29. İSEDAK Toplantısı'nda Yaptıkları Konuşma

20.11.2013
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Sayın Genel Sekreter,

Sayın Bakanlar,

Değerli Delegeler,

Hanımefendiler, Beyefendiler,

Dost ve kardeş ülkelerin temsilcilerini 29. İSEDAK Toplantısı vesilesiyle ülkemizde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyuyoruz. Hepiniz İstanbul’a “hoş geldiniz”.

Kuruluşundan bu yana üye ülkelerimiz arasındaki dayanışma, kardeşlik ve işbirliğinin pekiştirilmesine önemli katkılarda bulunan İSEDAK, günümüzde de aynı işlevini sürdürmektedir. Bugün burada yapacağınız görüşmelerin, işbirliğimizin ilerletilmesinde yeni ufuklar açacağına inanıyorum.

Kıymetli Misafirler,

Dünyamız, siyasi ve ekonomik çalkantıların sürdüğü zor bir dönemden geçiyor. İslam âlemi, bu zorluklardan ziyadesiyle etkilenmektedir.

Bir yandan, küresel ekonomik krizin beraberinde getirdiği durgunluk, işsizlik ve yoksulluk gibi sorunlarla karşı karşıyayız. Kriz, zengin ile fakir arasındaki makasın giderek açılmasına yol açmaktadır. Bunun, toplumsal etkileriyle baş etmek zorundayız.

Diğer yandan, İslam âleminin bir kısmı alevler içindedir ve her gün yüreklerimizi dağlayan görüntülerle karşı karşıyayız.

2003 yılında Tahran’da düzenlenen İİT toplantısında belirttiğim gibi, kronikleşen iyi yönetişim, adalet ve özgürlük açığı, İslam âlemindeki bazı rejimlerin sonunu getirmiş, bazılarının da çatırdamasına yol açmıştır. Kardeş ülke halklarının bir bölümünde iç çatışma ve çekişmeler, tüm şiddetiyle sürmektedir.

Yanı başımızda, Suriye’deki iç savaş bir milletin kendi kendini tüketmesine yol açmaktadır. Yaklaşık üç yıldan bu yana devam eden Suriye’deki iç savaş sonucunda 100 binden fazla insan hayatını kaybetmiştir. Milyonlarca insan evlerini, yurtlarını ve yakınlarını terk ederek komşu ülkelere göç etmiştir.

Tüm bu gelişmeleri hüzünle, yüreklerimiz burkularak takip etmekteyiz. Çatışma ortamında nefretle yetişen nesiller, şimdiden gelecekteki çatışmaların tarafı haline getirilmekte ve kısır bir döngünün parçası olmaktadır.

Bu tür sorunların çözümü için üye ülkelerimize daha fazla sorumluluk düşmektedir. Şayet İslam âlemini ilgilendiren sorunlara biz çözüm arayıp getirmezsek, başkaları kendi çözümlerini dayatacaktır. Evimizi düzene koymak, herkesten önce bizim sorumluluğumuzdur. Yangın evimizdeyse, komşumuzdaysa; söndürmek herkesten önce bizim meselemizdir. Aksi halde yaşanacakların maliyeti, hepimiz için çok büyük olacaktır.

Bu yüzden, tüm üye ülkeleri “bizim sorunlarımıza”, “bize ait çözümler” getirilmesi için çabalarını arttırmaya davet ediyorum.

Sorunların devamı, İslam dünyasının tekamülü bakımından büyük önem taşıyan tabii ve beşeri kaynaklarımızdan layıkıyla istifade edilmesini de zorlaştırmaktadır.  Süregiden istikrarsızlık ve belirsizlik ortamı, iktisadi ve ticari gelişmemizin önündeki temel engellerden biridir.

Küreselleşmenin çok ileri boyutlara ulaştığı bir devirde, bu tür sorunlara işbirliği ve ortaklık ruhuyla elbirliğiyle çözüm aramalıyız.

Kıymetli Misafirler,

Başkanlığını yürüttüğüm İSEDAK’ın öneminin, bu şartlar altında bir kat daha arttığına inanıyorum.

İSEDAK, hiç şüphesiz, son dönemde karşılaştığımız ekonomik ve sosyal sıkıntıların aşılmasına yardımcı olacak enstrümanların geliştirileceği en doğru adrestir.

Bu yöndeki çalışmalarımızı kamu kuruluşlarıyla sınırlı tutma lüksüne sahip değiliz. Sermayenin sınır tanımadığı çağımızda, özel sektörü de çözüm reçetelerine dahil etmek zorundayız. Zira, sürdürülebilir kalkınma ve ilerlemenin yolu, doğrudan yatırımların arttırılmasından geçmektedir.

Bu yılki İSEDAK toplantısının temasının “İİT Üyesi Ülkelere Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının Akışının Arttırılması” olarak belirlenmesi, bu açıdan son derece isabetlidir.

Geniş bir coğrafyaya yayılan İSEDAK ülkeleri, farklı sermaye birikimlerine, tasarruf düzeylerine ve yatırım ihtiyaçlarına sahiptir.

Birçok zengin İslam ülkesi, ciddi ölçüde ticaret fazlası vermektedir. Bu ülkelerde sermaye birikimi hayli yüksektir. Bu çerçevede, 2009’da 101 milyar Dolar olan İİT ekonomilerinin cari işlem fazlasının, 2012’de 350 milyar Dolar’a yükselmesi elbette sevindiricidir.

Ancak tablo, her ülke açısından bu kadar olumlu değildir. Kantarın öteki ucunda, genç ve dinamik nüfuslarıyla, üretim ve istihdam arayışında olan Müslüman ülkeler yeralmaktadır.

Yapılması gereken ilk iş, İSEDAK ülkeleri arasındaki sermaye hareketliliğini arttırmaktır. Daha yalın bir ifadeyle, sermayedarlar ile yeni iş, üretim ve yatırımlar için sermayeye ihtiyaç duyanları biraraya getirmektir.

Bu doğrultudaki gayretlerimizin neden yoğunlaştırılması gerektiğini, bazı istatistiki verilere dayanarak anlatmak istiyorum.

Halihazırda İSEDAK ülkeleri, dünya genelindeki Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının sadece %10’unu cezbedebilmektedir. Bu oran, gelişmiş ülkelerde %42’dir.

Ayrıca İSEDAK üyelerine yapılan doğrudan sermaye yatırımlarının %71’i, sadece 10 ülkeye odaklanmış durumdadır.

Bu itibarla, üye ülkeler arasındaki sermaye hareketliliğini arttırmak kadar, diğer küresel aktörlerden sermaye akışını hızlandıracak adımları da atmak zorundayız.

Kendi tasarrufları, kalkınmalarının sağlanması için yeterli olmayan ülkelerin, yabancı sermayeyi ülkelerine çekmek için gerekli şartları hazırlamaları gerektiğinin bilincine varmaları şarttır.

Bunun yöntemi, siyasi istikrar ve kamu düzenini sağlayacak kapsamlı yapısal reformlardır. Hukuki altyapıların, sermayeyi cezbedecek şekilde hazırlanması elzemdir.

Bunun sebebi çok basittir. Hiçbir ülke ya da yatırım şirketi, bir ülkeye gözü kapalı yatırıma yönelmez. Sermaye sahiplerinin yatırım kararı alırken en fazla dikkat ettiği husus güvendir. Güven sağlamanın yolu ise siyasi istikrar, hukuki güvence, öngörülebilirlik ve şeffaflıktan geçmektedir.

Ülkelerimiz ve halklarımız için teknoloji transferi, istihdam, büyüme, kalkınma ve refah peşindeysek, kısa vadeli reçetesi ne kadar ağır olursa olsun, yapısal reformları kararlılıkla hayata geçirmeliyiz.

Kıymetli Delegeler,

Ekonomik ve ticari işbirliğimizi geliştirmek amacıyla kurulan ve ülkelerimizi küresel ekonomik sistemle daha iyi entegre etmeyi hedefleyen İSEDAK, üye ülkelerimiz arasında bilgi, tecrübe ve iyi uygulamaların paylaşımını her geçen gün arttırmaktadır.

Bu platformu daha etkin hale getirmek için geçen sene Mekke’de yapılan 4. Olağanüstü İslam Zirvesi’nde yeni İSEDAK Stratejisi’ni kabul ettik. Stratejinin uygulanması için atılan adımları memnuniyetle takip ediyorum.

Yeni Strateji, esasen tüm başarılı entegrasyon modellerinde tatbik edilen ilkelere dayandırılmıştır.

Bu çerçevede, nihai aşamada malların, fikirlerin, sermayenin ve insanların serbest dolaşımını, dayanışmamızın arttırılmasını ve daha iyi yönetişimi hedefleyen adımların atılması öngörülmüştür.

Bu doğrultudaki çalışmalarımızı altı ana başlık altında özetleyebiliriz. Bunlar ticaret, ulaştırma ve iletişim, tarım, turizm, yoksullukla mücadele ve mali işbirliğidir.

Bu vesileyle, Stratejinin kabulü için verdikleri destekten, Çalışma Grupları ve proje teklif sürecine aktif katılımlarından ve yürütülen başarılı çalışmalardan dolayı, tüm üye ülkelere teşekkür ediyorum.

Kıymetli Misafirler,

Konuşmamın bu bölümünde, kıymetli desteğinizi esirgemeyeceğine inandığım, İSEDAK gündemindeki bazı önemli proje ve çalışmalara değineceğim.

İşbirliğimizin itici gücünü oluşturan ticaret alanında, Tercihli Ticaret Sistemi’ne özellikle dikkat çekmek istiyorum. Bu vesileyle, Ticaret Sisteminin bir an evvel hayata geçirilmesine yönelik adımların atılmasına ilişkin çağrımızı yineliyorum.

Ayrıca, kısa adı SMIIC olan İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü’nün kurumsallaşma çalışmalarının tamamlanması için, tüm üye ülkelerin kıymetli desteklerini beklediğimizi hatırlatmak istiyorum.

Standardizasyon, hiç şüphesiz ticaretin serbestleştirilmesi ve tarife dışı engellerin kaldırılması bakımından çok önemlidir. Kıymetli desteklerinizle çalışmalarını sürdürecek SMIIC, İslam coğrafyasında ticaretin geliştirilmesine önemli katkılar sağlayacaktır.

İSEDAK bünyesinde son yıllarda mali işbirliği alanında da ümit verici adımlar atılmaktadır.

Bu çerçevede, İİT Üyesi Ülkeler Menkul Kıymetler Borsaları Forumu, İSEDAK Sermaye Piyasaları Düzenleyici Kurumları Forumu ve İİT Merkez Bankaları ve Para Otoriteleri Toplantıları çok önemli işlev görmektedirler.

Bilhassa Menkul Kıymetler Borsaları Forumu bünyesinde geliştirilen İSEDAK-50 Shariah (Şeriya) Endeksi’nin, dost ve kardeş ülkelerimiz arasında sermaye akışının arttırılmasına büyük katkı yapacağına inanıyorum.

Keza, ilk toplantısı 12 Aralık’ta düzenlenecek Mali İşbirliği Çalışma Grubu’nun, bu alandaki işbirliğimizin derinleştirilmesine yardımcı olacağı kanaatindeyim.

Bir diğer işbirliği alanı olan turizm alanında İSEDAK Özel Sektör Turizm Forumu’nun çalışmalarını da önemsiyorum.

Bu vesileyle, insanlık vicdanını yaralayan bir konuya daha değinmek istiyorum. İSEDAK ülkeleri geniş bir coğrafyaya ve zengin tabii kaynaklara hükmetmektedir. Ne var ki, üye ülkelerimizden 21 tanesi, En Az Gelişmiş Ülkeler arasında yeralmaktadır. İsraf ve kaynak yönetimindeki sorunlar, yoksullukla bağlantılı toplumsal maliyetleriyle karşımıza çıkmaktadır.

Bu nedenle İSEDAK’ın gündeminde yer alan Kalkınma için İslami Dayanışma Fonu (ISFD), Afrika’nın Kalkınması için Özel Program (SPDA) ve İİT Mesleki Eğitim Programı (OIC-VET) çalışmalarına desteğinizi en güçlü şekilde bekliyorum.

Sayın Bakanlar,

Kıymetli Temsilciler,

İslam âleminin geleceğini ve ekonomik performanslarımızı dolaylı yoldan etkileyebilecek bazı hususlara temas etmekte de yarar görüyorum.

İlk olarak, Yüce Dinimiz ve Müslümanlarla ilgili temelsiz önyargıları körükleyen İslamofobi ciddi bir sorun olarak varlığını sürdürmektedir.

Bu sorunun devamında, kasıtlı kara propaganda faaliyetleri kadar, maalesef bir kısım karanlık ruhlu şahıs ve mahfillerin, mukaddes İslami değerlerimizi, kendi emellerine alet ederek yürüttükleri şiddet ve terör eylemlerinin payı da büyüktür.

Sevgi, hoşgörü ve uzlaşma dini olan İslam ile, maşeri vicdanda mahkum edilen terörü yan yana getirenlere malzeme veren her türlü sapkınlığa karşı mücadele etmeliyiz.

Bizim dinimiz, bir kişiyi haksız yere öldürmekle, bütün insanları öldürmeyi birbirine eş tutmaktadır. Şunu mutlaka zihinlere ve yüreklere kazımalıyız: “İslam’da teröre yer yoktur.”

Eğitimsizlik, manevi boşluk, fakirlik ve gelir adaletsizliği gibi sıkıntıların, bu tür akımları beslediğini göz ardı etmemeli, bu sorunların üzerine kararlılıkla gitmeliyiz.

İslamofobi ile mücadelede kalplerin ve zihinlerin kazanılmasını sağlayacak bir diğer önemli husus, İslam ahlakını en iyi şekilde ekonomik faaliyetlerimize yansıtmaktır.

Üretirken, alırken ve satarken, işimizi en düzgün ve en iyi şekilde yapmak, Müslümanlarla ilgili menfi algılamaların izalesine şüphesiz katkı sağlayacaktır.

Bu çerçevede İSEDAK üyeleri olarak, daha kaliteli üretmenin yanısıra tıp, sanayi, hizmet sektörü ve finans gibi alanlarda, küresel refahı arttıracak yeni buluşlar, yeni enstrümanlar geliştirmemiz de çok olumlu bir etki yapacaktır.

İslam âleminin geleceğiyle ilgili olduğuna inandığım ikinci husus, küresel sorunların çözümü için gayret sarfedilmesidir. İklim değişikliği, fakirlik ve örgütlü suçlarla mücadele, göç,  radikalizm, narkotik ve insan kaçakçılığı gibi küresel sorunlar karşısında daha aktif bir rol oynamamız, hiç şüphesiz İslam ülkelerinin önünde yeni ekonomik ve ticari fırsatlar açacaktır.

Üçüncü olarak geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin yetiştirilmesine dikkat çekmek istiyorum.

Dünyanın her köşesinde, teknolojideki baş döndürücü değişime en çabuk ayak uyduranlar gençlerdir.

Gençlerimizi çağımızın rekabetçi şartlarına hazırlarken, kendi değerlerimizin pekiştirilmesine de özen göstermek zorundayız. Bu kapsamda çok yönlü ekonomik, sosyal ve kültürel programlara ihtiyaç vardır.

Gençlerimizi küresel gelişmelerin ve akımların pasif takipçileri olarak yetiştiremeyiz. Kendi topraklarının hamuruyla yoğurulmuş, yüksek ideallere sahip, yenilikçiliğin peşinde koşan, sadece tüketen değil, araştıran, üreten ve yeni buluşlar geliştiren nesiller yetiştirmeliyiz.

Tüm bu alanlarda ülkelerimiz arasında ortak bir anlayış geliştirilmesinin önemine bir kez daha işaret etmek istiyorum.

Kıymetli Misafirler,

Sözlerime son verirken, tüm misafirlerimizi ülkemizde ağırlamaktan duyduğumuz memnuniyeti yineliyor, görüşmelerinizin tüm üye ülkelerimiz açısından hayırlı neticelere vesile olmasını temenni ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Yazdır Paylaş Yukarı