Ürdün Haşimi Krallığı Kralı 2. Abdullah Ibn Al Hussein Onuruna Verdikleri Akşam Yemeğinde Yaptıkları Konuşma

05.03.2013
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Kardeşim, Majeste Kral Abdullah,

Muhterem Eşleri Kraliçe Rania,

Kıymetli Misafirler,

Ürdün Kralı Majesteleri II. Abdullah ve Muhterem Refikaları Majesteleri Kraliçe Rania'yı mümtaz heyetleriyle birlikte ülkemizde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyuyorum.

Bu ziyaretin sürekli bir gelişim çizgisi izleyen ikili ilişkilerimize yeni bir ivme kazandıracağına inanıyorum. Bölgesel barış, huzur ve istikrara katkıda bulunacak sonuçlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Türkiye ve Ürdün halkları arasında kökleri yüzyıllar öncesine uzanan sarsılmaz dostluk ve kardeşlik bağları mevcuttur.

Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Ürdün Emiri 1. Abdullah arasında müstesna bir dostluk tesis edilmiş, merhum Kral Hüseyin ve Majesteleri Kral Abdullah dönemlerinde de aramızda özel ilişkiler sürdürülmüştür.

2009 yılında Ürdün'e yaptığım resmi ziyaret vesilesiyle Serbest Ticaret Anlaşması, Karşılıklı Vize Muafiyeti Anlaşması ve Gümrük Konularında İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşması imzalanmıştı.

O zaman birlikte attığımız bu adımların bugün meyvelerini vermeye başladığını memnuniyetle müşahede ediyorum. Ticaret hacmimizin ve karşılıklı ülkelerimizi ziyaret eden vatandaşlarımızın sayısının kaydadeğer oranda artmasıyla ve DİSİ projesinin tamamlanmak üzere olmasıyla iftihar ediyorum.

Bu güzel sonuçların alınmasında Majesteleri’nin çok değerli katkıları olmuştur. İlişkilerimizin geliştirilmesi yönündeki samimi çabalarınız takdire şayandır.

Majesteleri,

Orta Doğu ve Kuzey Afrika'yı etkisi altına alan siyasi değişim ve toplumsal dönüşüm hareketleri nedeniyle tarihi bir sürece şahitlik ediyoruz. Kardeş halkların hak, hukuk ve haysiyete dayanan meşru taleplerinin karşılanması için hep yanlarında yer aldık.

Bu bağlamda, Majestelerinin baştan itibaren ortaya koydukları siyasi vizyonu biliyor, Ürdün'de siyasi ve ekonomik reform yönünde atılan adımları kuvvetle destekliyoruz.

Bölgesel sorunların altında yatan nedenler ve bunların çözüm yolları konusunda görüşlerimiz büyük ölçüde örtüşmektedir.

Her ikimiz de Filistin meselesinin bölgedeki sorunların merkezinde yer aldığına inanıyor, bu mesele çözülmeden kalıcı barış ve istikrarın tesis edilemeyeceğini vurguluyoruz.

Esasen, bölgede halkların onur, adalet ve özgürlük taleplerinin karşılanmasının aciliyet arz ettiği bir dönemde Filistinlilerin kendi kaderlerine terkedilmesi düşünülemez.

Suriye rejiminin uyguladığı şiddet, dost ve kardeş Suriye halkına büyük acılar yaşatmakta, ülkenin toplumsal dokusunu zorlamakta, kültürel mirasının ve fiziki altyapısının tahrip edilmesine yol açmaktadır.

Türkiye ve Ürdün, Suriye’nin krizden en fazla etkilenen iki komşusudur. Bu bakımdan, Suriye krizinin halkın iradesi doğrultusunda gerçek bir siyasi geçiş süreci başlatılmak suretiyle biran önce çözülmesini arzu ediyoruz.

Diğer bir ortak komşumuz olan Irak'ın istikrarının, siyasi birliğinin ve toprak bütünlüğünün korunmasına büyük önem atfetmekteyiz. Irak’ta güçlenmeye başlayan kutuplaşma eğilimleri ve bunun ülke içinde yol açtığı rahatsızlık endişe vericidir.

Bu eğilimlerin bölgesel yansımaları olacak bir siyasi istikrarsızlığa yol açmadan giderilmesi için tüm tarafların sorumluluklarının bilincinde hareket etmeleri gerektiğine inanıyoruz.

Aziz Kardeşim,

Kıymetli Misafirler,

Türk ve Ürdün halklarının kadim dostluğu üzerine inşa ettiğimiz ilişkilerimiz Majestelerinin ziyaretiyle taçlanmıştır. Bu vesileyle, Türkiye ve Ürdün’ün parlak geleceğine olan inancımı tekrarlıyor,  hepinizi muhabbetle selamlıyorum.

Bir kez daha hepinize hoşgeldiniz diyorum.

Yazdır Paylaş Yukarı