Danimarka Kraliçesi II. Margrethe Tarafından Onurlarına Verilen Akşam Yemeğinde Yaptıkları Konuşma.

17.03.2014
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Majesteleri, Kraliçe II. Margrethe,

Altesleri Prens Henrik,

Kraliyet Ailesinin Kıymetli Mensupları,

Sayın Parlamento Başkanı,

Sayın Başbakan,

Değerli Misafirler,

“Mutlu insanlar diyarı” olarak bilinen Danimarka ile ülkemiz arasındaki ilk Devlet Ziyareti vesilesiyle bugün aranızda bulunmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

Nazik davetleri ve Kopenhag’a gelişimizden itibaren gösterdikleri sıcak misafirperverlik için, Majesteleri Kraliçe ve Altesleri Prens’e şahsım, eşim ve heyetim adına bir kez daha teşekkür ediyorum.

Majesteleri,

Kıymetli Misafirler,

1756 yılında imzalanan ve tarihimizde bir ilki teşkil eden Dostluk, Seyr-i Sefain ve Ticaret Anlaşması şu şekilde başlamaktadır.“Osmanlı Devleti ile Danimarka Krallığı arasında ebedi barış ve samimi dostluk tesis edilecektir.”

Memnuniyetle müşahede ediyoruz ki, 258 yıllık köklü bir maziye dayanan Türkiye-Danimarka ilişkilerine damgasını vuran ilkeler, tam da bu dostluğu yansıtan ortaklık ve işbirliğidir.

İşte bu anlayış temelinde, Danimarka, ilk diplomatik temsilcisi olarak Askeri İşler Bakanı Gaehler’i İstanbul’a göndermiştir. Keza bu anlayış temelinde, Danimarka Prensi Aldemar tam 140 yıl önce İstanbul ve Çanakkale’yi ziyaret etmiştir.

Bu anlayış, 1925 yılında imzalanan Dostluk Anlaşması ile bir kez daha teyit edilmiştir. İki ülke ve halkları, çok yönlü etkileşimlerini bugüne kadar sürdürmüştür. Bu müstesna ilişkilerin mücessem izleri, bilimden sanata, kültürden edebiyata kadar birçok alanda etkisini hissettirmektedir.  Çocukluğumuzun unutulmaz yazarlarından Andersen, halklarımız arasında gönül köprüleri inşa eden önemli bir isimdir. Nitekim, Andersen’in 1841 yılında geldiği İstanbul’la ilgili "Bir Şairin Çarşısı" isimli kitabı, halklarımızın birbirini daha iyi tanımalarını sağlamıştır.

Ayrıca, Türkiye’de ilköğretim çağındaki çocuklarımıza tavsiye edilen 100 Temel Eser arasında Andersen Masalları da yer almaktadır.

1893 yılında Orhun Kitabelerini çözen Danimarkalı dilbilimci ve Türkolog Wilhelm Thomsen ise, eski dönem Türk tarihinin aydınlatılmasında çığır açmıştır. Bu önemli başarısı nedeniyle, dönemin Sultanı Mehmet Reşad (V. Mehmet) tarafından Birinci Derece Osmanlı Nişanı ile taltif edilmiştir.

Başkent Ankara’da bir caddeye Thomsen’in isminin verilmesiyle, Türkiye-Danimarka dostluğu adeta ölümsüzleştirilmiştir.

Majesteleri,

Kıymetli Misafirler,

Günümüzde de ilişkilerimizi bu köklü temel üzerinde sürdürmek kararlılığındayız. Esasen ortak çıkarlarımız ve aynı değerler ailesine mensubiyetimiz çerçevesinde NATO, AGİT ve Avrupa Konseyi gibi kuruluşlarda işbirliği yapıyoruz. En kısa sürede AB üyelik sürecimizi de sonuçlandırarak, ilişkilerimize yeni bir boyut eklemek istiyoruz.

Bu vesileyle, Türkiye’nin AB’ye katılım sürecine en başından itibaren çok güçlü destek veren Danimarkalı dostlarımıza teşekkür ediyorum.

Öte yandan, ihtilafların silahlı çatışmaya dönüşmeden çözülmesi için Finlandiya ile birlikte BM bünyesinde kurduğumuz Arabuluculuk Dostlar Grubu’na, Danimarka’nın da katılmasından büyük memnuniyet duyduk. Şüphesiz Danimarka’nın iştiraki, bu grubun gücüne güç katacaktır.

Çok taraflı işbirliği, Danimarka ile ilişkilerimizin sadece bir boyutudur. Bir diğer önemli boyut, halklarımız arasındaki beşeri bağlardır.

Sayıları 65 bin dolayındaki Türk toplumu, Danimarka’daki en kalabalık yabancı gruptur. Yaşadıkları toplumla bütünleşen ve II. Dünya Savaşı’nın ardından Danimarka’nın yeniden imarında önemli rol oynayan bu insanlar, ülkelerimiz arasındaki dostluk köprülerini pekiştirmektedir.

Ayrıca, her yıl ülkemizi 400 bin Danimarkalı turist ziyaret etmektedir. Bir başka ifadeyle, Danimarka halkının yaklaşık %7’sini ülkemizde misafir ediyoruz. Türkiye’yi kendilerine ikinci vatan edinen Danimarkalı dostlarımızla birlikte bu insanlar, halklarımız arasındaki dostane bağların en güçlü halkalarından birini teşkil etmektedir.

Bu güçlü temel üzerinde ikili ilişkilerimizi de ilerletmek azmindeyiz. Bilhassa, Danimarka’nın öncülük ettiği sosyal devlet, yenilenebilir enerji, ilaç ve kimya sanayii ile bilgi ve iletişim teknolojileri gibi alanlarda işbirliğimizi geliştirmek istiyoruz.

Türk özel sektörünün seçkin temsilcileriyle birlikte geldiğim Kopenhag’da, bugün iştirak ettiğim Türkiye-Danimarka Ticaret ve Yatırım Forumu’nun, bu anlamda çok önemli bir işlevi yerine getirdiği kanaatindeyim.

Avrupa’nın en yeşil başkentine gerçekleştirmekte olduğum bu tarihi ziyaretin, mazisi yüzyıllara dayanan dostluğumuzu her alanda perçinlemesini temenni ediyorum.

Son olarak, Andersen’in zamanında İstanbul için yaptığı şu çarpıcı tasviri, bugün bütün ihtişamıyla bizleri karşılayan “tüccarlar limanı” Kopenhag şehriyle ile ilgili olarak ben de tekrarlamak istiyorum.

“Karşımızda sadece rüyalarda görebileceğimiz bir güzellik duruyordu… Üstüne büyülü bir sis perdesi çöken bu muhteşem şehrin denizini, güneşte pırıl pırıl parlayan gemiler süslüyordu... Yeşile çalan parlak gökyüzünün altında böylesine bir güzelliği daha önce hiç görmemiştim.”

Bu duygu ve düşüncelerle, kadehimi Majesteleri Kraliçe II. Margrethe ve Altesleri Prens Henrik'in sağlık ve mutluluğu ile ülkelerimiz ve halklarımız arasındaki kadim dostluğun parlak geleceğine kaldırıyorum

Yazdır Paylaş Yukarı