapıldı. O zaman Cumhurbaşkanı olarak ben de bazılarına katıldım ve neticede iyi bir üniversitenin istikameti, yol haritası çizildi ve öyle de oldu. İşte onun için neticeleri de alıyoruz ve bugün hepimiz övünüyoruz. 1500'e yakın mezun verdikten sonra, 8 yılı tamamladıktan sonra, 15 yıl geçtikten sonra artık bir dönem bitmiş, başarıya da ulaşılmış.

Şimdi ikinci değineceğim tavsiye; bütün bunları soğukkanlılıkla Üniversitenin başta Rektör Bey ve arkadaşları, akademisyenler hep beraber oturup değerlendirmesi gerekiyor ve bundan sonra yeni yol haritamız ne olması gerekir buna bakmamız lazım. Çünkü her şey o kadar hızlı değişiyor ki, her şey o kadar çok farklılaşıyor ki siyaset aynı şekilde, yönetimler, ülkelerin yönetimleri aynı şekilde, devlet adamlarının anlayışları aynı şekilde her şey çok hızlı değişiyor. Teknoloji ise hepimizin bildiği gibi inanılmaz bir şekilde gelişiyor. Teknolojinin gelişmesi bir taraftan dünyayı çok küçültürken bir taraftan da yeni ufuklar da açıyor.

Tabii dünyayı çok küçültürken dediğimizde dünyanın dört bir köşesinde ne olup bittiğini de her gün akşam evimizden takip eder, seyreder hale geliyoruz. Ve burada müsaadenizle bir parantez açıp büyük acılarla, üzüntülerle takip ettiğimiz dünyadaki olaylara birkaç cümleyle değinmek istiyorum. Dünya 2000 yılından sonra 10 senelik istikrarlı bir dönem yaşadı ama son yıllarda hiç görülmediği kadar kırılgan, görülmediği kadar kural tanımaz, görülmediği kadar uluslararası kuruluşların ve sistemin çöktüğü bir çok tehlikeli bir dönemden geçiyoruz. Bir taraftan Rusya-Ukrayna savaşı devam edip şehirler bombalanırken diğer taraftan Filistin'de insanlığın ileride utanacağı, inanılmaz şekilde büyük bir soykırım yapılıyor. Filistin'de artık sadece bombalarla insan öldürülmüyor, buna ilaveten kadınlar, çocuklar, yaşlı insanlar bir parça ekmek için, bir yudum su için ölüyorlar.

Burada üzülerek de ifade edeyim ki Türk basınında bunlar yeteri kadar yer almıyor. Amerika'daki, İngiltere'deki gazetelerin her gün manşetinde o çocukların nasıl bir deri bir kemik kaldıkları, orada  İsrail'in nasıl bir soykırım işlediği yer alıyor. Devletleri yönetenleri ayrı tutuyorum ama toplumların vicdanı ayağa kalkıyor. Sivil toplum kuruluşları ayağa kalkıyor. Bu vahşetin, bu katliamın durdurulması için düşünürler, gazeteciler ayağa kalkıyor. Vicdanlı politikacılar ayağa kalkıyor. Geçen hafta 30 sene önce Bosna-Hersek Srebrenitsa'da 10 bine yakın insanın dünyanın gözü önünde aç bırakılıp bir deri bir kemik kalıp nasıl öldüğünün yıldönümü anıldı.

Vaktiyle ben de o toplantılara gidip orada o acıları yaşadım. Dünyanın çok önemli insanları açıklamalar yaptılar. Dediler ki bu bir daha tekrarlanmamalı. Bu utanç bir daha yaşanmamalı ve bu utancı, bu katliamı yapanlar ceza aldılar ama bu bile yetmez. Bir taraftan bunu söyleyen insanlar yani insanlar dediğim ülkelerin kralları, cumhurbaşkanları, başbakanları, dışişleri bakanları görüyoruz. Diğer taraftan ise bu katliamların maç yapılır gibi canlı naklini ne yazık ki sessizlikle sadece demeçler ve retorikle, hamasetle geçiştirilmeye çalışılıyor. Tabii bu büyük bir üzüntü vermekte ve dünya için büyük bir utanç olmaktadır. O bakımdan üniversitenin birincisi olan Libya’lı öğrencinin bu acılardan bahsetmesi önemli.  Birinci öğrenci Türkiye'den Türk öğrenci de olsa eminim ki böyle bir konuya o da değinecekti.

Değerli misafirler,

Dünyanın ne kadar hızlı değiştiğini, özellikle teknolojinin ne kadar hızlı değiştiğini en iyi buradaki hocalar, sizler biliyorsunuz. Geçenlerde bir makale okudum.  Çeşitli teknolojilerin icat edildikten sonra 100 milyon kişiye ne kadar süre içinde ulaşmış olduğunu uzun uzun anlatıyordu. Çok dikkatimi çekti. Dediğim gibi bunları sizler daha iyi biliyorsunuz. Ama bir kez de ben hatırlatmak istiyorum. O makalede şunu gördüm:

Telefon icat edildikten 75 yıl sonra 100 milyon kişiye ulaşmış.Otomobil icat edildikten sonra 33 yıl geçmiş ki 100 milyon kişiye ulaşsın. Cep telefonu icat edildikten 16 yıl sonra 100 milyon kişiye ulaşmış. İnternet 7 yılda 100 milyon kişiye ulaşmış. Hepimizin cebinde olan telefonlardaki internet uygulaması WhatsApp  40 ayda ulaşmış. Yine herkesin cebinde olan TikTok 9 ayda 100 milyon kişiye ulaşmış. Ama çok daha çarpıcı olan yine çoğunuzun artık kullandığı ChatGPT’yi 2 ayda 100 milyon kişi kullanmaya başlamış. Yani teknolojinin bu kadar baş döndürdüğü, bu kadar hızlı geliştiği bir dönemde, artık bir çağda değil sadece aylar içerisinde böyle büyük değişimin yaşandığı bir dönemden geçiyoruz.  Eminim ki üniversitelerin de fonksiyonları, üniversitelerin de eğitim metotları, metodolojileri hepsi bu değişimin gereklerine göre yeniden şekillenmektedir. Yeni yeni  unsurlar ortaya çıkmakta, yeni yeni metotlar kullanılmakta.

Bunu birkaç sene önce büyük hastalık olan Covid ortaya çıktığında herkes gördü ve can havliyle bazı online fırsatlar kullanıldı. Bunları şunun için söyledim. Üniversitemizin de, dediğim gibi, 15 yıl geçtikten sonra yeni dönemde nasıl olması gerektiğini sizin oturup dizayn edip yeni yol haritanızı ona göre takip etmeniz gerekir.  Başarınızın sürekliliğinin bir sebebi böyle olacaktır. Eminim ki bunu yapacaksınız. Çünkü bunu Rektör Bey ile de konuştuk. Son olarak söyleyeceğim husus da Cengiz Bey’in değindi gibi mezunlarla ilgili sıkı bir network oluşturulması ihtiyacı.

Sizler de çok iyi biliyorsunuz ki Amerika’da Avrupa'da okuduğunuz okullarda, üniversitelerde mezunlar birliği dernekleri çok güçlüdür. Ve bu dernekler üniversitelerini aile gibi görürler.  Kendi aralarında network oluşturdukları gibi üniversitelerine de maddi ve manevi olarak sahip çıkarlar. Bu kendiliğinden olmuyor. Bunu bilinçli bir şekilde, ısrarlı bir şekilde iyi bir metotla takip etmeniz, oluşturmanız ve pekiştirmenizi özellikle rica ediyorum. Bugün Amerika'da bazı üniversiteler, Harvard başta olmak üzere eğer yönetime, başkana kafa tutuyorlarsa arkalarındaki bu mezunlar derneği sayesinde oluyor. Biliyorsunuz oradaki maddi manevi dayanışma, yardımlaşma çok büyük boyutlarda. Dolayısıyla biz bu adımı muhakkak atmamız lazım. Bu da üniversiteye bir ayrıcalık getirir, başka üniversitelere de bu konuda örnek oluruz.

Değerli öğrenciler,

Diplomalarınızı aldınız hayırlı olsun. Ama diploma her şey değil. Biliyorsunuz diplomanın kıymetli olabilmesi için, değerli olabilmesi için her şeyden önce o diplomayı taşıyanların iyi insan olması lazım.  Erdemli insan olmanız lazım ki taşıdığınız diploma da daha da kıymetli hale gelsin. Buna özellikle özen gösterin. Eğer erdemli, kişilikli değerleriniz olan insanlarsanız çalıştığınız yerde, bulunduğunuz çevrede hemen fark edilirsiniz yoksa sıradan insanlar hale gelirsiniz.

Yine unutmayın ki erdemli insanların topluluğu nerede varsa o topluma büyük değer katar. Erdemli insanlar üniversitede olursa, üniversite iyi olur. Şehri yönetirler, şehir iyi olur. Ülkeleri yönetirler, ülkeler iyi olur. İş yerlerini, fabrikaları yönetirler oralar başarılı olur. Dolayısıyla bu hayat boyu sizin hep kafanızda olmalı. İyi aile olabilmek için de vatana, millete, ailenize faydalı olabilmeniz için de iyi insan olmak her şeyden önce gelir. Bütün bu düşüncelerle tekrar sizleri tebrik ediyorum.

Öğretim üyelerini, hocaları, akademisyenleri hepinizi hem tebrik ediyorum hem sizlere teşekkür ediyorum. Üniversitenin başarılı olması sizlerin sayesinde, sizlerin de makaleleriniz uluslararası indekslerde  üst seviyelerde yer alıyor, büyük başarı. Üniversiteye hem bu şekilde itibar kazandırıyorsunuz hem de yetiştirdiğiniz öğrencilere verdiğiniz bilgilerle, onlara verdiğiniz istikametle o şekilde de büyük katkılara imza atıyorsunuz. Bundan dolayı sizlere de teşekkür etmek istiyorum. Öğrencileri tabii ki büyük fedakarlıklarla yetiştiren aileler de burada. Onların da mutlu anları. Onlara hep başarılar diliyorum. Hepinizin yolu açık olsun. Allah hepinizi iyi şeylerle karşılaştırsın. Hepiniz hayatta mutlu olun. Memlekete, ülkeye, şehrinize, üniversitenize ve bütün insanlığa faydalı olmanızı hep temenni ederek, hepinize tekrar iyi akşamlar diliyorum.

Yazdır Paylaş Yukarı