Portekiz İş Forumu’nda Yaptıkları Konuşma

07.05.2013
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli dostum Sayın Cumhurbaşkanı,

Sayın Bakanlar,

Değerli Milletvekilleri,

Türkiyeli ve Portekizli iş dünyasının seçkin temsilcileri;

Bugün, iki cumhurbaşkanı olarak sizlere hitap etmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz.

Türkiye ile  Portekiz, birbiriyle müttefik  dost iki ülkedir ve ilişkilerimiz tarihin çok eski dönemlerine kadar gitmektedir.  Son dönemde Türk ve Portekiz ilişkileri yeni bir ivme kazanmıştır. İlişkilerimizin siyasi ayağı gayet mükemmeldir. Türkiye ve Portekiz, NATO’nun çok eski üyelerinden birisidir. Dolayısıyla müttefik iki ülkeyiz. Son yıllarda özellikle ilişkilerimizdeki artışı ekonomi alanında görüyoruz.

2009 yılında Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye'yi ziyaret edip, Türkiye'de birçok görüşme  yaptıktan sonra,  geçen sene de Sayın Başbakanınız  Türkiye'ye gelmişti. O ziyarette  Türkiye ile  Portekiz arasındaki ilişkilerin güçlendirilmesiyle ilgili bir strateji belgesi hazırlanmıştı. Şimdi onları uyguluyoruz. Bugün benim Portekiz’e ,Sayın Cumhurbaşkanının daveti üzerine yaptığım bu resmi devlet ziyaretinde de bu ilişkileri taçlandırıyoruz. Ama hepinizin dikkatini çekmek istediğim şey şu: İlişkilerimiz, güvenlik alanında, siyaset alanında, dış politika alanında, bütün bu alanlarda mükemmel; ama ekonomik alanda baktığımızda, potansiyelin çok gerisinde olduğunu görüyoruz. Her ne kadar son yıllarda iki ülke arasında ticaret  üç  misli artmış ve 1 milyar doları aşmışsa da, potansiyelini  düşündüğümüzde, bunun yeterli olmadığını açıkça görüyoruz. Dolayısıyla daha çok işbirliği yapma imkânı var.

Sizler Avrupa Birliği’nin tam üyesisiniz. Bizler  Avrupa Birliği’yle müzakere yapan bir ülkeyiz. Ama önemli olan başka bir nokta, Avrupa Gümrük  Birliği’ne  Türkiye 1996 yılından bu yana tam üye. Bildiğiniz gibi, iki ülke arasında herhangi bir gümrük sınırlaması yok, mallarımız rahatlıkla hareket edebilir. Biraz önce Türk iş dünyasının değerli temsilcisinin söylediği gibi mallarımızı gönderdiğimiz gibi iş adamlarımız Avrupa Birliği içerisinde rahat hareket edemiyorlar  ve  gerçekten çok haksız vize uygulamalarıyla karşı karşıya kalıyorlarsa bile  bir ekonomik bütünlüğü sağlamış vaziyetteyiz.  Dolayısıyla  yapılması gereken şey, her iki ülkenin iş dünyasının birbirini biraz daha fazla keşfetmesi. Portekizliler aslında dünyayı keşfeden insanlardır.  600 yıl önce sizin cesur kaşifleriniz dünyanın ilk globalleşmesinin adımını attılar, dünyanın birçok coğrafyasını keşfettiler ve Avrupa'yı âdeta bağladılar. Türkler de cesurdur, Türkler de dışarıya çok açılırlar. Onun için her iki ülkenin de geçmiş mirası çok zengindir. Geçmişte çok önemli imparatorluklar kurmuşuz. Lizbon’u ve İstanbul'u ziyaret ettiğimizde, geçmişimizin zenginliğini görürüz. Bugün de tabii ki her iki ülkenin her açıdan gurur duyulacak çok büyük başarıları vardır, ama bugün işbirliğimizi daha da ileri götürebiliriz.

Dün  Sayın Başbakanı   ziyaret ettim. Sayın Başbakanla beraber orada imzalanan bir anlaşma var.  Biliyorsunuz,  bir ekonomik platform kurduk. Bu ekonomik platform  sizleri daha çok yakınlaştırmakla ilgili. Özellikle Portekizli iş adamlarına ve yatırımcılara şunu hatırlatmak istiyorum:  Türkiye gerçekten büyük bir pazar ve büyük bir ekonomi. 75 milyonun üzerinde nüfusumuz var ve büyük bir coğrafyamız  var.  Avrupa Birliği’nin bugün karşı karşıya kaldığı ekonomik krizi biz 10 sene önce yaşadık. 2001 yılında çok derin ve sarsıcı bir ekonomik finans krizi geçirdik. Neredeyse gayri sâfî milli hâsılamızın 4’te birini kaybettik o zaman. Ama ondan ders aldık ve bütün ekonomiyi yeniden yapılandırdık, bankacılık sistemini yeniden yapılandırdık, rekabet edici bir ekonomik düzen kurduk. Bunları yaparken de doğruları halka söyledik ve doğruları büyük bir siyasi kararlılıkla gerçekleştirdik. Bunun neticesini aldık. Bir-iki sene sıkıntı çektik, ama halkımız anlayışla karşıladı. Bir-iki senelik o sıkıntıdan sonra Türk ekonomisinin de önü açıldı, Türk halkının da önü açılmış oldu. Bunun neticesinde Türkiye’de son on senedir Avrupa Birliği’nin ortalama büyümesinden 5 kat daha fazla büyüdü Türkiye. Bunları şunun için söylüyorum: Portekizli iş adamlarının rahat iş yapabileceği bir ortam var Türkiye'de, büyük potansiyel var ve  riskler de minimum. Çünkü Avrupa Birliğiyle müzakere yapıyoruz ve müzakere yaparken Maastricht kriterlerinin neredeyse tamamını gerçekleştirmiş bir ülkeyiz. Borç yükümüz yüzde 60 civarında. Bütçe açığımız yüzde 1.5 civarında ve diğer ekonomik göstergeler de Maastricht kriterlerinin sınırları içerisinde. Dolayısıyla güvenebilirsiniz.

Köklü reformlar yaptık. Hukuk ve ekonomik reformlar el ele gitti. Dolayısıyla şirketleriniz güven içerisinde Türkiye'de çalışabilir. Biliyorum, Portekiz’in çok önemli şirketlerinden bazıları Türkiye'de faaliyet gösteriyorlar. Özellikle İzmir'de, enerji alanında, rüzgar enerjisi alanında önemli şirketlerinizden birisinin yatırımı var. Ticaret de aynı şekilde artabilir. İhracatınızın son yıllarda Türkiye'ye karşı arttığını görüyorum. Türkiye'nin başka bir avantajı da şu ki: Sizin krizden çıkmak için ortaya koyduğunuz ekonomik programa çok büyük bir imkân tanıyor, yeni pazarlar ve yeni coğrafyalar keşfederek ekonomik krizden çıkmayı yine bir araç olarak görüyorsunuz. Türkiye başlı başına büyük bir imkân olduğu gibi, Türkiye'nin çevresi de hep kalkınan ülkeler ve büyük pazarlar. Ortadoğu, Kafkaslar, Orta Asya, Türkiye'nin ve Türk şirketlerinin çok avantajlı olduğu yerler. Bu ülkelerden hangisine giderseniz gidin, sanki Türkiye'ye gitmiş gibi görürsünüz; Türk firmaları, Türk bankaları, Türk şirketlerini, Irak’tan, Mısır’dan, Orta Asya’daki bütün ülkelerde ve Kafkaslar’da  görürsünüz.  Dolayısıyla buralarda sizler beraber çalışabilirsiniz.

Türk şirketleri için de şunu söylemek isterim: Demin söylediğim gibi, dünyaya en açık Avrupa ülkesidir Portekizliler. Dünyayı keşfedenler 600 yıl önce Portekizliler olmuştur. Dolayısıyla bazı Avrupa Birliği üyesi dost ülkeler gibi içe kapanık değil, dışa çok açık bir ülke Portekiz. Latin Amerika koskoca Brezilya’dan başlamak üzere, Afrika’nın çok önemli ülkeleri Portekizce konuşuyorlar. Bunun sebebi de gayet açıktır. Dolayısıyla sizlerin de bu dünyalara gidebilmeniz için Portekizli şirketlerle çok güzel ortaklıklar kurmanız  mümkündür.

Doğrusu bizim bu toplantılardan beklentimiz şu: Birbirinizi biraz tanımanız ve keşfetmeniz. Salona girmeden önce Türk tarafına sordum; “Karşılıklı ilgi nasıl?” dedim. Herkes memnun. Ümit ederiz ki, bunun neticesinde güzel sonuçlar ortaya çıkar. Bizler devlet adamları olarak sizleri teşvik etmek için buradayız.

Şunu da söylemek isterim: Eminim ki, Kültür ve Turizm Bakanımız bahsetmiştir; biz, Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan Türkiye'ye geldiğinde vize meselelerini konuşmuştuk ve Türkiye'nin bu konuları Portekiz vatandaşları için kolaylaştırması istenmişti. 1 Nisan 2013 tarihinden itibaren Portekizli herkes kimlik kartıyla Türkiye'ye gelebilir. Böyle bir kolaylık var. Şüphesiz ki, bu kolaylık iş adamları için ne ifade eder, bunu en iyi siz takdir edeceksiniz. O bakımdan  bu toplantıların netice vermesini arzu ederiz. Bizler yolları döşüyoruz, rayları döşüyoruz ki, sizler bunların üstünde güzelce arabalarınızı sürebilin, güzel işler yapabilin. Portekiz’i ziyaret etmekten duyduğum memnuniyeti tekrar ifade etmek istiyorum. Hem bütün heyetime, hem değerli iş adamlarımıza gösterilen misafirperverlik için çok çok teşekkür ediyorum ve hepinize başarılar diliyorum.

Yazdır Paylaş Yukarı