Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (ECO) 11. Zirve Toplantısında Yaptıkları Konuşma

23.12.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Saygıdeğer Devlet ve Hükümet Başkanları,

Değerli Bakanlar,

Sayın Genel Sekreter,

Kıymetli Misafirler,

Sözlerime başlarken Ekonomik İşbirliği Teşkilatı'nın (ECO) Onbirinci Zirve Toplantısı vesilesiyle sizleri İstanbul'da ağırlamaktan duyduğum memnuniyeti ifade ediyor ve hepinize en samimi duygularla hoş geldiniz diyorum. Bu arada, misafir olarak aramızda bulunan Aziz Dostum Irak Cumhurbaşkanı Sayın Celal Talabani'yi büyük bir muhabbetle selamlıyorum.

Beni, ECO Zirve Toplantısına başkanlık etmek gibi onurlu bir göreve seçtiğiniz için teşekkür ediyorum. Bu vesileyle, iki yıla yakın bir süre ECO Dönem Başkanlığını yürütmüş olan İran İslam Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Mahmut Ahmedinejad'a, dönem başkanlıkları sırasındaki aktif ve başarılı çalışmalarından ötürü tebriklerimi ifade ediyorum.

Avrasya kıtasının tam merkezinde yer alan Türkiye, bu coğrafyanın tamamında barış, güvenlik, istikrar ve refahın sağlanmasına büyük önem atfetmektedir.

Bu doğrultuda, bölgesel diyalog ve işbirliği mekanizmaları oluşturmaya, enerji, iletişim ve ulaşım gibi kapsamlı bölgesel ekonomik işbirliği projelerini hayata geçirmeye çalışıyoruz.

Bölgemizde ekonomik işbirliğinin ve kalkınmanın desteklenmesinin sürekli ve kurumsallaşmış bir diyaloğu gerekli kıldığını düşünüyorum.

Ayrıca, etkin ve adil bir dünya düzenine giden yolun aynı zamanda bölgesel alanda gerçekleştirilecek diyalog ve işbirliğinden geçtiği kanaatindeyim.

Bu anlayışla, kurucu ülkelerden biri olarak Ekonomik İşbirliği Teşkilatı; ECO'ya, Türkiye olarak büyük önem atfetmekteyiz.

Doğu ile Batı arasında çok önemli bir coğrafi konumda bulunan Teşkilatımız, 8 milyon kilometre karelik bir alan ve 400 milyondan fazla bir nüfusa sahiptir.

Teşkilatımıza üye ülkelerin üzerinde bulundukları coğrafya, dünyanın jeostratejik açıdan en kritik bölgelerini oluşturmaktadır. Ülkelerimiz çok zengin doğal ve beşeri kaynaklara, tarihi ve kültürel mirasa sahiptirler. Bu itibarla ECO bölgesi, ekonomik ve ticari işbirliği bağlamında muazzam bir potansiyeli haizdir.

ECO'nun bu güçlü potansiyelinin hayata geçirilmesi ve İzmir Antlaşmasında belirlenen amaçların gerçekleştirilmesini teminen 2005 yılında, Astana'da düzenlenen Bakanlar Konseyi Toplantısında "ECO 2015 Vizyon Belgesi" kabul edilmişti.

Bu çerçevede, üye ülkeler olarak, işbirliğimizi güçlendirmek üzere ticaret ve yatırımdan, ulaştırma ve haberleşmeye; enerji ve çevreden, tarım ve sanayiye kadar; pek çok alanda 2015 yılına kadar gerçekleştirmek üzere hedefler tespit ettik.

Belirlediğimiz bu 10 yıllık süreyi yarılamışken, ev sahipliğini yaptığımız Onbirinci ECO Zirvesi, hedeflerimizin gerçekleştirilmesi yönünde şimdiye kadar gösterdiğimiz performansa ilişkin bir durum değerlendirmesi yapma fırsatı sunmaktadır. Ayrıca, bu Zirvenin 2015'e kadar alınması gereken ilave önlemler konusunda en üst düzeyde irade sergilenmesine vesile olmasını arzu ettik.

Geçtiğimiz beş yıl zarfında, sözkonusu hedeflerin gerçekleştirilmesi bağlamında tarihi ve çok değerli adımlar atılmış olduğunu görmekten büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Buna karşılık, bazı hedefler bakımından katedilen mesafenin ise mütevazı düzeyde kalmış olduğunu müşahade ettik.

Bu kapsamda, ECO Ticaret Anlaşmasının (ECOTA) beş ülke tarafından onaylanmasının ardından 2008 yılında yürürlüğe girmiş olmasını, bölgemizde ekonomik entegrasyon yolunda kritik bir eşiğin aşılması olarak değerlendiriyoruz.

Anlaşmanın uygulamaya konulması için taraf ülkelerin tavize konu ürün listelerini hazırlayıp ECO Sekretaryasına iletmeleri gerekmektedir. Bu işlemi gerçekleştirmiş olan Türkiye ve Pakistan, 7 Aralık 2010 tarihinde imzaladıkları ortak bildiriyle ECO Ticaret Anlaşmasını (ECOTA) ikili temelde uygulamaya koymuşlardır.

Bunun diğer taraf ülkelere de örnek teşkil etmesini temenni ediyor, ECOTA'yı henüz imzalamayan üyelerimizi sözkonusu Anlaşmaya taraf olmaya davet ediyoruz.

ECO Vizyon Belgesinde, 2005 yılında % 6 olarak gerçekleşen bölge içi ticaretin, 2015 yılında % 20'ye yükseltilmesi hedeflenmişti. Ancak 2010 yılı itibariyle, bu oranın sadece % 7 oranında kaldığı görülmektedir.

Saygıdeğer Devlet ve Hükümet Başkanları,

Ülkelerimizin ekonomik istikrarını koruyabilmesi ve sürdürebilir kalkınmayı sağlayabilmesinin yolunun, bölgesel ekonomik ve ticari işbirliğinden geçtiği artık iyice anlaşılmıştır. ECO bölge-içi ticaretin sadece %7 seviyesinde kalmasının, hepimiz için bir başarısızlık olduğunu teslim etmeliyiz.

Bu konuda bir mukayese yapmak gerekirse, Avrupa Birliği'nin blok-içi ticaretinin, toplam ticaret hacminin %65'ine tekabül ettiğini söylemek yeterli olacaktır.

Bu hedefte kaydedilen düşük performans, ECOTA'nın tüm üye ülkelerce imzalanıp uygulamaya konulmasının zaruretini ortaya koymaktadır.

Ülkelerimiz arasındaki ekonomik işbirliğinin hızlanmasına katkıda bulunması bakımından kayda değer bir diğer gelişme ise, ECO Ticaret ve Kalkınma Bankası'nın 2008 yılından itibaren İstanbul'da operasyonel faaliyetlerine resmen başlamış olmasıdır.

Bankanın ECO projelerinin finansmanına önemli katkı sağlaması beklenmektedir. Kurucu üyeler Türkiye, İran ve Pakistan dışındaki diğer ECO üyesi ülkelerini de bu Bankaya ortak olmaya davet etmek istiyorum.

Ayrıca, ECO Ticaret ve Kalkınma Bankası'nın, İslam Kalkınma Bankası ve Asya Kalkınma Bankası'yla ortaklıklar ihdas etmesinin gerekli olduğuna inanıyorum.

Aziz Kardeşlerim,

Kıymetli Misafirler,

Binlerce yıl eski dünyayı oluşturan üç kıta arasındaki ticaret ağının merkezinde yeralan bölgemizi, yeniden eski görkemli günlerine kavuşturmak mecburiyetindeyiz. Eskiden "ipek yolu", "baharat yolu" olarak anılan bu güzergahı, ülkelerimizin kollektif refahını artıracak bir "enerji", "ticaret", "iletişim" ve "ulaştırma" koridoru haline getirmek temel önceliğimiz olmalıdır.

Bu meyanda, Transit Ulaştırma Çerçeve Anlaşması'nın hayata geçirilmesini memnuniyetle karşılıyoruz. Üye ülkelerin çoğunun denize çıkışı bulunmadığı da dikkate alındığında, ulaştırma ve iletişim işbirliğinin geliştirilmesi önem taşımaktadır.

2010 yılı içinde İstanbul-Tahran-İslamabad güzergahında düzenli yük treni seferlerinin başlatılması önemli bir başlangıç teşkil etmiştir. Açılan demiryolu güzergahı üzerinden Pakistan'da sel felaketinden mağdur olan kardeşlerimize 15 tren seferiyle toplam 300 vagon dolusu yardım malzemesinin ulaştırılmış olması, bizleri ayrıca memnun etmiştir.

Sözkonusu tren seferlerine ilave olarak 4 ticari yük katarının da aynı güzergahı kullandığını belirtmek isterim. İstanbul-Tahran-İslamabad demiryolu hattının iyileştirilmesi ve tüm ECO ülkelerini Avrupa'ya bağlayan bir demiryolu ağı haline dönüşmesi temel önceliğimiz olmalıdır. Bu yönde Türkiye olarak her türlü işbirliği ve yatırıma hazır olduğumuzu ifade etmek isterim.

Öte yandan, ECO İpek Yolu TIR Kervanı deneme projesinin başarıyla gerçekleştirilmesi de takdire şayandır. Üye ülkelerin yeterli ilgi ve gayreti göstermeleri halinde ECO bölgesinin Doğu-Batı ticaretinde çok önemli bir transit güzergah haline gelebileceği ve ülkelerimizin küresel ekonomiyle entegrasyonunu hızlandıracağı gayet açıktır.

ECO ülkeleri arasında bölgesel ticaretin ve özel sektör girişimlerinin artması, bölgenin bütününde refah ve istikrara katkıda bulunacaktır. Bu bağlamda, ECO Ticaret ve Sanayi Odası'nın (ECO TSO) bu yönde başlattığı çalışmaları takdirle izlemekteyiz.

ECO ülkelerinin işbirliği bağlamında diğer öncelikli ve büyük potansiyel arzeden alanlardan birisinin de enerji olduğu kanaatindeyim.

ECO bölgesi, petrol, doğal gaz ve hidroenerji kaynakları bakımından dünya enerji piyasalarında önemli bir konuma sahiptir.

Nitekim bölgemiz, enerji güvenliği ve enerji kaynaklarının çeşitlendirmesinde dünya pazarlarında alternatif bir kaynak olarak görülmeye başlanmıştır. Bu bağlamda, bölgemizin zengin enerji kaynaklarından akılcı ve sürdürülebilir bir şekilde yararlanılması, istikrarlı ve oturmuş uluslararası pazarlara ulaştırılması hayati önem taşımaktadır.

ECO üyesi ülkelerin ikili ilişkiler kapsamında enerji işbirliğinde kayda değer adımlar attıklarını memnuniyetle müşahede ediyoruz.

Enerji alanındaki sözkonusu ikili işbirliğinin çok taraflı boyutunun ECO çatısı altında geliştirilmesi yönünde üye ülkeler ve ECO Sekretaryası olarak gayretlerimizi arttırmamız gerekmektedir.

Öte yandan, güvenli enerji arzı ile çevreye zarar vermeden ekonomik gelişmeyi gerçekleştirme hedefimiz çerçevesinde yapılması gerekenlerden birisi de şüphesiz ki toplam enerji arzında yenilenebilir enerjinin payını arttırmaktır.

Bu çerçevede, son dönemde yenilenebilir enerji kaynaklarından daha fazla istifade edilmesine yönelik olarak ECO bünyesindeki faaliyet ve çabaların hız kazandığını görmek sevindiricidir. Ayrıca ECO bünyesinde, çevre, ormancılık ve meteoroloji konularındaki işbirliğimizi artırmamız yerinde olacaktır.

ECO Bölgesinde gıda güvenliğinin sağlanması hedefimizin gerçekleştirilmesinde güçlük çektiğimiz anlaşılmaktadır. Bu çerçevede, FAO ile işbirliği halinde Ankara'da kurulması kararlaştırılan "Bölgesel Program Koordinasyon Birimi"nin önemli bir ivme sağlayacağına inanıyorum.

Öte yandan, ECO Bölgesinde örgütlü suçlarla mücadele ve uyuşturucu madde kontrolü gibi konularda da işbirliğimizin güçlendirilmesi önem taşımaktadır. Bu çerçevede ECO İçişleri Bakanları Üçüncü Toplantısının da İçişleri Bakanımız Sayın Beşir Atalay'ın ev sahipliğinde yarın İstanbul'da gerçekleştirilecek olması memnuniyet vericidir. Anılan toplantının, Teşkilatımız çerçevesindeki işbirliğimiz bakımından son derece yararlı ve verimli geçeceğine eminim.

Yoksulluğun ve açlığın ortadan kaldırılması, herkes için ilköğretim imkanı sağlanması, anne ve çocuk ölümlerinin azaltılması gibi hedeflerimizin de tüm ECO üyesi ülkelerde yeterince ilerleme sağlanamadığı görülmektedir.

Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedeflerinin pek çoğunu tamamlanmış olan Türkiye, ECO üyesi ülkelere bu konuda her türlü desteği sağlamağa hazırdır.

2015 Vizyon Belgesinde yeralan hedeflere ulaşılmasını teminen ilave ne gibi önlemler alınması gerektiği konusunda kapsamlı bir çalışma yapmak üzere "akil adamlar grubu" kurulması önerimizin kabul görmesi memnunluk vericidir. Grubun bir an önce teşkil edilerek çalışmalara başlamasını ve önerilerini 2011 yılının ilk yarısında üye ülkelere iletmesini önemsiyorum.

Değerli Kardeşlerim,

ECO'yu bölgemizde ekonomik kalkınma, refah ve istikrarın sağlanması bağlamında değerli bir araç olarak değerlendirmeli, desteklemeli ve güçlendirmeliyiz.

Hedeflerimizde öncelik sıralaması yapmalı, ECO'nun etkinlik ve görünürlüğünün arttırılması, halklarımızın günlük yaşamında katma değer yaratacak bir yapıya kavuşturulması için elimizden gelen gayreti göstermeliyiz.

Bu vesileyle, Türkiye'nin, Teşkilatın İzmir Antlaşma'sında kayıtlı amaç ve hedeflerine ulaşılması için her türlü çabayı gösterme azminde olduğunu bir kez daha teyid ederim.

Bakanlar Konseyinin onayımıza sunduğu ve Zirve Toplantımız sonunda kabul edilecek olan İstanbul Bildirisi'nin, Teşkilatımıza yeni bir dinamizm kazandırmasını ümit ediyorum.

Sözlerimi tamamlamadan önce, bu önemli Zirve'ye iştirakiniz ve yapacağınız değerli katkılar için teşekkür ediyorum. Ortak tarihi ve kültürel mirasımızın görkemli abideleriyle dolu İstanbul'da kendinizi evinizde gibi hissederek, güzel vakit geçirmenizi temenni ediyorum.

Teşekkür ederim.

Yazdır Paylaş Yukarı