97. Dönem Kaymakam Adaylarını Kabulünde Yaptıkları Konuşma

18.07.2012
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Sayın Bakan,

İçişleri Bakanlığımızın Değerli Yöneticileri,

Sayın Bakanın Değerli Yakın Çalışma Arkadaşları ve

Sevgili Kaymakamlar,

Hepiniz hoş geldiniz Çankaya Köşkü'ne.

Bir kez daha böyle genç kaymakamlarla beraber olmaktan ve onları görev yerlerine yolcu etmekten, büyük bir memnuniyet duyuyorum.

Şimdi hemen aklıma gelen şey şu: Sizden önceki ağabeyleriniz, ablalarınızla ilgili bu merasimleri yaptığımızda, onlara söylediklerim hep aklıma geldi. Farklı şeyler söyleyecek değilim. Dolayısıyla sizler gitmeden önce düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Ama önce şunu hepinizin bilmesini isterim ki, kaymakamlık gerçekten bir kariyer mesleği. Bizim devlet sistemimizde de yeri çok önemli olan bir devlet görevi.

Devletin en üst görevlerinde yer alan, bürokrasisinde yer alan insanların hemen hemen hepsinin başladığı noktalardan birisi. Dolayısıyla böyle seçkin bir göreve başlamışsınız. Böyle seçkin bir göreve layık olabilmeniz için gerekli eğitim ve tahsili aldınız, seçilerek geldiniz. Binlerce genç bu mesleğe girmek için imtihanlara giriyor, bazıları kazanıyor, ama ondan sonra devam edemiyorlar, eleniyorlar, daha sonra süzülerek nihayette bu vasfı bu sıfatı alıyorsunuz.

Biliyorsunuz ki, Türk devlet sistemi içerisinde mülki idare amirliğinin çok ayrı bir yeri vardır. Dolayısıyla siz şimdi bunun başlangıcındasınız. Biliyorum, daha önceden biliyorum, devlet hizmetlerinden biliyorum, sizleri vasıflı hale getirebilmek için de çok büyük gayretler sarf edilmiştir, çok büyük masraflar yapılmıştır. İyi bir bürokrasi oluşturmak için de devletimiz elinden gelen bütün imkânları vermiştir.

Biraz önce Sayın Bakan da burada söyledi, hepiniz istisnasız bildiğim kadarıyla,  yurtdışına gönderildiniz, oralarda görgünüzü, bilginiz artırmanız için, eğitiminizi daha iyi bir noktaya getirmek için, yabancı lisanınızı daha çok geliştirmeniz için fırsatlar verildi. Kiminiz bunları çok iyi değerlendiriyorsunuz, kiminiz belki yeteri kadar değerlendiremiyorsunuz. Bazılarınız var ki orada mastıra, doktoraya başlıyorsunuz. Hatta ısrarla devam edip, sonunda onları tamamlıyorsunuz.

Önce size söyleyeceğim şey,  bu eğitim sürecini devam ettirin. Eğitim, sürekli bir şey. Makamınız olacak, maaşınız olacak, geçiminiz olacak ama sizler hala kendinizi eğitim süreci içerisinde görün ve ileride üstleneceğiniz çok daha büyük sorumluluklar için kendinizi çok mücehhez hale getirin, kendinizi çok donanımlı hale getirin. Onu bu dönemlerde yaparsınız. Ve dışarıyla olan irtibatlarınızı kopartmayın, devam ettirin bunları. Bugün çok daha büyük imkânlar var. Mekânlar farklı olabilir ama aynı ortamlar içerisinde yaşıyormuş gibi hareket edebilirsiniz, eğitiminizi devam ettirebilirsiniz. Hangi üniversitedede okuduysanız, bulunduysanız o üniversitenin derslerini bilgisayarınızdan karşınızda hoca varmış gibi alabilirsiniz, takip edebilirsiniz. Dünyanın her türlü yabancı televizyonunu takip edebilirsiniz, radyosunu takip edebilirsiniz. Nerede olursanız olun, artık Türkiye'de bunlar mümkün. Dolayısıyla size en birinci, güçlü tavsiyem, kendinizi eğitmeye devam edin ki önünüze çok büyük fırsatlar çıktığında siz seçilebilesiniz, daha büyük sorumluluk ve daha önemli görevler için kendinizi aday olarak hazırlayın. Birinci söyleyeceğim şey bu.

İkinci söyleyeceğim şey, kaymakamlığa büyük bir aşk ve şevkle başlıyorsunuz. Çünkü halkla artık karşı karşıya ve sorumluluk... Gittiğiniz yerde beni temsil ediyorsunuz, gittiğiniz yerde hükümeti temsil ediyorsunuz. Gittiğiniz yerde kaymakam bey veya kaymakam hanım... Kaymakam hanım aday sayısını az görüyorum. Aranızda var mı? Dur bakayım... Geçen seferler daha çoktu, 2 tane gördüm. Sizler orada devletin kapısısınız. Bu kapı, yeri geldiğinde devletin gücünü otoritesini, yeri geldiğinde devletin şefkatini, yeri geldiğinde "Ya kimse yok mu benim elimden tutacak kimse yok mu sesimi işitecek?" diyen insanların, devlet olarak ilk işittiği yer siz olacaksınız. O bakımdan böyle büyük bir sorumluluk taşıyorsunuz.

Gittiğiniz yerler bazen uzak olabilir, bazen yakın gibi bilinir ama çok uzak olabilir yine. Öyle yerler vardır ki işte Ankara, İstanbul, büyükşehirlerin öyle ilçeleri vardır ki, öyle yerleşim merkezleri vardır ki, bazen çok daha uzak yerlerden daha uzak gibi davranılır onlara. Dolayısıyla her gittiğiniz yerin ayrı bir özelliği vardır, her gittiğiniz yerin ayrı bir önemi vardır. Nüfusu, büyüklüğü bilinilirliği ne olursa olsun, işinizi çok ciddi tutun. Çok ciddi tutarsanız fark edilirsiniz. Hem vatandaşlarımız tarafından fark edilirsiniz, hem de sizin yöneticileriniz tarafından fark edilirsiniz. İşinizi çok ciddi tutun, sorumluluğunuzun hep farkında olun ve tabii ki gittiğiniz yerde siz aynı zamanda önderlik ve liderlik yapacaksınız. Hem halka yapacaksınız, hem bulunduğunuz yerdeki bürokrasiye, devletin diğer görevlilerinin hepsinin başı sizsiniz, dolayısıyla hepsine de önderlik yapacaksınız. Hepsine de liderlik yapacaksınız. Heyecanınızı taşırsanız, ancak bunu yaparsınız. Öğrendiğiniz bütün yenilikleri taşırsanız ancak bunu yaparsınız.

Gittiğiniz yerin eksikliğini düzeltmek, orayı sizin döneminizde bir adım daha ileri götürmek, amacınız olmalı ki başarılı olun. Yoksa gününüzü gün ederseniz, o zaman başarılı olamazsınız. Bir de unutmayın tabii, gittiğiniz yerin seviyesine değil, gittiğiniz yeri siz kendi seviyenize çıkaracaksınız, ilerleme de böyle olacaktır. Muhtemeldir ki, gittiğiniz yerde en çok görgüsü olan, en çok gezen, gören, en çok okuyan insan siz olacaksınız. Dolayısıyla siz onların seviyesini alıp yukarı çekeceksiniz, her alanda, eğitimde, sağlıkta, aklınıza ne geliyorsa. Günlük bütün kurallarda, her alanda, alıp geliştireceksiniz. Dediğim gibi, şunu unutmayın, "Ya ben burada uğraşıyorum ama kim farkına varacak?", öyle değil. Eğer o heyecanınız yoksa zaten başından kaybedersiniz. Hem kendinize yazık olur, hem de gittiğiniz, sizlere emanet ettiğimiz o ilçenin vatandaşları, sadece ilçe değil, onun köyleri, hepsi size ait olacak. Dolayısıyla yazık olur. Onun için çok büyük bir sorumluluk içerisindesiniz. Ne yönetiyorsunuz, sizin kontrolünüzde, sizin sorumluluğunuzda kimler var, bunların hepsini bilin. İnsanların kapısını çalın, insanlar sizin kapınızı rahatlıkla çalabilsinler. Yeri geldiğinde, gece gündüz demeden, işlerinizi kontrol edin ki, orada başarılı olun.

Her yerde bir zor iş vardır, önceliğinizi iyi seçin ve onu başarmak için de döneminiz içerisinde kendinize ant için ve onu başarın. Bunları yaptığınız süre içerisinde hem kendinizi de eğitmiş olursunuz, hem fark edilirsiniz ve daha önemli, daha büyük görevlere de layık görülürsünüz.

Şunu unutmayın ki, Türkiye çok değişmiştir. Bu değişen Türkiye'nin lokomotiflerinden birileri de hep siz olacaksınız. Her ilçeyi de değiştirecek lokomotiflere ihtiyaç vardır. İşte onlar da sizler olacaksınız. Artık Türkiye'nin standartları da farklıdır. Demokratik standartları, hukuk standartları, hoşgörü standartları, bütün bunlar, çok daha farklıdır. Bu konularda özellikle çok dikkatli olun.

Siz öneminizi iki türlü gösterebilirsiniz, öneminizi "hayır" diyerek, elinizdeki sopayı göstererek de öneminizi gösterebilirsiniz. Öneminizi "evet" diyerek de insanları kucaklayarak da onlara sevgiyle, şefkatle yaklaşarak da öneminizi gösterebilirsiniz. Şimdi kalıcı olan ve başarılı olan, daima ikinci şekilde önemli hale gelebilmektir. Dolayısıyla bunu yapmaya çalışın. Otoritenizi böyle kurun. Şefkatli olmak demek, olacak şeylere evet diyebilmek, otoritesizlik değildir. Otoritenizi öyle kurabilirsiniz. Disiplin ayrıdır ama yapıcı insanlara olumlu yaklaşmak bu ayrı bir şeydir.

İlk defa sahaya çıkıyorsunuz. Hepinizin başarılı olmasını isteriz. Siz ne kadar başarılı olursanız, biz o kadar devlet sistemi olarak, o kadar başarılıyız demektir. Valilerimiz ne kadar başarılıysa, kaymakamlarımız ne kadar başarılıysa, devlet çarkının da o kadar iyi döndüğünü görürüz biz. Ama eğer bir atalet varsa, eğer her şey negatif yönde gidiyorsa, o zaman devlet çarkı da iyi dönmüyor demektir.

Hadi bakalım, size kaymakamlıklar dediğimiz makamı emanet ederken, ilçeleri emanet ediyoruz, size bir nüfus emanet ediyoruz. Yani vatandaşlarımızın bir kısmını size emanet ediyoruz.

Sizin amirlerinizin, büyüklerinizin, bakanlarınızın, nihayetinde bizim, hükümetimizin, nihayetinde benim yüzümü kara çıkartmayın gittiğiniz yerlerde. Arkanızdan bazen şöyle mektuplar alırız belli bir süre geçtikten sonra, "Aman bizim bir kaymakamımız var ki" derler, övmeye başlarlar sizleri. İşte bu mektuplar geldikçe, biz o zaman övünürüz. İnanıyorum ki, hepiniz hep böyle olacaksınız. Hepinize hep tekrar başarılar diliyorum.

Tabii ki, daha genç yaşlardasınız, kiminiz belki evli, kiminiz hep evlilik çağları, hep bu dönemlerde olacaktır. Hep bu kritik dönemlerin, hepiniz için başarılı olmasını temenni ederim.

Hepinize tekrar başarılar.

Tabii ki, sizi yetiştiren herkese de tekrar devlet adına hem teşekkürlerimi hem şükranlarımı sunarım. Sağ olun.

Yazdır Paylaş Yukarı