Ankara Atatürk Lisesi'ni Ziyaretinde Yaptıkları Konuşma

25.05.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Misafirler,

Çok Değerli Öğretmenler ve

Sevgili Öğrenciler,

Hepinize önce sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum ve bugün Atatürk Lisesi’nde sizlerle beraber olmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyorum.

Bu davet yapıldığında, hiç tereddütsüz hemen kabul ettim. Çünkü bazı üniversitelerin açılışlarına gidiyorum, oralarda konuşmalar yapıyorum, onlarla beraber oluyorum. Hemen şunu düşündüm: Türkiye’de 125. kuruluş yıldönümünü kutlayan kaç tane lise var? Çok az. Bunlardan birisi de, en seçkinlerinden birisi de bu lisedir.

Dolayısıyla, “Ankaramızda devletimizin kurucusu, büyük Atatürk’ün ismini taşıyan böyle bir liseyi muhakkak ziyaret etmem gerekir” dedim ve Erol Bey bu daveti yapınca, büyük bir memnuniyetle kabul ettim ve bugün de sizlerle beraberim.

Tekrar, özellikle öğrencilere, hep sevgilerimi sunuyorum, hepinizin gözlerinden öpüyorum, hep başarılar diliyorum.

Bu Lisenin ne kadar çok değerli insan yetiştirdiğini hep duyuyordum ve biliyor idim. Salona girince, yine devletimize, milletimize çok önemli hizmetleri geçen değerli mensuplarınızı görünce, “Sizler de demek ki Atatürk Lisesi’nden mezunsunuz” dedim. Ama biraz önce burada dinleyince, bu liseden kimler mezun olmuş, onları gördüm. Tabii ki, ne kadar gurur duysanız azdır. İnanıyorum ki ileride, yıllar geçecektir, sizlerin aranızdan da isimleri hep zikredilen, başarıları herkes tarafından sahiplenilen çok değerli kişiler çıkacaktır.

Bu Lise 125 yıl önce Ankara’da “Taş Mektep” diye anılan bir liseydi. O günden bugüne 125 sene geçmiş, birçok mezunlar vermiş. Bugün de aynı şekilde eğitimine devam etmesi çok önemli.

Eskiden çok meşhur olan, eskiden çok kıymetli olan, ama bugün o değerini kaybetmiş birçok müessese var, kurum var. Çok gururlanmanız gerekir, çok mutlu olmanız gerekir ki, eskiden ne kadar meşhur ve ismi önde gelen bir lise ise, bugün de aynı şekilde çok değerli, herkesin okumak için yarıştığı, mezunlarının daima başarılı olduğu, Türkiye’nin en seçkin liselerinden birisi olmayı devam ettiriyor, ismine de yakışır şekilde bu lise. Bundan dolayı, emeği geçen herkesi tabii tebrik etmek istiyorum ve bu başarıların devamlı olmasını temenni ediyorum.

Muhakkak ki devletimiz, Milli Eğitim Bakanlığı, her türlü imkânı vermektedir size, verecektir de. Ama şu bir gerçek ki: Milli Eğitim Bakanlığı, devletimiz bütün okullarımıza, liselerden ilkokullara, okul öncesi okullara, bütün eğitim müesseselerine, hepsini sahiplenmek ve gücünü hepsine dağıtmak zorundadır. Dolayısıyla, okulların biraz daha öne çıkmaları için, onlara ayrı bir sahiplilik de gerekmektedir. Bunu bugün burada görüyorum.

Atatürk Lisesi Eğitim Vakfı; bu vakfın yıllar önce kurulduğunu ve bu okuldan mezun olan kişilerin liselerine, okullarına sahip çıktığını görüyorum ve çok başarılı bir şekilde de hizmetlerine devam ettiğini görüyorum. Bu salona gelmeden önce yukarıda, Değerli Müdürünüz Erol Bey, tabii ki Sayın Vali ve Milli Eğitim Müdürü, hep beraber yukarıda bana biraz bilgi verdiler ve çok mutlu oldum gerçekten. Bu Liseden mezun olanların liselerine sahip çıktıklarını ve devletin yaptığı, yetişemediği konularda sizin daha iyi yetişmeniz için büyük bir gayret sarf ettiklerini, üstüne düşmeyen bazı konuları kendileri üstlenerek, sizleri daha iyi yetiştirmek, sizleri daha iyi donatmak için büyük bir faaliyet içerisinde olduklarını görünce, gerçekten çok mutlu oldum. Bir kez daha, Erol Bey’in şahsında, bütün beraber bu Vakıfta hizmet edenleri de tebrik etmek istiyorum ve buradan bir çağrı da yapmak istiyorum: Başka okullar da aynı tip faaliyetlere girmeliler.

Kimse unutmamalı mezun olduğu okulu, ben de unutmam doğrusu. Ben de nasıl Atatürk Lisesi, “Taş Mektep” olarak bilinirse, vaktiyle Kayseri’de de Kayseri Lisesi’ne, aynı şekilde “Taş Mektep”, “Taş Lise” diyorlardı. Kayseri Lisesi 110. yılına geldi şimdi, ben de oradan mezun oldum. Aynı duyguları yaşarım. Bazen doğrusu üniversiteyi unuturum, liseli çağlarımı hatırlarım. Eminim ki, burada sizlerin birçoğu da aynı duygular içerisindedir. Çünkü lisesi olmak, daha ayrı bir duygu.

Onun için, diğer illerimizde veya diğer okullarda da liselerinden mezun olanların, okullarına sahip çıkmaları için vakıflar kurmaları, dernekler kurmaları ve oralarda birazcık enerjilerini harcamalarını çok isterim ve bu çağrıyı da burada bütün Türkiye’ye yapmak isterim. Çünkü sadece devletin yaptıkları yetmiyor, ona ilave bazı çabalar olursa, o zaman çok daha güzel neticeler elde ediliyor.

Bu vesileyle, değerli öğrenciler, değerli gençler, size şunu da tavsiye etmek isterim: Başta aileleriniz şüphesiz ki, ellerinden gelen her şeyi yapıyor. Anneleriniz ve babalarınız için birinci öncelik, çocuklarının en iyi şekilde yetişmesi. Sizin eğitiminiz için her şeyi verirler, her türlü fedakârlığı yaparlar.

İkincisi; tabii ki, devletimizin bütün imkânları, öğretmenlerinizin çok büyük fedakârlıkları; bunlar sizin en iyi şekilde yetişmeniz için büyük çabalardır, ama bunlar yetmez. Bunlara sizin büyük gayretiniz ve sizin de çok büyük çalışma azminiz gerekli. Sizlerin eğer büyük çalışma azmi olmazsa, bütün bu imkânlar, birazcık israf olmuş olur.

Unutmayın ki, esas, her şeyin temelini bu çağlarda alacaksınızdır. Lise çağında ne öğreniyorsanız, ileride göreceksiniz bunun faydasını. Bugün okumanız gerekeni, bugün bilmeniz gerekeni ileride öğrenemezsiniz. Bugün okumanız gereken kitabı 10 sene, 20 sene sonra okuyamazsınız, çünkü o zaman yakışmaz elinize. Ama eğer bugün okumadıysanız, o zaman çok büyük bir eksiklik hissedersiniz. Onun için, bir taraftan eğitim, dersleriniz, müfredat, bütün konularınız, öğretmenlerinizin size öğrettikleri, bunları en iyi şekilde öğreneceksiniz.

Diğer taraftan sadece ders kitaplarınızla kalmayacaksınız, artık kaynak çok. Bilgisayarlarınızdan her türlü kütüphaneye ulaşabiliyorsunuz, daha geniş bir şekilde öğreneceksiniz. Artı, derslerinizin dışında çok kitap okuyacaksınız, başka konularla da çok ilgileneceksiniz. Tarih, edebiyat, sanat, bütün bunlarla ilgili çok şey okumanız gerekir ki, çok iyi bir şekilde hayata hazırlanabilesiniz.

Unutmayın ki, üniversite de sadece yeterli değil. Önemli olan, kişisel olarak sizin sağlam bir birikiminiz olması. Muhakkak ki, bilgi de yeterli değildir. Bilginin yanında sağlam bir karakterin de olması, iyi bir kişiliğin olması da çok önemlidir. O bakımdan, bir taraftan kendi milli, manevi değerlerimizi bilmek, diğer taraftan da bütün dünyaya açık olmak gerekmektedir.

Yarın inşallah sizler buradan mezun olacaksınız, güzel okullara, üniversitelere gideceksiniz. Sadece Türkiye değil sizin artık çalışma alanınız, bütün dünya. Bütün dünya gençleriyle rekabet edebilir halde olmanız gerekir.

Onun için de başkalarının kültürünü gördüğünüzde şaşırmamanız lâzım. Onun için, kendi kültürünüzü çok iyi bilmeniz gerekir, kendi değerlerinizi çok iyi bilmeniz gerekir ki, başka değerleri gördüğünüzde, kendinize özgüveniniz olsun.

Yine Türkçe’yi çok iyi bileceksiniz, kendi dilinizi çok iyi bileceksiniz ki, başka bir dili de çok iyi bir şekilde öğrenebilin.

İnanıyorum ki, böyle seçkin bir Lisede bu öğütler size zaten her zaman veriliyordur, ama ben de Cumhurbaşkanı olarak, bu düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim.

Tekrar, başta öğretmenleriniz olmak üzere, burada size hakkı geçen herkesi tebrik ediyorum, teşekkür ediyorum.

Sizlere de başarılar diliyorum ve hepinizin gözlerinden ayrı ayrı öpüyorum. Hep başarılar size.

Yazdır Paylaş Yukarı