3. Nükleer Güvenlik Zirvesi’nde Yaptıkları Konuşma

25.03.2014
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Sayın Başkan,

Değerli Devlet ve Hükümet Başkanları,

Kıymetli Konuklar,

Konuşmama başlarken, Lahey’de düzenlenmekte olan 3. Nükleer Güvenlik Zirvesi’ne ev sahipliği yaptığı için Sayın Başbakan Rutte’ye teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Hollanda hükümetine ve halkına da gösterdikleri sıcak misafirperverlik için ayrıca teşekkür ederim.

Nükleer silahlardan arınmış bir dünya hepimizin ortak hedefidir. Bugün burada toplanmamızın sebebi de budur. Nükleer silahların yayılmasının önlenmesi ve kesin ve doğrunabilir nükleer silahsızlanmanın sağlanması ise esas meydan okuma olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ise ortak hareket etmeyi gerektirmektedir, zira hiçbir ülke böylesine büyük bir sorumluluğu tek başına kaldıramaz.

Burada iki husus özellikle önem arzetmektedir. Bunlar, bütün nükleer materyal ve tesislerin fiziksel korunmasını temin etmek ve nükleer terörizm tehdidine karşı gelmektir. Kaçakçılığın önlenmesi yönünde tedbirler almak da en az bu hususlar kadar önemlidir.

Biz, bundan dolayı küresel ortaklık yoluyla nükleer güvenlik konusunda geniş ve bütüncül bir yaklaşımı destekliyoruz. Ayrıca, ikili kullanımlı materyallerin illegal transferinin Türkiye’den geçişini önlemek üzere diğer ülkelerle ve uluslararası mekanizmalarla aktif bir diyalog ve işbirliğine sahip bulunuyoruz.

Bu anlayışla, Türkiye, en başından beri, Nükleer Güvenlik Zirvesi sürecine uygun olarak gösterilen ortak çabalara taraf olmuştur. Türkiye ayrıca kaçakçılığın önlenmesi konusundaki ihracat control mekanizmalarına da taraf ülkedir.

Washington Zirvesi’nden bu yana, taahhütlerimizi genişleterek bunları uygulama tedbirlerini güçlendirmiş bulunuyoruz. Sürecin sağladığı siyasi teşviklerin somut eylemlere tahvil edilmesinden de memnuniyet duymaktayız.

Türkiye bağlamında, sağlam bir çerçeveye, etkili uygulama kapasitesine ve uluslararası işbirliğine sahip 3 ayaklı bir strateji izlemekteyiz.

Nükleer Terörizm Faaliyetlerinin Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme yürürlüğe girmiştir. Nükleer Materyalin Fiziksel Korunmasına Dair Sözleşme’ye 2005’te yapılan düzenleme, TBMM’nin onayına sunulmuştur.

Yürürlüğe girmesi için yasal ve uygulanmaya dönük yapılar da devreye sokulmuş durumdadır. Ulusal mevzuat ve uygulamalar sürekli olarak geliştirilmektedir.

Nükleer güvenliği tartışırken, enerji güvenliği meselesini sürdürülebilir büyümeye karşı büyük bir meydan okuma olarak düşünmek gerekir.

Son derece dinamik bir şekilde büyüyen ekonomisiyle Türkiye, enerji tedarik kaynaklarını çeşitlendirmek zorundadır. Enerji sepetimizi nükleer santrallerle desteklemek durumundayız. Bunun için, güvenlik bakımından en üstün teknoloji ve en yüksek güvenlik standartlarından faydalanmak arzusundayız.

Bu yüzden, uluslararası yükümlülüklere tam uyumlu olarak nükleer enerjinin barışçıl amaçlarla kullanım hakkını güçlü bir şekilde destekliyoruz.

Bugün nükleer güvenlik için tartıştığımız tedbirler, nükleer enerjinin barışçıl kullanımı konusunda uluslararası işbirliğini hiçbir şekilde engellememelidir.

Son olarak, askerî ve diğer sivil olmayan nükleer materyallerin güvenliği konusunu ele almak gerekliliğinin de aynı derecede farkında olmamız icab etmektedir. Tüm dünyadaki silah ve nükleer materyal stoğunun yaklaşık % 85’i sivil programların dışında kalmıştır ve uluslararası nükleer güvenlik norm ve kurallar bunları kapsamamaktadır.

Nükleer programlarımızın tüm boyutlarının emniyet ve güvenini temin etmeliyiz.

Konuşmama son verirken, şunun altını çizmek isterim; daha iyi bir gelecek için, uluslar, nükleer caydırıcılıktan ziyade, çok taraflı işbirliği ve diyaloğa itimat etmelidir.

Teşekkür ederim.

Yazdır Paylaş Yukarı