Hindistan Cumhurbaşkanı Pranab Mukherjee Onuruna Verilen Resmi Akşam Yemeğinde Yaptıkları Konuşma

07.10.2013
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Sayın Cumhurbaşkanı,

Değerli Misafirler,

 

Zat-ı Devletlerini, Muhterem Kerimelerini ve heyetinizin kıymetli üyelerini Türkiye’de ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyorum.

Hindistan’dan Türkiye’ye Cumhurbaşkanı düzeyinde 15 yıl aradan sonra ilk ziyareti gerçekleştiriyorsunuz. Bu anlamlı vesileyle ülkemize gelen siz kıymetli misafirlerimize “hoşgeldiniz” diyor, hepinizi en kalbi hislerimle selamlıyorum.

Diplomatik ilişkilerimizin tarihi kısa gibi görünse de, Türkiye ve Hindistan arasındaki ilişkilerin kökeni asırlar öncesine dayanmaktadır.

Ülkelerimiz arasındaki ilk temas, Seydi Ali Reis’in 1556 yılında çıktığı sefer sırasında Gücerat açıklarında Fil Tufanı’na yakalanmasıyla gerçekleşmiştir. Bu felaket üzerine Babür İmparatoru Hümayun, Seydi Ali Reis’i Delhi’ye davet etmiş ve böylece ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin temelleri atılmıştır.

Halklarımız arasındaki dostluğun da temelini oluşturan bu tarihi olay, ilerleyen dönemde yoğun bir karşılıklı etkileşimin kapısını aralamıştır. Bu etkileşimin izleri, günümüzde de tüm canlılığıyla yaşatılmaktadır.

Dilinizdeki Türkçe kelimeler, bunun en müşahhas nişanesidir. Bugün birbirimize “dost” dediğimizde, gönüllerimiz ve yüreklerimiz kadar dillerimiz de aynı sesleri telaffuz etmektedir.

Bu köklü dostluk ve muhabbet, yakın tarihimizde birçok kez kendini göstermiştir.

Türk insanı, 1912-1913 Balkan Savaşları’nda yaralanan askerlerimize yardım etmek üzere Hindistan'dan İstanbul'a gelen sağlık heyetini hiçbir zaman unutmamıştır.

Hindistan Bağımsızlık Hareketinin liderlerinden Nehru'nun, Türk ordusunun Kurtuluş Savaşı’nda kazandığı zaferleri, üstelik hapishanedeyken kutlaması hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır.

Hindistan ile bu köklü ilişkilerimizin bir nişanesi olarak, Ankara’daki iki caddeye, Avrupa dışında ilk Nobel Edebiyat Ödülü’nün sahibi Hintli şair Tagore  ile büyük devlet adamı Gandhi’nin isimleri verilmiştir.

Saygıdeğer Cumhurbaşkanı,

İki ülke arasındaki dostane ilişkilere, güzel ülkenize 2010 yılında gerçekleştirdiğim ziyaret sırasında tüm canlılığıyla şahitlik etmiştim. Hindistan halkı ve yöneticileri, ziyaretimiz boyunca bizlere çok yakın bir ilgi ve sıcak misafirperverlik göstermişlerdi.

Bu vesileyle, gözden ırak olsak da, gönülden ırak olmadığımızı bir kez daha idrak etmiştik.

İlişkilerimizin tarihi ve beşeri derinliği, günümüzde de işbirliğimizin daha ileriye taşınması için güçlü bir zemin oluşturmaktadır. Bu çerçevede, Hindistan’la ilişkilerimizi, 1951 tarihli Dostluk Anlaşmamızın ruhuna uygun olarak her alanda yoğunlaştırmak ve yeni bir dinamizme kavuşturmak arzusundayız.

Hintli dostlarımızın bu yöndeki iradelerinin ne denli güçlü olduğunu bugün bir kez daha memnuniyetle müşahede ettim.

Bölgelerinin yükselen merkezleri konumundaki Türkiye ve Hindistan, ikili konuların yanısıra Asya coğrafyasında, G-20 bünyesinde ve dünyayı ilgilendiren pek çok başlıkta büyük bir işbirliği potansiyeline sahiptir.

Bu potansiyelden layıkıyla yararlanılması, ikili ilişkilerin itici gücünü oluşturan ekonomik ve ticari bağların pekiştirilmesine bağlıdır.

Esasen iş, yatırım, finans, ticaret gibi alanlardaki işbirliğimizin, müşterek gayretlerimizle kısa süre içinde çok daha ileri safhalara götürülebileceğine inanıyoruz.

Bunun için karşılıklı üst düzey temasların yoğunlaştırılması şarttır. Kısa süre içinde Cumhurbaşkanı düzeyinde karşılıklı olarak iki ziyaret gerçekleştirerek, bu alanda iyi bir başlangıç yaptık. Bu ivmeyi her seviyede güçlü şekilde korumamız gerektiği kanaatindeyim.

Dünyanın gıptayla takip edilen bu iki ülkesi arasındaki ilişkilerde ortaya çıkartılacak sinerji, sadece ülkelerimiz ve halklarımızın değil, bölgelerimizin de yararına olacaktır.

Bu vesileyle, Zat-ı Devletleri’ni Türkiye’de ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti yineliyor, kadehimi Zat-ı Devletlerinin sağlık ve mutluluğu ile dost Hindistan halkının esenlik ve refahına kaldırıyorum.

Yazdır Paylaş Yukarı