Polonya Cumhurbaşkanı Sayın Bronislaw Komorowski Onuruna Verdikleri Resmi Akşam Yemeğinde Yaptıkları Konuşma

05.03.2014
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Dostum, Cumhurbaşkanı Sayın Komorovski,

Saygıdeğer Anna Hanımefendi,

Değerli Misafirler,

Zat-ı Devletlerini, Muhterem Eşinizi ve heyetinizin kıymetli üyelerini ülkemizde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyuyorum.

Ziyaretiniz, köklü devlet geleneğine sahip ülkelerimiz arasında diplomatik ilişkilerin tesisinin 600. yıldönümüne tekabül etmektedir. Tarihte ilişkileri bu kadar uzun soluklu ve yoğun olan çok fazla devlet yoktur. Bu köklü geçmişten çıkarttığımız en önemli ders, dostluk ve işbirliğinin rekabetten çok daha kıymetli olduğudur.

Bu tarihi vesileyle ülkemize gelen siz Polonyalı misafirlerimize en samimi duygularımla hoşgeldiniz diyorum.

Sayın Cumhurbaşkanı,

İlişkilerimizin altı asra yayılan mazisi, siyasi olduğu kadar beşeri bağlarımızın da temelini oluşturmaktadır. Nitekim, tarihe mal olan birçok Polonyalı, ortak kültürümüze ve ilişkilerimize kattıkları zenginlikle hatırlanmaktadır. Bu yoğun etkileşimin izleri, günümüzde de etkisini güçlü şekilde hissettirmektedir.

Misal vermek gerekirse, 17’inci yüzyılda İstanbul’daki Lehistan Büyükelçisi, dönemin en önemli Türkçe sözlük ve gramer kitabını kaleme almıştır.

Osmanlı Saray müziğini notalara kaydeden ilk isim, bizdeki adıyla Ali Ufki Bey, sizde bilinen adıyla Voyçek Bobovski’dir. Yarın birlikte açılışını yapacağımız 600. Yıl Sergisi’nde eserleri yer alan Şılebovski, Osmanlı Saray ressamıdır.

Sultan Abdülmecid’in, iadeleri için yapılan baskılar karşısında "tacımı veririm, tahtımı veririm, ama Devletime sığınanları asla geri vermem” diyerek sahip çıktığı Polonyalılar, ortak tarihimize altın harflerle kazınmıştır.

Köklü tarihimiz boyunca Türkiye'ye gelen ve kendilerini bağımsızlık mefkûresine adayan bu kadirşinas Polonyalı dostlarımız, bizim de kahramanlarımız olmuştur.

Prens Adam Çartoriski liderliğindeki Polonyalıların, Türkiye’yi kendilerine ikinci vatan edinmelerini sağlayan anlayış budur.

Polonya’yı 1795-1918 arasında tarih sahnesinden silmeyi hedefleyen meşum teşebbüsün tanınmadığı bu topraklarda, iki ülke halkı tarafından yaygın biçimde kabul edilen rivayete göre, Lehistan Büyükelçisinin yerini Osmanlı Sarayı’nda 123 yıl boyunca hazır tutan dostluk anlayışı da budur.

Ömrünün son dönemini İstanbul’da geçiren Polonya’nın milli şairi Mikyeviç’e, şu sözleri söyleten dostluk ruhu da yine budur.

"Polonya’nın komşu düşmanları tarafından ezilmesine hiçbir devletin ses çıkartmadığı günlerde tek dostumuz Türkler olmuştur. …Koleradan öleceğimi önceden bilsem de İstanbul'a yine gelirdim. Çünkü Fransa'da bir İlim Akademisi’nin umumi katibi olmaktansa, bir Türk taburunun katibi olmayı tercih ederim."

Benzer şekilde, “Türk atları Vistül Nehri’nde su içmeden Lehistan kurtulmaz” sözünün Polonya’da kulaktan kulağa yayılmasını sağlayan anlayış keza budur.

Türk askerlerinin Leh dostlarıyla Galiçya Cephesi’nde savaştığı Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Polonya’nın bağımsızlığını kazanmasıyla, esasen bu kehanet gerçekleşmiştir.

Aramızdaki köklü dostluğun günümüzdeki en müşahhas nişanesi, yarın ziyaret edeceğiniz Polenezköy, ya da sizde bilinen adıyla Adampol’dür. İstanbul’un bu güzide beldesi, kadim dostluğumuzun ilelebet en canlı şahidi olacaktır.

Kıymetli Misafirler,

Dostluğumuzun böylesine derin olduğu Polonya ile ilişkilerimiz, Cumhuriyet döneminde de güçlü biçimde sürdürülmüştür. Nitekim Polonya, Lozan Anlaşması’ndan bir gün önce Türkiye’yi tanımıştır.

Cumhuriyetin ilk yıllarında, Polonyalı mühendis ve uzmanlar ülkemizde çok önemli görevler üstlenmişlerdir. Benim de memleketim olan Kayseri’deki fabrikada, 1930’lu yıllarda Polonya tasarımı, P-24 tipi uçak üretilmiş olması, bu kapsamdaki işbirliğimizin en güzel örneğidir.

Eski dostlar olan Türkiye ve Polonya, Soğuk Savaş’ta ayrı kamplarda yer alsalar da, 1990’larda yeniden kucaklaşmışlardır. Polonya’nın demokratik Avrupa’ya geri dönüşü, halkınızı olduğu kadar Türkleri de memnun etmiştir.

Bu vesileyle, Polonya’nın demokrasiye geçişinin 25’inci, NATO’ya üye oluşunun 15’inci ve AB’ye üye oluşunun 10’uncu yıldönümünü en kalbi duygularımla tebrik ediyorum.

Polonya ile bugün sadece iki dost ve müttefik değiliz. Aynı zamanda AGİT ve Avrupa Konseyi gibi platformlarda müşterek ilke ve değerlerimizi savunuyoruz. Ayrıca, Avrupa’nın geleceğine yönelik olarak kader birliği yapmak kararlılığındayız.

Stratejik tercihimiz olan AB üyeliğinin, Polonya ile işbirliğimize ilave boyutlar kazandıracağını düşünüyoruz. Bu vesileyle, Polonyalı dostlarımızın AB katılım sürecimize verdiği destek için bir kez daha teşekkür ediyorum. Desteğinizin güçlü ve görünür biçimde devam edeceğine güveniyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı,

Kıymetli Misafirler,

Güçlü bir temel üzerine inşa edilen ilişkilerimizi, genç nesiller geleceğe taşıyacaktır. Bugün 2 binden fazla Türk gencin, Polonya’daki üniversitelerde eğitim görmesi, ilişkilerimizin geleceğine güvenle bakmamızı sağlamaktadır.

Diplomatik ilişkilerimizin tesisinin 600. yıldönümü vesilesiyle Türkiye’de ve Polonya’da düzenlenecek etkinliklerin de, kadim dostluğumuzu ve ilişkilerimize damgasını vuran işbirliği ve ortaklık ruhunu pekiştireceğine olan inancım tamdır.

Bu düşüncelerle, Türkiye ve Polonya halkları arasındaki dostluk, iyi niyet ve hoşgörünün tüm dünyaya örnek oluşturmasını diliyor, kadehimi, Zat-ı Devletleri ve Muhterem Eşinizin sağlık ve mutluluğu ile Türkiye-Polonya dostluğunun parlak yarınlarına kaldırıyorum.

Yazdır Paylaş Yukarı