A400M Nakliye Uçağının Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na Teslim Töreninde Yaptıkları Konuşma

12.05.2014
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Misafirler,

Kıymetli Konuklar,

A400M stratejik nakliye uçaklarının envanterimize kazandırılması vesilesiyle bugün sizlerle birlikte Kayseri’de olmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.

Sizlerin de bildiği gibi; Türkiye, -her ne kadar daha sonra buna ara vermiş isek de- araba yapmadan önce uçak yapan ülkelerden birisidir. Ama bugün büyük bir gururla ve memnuniyetle görüyoruz ki dünyanın en gelişmiş bu uçaklarına ortak olan, onların üretiminde paydaş olan ülkelerden biri haline gelmiş vaziyetteyiz.

Küresel kriz ortamında birçok ülke savunma harcamalarından çok büyük tasarruflar yaparken, Türkiye bugün güçlü ekonomisiyle hiç ara vermeden TSK’nin ihtiyaçlarını gayet kararlı bir şekilde karşılamaya devam etmektedir. Bundan da büyük bir tabii ki mutluluk duyuyoruz.

Haddizatında, Türkiye’nin güvenlik ve savunma stratejileri bakımından çok kolay bir bölgede olmadığını herkes bilmektedir. NATO haritalarına baktığınızda dünyadaki çatışma bölgelerinin, birçok sıkıntıların Türkiye’nin çevresinde gerçekleştiği ve belki de uzun bir süre yine Türkiye’nin yer aldığı bu coğrafyada bu tip sıkıntıların devam edeceği bir gerçektir. Şüphesiz ki Türkiye’yi yönetenler ve idare edenler de tehdit algılamaları çerçevesinde Silahlı Kuvvetlerin caydırıcılığını artırmak, ihtiyaç olduğunda gereken cevapları verebilmesi için de her türlü ihtiyacı karşılamakta hep kararlı olmuşlardır. Bu anlayışla Şubat ayında havadan erken uyarı uçaklarını, Awacs’ları yine Konya’da yapılan böyle bir merasimle almıştık ve Hava Kuvvetlerimizi çok daha kuvvetli hale getirmiştik. Bugün de hava nakliye filomuzu geleceğin uluslararası askeri nakliye uçaklarıyla donatarak çok daha güçlü hale getirmenin gururunu hep beraber yaşıyoruz.

Toplam 10 uçak olacak, ilkini bugün alıyoruz. Biraz önce sunulan takvim çerçevesinde bu uçakların hepsi tamamlanacaktır. Aslında bu TSK’nin bu kapasitesinin “upgrade” edilmesi, mevcut kapasitesinin yükseltilmesi anlamına gelmektedir. “Upgrade” lafını özellikle kullandım, çünkü C160 ve C130’lar zaten şu an envanterimizde, kullanıyoruz. Bunları yeri geldiğinde nasıl kullandığımızı Hava Kuvvetleri Komutanımız biraz önce anlattı sizlere. Bunları Irak’taki özel polis kuvvetlerimizin değişiminde, Bağdat’a gelişlerinde ve gidişlerinde, Afganistan’da ISAF’ta, Libya’da, tabii afetler söz konusu olduğunda Van’da, hatta Pakistan’da bütün bu uçakları kullandık. Ama bunların daha modernlerini, daha büyüklerini, daha büyük yük taşıyanlarını, daha uzak mesafelere gidenlerini şimdi almaya başladık. Bu TSK’nin, Hava Kuvvetlerimizin gücünün, kapasitesinin artırılışının göstergesidir.

Şüphesiz ki stratejik açıdan çok önemli bir adım atıyoruz bugün. NATO bünyesindeki yeni kuvvet yapısı ve stratejik yetenek geliştirme programlarıyla da uyumlu bir adım atıyoruz. Zira bu tür yeteneklerin, İttifak’ın diğer unsurlarıyla birlikte çalışabilir şekilde geliştirilmesi, benim de Cumhurbaşkanı olarak katıldığım 2012’deki Chicago NATO Zirvesi’nde, hep beraber müttefiklerimizle aldığımız bir karardı. İşte bu kararlar uygulanıyor ve bütün müttefiklerle yeri geldiğinde ortak hareket edebilecek kapasiteye ulaşıyoruz. Chicago’da kabul ettiğimiz savunma paketinin önemli bir parçası olan bu uçakları, “maliyet-etkinlik dengesi”ni en iyi şekilde gözeten çok uluslu bir proje dahilinde müttefiklerimizle ortak geliştiriyoruz. Projeye Türkiye’nin yanı sıra Almanya, Fransa, İngiltere, İspanya, Belçika da iştirak etmiştir.

Bu vesileyle şunu hatırlatmak istiyorum: Bu büyük projeler uzun vadelidir. Günü geldiğinde doğru kararlar o zaman alınmazsa büyük fırsatlar kaçar gider. Bu vesileyle geçmiş yöneticilere, değerli komutanlara hepsine teşekkür etmek istiyorum. 1985’te kararı verilen, 2003 yılında resmen mutabakat yaparak katıldığımız ve nihayetinde üretiminin tamamlanıp bugün teslim alınması sürecini düşündüğünüzde, bu süreç içerisinde devlet adamları, komutanlar gelmiş geçmiştir. Ama önemli noktalarda önemli kararlar alındığı için bugün bu mutluluğu yaşıyoruz. Bundan sonra da şüphesiz ki böyle olacaktır.

Biraz önce değerli Savunma Bakanı’nın anlattığı projelerin de teslimatı, envantere girişi, yeri geldiğinde ihracatı muhakkak ki seneler alacaktır, ama bu tarihi kararlara imzaları atanlar şüphesiz ki görevlerini devletimize ve milletimize karşı yapmanın gururunu da her zaman taşıyacaktır.

Bugün gerçekleşenler, aynı zamanda “Akıllı Savunma” olarak adlandırdığımız, NATO’nun yeni savunma doktrininin vazgeçilmez unsurlarından birisidir

Kıymetli Misafirler,

Bildiğiniz üzere Soğuk Savaş sonrası yeni güvenlik ortamında ortaya çıkan yeni güvenlik risk ve tehditleri, kuvvet yapılarının gözden geçirilmesini zaruri hale getirmiştir. Birçok ülke nasıl köklü savunma reformları yaptılarsa, Türk Silahlı Kuvvetleri de, yoğun bir şekilde bu çalışmaların içindedir. Artık konvansiyonel, sabit birlikler kadar; seyyar (mobil birlikler), uzak mesafelere süratle konuşlandırılabilir ve esnek kuvvetlere de ihtiyaç vardır. Bugünkü savaşlar dünkü savaşlar gibi değildir. Yakın tarihimizde yaşanan bazı örnekler bunu göstermiştir. Dolayısıyla ihtiyaç olduğunda bundan sonraki savaşlara, -ki sulh her zaman amacımızdır, savaşlardan kaçınmak en büyük arzumuzdur, ama barışı sağlayabilmek için de, daima barış içerisinde, huzur içerisinde yaşayabilmek için de- eğer şart olursa, ona hazır olduğumuzu da gösterebilmek mecburiyeti içerisindeyiz. Bunun için güçlü konvansiyonel birliklerin süratli bir şekilde uzak mesafelere taşınabilmesi kabiliyetini bugün elde ediyoruz.

Müttefiklerimizle birlikte de yeri geldiğinde bu gücü kullanabileceğimizi söyledim biraz önce. NATO’da deklare edilen İstanbul’daki 3. Kolordu bu anlamda görevlerine her zaman hazırdır ve görevlerini de en başarılı bir şekilde yapmaktadır.

Uzak mesafelere süratle kaydırılması gereken sadece askerler değil, gelişmiş silahlar, teçhizatlar ve diğer malzemelerdir. Burada yalnızca top, tüfek gibi hafif askeri malzemelerden de söz etmediğimizi yine biraz önce ekranda izledik. Filomuza kattığımız A400M nakliye uçakları; helikopter, küçük uçak, tank, zırhlı muharebe araçları, top ve obüs gibi çok daha sofistike harp araçları ve büyük yükleri de uzak mesafelere en süratli şekilde götürebilecek güçtedir. Bu uçakların en önemli avantajları da çok ağır ve hacimli kargoları binlerce kilometre uzağa götürebilmesidir. Unutulmamalıdır ki bu ölçekte bir taşıma kapasitesi ve hız, günümüzün harp şartlarında askeri mücadelenin kaderini tayin edebilecek niteliktedir. Ayrıca sınırlarımızın ötesindeki operasyonlara katılımımız bakımından da yine son derece önemlidir. İşte bunun için attığımız adım çok değerlidir.

İftiharla ifade etmeliyim ki, bu evsaftaki uçaklar fazla ülkelerde de yoktur. Fransa, A400M uçaklarını envanterine dahil eden ilk ülke olmuştur. Türkiye de ikinci ülkedir. Bu uçakları üreten konsorsiyumda Türk savunma sanayii şirketlerinden TAI ve diğerlerinin bulunmuş olması da bize ayrıca gurur vermektedir.

Bazıları sadece uçakları paramızla alıp kullanıyoruz zannedebilirler, hayır! Aldığımız uçakların bir kısmını da biz yapıyoruz. Bu uçaklar tanıtılırken bu konsorsiyumdaki ülkelerin bayraklarının yanında Türk bayrağı da vardı ve var olmaya devam edecek bu şekilde.

Yine bu uçaklarla NATO, AB ve BM’nin insani yardım ve barışı koruma operasyonlarına katkı yapma potansiyelimize de göstererek, insanlığa olan borcumuzu da yeri geldiğinde en süratli bir şekilde karşılayacağız ve yapacağız.

Hiç şüphesiz ki Türkiye’nin caydırıcılığı, etkinliği, uluslararası görünürlüğü ve prestijinin artırılmasına büyük katkı sağlamaktadır. O bakımdan bu uçakların envanterimize katılmasını çok önemsiyor, ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyorum.

Bu önemli yeteneğin envanterimize kazandırılmasında emeği geçen hükümetimize, Genelkurmay Başkanlığımıza, Savunma Sanayi Müsteşarlığımıza, Milli Savunma Bakanlığımıza, Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza, Türk savunma sanayi sektörü çalışanlarımıza, tabii ki Airbus başta olmak üzere diğer ortaklarımıza, özellikle de geçmişte günü geldiğinde bu kararların alınmasında çok önemli imzaları atan eski bütün komutanlara, herkese çok çok teşekkür ediyorum.

Dünyada çok az ülkenin hava kuvvetlerinin tarihi yüz yıldır. Hava kuvvetlerinin tarihi yüz yıl olan ülke sayısı çok nadirdir. Bunlardan birisi de Türkiye’dir. Bundan dolayı Türk Silahlı Kuvvetlerimizi ve Hava Kuvvetlerimizi bir kez daha tebrik ediyorum ve uçakların hayırlı olmasını temenni ediyorum. sağ olun.

Yazdır Paylaş Yukarı