Avusturya Federal Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Fischer’in Onurlarına Verdikleri Resmi Akşam Yemeğinde Yaptıkları Konuşma

02.05.2011
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

"Değerli Dostum Cumhurbaşkanı Fischer,

Saygıdeğer Hanımefendi,

Kıymetli Misafirler,

 Avusturya’ya geldiğimiz andan itibaren Eşime, bana ve heyetimize gösterilen misafirperverlik için teşekkür ederim.

 Sanatın, müziğin ve mimarinin nadide örneklerine evsahipliği yapan Viyana’da bulunmaktan Eşimle birlikte büyük mutluluk duyuyoruz. İnsanlığa malolan bu güzide eserleri üreten sanatçılara ilham kaynağı olan bu şehir,  ortak tarihimiz açısından da ayrı bir anlam ve önem taşımaktadır.

 Türkiye ile Avusturya arasındaki köklü tarihi ilişkilere bakınca “kahve” ve “lale” gibi dostluk ve zarafet sembollerini görürüz. Ayrıca, Mozart’ın bestelediği “Türk Marşı” ve “Saraydan Kız Kaçırma Operası” gibi halklarımız arasındaki etkileşimi dünya kültür mirasına altın harflerle kazıyan eserlere rastlarız.

 Türklerin daha iyi tanınması ve Türkçe bilen imparatorluk görevlileri yetiştirilmesi için kurulan Viyana Diplomasi Akademisi ile karşılaşırız. Bunlar, günümüzde de işbirliği ve dayanışmamızın devamı açısından çok sağlam bir temel oluşturmaktadır.

 Diplomatik ilişkilerimizin geçmişi 15. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk mukim Elçi atadığı başkentlerden biri Viyana’dır.

 Türkiye-Avusturya ilişkilerinde tarihte dönemsel bazı iniş-çıkışlar yaşansa da, günümüzde dostluğumuz sağlamdır. İki halk ve yöneticileri daha 19. yüzyılın başlarında aralarındaki tarihi rekabeti dostluğa dönüştürmüş ve yaklaşık yüzyıl boyunca güçlü bir ittifak ilişkisi kurmayı başarmıştır.

 Ülkelerimiz Birinci Dünya Savaşı’nda kader birliği yapmıştır. Galiçya cephesinde birlikte omuz omuza çarpışan ve hayatlarını feda eden kahramanlarımız, iki halk arasındaki dostluğun manevi bekçileridir.

 Netice itibariyle, ülkelerimizi, halklarımızı, hatta Avrupa kıtasını şekillendiren ortak tarihimiz, bizleri ayıran değil, birbirine bağlayan bir köprüdür.

 Sayın Cumhurbaşkanı,

Değerli Misafirler,

 Türkiye ve Avusturya, demokrasi, çoğulculuk, hukukun üstünlüğü, insan hak ve özgürlükleri, kadın-erkek eşitliği, adalet ve farklılıklara saygı gibi ortak evrensel değerleri paylaşmaktadır.

 Bahsekonu müşterek değer ve idealler Avrupa Birliği’ne tam üyelik vizyonumuzu stratejik bir tercih haline dönüştürmektedir. Bu, sadece şimdiki neslin tercihi değil, milletimizin yüzyıllara dayanan yöneliminin bir neticesidir.

 Avrupa’daki bazı dostlarımızın, üyeliğimizin AB’nin iç uyumunu bozacağı endişesini taşımaları yersizdir. Türkiye iç dayanışması, işbirliği ve entegrasyonu en üst seviyedeki bir Avrupa Birliği’ne üye olmak istemektedir.

 Esasen 1912 yılında Anayasası’nda İslamiyeti resmen tanıyan Avusturya, önyargıların ve Avrupa kamuoylarında estirilmeye çalışılan korku ve endişelerin ne denli yersiz ve yanıltıcı olduğunu en iyi takdir edecek devletlerden biridir.

 Türkiye’nin üyesi olacağı Avrupa Birliği daha zayıf değil, daha güçlü olacaktır. Zira, uluslararası güç dengelerinin Doğu’ya ve Asya’ya doğru kaydığı bir konjonktürde, Türkiye’nin AB’ye üyeliği esasen stratejik bir zarurettir. AB’nin küresel ölçekte gelişmelere yön verebilecek bir siyasi oluşum haline gelmesi arzu ediliyorsa, Türkiye’nin üyeliği bu hedef doğrultusunda tarihi ve dev bir adım teşkil edecektir. Avusturya’dan bu konuda daha fazla dayanışma ve işbirliği bekliyoruz. Üstelik bu, “ahde vefa”nın da gereğidir.

 Sayın Cumhurbaşkanı,

Değerli Misafirler,

 Avusturya’da yaşayan ve yaklaşık yarısı Avusturya vatandaşı olan 220 bin Türk, ülkelerimizi birbirine kenetlemektedir. Siyaset ve sanattan spora, bilimden iş dünyasına kadar uzanan geniş bir yelpazede önemli başarılar sağlayan Avusturya’daki Türkler, ülkelerimiz arasında güçlü bir bağ oluşturmaktadır. Bu etkileşimin diğer ayağında, her yıl Türkiye’yi ziyaret eden 500 bin Avusturya vatandaşı yeralmaktadır.

 Bu münasebetler halklarımızın birbirlerini daha iyi tanımalarını sağlamaktadır. Ayrıca, karşılıklı şüphe ve önyargıların bertaraf edilmesine yardımcı olmakta ve Türkiye ile Avusturya arasındaki dostluk ilişkilerini daha da pekiştirmektedir.

 Bu bağlamda, özellikle Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atılmasında emeği geçen Avusturyalı mimar, sanatçı ve bilim insanlarını da takdirle anıyoruz.

 Cumhurbaşkanı Sayın Fischer,

Kıymetli Misafirler,

 Avusturya’da yaşayan Türklerin en iyi şekilde eğitim almalarını kararlılıkla destekliyoruz. Yeni nesillerin hem Türkçe, hem de Almanca iki anadilli olarak yetişmelerini ve Avusturya yasalarına saygılı biçimde hayatın her alanında pozitif katkı sağlamalarını teşvik ediyoruz. Nitekim, Avusturya’daki Türk toplumu içinde çok sayıda başarı hikâyesi mevcuttur. Hedefimiz, bunların arttırılması olmalıdır.

 Zira, günümüzde artık “misafir işçiler”den değil, hemşehri ve eşit vatandaşlardan söz ediyoruz. Ortak çabalarımızla ötekileştirmeye yönelik tasarrufları boşa çıkartabileceğimize yürekten inanıyorum. Bu sayede yeni nesillere daha mutlu ve uyumlu bir gelecek bırakacağımıza güveniyorum.

 Sayın Cumhurbaşkanı,

Değerli Misafirler,

 Ziyaretimin Türkiye’nin Avusturya’da daha iyi tanınmasına ve ülkelerimiz arasında karşılıklı anlayış ve işbirliğinin güçlendirilmesine katkıda bulunmasını temenni ediyor, kadehimi Zat-ı Devletleri ve Muhterem Hanımefendi’nin sağlık ve mutlulukları, Avusturya halkının huzur ve refahı ile Türkiye ve Avusturya arasındaki köklü dostluğa kaldırıyorum."

Yazdır Paylaş Yukarı