27. İSEDAK Toplantısı'nın Açılışında Yaptıkları Konuşma

19.10.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Sayın Bakanlar,

Sayın Genel Sekreter,

Ekselansları,

Değerli Temsilciler,

Hanımefendiler, Beyefendiler

İSEDAK Üyesi dost ve kardeş ülke temsilcileriyle, İSEDAK’ın 27. Toplantısı münasebetiyle biraraya gelmekten ve sizleri İstanbul’da ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti ifade ederek hepinize Türkiye’ye hoş geldiniz diyorum.

İSEDAK, üyelerini 27 yıldır kesintisiz olarak bir araya getiren ve üyeleri arasında kalıcı bir işbirliği altyapısının oluşmasına hizmet eden bir platform olmuştur. Başkanlığını yürütmekten onur duyduğum İSEDAK’ın, önümüzdeki dönemde de ülkelerimizin değerli katkıları ve artan sahiplenmesi ile başarısını arttırarak devam ettireceğine gönülden inanıyorum.

 Sayın Delegeler,

Kıymetli Misafirler,

İSEDAK coğrafyasında barış, güvenlik, istikrar ve refahın sağlanması büyük önem arz etmektedir. 2003 yılında Dışişleri Bakanı sıfatıyla İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları Konferansında yaptığım konuşmamda kendi evlerimize çeki düzen vermemiz gerektiğini vurgulamış, bu amaçla da ülkelerimizi gerekli reformları yapmaya çağırmıştım.

Bugün coğrafyamızda cereyan eden toplumsal hareketler değişimin zamanının geldiğinin, geri döndürülemez bir dönüşüm sürecinden geçmekte olduğumuzun kanıtıdır. Artık yapılması gereken değişime direnmek yerine öncülük etmek, çağımızın gereklerine ve halklarımızın meşru özlem ve taleplerine cevap verebilecek siyasi, sosyal ve ekonomik reformları uzlaşı ve diyalog yoluyla süratle gerçekleştirmek olmalıdır.

Bu dönüşüm sürecinin dayanışma ve işbirliği içinde etkin bir şekilde yönetilmesinin, ülkelerimizin bu süreçten daha demokratik, istikrarlı ve müreffeh olarak çıkmasına yönelik fırsatlar sunacağına inanıyorum.

 Değerli Temsilciler,

Küreselleşme olgusunun her alanda etkisini arttırdığı günümüzde, malların, insanların, bilginin ve sermayenin dolaşım hızında baş döndürücü gelişmelere tanıklık etmekteyiz. Bu gelişmeler, mevcut sınırların anlamını aşındırmakta, ülkelerin karşılıklı bağımlılığını arttırmakta ve uluslararası işbirliği ve dayanışmayı ihtiyaçtan ziyade zorunluluk haline getirmektedir.

Bu şartlar altında, İSEDAK üyesi ülkeler olarak, aramızdaki sınırları, bizi birbirimizden uzaklaştırmaktan çok yakınlaştıran, işbirliğini zorlaştıran değil kolaylaştıran hale getirmeliyiz.  

Ülkelerimiz arasındaki dayanışma ve işbirliği kültürünü güçlendirerek ve ortak bir lisan ve anlayış birliği geliştirerek, küresel ve bölgesel tehditleri fırsata dönüştürebileceğimiz inancındayım.

Tarih, insan hakları, hukukun üstünlüğü, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkeleri temelinde yönetilen ülkelerin ve toplumların her zaman güçlendiğini ve  kalkınma yolunda daha hızlı yol aldığını göstermiştir. Son bir yıl içinde pek çok İslam ülkesinde bu yönde tarihi bir dönüşüm yaşanıyor olmasından büyük memnuniyet duyuyorum.

Kıymetli Misafirler,

Herkesin bildiği gibi, 2007 Ağustos ayında başlayan küresel kriz henüz son bulmamışken, dünya ekonomisi bugün yeniden çalkantılı bir döneme girmiştir.

Gelişmiş piyasa ekonomilerinin yüksek borç yükü ve büyük bütçe açıklarından kaynaklanan sorunlar maalesef tüm dünyayı etkilemektedir.

Sözkonusu ülkelerin kamu maliyesi ve parasal istikrar sorunlarının çözümüne yönelik siyasi karar almakta sergiledikleri yetersizlikler, meseleyi daha da ağırlaştırmaktadır.

Bu süreçte özel borçların kamu borcuna dönüşmesi nedeniyle devletlerin borç yükü sürdürülemez seviyelere yükselmiştir. Önceki krizde özel sektörü kurtarmaya çalışan devletler, bu defa kendileri kurtarılmaya muhtaç hale gelmişlerdir.

İSEDAK üyesi ülkelerin çoğunda bu tür sorunlar bulunmamakla birlikte, küresel ekonomik yavaşlama ile para ve finans piyasalarındaki çalkantılar kuşkusuz bizleri de etkilemektedir.

Müsebbibi olmadığımız sözkonusu küresel ekonomik sorunlardan en az hasarla kurtulmanın yolu, İslam İşbirliği Teşkilatı ülkeleri arasındaki ticareti ve ortak yatırımları arttırmaktan, ülkelerimiz arasındaki insan, sermaye ve bilgi akışını hızlandırmaktan  geçmektedir.

Bu anlayışla, şimdi İSEDAK gündeminde yeralan önemli işbirliği çalışmalarına değinmek istiyorum.

Önümüzdeki dönemde İSEDAK’ın işbirliğine yön vermek üzere yürütülen çalışmayı yakından takip ediyor ve destekliyorum. Sözkonusu çalışmanın etkin bir uygulama mekanizmasına sahip, ülkelerimizin değişen ihtiyaçlarına ve çağın gereklerine cevap verebilecek nitelikte olması gerektiğine inanıyorum.

Bildiğiniz üzere, sınırlarımız arasında malların daha rahat dolaşımını temin etmeye yönelik olarak Tercihli Ticaret Sisteminin (TPS-OIC) kurulması yönünde önemli çalışmalar yapmaktayız.

Memnuniyetle belirtmek isterim ki Bangladeş’in de Menşe Kuralları Anlaşmasını onaylamasıyla onaycı ülke sayısı 10’a yükselmiştir. Bu, Tercihli Ticaret Sistemi’nin hukuki zemininin tamamlandığını göstermektedir. Bundan sonra uygulamaya yönelik işleri tamamlamak kalmıştır.

Bunlardan biri de Tercihli Tarifeler Protokolü (PRETAS)’nü onaylamış üye devletlerin taviz listelerini en kısa sürede Ticaret Müzakereleri Sekretaryası’na iletmesidir. İnanıyorum ki, hepimizin gayreti ile bu konuyu da en kısa sürede tamamlayarak, Tercihli Ticaret Sistemini süratle uygulamaya geçireceğiz.

İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri arasındaki ticarete önemli bir katkının da, İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC) tarafından yapılacağına inanıyorum. Bildiğiniz üzere, ticarette teknik engellerin kaldırılmasında standartlar kilit rol oynamaktadır.

Ülkelerimiz arasında standartların uyumlu hale getirilmesi ve yeni standartların hazırlanması ülkelerimiz arasında ticaretin artmasına çok önemli bir katkı sağlayacaktır.

Bu kapsamda, 2. Genel Kurul Toplantısını geçtiğimiz Temmuz ayında gerçekleştiren İslam Ülkeleri Standartlar ve Metroloji Enstitüsü (SMIIC)’in kurumsallaşıyor olmasından duyduğum memnuniyeti ifade etmek istiyorum. Henüz imzalamayan ya da onaylamayan ülkeleri de bu sürece dahil olmaya davet ediyorum.

Sayın Bakanlar,

Kıymetli Misafirler,

Hatırlayacağınız üzere, 2009 yılında gerçekleştirdiğimiz İSEDAK Ekonomi Zirvesinde tarım, turizm ve ulaştırma konularını işbirliğimizi güçlendirmede üç öncelikli sektör olarak belirlemiştik.

Geçen süre zarfında bu sektörlerdeki işbirliğimizde kaydedilen gelişmeleri umut verici olarak görüyorum. Ancak, bu konularda işbirliğimizi derinleştirmek için daha fazla gayret göstermemiz gerektiği kanaatindeyim.

Tarım sektörü ülkelerimizin ekonomik büyüme, kırsal kalkınma ve yoksullukla mücadelede çabalarında hayati öneme sahiptir.

Sektörde verimliliğin arttırılması, üretim süreçlerinin modernleştirilmesi ve tarım ürünlerinin pazara erişiminin kolaylaştırılması hususlarında ciddi eksikliklerimiz bulunmaktadır.

Bu eksikliklerin bilincinde olarak, İSEDAK son yıllarda tarım alanında işbirliği çabalarını yoğunlaştırmıştır. Hatırlayacağınız gibi bir önceki görüş alışverişi oturumunun konusu olan Tarım ve Kırsal Kalkınma üzerine Bakanlarımız istişarelerde bulunmuştu.

Geçtiğimiz haftalarda Tarım Bakanları 6. Konferansı münasebetiyle Tarım Bakanlarımızı ülkemizde ağırladık. Bu Konferans’ın sonuçlarını önemsiyor, alınan kararların uygulamaya geçmesini gönülden arzu ediyorum. Bu noktada üyelerimizin kararlı bir irade ortaya koyarak, tarım alanında işbirliğini daha fazla sahiplenmesini bekliyorum.

Değerli Delegeler,

Dünyada hızla gelişen bir sektör olan turizm alanında da işbirliğimizin güçlenmesine yönelik adımlar sevindiricidir. Son yıllarda bazı İSEDAK üyesi ülkeler arasında vizelerin kaldırılmasını vatandaşlarımızın serbest dolaşımına yönelik önemli bir adım olarak görüyorum

Uluslararası turizm pazarının giderek daha rekabetçi hale geldiği günümüzde, özel sektörle sağlanacak diyalog ve işbirliği, turizm hizmet kalitesini ve rekabet gücünü arttırarak, ülkelerimizin dünya turizm pazarından hak ettiği payı almasına katkı sağlayacaktır.

Ülkelerimiz arasında turizm alanında özel sektör arasındaki iletişimi ve işbirliğini geliştirmek amacıyla Aralık 2010’da İzmir’de gerçekleştirilen Çalıştayı önemli bir adım olarak görüyorum.

Benzer etkinliklere süreklilik kazandırmak amacıyla üzerinde çalışılan İSEDAK Turizm Forumu oluşturma çabalarını da gönülden destekliyorum. Siz değerli temsilcilerden ülkeniz özel sektör temsilcilerini bu ve benzeri etkinliklere katılımları konusunda teşvik etmenizi rica ediyorum.

Değerli Delegeler,

Önceliklerimiz arasında yeralan bir diğer sektör olan ulaştırma alanındaki işbirliği, ülkelerimiz arasında malların ve insanların daha rahat dolaşımının sağlanmasına hizmet edecektir. İSEDAK çerçevesinde ulaştırma alanında bu yıl önemli çalışmalar yapılmıştır.

Bildiğiniz üzere, bu İSEDAK toplantısında Değerli Bakanlarımız, “Ulaştırma Ağlarının Ticaret ve Turizme Etkisi” konusunda görüş alışverişinde bulunacaklardır.

Konuyla ilgili Haziran ayında İzmir’de Ulaştırma Uzmanlar Grubu Toplantısı ve Çalıştayı gerçekleştirilmiştir. Bu toplantıların sonuçlarının önümüzdeki dönemde yapılacak çalışmalara önemli katkılar sağlayacağını düşünüyorum.

Sayın Bakanlar,

Değerli Delegeler,

İslam İşbirliği Teşkilatı üyeleri arasında yatırım imkânlarının değerlendirilmesi, ekonomik işbirliğimizi geliştirecek bir diğer konu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Birçok vesileyle dile getirdiğim üzere, ülkelerimizdeki yatırım ortamlarının iyileştirilmesi ve üye ülkelerin fon ihtiyacının, yine üyelerimizin birikimleriyle karşılanması gerektiğini düşünüyorum.

Bu nedenle İslam İşbirliği Teşkilatı içinde sermayenin serbest dolaşımına hizmet edecek mali işbirliği çalışmalarını teşvik ediyor; tüm üyelerimizi bu çalışmalara aktif olarak katılarak, işbirliğimizden oluşacak sinerjiden yararlanmaya çağırıyorum.

İSEDAK gündeminde mali işbirliği altında 16 Eylül 2011 tarihinde, “İSEDAK Sermaye Piyasası Düzenleyicileri Forumu”nun kurulmuş olmasından büyük memnuniyet duyuyorum. Tüm üye ülkelerimizin bu Foruma aktif katkı sağlayacağına inanıyorum.

Ayrıca, İslam İşbirliği Teşkilatı Borsalar Forumu kapsamında yürütülen İslami endeks oluşturma çalışmalarında son aşamaya gelinmiş olmasını da takdirle karşılıyorum.

İnanıyorum ki aldığımız kararların uygulamaya geçiyor olduğunu görmek hepimiz için gurur ve işbirliğimizi derinleştirmeye yönelik motivasyon kaynağı olmaktadır.

Konuşmalarımda özel sektörün İSEDAK faaliyetleri içindeki yerinin güçlendirilmesi gerektiğini sık sık dile getiriyorum. Özel sektörü ekonomik ve ticari işbirliğimizi arttırmanın en güçlü ayaklarından biri olarak gördüğümü bir kez daha vurgulamak isterim.

Devlet yetkilileri olarak bizler özel sektör temsilcilerimizin taleplerini önemsemeli, özel sektör için uygun faaliyet ortamları hazırlamalı ve gerekli düzenlemeleri kararlılıkla hayata geçirmeliyiz.

İSEDAK kapsamında yürütülen özel sektör çalışmalarının ülkelerimiz firmalarına sorunlarını paylaşma, iş bağlantıları yapma ve yakınlaşma imkânı sunduğunu belirtmek isterim.

Bu kapsamda, var olan özel sektör çalışmalarının güçlendirilerek sürdürülmesini son derece önemli görüyor ve ülkelerimiz özel sektör temsilcilerinin bu etkinliklere katılımını tavsiye ediyorum.

Kıymetli Delegeler,

İslam dünyasında da milyonlarca insan gıda kıtlığından ve yetersiz beslenmeden muzdariptir. Son yıllarda Afrika kıtasında yaşanan kuraklıkla durum daha da vahimleşmiş, milyonlarca insan açlığın pençesine düşmüştür.

Yaşanan insanlık dramına karşı Türkiye’de birçok yardım kampanyası başlatılmıştır.

Bu kampanyaların halkımızın yoğun ilgisine mazhar olduğunu ve bugüne kadar Türkiye’de toplam 350 milyon Dolarlık yardım toplandığını memnuniyetle ifade etmek isterim.

Sizlerin de bildiği üzere, Somali’de giderek ağırlaşan insani durumu değerlendirmek ve açlıktan etkilenen halkın acılarını hafifletmeye dönük önlemleri ele almak amacıyla, İstanbul’da geçtiğimiz Ağustos ayında İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) İcra Komitesi Acil Toplantısı gerçekleştirilmiştir. Bu toplantıda,  İslami İşbirliği Teşkilatı ülkeleri, finans kuruluşları, yardım örgütleri ve hayırseverler Somali’deki insanlık dramına çare olmak üzere cömertçe yardım yapmaya davet edilmişlerdir.

Ben de bu çağrıyı yineleyerek, tüm üye ülkeleri Doğu Afrika’da, özellikle Somali’de, çok zor şartlarda yaşam mücadelesi veren kardeşlerimize en cömert şekilde yardım eli uzatmaya çağırıyorum.

“Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” diyen bir Peygamberin ümmeti olarak hayırlarda yarışmalı ve Afrika’daki kardeşlerimize sahip çıkmalıyız. İnanıyorum ki yaşanan acılar, başta İslam dünyası olmak üzere tüm uluslararası camianın katkılarıyla azaltılacak ve yaralarımızı hep birlikte saracağız.

En az gelişmiş ülkelerin sorunlarının sadece bu ülkelerin omuzlarına yıkılamayacak kadar ağır olduğunun bilincindeyiz. Biz Türkiye olarak en az gelişmiş ülkelerin sorunlarına yönelik küresel bilincin oluşturulması amacıyla, bu ülkelere olan desteğimizi çeşitli uluslararası platformlarda sürdürmekteyiz.

Bu çerçevede, sizlere 9-13 Mayıs 2011 tarihlerinde İstanbul’da yaklaşık on bin kişinin katılımıyla gerçekleştirilen BM. 4. En Az Gelişmiş Ülkeler Konferansı’ndan bahsetmek istiyorum.

On yılda bir düzenlenen bu Konferans’ta 2011-2020 dönemi için En Az Gelişmiş Ülkelerin kalkınma yol haritaları çizilmiştir. Ayrıca Eylem Planında yer alan hususların takibi için özel izleme mekanizmaları oluşturulmuştur.

Bu çerçevede, tüm üyelerimizi en az gelişmiş ülkelere karşı taahhütlerimizi yerine getirmeye davet ediyorum. Bu sadece, İslam dayanışmasının değil, insan olmanın da gereğidir.

Değerli Temsilciler,

27. İSEDAK çalışmalarının, bölgemizi dayanışma ve işbirliği alanına çevirecek,  ülkelerimizin ortak faydasına hizmet edecek sonuçlar doğurmasını temenni ediyorum.

Bunun için siz değerli temsilcilerden bu toplantıda ve sonrasında Başkentlerinize döndüğünüzde İSEDAK gündemine daha aktif katkı sağlamaya yönelik ciddi çaba sarf etmenizi bekliyorum.

Kıtaların ve kültürlerin buluşma noktası olan İstanbul’da geçireceğiniz zamanın her bakımdan faydalı olmasını diliyorum.

Bu anlayışla sözlerime son verirken, tüm üye ülkelere, İslam İşbirliği Teşkilatı’na bağlı ve ilgili kuruluşlarının yönetici ve çalışanlarına yaptıkları değerli katkılardan ötürü teşekkürlerimi bir kez daha ifade etmek isterim.

Toplantılarda aramızdaki kardeşliğin ve dayanışmanın güzel bir örneğini göstereceğinize inanıyor, çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

Yazdır Paylaş Yukarı