Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri Töreni'nde Yaptıkları Konuşma

29.11.2012
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Bakanlar, Saygıdeğer Misafirler,

Cumhurbaşkanı olarak pek çok etkinliğe katılıyorum, pek çok toplantı düzenliyoruz. Şüphesiz ki bunların hepsinden çok büyük bir mutluluk duyuyorum. Ama şunu ifade etmek isterim ki en büyük mutluluk duyduğum toplantılar, kültür, sanat, bilim dünyası ile ilgili ve bu alanda yaptığımız çalışmalar ve buluşmalar oluyor. O bakımdan bugün siz, Türkiye’nin en seçkin sanat, kültür ve bilim adamlarıyla bir araya gelmekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Hepinize hoş geldiniz diyorum.

Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Ödülleri’nin birini daha bu sene gerçekleştiriyoruz. Biraz önce bu sene ödül alan bütün değerli sanatçılarımızın, bilim adamlarımızın hikâyelerini hep beraber bir kez daha dinledik, gördük. Aslında hepimizin bildiği, kitaplarını okuduğu, yazılarını okuduğumuz veya müze olarak başarılarını hep izlediğimiz kişiler. Burada yaptığımız şey bu büyük başarıları tanıdığımızı, gördüğümüzü ifade etmek için bu ödülleri veriyoruz.

Değerli misafirler,

 Şu bir gerçek ki Türkiye son yıllarda, son dönemde büyük bir değişim içerisinde. Bu büyük değişimin altında şüphesiz ki çok köklü reformlar var. Bu reformlar siyasi, ekonomi, hukuk alanındaki köklü reformlar. Bu reformlar ülkeyi o kadar çok değiştirdi ki, Türkiye içerisinde hepimize çok büyük bir güven gelmeye başladı. Türkiye dışında da Türkiye’nin algılanması, Türkiye’nin imajı çok pozitif şekilde hiçbir dönemde görülmediği kadar arttı. Bu, bir gerçek. Bu, herkesin ifade ettiği ve hepimizin çok övündüğü bir gelişme. Bu değişimlerin neticesinde sağlıktan eğitime, ulaştırmadan ticari alanlara, hangi alana bakarsanız bakın çok büyük başarılar var. Bunlarla tabii ki övünmek hakkımız. Bunlarla gurur duymak en tabii hakkımız. Ama şu da bir gerçek ki ülkelerin, medeniyetlerin bu başarılarını taçlandıran esas başarılar kültür, sanat, bilim alanındaki kazanımlarla gerçekleşmektedir. Bu süreç muhakkak ki devam etmesi gereken, durmaması gereken bir süreçtir, çünkü mükemmel olmak için ne kadar çok çalışırsanız ne kadar çok devam ederseniz o kadar azdır. Mükemmeliyetin bir sonu yoktur. Türkiye olarak sanat, kültür, bilim alanlarına şimdi çok daha fazla önem vermenin, öne çıkartmanın zamanı çoktan gelmiş vaziyette. Türkiye gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bu topraklarda bırakılan kültür miraslarını bugün hepimizin zenginliği olarak nasıl görüyorsak bizim de şimdi bu dönemde Türk milleti olarak bırakacağımız sadece kendi insanlarımıza değil, kendi ülkemize değil bütün insanlığa hediye edeceğimiz muhakkak ki sanat, kültür, bilim başarıları söz konusu olacaktır. Bunlar hiçbir zaman yerli olarak kalmamaktadır. Bunlar artık belli bir noktadan sonra evrenselleşmektedir.

Nitekim tarihe baktığımızda öyle ülkeler, öyle milletler gelip geçmiştir ki bazılarının büyük orduları olmuştur, çok güçlü ekonomileri olmuştur. Ama neticede dönemler gelmiş geçmiş, bunların bazıları bugün yok olmuş, bazıları çok zayıflamış ama insanlığa kattıkları kültür, sanat ve bilim eserleri bütün insanlığın mirası olarak devam ederken, o milletler de hep referans olarak verilmeye başlanmıştır. O açıdan kültür ve sanatın Türkiye’de öneminin giderek çok daha fazla anlaşıldığını görmekten büyük bir mutluluk duyuyorum.

Ayrıca şu da bir gerçek ki bütün bu faaliyetlerin çok büyük bir kısmı İstanbul gibi çok büyük bir şehirde gerçekleşiyor. Aslında küresel şöhreti olmayan, şehirleri olmayan ülkelerin kendisinin küresel olarak algılanmaları da çok zor olabilir. İstanbul bu bakımdan kendi sınırlarını çok aşmış, pek çok ülkenin, pek çok milletin adeta gözbebeği halinde. Herkesin gözünün önünde, herkesin gelmek, yaşamak istediği bir şehir olduğu gibi kültürel faaliyetlerde ve canlılıkta da çok büyük bir merkez olmaya başladı. Son yıllarda büyük faaliyetiler gerçekleşiyor. Sergiler, toplantılar, buluşmalar, müzeler bütün bunlar büyük bir birikim olarak Türkiye’nin belki de en gurur duyacağı alanlardan birisi oluyor.

Biraz önce de söylediğim gibi Türkiye’deki bu faaliyetler bu kadar çoğalınca muhakkak ki bunlar arasında ödül vermeniz söz konusu olduğunda kime, nereye ödül vereceğinizde de zorluklar yaşarsınız. Eminim ki bizim heyetimiz de bu zorlukları çok yaşamıştır. Ama neticede muhakkak her sene olduğu gibi bu sene de ödülleri vereceğiz. Bu sene tespit edilen ödül sahipleri biraz önce açıklandı.

Zeugma Antik Kent ve Müzesi ile ilgili Sayın Bakanın da söylediği gibi ortak bir çalışma oldu bu aslında. Arkeologlar şüphesiz ki çok süratli bir şekilde çalıştılar ve onlar gerçekten yeraltındaki değeri ortaya çıkarttılar. Buna Gaziantep Büyükşehir Belediyesi’nin verdiği destek her türlü takdirin tabii ki üstündedir. Bu müzeyi yapması, bunu merkezi hükümete, Ankara’ya bırakmadan üstlenmesi kendilerinin Gaziantep’in nasıl bir kültür merkezi olacağına inançlarından tabii ki kaynaklanmakta ve bunun neticesini de görüyorlar. Şimdiden turistlerin akın ettiği bir ayrı destinasyon oldu Gaziantep. GAP İdaresi aynı şekilde. Ve nihayet tabii ki Kültür Bakanlığı bu müzeyi en modern şekilde işletmekte, işin sürekliliğinin sağlanması açısından çok büyük katkılar sağlamış oldu. Bundan dolayı kendilerine teşekkür etmek istiyorum.

Edebiyat alanında ödül verilen değerli yazar Selim İleri, edebiyatı bir hayat biçimine döndürmüş bir kişidir. Edebiyat aşkını İstanbul tutkusuyla harmanlayıp, kişisel anılarını şehrin geçmişiyle bir araya getirdiğini hep eserlerinde ortaya koymakta ve gerçekten çok eser vermektedir. Dolayısıyla bundan dolayı kendisini tekrar tebrik ediyoruz.

Hatipoğlu Hoca, kendisi burada. Hep beraber hem eserlerinden birisini, bestelerinden birisini dinledik. Ama hem buradaki hayat hikâyesinden hem kendi konuşmasında da ifade ettiği gibi Klasik Türk Musikisi’ni, Tasavvuf Musikisi’ni öne çıkartan ve çok değerli gerçekten eserler kazandıran çok değerli bir şahsiyettir. Bu vesileyle yine şunu da burada duyurmak isterim, Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Musikisi Korosu’nu kurduk ilk defa. Siz de konuşmanızda söylediniz. Türk Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk’ün ne kadar hep önem verdiği ve o zaman herhalde ‘incesaz’ olarak bilinen ama klasik Türk musikisinin ne kadar çok önemli bir şekilde yaşatıldığını biliyoruz. Ama ondan sonraki dönemlerde bunun çok ihmal edildiği de acı bir gerçektir. Tekrar buna devlet nazarında verdiğimiz önemi gösterme açısından Cumhurbaşkanlığı Klasik Türk Musikisi Korosu’nu da kurduk. Bununla ilgili bir toplantıyı da önümüzdeki aylarda burada yine hep beraber gerçekleştireceğiz.

Değerli konuklar,

Başta Osmanlı tarihi olmak üzere geçmişimiz son yıllarda büyük bir merak ve ilgi konusu olmaya başladı. Artık sinemalarda, filmlerde, dizilerde, hikâyelerde tarihin hep canlandırıldığını ve tarihin çok büyük bir esin kaynağı olduğunu hep beraber görüyoruz. Bu çok sevinilecek bir şey. Güncel olayları zengin tarih birikimiyle yoğurup özgün bir tarih söylemi geliştirerek Türk tarihini evrensel bir boyuta taşıması dolayısıyla Prof. Dr. Şükrü Hanioğlu’na bu alanda ödül verildi. Tarih tekerrürden ibarettir sözü vardır biliyorsunuz. Bugünlerde siyasi, sosyal birçok önemli olayı hep beraber yaşıyoruz. Bunların bir kısmı problemler şeklinde tabi karşımıza çıkıyor. Bütün bunların başarılı bir şekilde çözülmesi ve aşılması, önümüzde sorun olmasından kurtulmamız için tarihten çok güzel bazı derslerin alınması gerekiyor. Şükrü Bey doğrusu bu konularda özellikle son dönemde yazılarıyla çok dikkati çekiyor gerçekten. Ben de dikkatli bir şekilde hep takip ediyorum. Ümit ederim ki bütün devlet kademesindeki bütün yetkililer, siyasiler ve fikir adamları bunları çok iyi şekilde takip eder. Geçmişte de karşılaştığımız birçok sorun bugün başka bir şekilde karşımıza çıkıyor. O zaman alınan tedbirlerin neticeleri nedir bunları tahlil etme, görme açısından tarih bize bugün çok güzel rehberlik yapabilir ve yapmalıdır da. O açıdan Şükrü Hanoğlu’nun yazıları ve kitapları bugün için ayrıca aktüel bir değer de ifade etmektedir. Kendisini tekrar tebrik etmek istiyorum.

Söylediğim gibi aslında bu başarılarla biz sizin çalışmalarınızı takdir ettiğimizi gösteriyoruz ama aslında siz çalışmalarınızla bütün milletimizi, Türk milletini onurlandırıyorsunuz, en büyük hediyeleri veriyorsunuz. Ve bütün milletimiz adına da çok büyük bir gurur kaynağı oluyorsunuz. Bundan dolayı bir kez daha herkesi tebrik ediyorum ve bu başarıların devamını diliyorum. Ne kadar çok bu alanda dikkat çekersek sadece ülkemizde değil bütün dünyanın dikkatini çekersek uluslararası ödüller eğer Türk kültür sanat adamları, bilim adamları tarafından kazanılırsa o kadar çok da haklı gurur duyduğumuzu ifade etmek istiyorum.

Hepinizi tekrar tebrik ediyorum. Hepinize tekrar hoş geldiniz diyorum.

Sağ olun.

Yazdır Paylaş Yukarı