İsveç Kralı ve Kraliçesi’nin Onurlarına Verdikleri Resmi Akşam Yemeğinde Yaptıkları Konuşma

11.03.2013
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Majesteleri

Kraliyet Ailesinin Kıymetli Mensupları,

Sayın Parlamento Başkanı,

Sayın Başbakan,

Değerli Misafirler,

İsveç’e Devlet Ziyareti gerçekleştiren ilk Türk Cumhurbaşkanı sıfatıyla bugün burada bulunmaktan büyük kıvanç duyuyorum. Ziyaretimin, tıpkı Majesteleri Kral ve Kraliçe’nin 2006 yılında ülkemize gerçekleştirdikleri ve yine bir ilki teşkil eden ziyaretleri gibi tarihi bir nitelik taşıdığına inanıyorum.

Bu vesileyle, nazik davetleri ve misafirperverlikleri için Majesteleri Kral ve Kraliçe'ye, Eşim ve heyetim adına bir kez daha teşekkür ediyorum.

Majesteleri,

Değerli Misafirler,

İsveç ile ilişkilerimizin tarihi 17. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Her Türk, 1709-1714 yılları arasında Osmanlı Devleti’nin misafiri olan bizdeki tabiriyle “Demirbaş Şarl”ı, resmi adıyla Kral XII. Karl'ı çok iyi bilir.

İki ülke arasındaki Ticaret Anlaşması 1737’de,  Barış, Birlik ve Dostluk İttifakı ise 1739'da imzalanmıştır. İşte tüm bu sebeplerle İsveç ve Türkiye birbirlerini “en eski dost” olarak bilirler.

Kanaatimce İsveç halkının Türkiye’ye, Türk kültürüne ve diline olan yoğun ilgisinin arka planında bu tarihi derinlik yer almaktadır. Avrupa’nın en köklü üniversitelerinden Uppsala Üniversitesi’nde 170 yıllık bir Türkoloji Bölümü bulunması, bunun en müşahhas nişanesidir. O çizgiyi bugüne getirirsek, Stockholm Üniversitesi’nde kurulan “Türkiye Araştırmaları Enstitüsü”nün açılışını, yarın Majesteleri ile birlikte yapmaktan büyük mutluluk duyacağım.

Elbette ki dostluk duygularımız karşılıklıdır. Türkler olarak, Vikinglerin torunları İsveç halkını, tarihte hep mert, kahraman ve mücadeleci bir halk olarak bildik.

İsveç’in öncülük ettiği “sosyal demokrasi”, “refah devleti” gibi kavramları, Türkiye’de sosyal adaleti savunan tüm kesimler kendilerine düstur edindiler.

Yine, başta insan hakları ve cinsiyet eşitliği gibi değerlere dayalı diplomasi anlayışı bizim için de ilham kaynağı oldu.

Mimari, kültür, sanat, teknoloji ve dizaynda geliştirdiğiniz İskandinavya’ya özgü akımları Türkiye’de de yakından takip ettik.

Ülkelerimiz ve halklarımız arasındaki ilişkilerin yüzyıllara dayanan bu yoğun ve köklü geçmişi, bizlere bugün de işbirliğimizi küresel ve stratejik bir vizyonla sürdürme sorumluluğu yüklemektedir.

Memnuniyetle müşahede ediyorum ki, Türkiye-İsveç ilişkilerinin son dönemdeki seyrine damgasını vuran anlayış esasen budur.

Dostluk ve işbirliğimizin, aradan 274 yıl geçtikten sonra da yeni koşullara uyum sağlayarak en güçlü şekilde devam etmesi, şüphesiz zengin tarihimizden devraldığımız en değerli mirastır.

Günümüzde ilişkilerimizin gücüne güç katan çok temel bir dinamik, halklarımız arasındaki beşeri bağlardır. İsveç’e göç eden sayıları 115 bin dolayındaki Türk toplumu, bu etkileşimin ilk ayağıdır. İçinde yaşadıkları İsveç toplumuyla bütünleşen ve her alanda toplumsal hayata katkı yapan bu insanlar, ülkelerimiz arasında dostluk köprüleri inşa etmektedir.

Bu etkileşimin diğer ayağında ise, her yıl ülkemizi ziyaret eden 600 binden fazla İsveçli turist yer almaktadır. Bir başka ifadeyle, İsveç halkının her yıl yaklaşık %7’sini Türkiye’de misafir ediyoruz. Bu insanlar Türkiye’de sadece tatil yapmıyor, halktan halka bağların en güçlü halkalarından birini oluşturuyorlar.  

İsveç’in Türkiye'nin AB üyelik sürecine verdiği güçlü destek, işbirliğimizin sadece bir alanını yansıtmaktadır. Ülkelerimiz arasında, Avrupa’nın yanısıra Ortadoğu'dan, Kafkaslara ve Afrika’ya kadar uzanan geniş coğrafyada her alanda çok büyük bir işbirliği potansiyeli bulunmaktadır.

Ziyaretimde bana Türkiye'nin dinamik özel sektörünün seçkin temsilcilerinin eşlik etmesi, bu potansiyelden iki ülkenin de yararına olacak şekilde istifade edilmesine yönelik güçlü irademizin tezahürüdür.

Ortak tarihimizde bir ilki teşkil eden ziyaretimin dostluk ve işbirliğimizin her alanda daha ileriye taşınmasına somut katkılarda bulunacağına samimiyetle inanıyorum.

Majesteleri,

Değerli Misafirler,

Bu vesileyle geçtiğimiz günlerde bir yaşına basan torununuz Prenses Estelle’e uzun ve sağlıklı bir ömür diliyorum.

Son olarak, Osmanlı İmparatorluğu'nu 1885 yılında ziyaret eden Kral II. Oscar'ın İstanbul hakkında ifade ettiği şu sözleri, bugün tüm güzellik ve ihtişamıyla bizleri karşılayan Stockholm’le ilgili olarak ben de tekrarlamak istiyorum.

“İnsan gözü acaba az evvel gördüğümüz şehirden daha güzeline şahitlik etmiş midir? Yoksa bu bir rüya mıydı?”

Bu duygu ve düşüncelerle, Majesteleri Kral ve Kraliçe ile aramızda kadim ve ebedi dostluk bulunan İsveç halkını  selamlıyorum.

Yazdır Paylaş Yukarı