Muş'ta Onurlarına Verilen Akşam Yemeğinde Yaptıkları Konuşma

18.04.2013
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Önce hepinize hayırlı akşamlar diliyorum.

Hepinizi sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum.

Bugün Muş’ta olmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyorum; ama bu mutluluğumu daha da büyüten şeylerden birisi, uzun bir aradan sonra, 30 yıl gibi uzun bir süreden sonra bu güzel ilimizin ilk defa Cumhurbaşkanlarını aralarında görüyor olması. Bu, tabii ki, benim için ayrı bir gurur kaynağı oluyor.

Daha önce Muş’a çeşitli vesilelerle gelmiştim. Siyasette bulunduğum dönemlerde milletvekili olarak, hükümette bulunduğum dönemlerde bakan olarak gelmiştim. Ama Cumhurbaşkanı olarak, siz de biliyorsunuz ki ilk defa geliyorum. Şunu da açıkça itiraf edeyim ki: Muş’u gerçekten çok gelişmiş, çok ileri gitmiş gördüm. Herkes zihninde son gördüğü fotoğrafı hatırlar. Benim gördüğüm son Muş’la bugün gördüğüm Muş arasında her bakımdan çok büyük farklılığın olduğunu burada ifade etmek isterim ve bundan büyük bir memnuniyet duyuyorum ve inanıyorum ki, 5-10 sene sonra Muş çok daha farklı olacaktır, çok daha güzel olacaktır, çok daha kalkınmış ve gelişmiş olacaktır.

Bu ziyaretimin güzel bir ortamda, güzel bir iklimde gerçekleşiyor olmasından da ayrıca büyük bir mutluluk duyuyorum. Aslında bu programım daha önce planlanmıştı. Bildiğiniz gibi, Cumhurbaşkanınız olarak her ile gitmek istiyorum. Burada da itiraf etmek isterim: sadece Muş 30 senedir Cumhurbaşkanı görmemiş değil. Öyle illerimiz var ki, 40 yılı geçen illerimiz bile var. Dolayısıyla her ilimize gitmeyi çok arzu ediyorum ve bir program çerçevesinde bütün illerimizi de ziyaret ediyorum.

Hatırlarsanız, ilk Cumhurbaşkanı seçildiğimde ilk defa Van’a gitmiştim, oradan Güneydoğu Anadolu’ya geçip Hakkâri, Şırnak, bütün oraları gezmiştim. Sonra bazı batı, Orta Anadolu illerimiz gezmiştim. Nasip bugüne oldu. Ama bu ziyaretimde Türkiye'de güzel bir rüzgârın esiyor olması, çok büyük sorunumuzla ilgili çok büyük ümitlerin tekrar yeşermiş olması, şüphesiz ki bu ziyaretimi çok daha anlamlı hale getirmektedir. Bu vesileyle şunu da hemen paylaşmak isterim ki: Bu ülke hepimizindir, bu memleket hepimizindir. Ülkemizin, memleketimizin, vatanımızın kıymetini muhakkak ki hepimizin de bilmemiz gerekir. Bu ülke bizim ülkemiz olurken, bu ülkenin dört bir yanından, her taraftan büyüklerimiz, dedelerimiz, onların babaları çok büyük acılar çektiler, uğraştılar. Ben yurtdışına gittiğimde, yurtdışındaki şehitliklerimizi muhakkak ziyaret ederim ve oralarda şehitlerimizin ya isimleri olur veyahut da nerelerden geldikleri yazılır. İnanın ki, çok geniş bir coğrafyadandır. Diyarbakır'dan, Samsun’dan, Erzurum’dan, Kars’tan, Edirne’den, Kayseri’den, Muş’tan, her yerden. Hatta öyle ki, daha geniş bir coğrafyamızdan, bütün oralardan, Bosna’dan, Musul’dan, her taraftan şehitlerimizin olduğunu görürüm hep. En son bu toprakların sahibi olmak için verdiğimiz Birinci Dünya Harbinden önceki Çanakkale’ye gittiğinizde -ki, orada, şehitlikte bütün isimler vardır- yine memleketin her şehrinden göreceksiniz.

Dolayısıyla bu ülke hepimizin ülkesidir. Bu ülkede hepimizin hakkı vardır ve hepimiz istediğimiz yerde yaşayabiliriz, istediğimiz yerde çalışabiliriz. Erzurum’da, Muş’ta, Diyarbakır’da, Şırnak’ta, Edirne’de, Tekirdağ’da, nereyi isterseniz. Bu ülkenin sahipleri olarak, tabii ki bu ülkenin en gelişmiş, kalkınmış bir ülke yapılması için de hepimizin arzuları vardır. Bunlar siyasi, demokratik, hukuk, ekonomi, her alanda vardır ve her alandaki sıkıntılarımızı, problemlerimizi aşmak, çözmek hepimizin de vazifesidir. Bu yolda çok büyük gelişmelerin, ilerlemelerin olduğunu görüyorum. Ben daima bu ümidimi korumuşumdur. Problemlerimizi kendi irademizle çözeceğimize hep inanmışımdır. Hepimizde akıl fikir var, Allah hepimize akıl fikir vermiş. Hepimiz bu milletin parçalarıyız, fertleriyiz, hepimiz vicdan taşıyoruz. Eğer memleketimizde bir noksanlık, eksiklik varsa, vicdanlarımıza ters gelen durumlar varsa, bunları düzeltmek hepimizin boynunun borcudur. Bunu bize birisinin söylemesine gerek yok. Dolayısıyla kendi irademizle, kendi kararlarımızla bütün bu sorunlarımızdan kurtuluyoruz ve bunun için de Türkiye'nin en gelişmiş demokratik ülkelerdeki hukuk standartlarına, demokratik normlara yükseltilmesi hep beraber, el birliği içerisinde olacaktır. Bu yolda çok önemli gelişmeler vardır. 4 sene, 5 sene, 10 sene önceye baktığımızda, bazı konular tabuydu âdeta, konuşamazdık bunları. Bugün bütün bunlardan kurtulduğumuzu görüyoruz. Burada önemli olan şey, özgüven içinde olmamız, hepimizin birbirimize güvenmemiz. Büyük bir devlet, büyük bir ülke olduğumuz için özgüven içinde olmamız gerekir.

Geçenlerde de söyledim; biz bir imparatorluk değiliz. Türkiye Cumhuriyetinin sınırları bellidir, hukuku bellidir. Ama biz, geçmişte çok büyük imparatorlukların sahibi olduk. Türkiye Cumhuriyeti de onun bir noktada bakiyesi, devamıdır. Bugün imparatorluk değiliz, ama onun özgüvenini taşımamız gerekir. Böyle bir anlayış içerisinde, bütün farklılıklarımızı zenginlik olarak görmemiz gerekir. Muş’un kendine has farklılıkları var, Diyarbakır'ın kendine has, Kayseri’nin kendine has. Rize’ye, Trabzon’a giderseniz, orada kendine has farklılıklar, çeşitlilikler var. Bunların hepsi bu ülkenin zenginliğidir. Hepsine saygı duyacağız, hepsini bu ülkenin gerçekleri olarak göreceğiz ve ondan sonra da hepimiz geniş, yüksek demokratik standartlar içerisinde, bu ülkenin birliği, beraberliği içerisinde, üniter yapısı içerisinde hep beraber büyük bir kardeşlik ruhu içerisinde yaşayacağız.

Bugünlerde bu problemlerden kurtulmak için önemli çabalar var. Bu önemli çabalar inşallah hep netice verecektir. Herkesin olumlu, yapıcı olarak çalışması gerekir tabii, herkesin katkı vermesi gerekir ve kardeşliğin lafta kalmaması gerekir. Gerçek kardeş olabilmemiz için, hepimizin birbirine saygı göstermesi gerekir. Onun için, hep bu ülkede iyi şeyler olacak demişimdir, iyi şeylerin olması için hep gayret sarf etmişimdir.  Yeri gelmiştir, bunlarla ilgili işler yapmışımdır. Bugün inşallah bu iyi şeylerin bütün yurt sathında gerçekleşeceğine de hep inanıyorum.

Değerli misafirler;

Muş iyi, güzel, ama daha da kalkınmaya ihtiyacı var. Bunu biliyoruz. Bugün sabahtan beri gezdim, bilgiler aldım, brifingler aldım, önce Vali beyden, sonra Belediye Başkanımızdan. Tabii ki, bütün milletvekilleriyle beraberken onlardan dinledim, üniversiteyi ziyaret ettim, garnizonu ziyaret ettim, herkesten bilgiler aldım. Güzel gelişmeler var, ama daha çok şeyler yapmamız lazım. Her şeyden önce Muş Ovası’nı değerli yapmamız lazım toprak olarak, verimli yapmamız lazım. Ekonomik olarak getirisi çok yapmamız lazım. Bunun için de büyük projeler gerçekleştiriliyor. Nasıl ki Harran kupkuru topraklardı, su geldi, altın değerinde oldu. Cenâb-ı Allah buraya da farklı bir şey vermiş, burada da su çok. Toprağın altında su o kadar çok ki, bu suların çekilmesi lazım, toprağın kullanılabilir hale gelmesi lazım. Onun için büyük kanallar yapılıyor, drenaj kanalları yapılıyor. Bunlarla ilgili bilgi aldım. Bunları süratli bir şekilde tabii ki bitireceğiz inşallah. O zaman Muş’un nasıl büyük bir tarım şehri olduğunu, ziraatın geleneksel değil modern yapıldığını, ne kadar çok gelir getirdiğini, ne kadar çok zenginlik getirdiğini inşallah hep beraber göreceğiz. Tabii ki, ona dayalı sanayi olacak, ona dayalı hayvancılık olacak. Bütün bu büyük projeler devletimizin, hükümetimizin daima önündedir ve bunlar hep olacaktır. Memnuniyetle üniversitenin geliştiğini gördüm. Üniversitenin bir şehre lokomotiflik yapması gerekir. Bugün üniversite hocalarıyla da yaptığım toplantıda onlara hep söyledim; “Siz Muş’u alacaksınız, başka bir seviyeye çıkartacaksınız. Onun için, Muş Alpaslan Üniversitesini taşıdığınıza göre, bu şehre, bu bölgeye çok katkınız olacak sizin. Madem siz bilim adamlarısınız, mademki siz en çok okumuş, görmüş, vizyon sahibi insanlarsınız, o zaman bu şehre hepinizin katkısı olacak. Şehirle çok iç içe olacaksınız; ama iç içe olurken, şehri alıp yukarı çıkartmak için iç içe olacaksınız.” Hükümetin de üniversiteye çok büyük destek verdiğini gördüm. Bazı temeller attık. İnşallah kısa süre içerisinde orası da çok daha gelişecek ve bölgenin bir ilim yuvası haline gelecektir.

Bütün bu güzel şeyler bu halkın hak ettiği şeylerdir. Halkımız, vatandaşlarımız çok fedakârdır gerçekten, çok da kadirşinastır, yapılan iyilikleri bilir ve bazen talep etmekte de çekinir. Onun için, devleti idare edenler görecektir. Devleti idare edenler, hepsi halkın hizmetkârlarıdır. Demokraside böyle. Hepimiz sizlerin oylarıyla seçiliyoruz; milletvekilleri, hükümet, cumhurbaşkanı, herkes, direkt veya dolaylı. Dolayısıyla herkes halka hizmet için vardır. Halka hizmetin de Hakk’a hizmet olduğunu bilen bir kültürden geliyoruz hepimiz. O bakımdan, Muş’ta gördüğüm şeylere sevindim, ama noksanlıkları da yakından gördüm. Onlar da inşallah kısa süre içerisinde hep tamamlanacak.

Havaalanının ne kadar işlediğini gördüm. Her gün birkaç sefer var artık. Eskiden havaalanı vardı, ama başka amaçlar için vardı. Öyle değil mi? Ama şimdi, görüyorsunuz, Ankara, İstanbul, her taraf bağlantılı. Sadece devlet havayolları değil, özel havayolları artık uçmaya başlıyor. Bu büyük projeler gerçekleşmeye başladıkça, ilerledikçe, buraya çok büyük bir yatırımcı akımı da söz konusu olacak. Çünkü buralar hâlâ bakir yerler. Türkiye'nin başka şehirlerine çok yatırımlar yapılmıştır, ama buralara çeşitli sebeplerden dolayı gelip yatırımlar yapılamamıştır. Onun için en bakir yerlerdir ve bu güven ortamı, bu huzur ortamı, bu kardeşlik ortamı, memleketteki bu barış ortamı pekiştikçe göreceksiniz ki, bunların nimetlerini hep beraber göreceğiz, hep beraber kazanacağız.

Bugün sabahtan beri buradaydım. Bu geceyi de burada, sizlerle beraber geçireceğim. Allah nasip ederse, yarın da inşallah Bingöl’e gideceğiz.

Tekrar hepinize sevgilerimi, muhabbetlerimi sunuyorum. Burada olan sizler Muş’un aslında temsilcilerisiniz. Herkesi bu salona koyamayacağımıza göre, onların çeşitli temsilcileri var; sivil toplum örgütleri, siyasi partiler başta olmak üzere, dernekler, vakıflar, hepsinin temsilcileri. “Burada herkes var” dedi Vali bey. Tabii ki, devletin değerli bürokratları, sizlere hizmet için burada olanlar, onlar hep beraber. Dolayısıyla sizler Muş’u temsil eden insanlarsınız. Bir kez daha hepinize teşekkür ediyorum. Bugün gün boyunca Muş’taki bütün vatandaşlarımın çok büyük sevgisini, muhabbetini gördüm. Onlar için teşekkür ediyorum. Hepinizin ailelerinize, dostlarınıza, yakınlarınıza selamlarımı götürmenizi de rica ediyorum hepinizden.

Tekrar hepinize başarılar diliyorum ve hepinizi Allah'a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun.

Yazdır Paylaş Yukarı