İsveç Başbakanı Fredrık Reınfeldt İle Düzenledikleri Ortak Basın Toplantısı

12.03.2013
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Basın Mensupları,

Majesteleri Kral Carl Gustaf’ın davetine icabet edip İsveç’e Türkiye’den ilk Devlet Ziyareti’ni gerçekleştirmekten tabii ki büyük bir mutluluk duyuyorum. Bu vesileyle Majestelerine ve İsveç Hükümetine, bu nazik davetlerine ve şimdiye kadar yaşadıkları acı kayıp ve büyük üzüntüye rağmen gösterdikleri misafirperverliklerine çok teşekkür ediyorum.

Ayrıca bugün sabah öğrendim, bizim güvenliğimizden sorumlu bir güvenlik memurunun hayatını kaybettiğini duydum. Buna da çok üzüldüm. Ailesine başsağlığı diliyorum, meslek arkadaşlarına da metanet temenni ediyorum.

Türkiye ile İsveç arasındaki ilişkilerin tarihi çok eski, Sayın Başbakan da söyledi. Aslında biz dostluk, güvenlik, ittifak anlaşmasını 1700’lü yıllarda imzalamışız. Ta o zamanlarda serbest ticaret anlaşması imzalamışız. Dolayısıyla çok eski bir dostluk ama dostluğumuz bugün de çok güçlü. Her seviyede ziyaretler gerçekleştiriyoruz. İlişkilerimizde gayet iyiyiz.

Türkiye ve İsveç birçok konuda, ikili ve global meselelerde çok yakın istişare içerisinde. Biraz önce Dışişleri Bakanlarımızın imzaladığı stratejik ortaklık belgesi de bunun en güzel işaretidir. Sayın Başbakan’ın da söylediği bu konuları ele aldık. Siyasi konuları şöyle bir gözden geçirdik.

İsveç’in Avrupa Birliği konusunda Türkiye’ye verdiği destek için tekrar teşekkür ettik. Türkiye, müzakere sürecini azim ve kararlılıkla bitirmek istemektedir. Önümüzde çeşitli engeller vardır ama bunlar müzakere sürecinin teknik gereği olan engeller değildir. Ümit ederiz ki, bunların hepsi aşılır. Bu konuda İsveç’in katkılarına tekrar teşekkür ediyorum.

Ayrıca ekonomik konuları konuştuk. Türk ekonomisi de İsveç ekonomisi de gayet güçlü. Türk ekonomisinin son 10 yıl içindeki performansı gerçekten çok iyi. Biz Avrupa Birliği’nin ortalamasından 5 kat daha büyük bir büyümeyi temin ettik. Bugün Türkiye’de harcama paritesine göre 1 trilyon doların üzerinde gayrı safi milli hâsılası olan büyük bir ekonomi var. Dolayısıyla böyle büyük bir ekonomiyle Avrupa'nın en rekabetçi ekonomisine sahip olan İsveç'in işbirliğini birçok alanda çok faydalı görüyoruz.

Dün İsveç’in ve Türkiye’nin büyük şirketleri bir araya geldiler. Onlarla toplantılar yaptık, daha sonra büyük bir iş forumu yaptık. Burada da her iki ülkenin yatırımcılarının, iş adamlarının gerek ülkelerimizde gerek üçüncü ülkelerde ne kadar çok işbirliğine hazır olduklarını görmekten büyük bir memnuniyet duydum.

Türkiye’de değerli basın mensupları, çok köklü reformlar gerçekleştiriliyor. Sayın Başbakan da biraz önce bahsetti, bu konuları da paylaştık kendisiyle. Türkiye'deki reformlar, hem ekonomik, hem siyasi ve demokratik alanda gerçekleşmektedir. Bu çerçeve içerisinde Türkiye'de demokratik standartlar daima yükseltilmektedir. Şimdi de bu konuyla ilgili çabalarımız vardır. Tabii ki, bu mükemmelleşmenin sonu yoktur. Önemli olan her ülkenin kendi noksanlıklarının farkında olması ve bunları gidermek için kendi iradesiyle reformlar yapmasıdır. Türkiye'de bizler kendi irademizle, kendi halkımızın iyiliği için tabii ki birçok köklü reformlar yapıyoruz. Bu reform süreci devam edecektir. Bu süreç içerisinde duyduğumuz bazı şikâyetler söz konusu. Bunların giderileceğine inanıyorum.

Ben bir kez daha bu ziyarette gösterilen misafirperverliğe çok teşekkür ediyorum.

Soru: Avrupa Birliği müzakere görüşmelerindeki hızın bu kadar yavaş olması, Türk kamuoyunda Avrupa Birliği desteği üzerinde nasıl bir etki yaratıyor? Aynı zamanda, bu müzakere hızını artırma konusunda Türkiye neler yapmayı arzuluyor?

Sayın Cumhurbaşkanı: Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ilişkileri bizim açımızdan stratejiktir. Dolayısıyla bu müzakere sürecini biz muhakkak tamamlamak istiyoruz. Ama maalesef Türkiye'ye karşı bazı üyelerin ortaya çıkardığı suni engellemelerden dolayı müzakere sürecinde bir yavaşlama var. Bu tabii ki, Türk halkını epeyce rahatsız etmiştir. Bizi de şüphesiz ki çok rahatsız etmiştir. Ama bundan dolayı biz bu süreçten vazgeçecek değiliz, gayet kararlıyız.

Aslında Türkiye’nin müzakere sürecini tamamlaması demek Türkiye’nin Avrupa Birliği müktesebatını güçlendirmesi demektir. Türkiye iş yapacak, Türkiye standartlarını her alanda yükseltecek. Böyle bir Türkiye aslında bütün Avrupa ülkelerinin de çıkarınadır. Güçlü bir ekonomisi olan Türkiye, demokrasisi güçlü olan bir Türkiye, inanıyorum ki bütün Birlik için de çok iyi olması gerekir.

Düşünün ki, bugün Türk ekonomisi de bugün kriz içinde olmuş olsaydı, demin bahsettiğimiz bu büyük ekonomik işbirliğinden bahsedebilir miydik? Edemezdik. O açıdan müzakere sürecini biz bitirmekte çok kararlıyız. Ama müzakere sürecinin bitmesi otomatik üyelik anlamına gelmiyor bunu da biliyoruz. Sonunda bazı ülkelerin referanduma gitme kararları var. Türk halkının da o zaman fikri ne olur bilmiyoruz ama bunlar sonraki konular. Şimdi bizim konumuz müzakere sürecini başarıyla tamamlamak ve bitirmek.

Soru: Ben Sayın Başbakana sormak istiyorum devamında da Sayın Cumhurbaşkanına. Aslında terörle ilgili, terör süreciyle ilgili bir süreç Türkiye’de hali hazırda işliyor ama bununla birlikte özellikle AB ülkeleri, Avrupa’da ve İsveç’te terör aktivitelerine karşı insan hakları ve özgürlükler çerçevesinde terör unsurlarının bunu kendi lehine manipüle edebilecekleri bir süreç yaşanıyor. Şöyle ki bunu açmak gerekirse, çeşitli paralar toplanıyor. Bu paraların silah alımında kullanıldığını da biliyoruz. Hiç Türkiye konusunda bir empati yapıyor musunuz? Bu yeni süreçte AB ve İsveç, Türkiye’yi terörle mücadelede yalnız bırakmadı mı bu konuda kendinizi hiç eleştirmiyor musunuz? Ve bu yeni süreçte Türkiye ile terörizm konusunda, PKK’nın Avrupa’daki aktiviteleri konusunda nasıl bir işbirliğine gideceksiniz ve Sayın cumhurbaşkanına da devamla bu yeni süreçte AB’den beklentileri nelerdir bunu sormak istiyorum, teşekkür ederim.

Sayın Cumhurbaşkanı: Bu konuda her zaman aslında şunu söylüyoruz, Avrupa'nın demokrasi, insan hakları, ifade hürriyeti ve standartları çok yüksek. Maalesef zaman zaman teröristler bunu istismar ediyorlar. Teröre bulaşanlar, teröre, şiddete karışanlar, bu organizasyonların içerisinde olanlar, onlara mali destekle görevli olanlar Avrupa demokrasilerinin bu üstünlüğünü yeri geldiğinde zaaf gibi çok istismar ediyorlar. Bunun maalesef çok acı örnekleri söz konusu oluyor. Bu konuda tabii ki, istihbarat birimlerimiz, güvenlik birimlerimiz çok yakın temas içerisinde oluyor ve gerektiğinde gerekli dosyaları, gerekli bilgileri paylaşıyorlar. Bu konuda tabii ki, biz daha çok işbirliğine her zaman önem veriyoruz.

Yazdır Paylaş Yukarı