Cumhuriyet Ve Liyakat Nişanları Tevcih Töreninde Yaptıkları Konuşma

11.06.2014
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Meclis Başkanımız,

Değerli Bakanlarımız ve Değerli Misafirler,

Önce hepinize hoş geldiniz diyorum. Özellikle Türkiye dışından gelen ve bugün misafirimiz olan değerli dostlarımızı ayrıca büyük bir mutlulukla selamlıyorum ve hepsini burada görmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum.

Bugün burada bulunuşumuzun sebebi; Türkiye’ye, Türk kültürüne ve bunun bütün diğer alanlarına hizmet eden değerli dostlarımızın bu gayretlerini, başarılarını takdir ettiğimizi, tanıdığımızı gösterme amacıyla düzenlediğimiz Cumhuriyet ve Liyakat Nişanları Merasimidir. Bu merasimi Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde yapmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Çünkü Türkiye dışında çok sayıda ülkemize ve Türk kültürüne bu şekilde hizmet eden değerli dostlarımızı bazen hatırlamayabiliyoruz. Hâlbuki onların bütün bu gayretlerine çok büyük bir kadirşinaslık göstermek hepimizin borcu olması gerekir.

Bugün Cumhuriyet Nişanını, -ki cumhuriyet nişanı devlet başkanlarına takdim ettiğimiz nişandan sonra gelen ve Türkiye ile kendi ülkeleri arasındaki dostluğa hizmeti geçen şahsiyetlere verilen bir nişandır- bunu bugün İtalya ile Türkiye arasındaki dostluğu her bakımdan çok geliştirmiş olan değerli dostumuz Carlo Marsili’ye vereceğiz. Kendisi burada uzun süre büyükelçilik yaptı. Büyükelçilik yaptığı süre içerisinde gerçekten Türkiye ile İtalya arasındaki ilişkilere sadece siyasi alanda değil, ekonomik yatırımlar, kültür faaliyetleri, turizm, hayatın aklınıza gelen her alanında gelişmesine çok büyük samimi gayretleri oldu. Gerçekten çok gönülden çalıştı. Bu gayretleri o kadar çok dikkati çekti ki, neticede tabii ki kendisine bu şekilde bir armağan vermek bize de borç oldu. Bundan dolayı kendisinin bütün bu faaliyetlerine, çalışmalarına teşekkür ediyorum. Büyükelçilikten ayrıldıktan sonra da Türkiye dışında hep verdiği konferanslarda, toplantılarda, yayınladığı kitaplarda aynı çabaları göstermeye devam ediyor. Bunu da büyük bir takdirle izliyoruz.

Değerli Misafirler,

Liyakat Nişanlarını ise, başta Türkoloji, Türk dili olmak üzere -ki biraz sonra göreceksiniz aramızda çok değerli Türkologlar var gerçekten- Türk tarihi, kültürü, mimarisi, Türk kültürünün bütün alanlarında faaliyet gösteren Türkiye dışındaki bilim adamı, ilim adamı dostlarımıza veriyoruz. Şüphesiz ki Türkiye tarih, kültür olarak çok büyük bir ülke. Sadece Türkiye Cumhuriyeti olarak düşünmüyoruz. Geçmişe doğru baktığımızda Osmanlı dönemi, Selçuklu dönemi, Roma ve Bizans dönemleri, Anadolu medeniyetleri, ta tarihin eski dönemlerine kadar gittiğimizde, bu coğrafya çok büyük medeniyetlere, çok insani faaliyetlere, çok büyük kültürlere, hepsine şahitlik yapmış ve bunların hatıralarını da bünyesinde saklamaktadır. Bütün bunların hepsi Türkiye’nin kültür mirasıdır ve Türkiye’nin kültür mirasını ta ilk ayak izlerinden bugünkü en modern çağdaş faaliyetlerimize kadar dünyaya tanıtmak, insanlığa sunmak da bizim borcumuzdur. Türkiye’de bu yönde birçok faaliyet yapılmakta. Gerek resmi devlet eliyle, devlet organlarıyla, bakanlıklar, genel müdürlükler gerekse özel kültür adamları, müzeler, diğer faaliyetler de yapılmakta. Ama bunun ötesinde Türkiye dışında Türkiye’nin bu zenginliğini bütün insanlığa tanıtan ve bu uğurda çok büyük gayretleri olan, bu uğurda bütün ilim dünyasında, sanat dünyasında, kültür dünyasında temeyyüz etmiş, öne çıkmış ve bu alandaki faaliyetleri, başarıları herkes tarafından takdir edilen Türkiye dostları var. İşte o dostlarımıza da bugün burada liyakat nişanı veriyoruz.

Bunu gerçekten çok arzu etmiştim. Çünkü Amerika’da, Çin’de, Rusya’da, Yunanistan’da, Avrupa’nın birçok ülkesinde Türkiye’yle ilgili bu çalışmaları bir hayat boyu devam ettirmek ve kendi ilim alanları olarak seçmiş olmak olağanüstü takdir edilecek bir faaliyettir. Bazen bu çok zorluk içinde de olabilir. Her ülkenin siyasi atmosferi buna çok müsait olmayabilir de. Ama sadece akademik kariyer, sadece bilim ve ilim ahlakıyla bu çalışmaları en titiz bir şekilde devam ettirmek, bu değerli şahsiyetlerin öncülüğünde olmuştur. Türk tarihini çok geniş bir şekilde araştırmak yine bu değerli bilim adamlarının ve değerli hanımefendilerin çok öncelikli konuları olmuştur.

Avrupa tarihinde, Ortadoğu tarihinde yüzyıllar öncesine gittiğimizde, o günkü dünyanın tarihine baktığımızda, Türklerden bahsetmeden tarihi düzgün bir şekilde yazmak pek mümkün değildir.

Bugün memnuniyetle görüyorum ki, dünyanın en iyi üniversitelerinde Türk tarihiyle ilgili, Osmanlı tarihiyle ilgili, Selçuklu tarihiyle ilgili çok değerli bilim insanları, çok değerli çalışmalar yapmakta. Biraz önce Sayın Cornell Fleischer’in yaptığı çok güzel, nazik konuşmada da ifade ettikleri gibi, bu alanlara çok büyük ilgi, öğrencilerin ilgisi açık bir şekilde gözükmektedir. Türkiye olarak da biz bu faaliyetleri destekleme amacıyla Yunus Emre Kültür Merkezlerini kurduk.  Özellikle Türkiye ve Türk kültürünü tanıtmak için Türkiye dışında büyük gayret sarf ediyoruz. Bütün bunlar bizim yaptıklarımız, ama bizim dışımızda Türk vatandaşı olmadan, sadece Türk kültürünün, medeniyetinin, tarihinin kıymetini bildikleri için bu alanları kendilerine ilgi alanı seçip bu alanda eser üreten, Türkiye’yi, geçmişimizi, Türk kültürünü en güzel şekilde insanlığa, dünyaya tanıtan çok değerli dostlarımıza bir kez daha çok teşekkür etmek istiyorum. Aslında, bunlar bizim bu nişanlar sizin, bütün bu faaliyetlerinizi Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak en üst seviyede tanıdığımızı göstermektedir. Ümit ediyorum ki sizlerin bu faaliyetlerini kürsülerinizde, üniversitelerinizde yeni ilim adamları, yeni çalışma yapan sanatçılar, kültür insanları hep takip edecektir ve Türkiye’nin bütün bu birikimi bütün dünyaya en güzel şekilde tanıtılmış olacaktır. Bu aynı zamanda şüphesiz ki insanlar arasında dostluğun da güçlenmesine hizmettir.

Birbirini tanımayanlar, birbirinin kültürünü bilmeyenler şüphesiz ki o sıcaklığı da duymazlar. Kültürler aynı zamanda milletlerin birbirine olan saygısının ve sevgisinin de gelişmesine hizmet eden en geniş bir alandır. İşte bu çerçevede önünüzdeki broşürde her ne kadar çok geniş bir şekilde kendileriyle ilgili bilgiler sunulmuş olsa da, ben de kısaca kendilerinden bahsetmek istiyorum. Sayın Carlo Marsili ile ilgili düşüncelerimi sizinle biraz önce paylaştım. Gerçekten kendisine çok teşekkür ediyorum ve bu hizmetlerinin, çalışmalarının devamını özellikle temenni ediyorum.

Liyakat Nişanlarından birini Feroz Ahmad Bey’e veriyoruz. Kendisinin birçok eserleri Türkçe’ye de tercüme edildi. Türk ve Osmanlı tarihi konusunda özellikle İmparatorluğun son dönemi -ki çok kritik çok tartışmalı her bakımdan eleştiriye açık ve ders çıkartılacak dönemdir- ile ilgili yazdığı eserler her bakımdan çok büyük takdir ve ilgi görmektedir.

Yine dostumuz ve komşumuz Yunanistan’dan Sayın Evangelia Balta hanımefendi yaptığı çalışmalarla, bizlerde gerçekten çok büyük bir hayranlık uyandırmaktadır. Osmanlı tarihi üzerine çok kıymetli çalışmaları vardır kendisinin. Osmanlı tarihini siyasi tarih olarak, iktisat tarihi olarak da hep incelemekte. Toplumsal tarihi, sosyolojik, ekonomik bütün bu alanlarda yaptığı çalışmalar bizlere de ışık tutmaktadır. Bundan dolayı kendisine gerçekten teşekkür ediyorum ve tebriklerimi sunuyorum.

Suraiya Faroqhi, kendisi hem Alman hem Hintli bir aileden gelen çok değerli bir profesördür. Yine Osmanlı dönemine ilişkin birçok eseri bulunan Sayın Faroqhi’nin değerli çalışmalarını Türkiye yakından bilmektedir ve kendisine gerçekten hep teşekkür etmekteyim. Özellikle Almanya’da çok sayıda Türk’ün de bulunduğunu düşünürsek kendisinin yeni yeni talebeler edineceğinden de eminim.

Chicago Üniversitesi’nden Osmanlı İslam ve Ortadoğu tarihi uzmanı kıymetli dostumuz Cornell Fleischer’in de biraz önce konuşmasını beraber dinledik. Aksansız bir Türkçe’yle yaptığı konuşma eminim ki hepinizin çok dikkatini çekmiştir. Özellikle Osmanlı dönemi, Kanuni Sultan Süleyman dönemiyle ilgili çalışmalarıyla hep temayüz etmiş değerli bir bilim adamı. Yine konuşmalarında da bahsettiler, Osmanlı kültürüyle ilgili müktesebatı gayet açık bir şekilde ortaya çıktı, kendisine başarılar diliyorum.

Sayın Feridun Hamdullahpur, kendisi lisans ve yüksek lisans çalışmalarını bildiğim kadarıyla Türkiye’de yapmış olan ve teknoloji alanındaki öncü konumuyla bilinen Waterloo Üniversitesi rektörlüğünü yürüten ve bugün orada akademik bazı mecburi faaliyetleri olduğu için aramıza katılamayan çok değerli bir bilim adamıdır. Kanada ile Türkiye arasında eğitim alanındaki işbirliğini gerçekleştirme konusunda gerçekten çok büyük çabaları olan değerli bir dostumuzdur.

György Hazai, kendisi Macaristan’ın dünya çapında tanınan Türkoloğudur. Biliyorsunuz Macarlardan çok Türkolog çıkmakta. Değerli dostumuzun birçok Türkoloğun yetiştirilmesinde gerçekten çok emeği geçmiştir. Ben ne zaman Macar büyükelçilerini kabul etsem hepsinin Türkçe konuştuğunu bilirim, görürüm ve bundan gerçekten çok büyük bir mutluluk duyarım. Dolayısıyla Macaristan’daki Türkoloji akımı ve okulu çok güçlüdür. Çok büyük emeği geçen değerli dostumuza tekrar teşekkür ediyorum, kendisini tebrik ediyorum. Aramızdaki bir diğer Türkoloji uzmanı Bosna Hersekli değerli kardeşimiz Sayın Fehim Nametak’tır. Kendisi yine Türk edebiyatı üzerinde hep çok çalışmıştır. Boşnak edebiyatı ve Türk diliyle olan ilişki üzerine çok değerli eserleri vardır. Ayrıca meşhur İslam Ansiklopedisi’ne de çok büyük katkıları olan kıymetli bir dostumuzdur.

Yine Liyakat Nişanı verdiğimiz Machiel Kiel, uzmanlık sahası Osmanlı tarihi ve mimarisidir. Kendisi Türkiye ve Hollanda arasındaki diplomatik ilişkilerimizin kuruluşu ve 400 yıllık eski tarihimizle ilgili çok önemli çalışmaları olan, değerli bir bilim adamıdır. Öyle olmuştur ki, zaman zaman Balkanlarda Türk bilim adamlarının yapamadığı çalışmaları kendisi hep yapmıştır ve bizlere de oradaki önemli Türk kültürünü kendisi sunmuştur. Bundan dolayı kendisine müteşekkir olmuşuzdur.

Rusya’dan değerli dostumuz Dimitry Nasilov, Türkoloji geleneğinin önemli temsilcilerinden birisidir kendisi. Çağatay Lehçesi ve Uygurca’yla ilgili çalışmalarının yanı sıra, yetiştirdiği öğrencilerle 56 yıldır Türkiye ve Türk kültürüne Rusya’da gerçekten çok büyük hizmetleri olmaktadır. Bundan dolayı kendisine teşekkür ediyorum.

Yine Osmanlı sanatı alanında uzmanlaşmış Londra doğumlu değerli dostumuz Sayın Julian Raby, Osmanlı Türk çinileri, Osmanlı sultanlarının portreleri, Osmanlı kültürü üzerine yaptığı çalışmalarla temayüz etmiş, çok değerli bir şahsiyettir. Bundan dolayı da kendisine teşekkür ediyorum.

Diğer bir Liyakat Nişanı alan dostumuz Claudia Römer, onun da uzmanlık alanı Osmanlı ve Türkçe dil bilimidir. Halen Şarkiyat Enstitüsü Türkoloji bölümünde görev yapmaktadır kendisi. Doğumunun 400. Yılında Evliya Çelebi isimli kitabıyla kendisi çok büyük bir ilgi görmüştür.

Sayın Tadashi Suziki tarihimizle ilgili konularda otorite kabul edilen isimlerdendir. Türkiye ve Japonya arasındaki ilişkilerin gelişmesinde ve Türkiye’nin Japonya’da en iyi şekilde tanıtılmasında çok büyük katkıları olan bir şahsiyettir. Üç Medeniyetler Sergisi Japonya’da açıldığında, imparatorluk ailesi başta olmak üzere milyonlarca insan gezmişti. Türk Yılı Japonya’da kutlanırken, bütün bunlarda çok büyük katkısı olan bir dostumuz. Kendisine çok teşekkür ediyorum.

Osmanlı kültürü, Osmanlı-Mağrip ve Osmanlı-Arap ilişkileri alanında çok önemli eserlere imza atan Sayın Abdeljemil Temimi de Tunuslu çok değerli bir akademisyendir. Halklarımız arasındaki kardeşliğin her bakımdan gelişmesinde, kültürlerimizin ortak noktalarının ortaya çıkartılmasında çok büyük kendisinin katkıları olmuştur.

Başta Uygurca olmak üzere Türk lehçeleri üzerine çalışmalar yapan Sayın Abudurexiti Yakufu, Pekin’deki Minzu  Üniversitesi’nde çalışmalarını sürdürmektedir. Muhterem dostumuza kıymetli katkıları için teşekkür ediyorum.

Değerli Misafirler,

Biraz önce de söylediğim gibi Türkiye’nin içinde veya Türk vatandaşı olarak Türk kültürüne, diline, kültürünün, tarihinin, medeniyetinin tanıtılmasına hizmet etmek, bunlar bizim görevlerimiz, vazifelerimizdir. Ama Türk vatandaşı olmadan, Türkiye dışında, Türk kültürünün, tarihinin, medeniyetinin kıymetini fark edip, bu alanda çalışma yapmak, çalışmalarıyla ilim hayatına temayüz etmek, kültür hayatında öne çıkmak, büyük üniversitelerde ders vermek, uluslar arası dergilerde, gazetelerde, magazinlerde bu konularla ilgili yazılar, makaleler yazmak ise, çok çok daha ayrı takdire şayan bir çabadır. Bundan dolayı bir kez daha Türk dostu, Türkiye dostu olan değerli bilim adamlarını tebrik ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına, Türk halkı adına kendilerine teşekkür ediyorum. Bu faaliyetlerinin ve gayretlerinin bundan sonra da devam edeceğine eminim ve ayrıca bulundukları üniversitelerde, kürsülerde kendi yerlerini dolduracak  yeni  genç nesillere bu bilgilerini aktarmaktan da hiç tereddüt etmeyeceklerini ümit ediyorum. Tekrar hepinizi tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum.

Yazdır Paylaş Yukarı