Ankara Büyükşehir Belediyesini Ziyaretleri Sırasında Yaptıkları Konuşma

17.12.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Değerli Basın Mensupları,

Sizin de takip ettiğiniz gibi, Ankara dışında, ülkenin dört bir yanında, illerimizi, şehirlerimize gittiğimde, vilayetleri, valileri, belediye başkanlarını, belediyeleri, garnizonları, üniversiteleri, hep ayrı ayrı ziyaret ediyorum ve oralarda bilgiler alıyorum. Ama hep Ankara’da yaşadığımız için, bazen yaşadığımız yeri, nasıl olsa hep beraberiz diye, bu ziyaretler genellikle yapılmıyor. En yakın olanlar bazen en uzak gibi kalıyorlar.

Bunun farkında olduğum için, hatırlayacaksınız, daha önce Ankara Valiliğini ziyaret etmiştim. Ve Ankara Valisinden bilgiler almıştım. Ama Ankara Büyükşehir Belediyesini hiç ziyaret etmemiştim. Bugün de bunu gerçekleştiriyorum ve Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret ediyorum.

Tabii Ankara başkent. Başkent olunca, her şeye ev sahipliği yapıyor. Bundan dolayı çok ayrı bir özelliği var. Ankara’nın başkentliği, Anadolu’nun merkezini her zaman güçlendirmiştir. Ve başkentin güzel olması, başkentin imarı, başkentin gelişmişliği, başkentteki kültürel faaliyetler, sanat faaliyetler, bilimsel faaliyetler, bütün bunlar tabii ki çok öncelik arz etmektedir. Ama bütün bunlar için önce şehrin güzel olması gerekir. Şehrin ihtiyaçlarının en iyi şekilde karşılanması gerekir. Şehrin imarıyla ilgili, ulaşımıyla ilgili bütün projelerin en iyi şekilde devam etmesi gerekir. Türkiye’nin en büyük ikinci nüfusuna sahip olan ilimiz. Dolayısıyla bu ille ilgili, şehrimizle ilgili bilgileri almak için Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni ziyaret ediyorum.

Sayın Başkan, uzun süredir Ankara’nın Belediye Başkanı olduğu için, bütün bu projeleri, yaptıklarını ve bundan sonra yapacaklarını; karşılaştıkları zorluklar, problemler varsa, bunları hep dinleyeceğim. Ve ben de bunları takip edeceğim. Gerekli talimatları vereceğim. Gerekli direktifleri vereceğim.

Ankara, Başkent olarak şüphesiz ki, her türlü titizliğe ve her türlü itinaya layık bir şehirdir. Bütün misafirlerin geldiği, yerli-yabancı devlet adamlarının geldiği, havaalanına indikten sonra, Cumhurbaşkanlığından, hükümetle yaptığı bütün ziyaretlere kadar dolaşırken, Türkiye ile ilgili intibalarını elde ettikleri şehirdir. O bakımdan bu şehrimize gözbebeğimiz gibi bakmamız gerekir. Başkentler nasıl olacaksa Ankara’nın da öyle olması gerekir. Büyük projelerin hep yapıldığını görüyorum, yolların, köprülerin, metronun, ama tabii ki büyük projeler olunca, bunların büyük meseleleri de oluyor. Büyük problemleri de oluyor. Büyük şehirlerin büyük problemleri vardır. Ama büyük gelecekleri vardır. O açıdan tüm bunlarla ilgili Sayın Başkandan hem bilgi alacağım hem de onların takip edilmesine titizlikle doğrusu, itina göstereceğim. Ve Başkentimizi bütün başkentler içerisinde en güzel başkent yapmak için hep beraber uğraşacağız. Hepinize teşekkür ediyorum.

Soru: Efendim, gündemde Kayseri Belediyesi ile ilgili tartışmalar söz konusu. Sizin de Kayseri Belediyesi’ne kefil olduğunuz yönünde de iddialar var.

Sayın Cumhurbaşkanımız: Bu konuyla ilgili söyleyeceklerim bu kadar, bir şey söylemeyeceğim.

Soru: Efendim Merkez Bankası’nın İstanbul’a taşınması gündemde. Karar alındı, sonra tekrar vazgeçildi. Ankara’nın içinin boşaltılacağı anlamında eleştiriler de var. Bu konudaki görüşlerinizi alabilir miyiz?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Ankara’nın başkent olması, başlı başına Ankara’nın ne kadar dolu olduğunu gösterir. Her şey Ankara’dan, Türkiye Ankara’dan idare ediliyor. Türkiye’nin dış politikası, çevresi, dünya, her şey Ankara’dan idare ediliyor. Ankara’nın boşalması diye bir şey söz konusu olmaz. Tam tersine Ankara giderek çok zenginleşiyor. Üniversitelerin sayısı ne kadar çok artıyor. Ankara bir sanayi şehri oldu. Ankara bir bilim merkezi oldu. Türkiye’nin en iyi üniversiteleri Ankara’da görüyorsunuz. Devlet üniversiteleri, vakıf üniversiteleri. Ankara’da kültür-sanat faaliyetleri, son yıllarda takip ediyor musunuz bilmem, ama alabildiğine, gerçekten çok heyecan uyandırmaya başladı. Dolayısıyla, tam tersine Ankara giderek, -zaten güçlüdür, ama- çok daha güçlü hale geliyor.

Soru: Merkez Bankası'nın taşınmasını bu noktada doğru buluyor musunuz?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Böyle bir şey söz konusu değil, gördüğüm kadarıyla. Ortada böyle bir şey yok.

Soru: Efendim, Barış ve Demokrasi Partisi Güneydoğu bölgesinde iki dili fiilen hayata, yasal düzenleme beklemeden, iki dilli hayata geçme çağrısı yaptı. Bu tartışma da yarattı, Meclis'in içinde ve dışında, sizin bu çağrıya ilişkin görüşleriniz nedir?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Şimdi Türkiye’nin, tabii ki Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili Türkçe'dir. Ama Türkiye’de konuşulan başka diller de vardır. Halkımızın konuştuğu diller, bizim dillerimizdir. Bu ayrı bir konudur. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin dili Türkçe'dir. Türkçe herkesin ortak dilidir. Türkçe'yi bilmeyenlere, öğrenmeyenlere hep öğretmemiz gerekiyor, ama herkes Türkçe'yi bilir. Ve hiç kimse de Türkiye’de ikinci sınıf vatandaş olmak istemez, herkes birinci sınıf vatandaştır. Ama vatandaşımızlarımızın konuştuğu farklı diller, bunlar da bizim kültür mirasımızdır. Anayasamız bize bütün kültür mirasımızı korumayı emrediyor. Bunlar bazen müzeler olur, bazen bunlar binalar olur, bazen destanlar olur, bazen diller olur. Bu bakımdan baktığınızda Kürtçe de, Türkçe de Türkiye’de konuşulan dildir. Vatandaşlarımızın bazıları konuşuyordur. O da bizim dilimizdir. Ama Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dili Türkçe'dir ve böyle olmaya da devam edecektir.

Soru: Efendim, konuyla alakalı olarak BDP milletvekillerinin kürsüden Kürtçe konuştuklarını biliyoruz. Bununla ilgili Meclis Başkanı Mehmet Ali Şahin’in de bir tepkisi vardı. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu?

Sayın Cumhurbaşkanımız: Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çalışma tüzüğü vardır, biliyorsunuz. Çalışmasında, nasıl çalışır, nasıl konuşulur, nedir, bunlar gayet açıktır. Bunların tersine iş yapmamak gerekir. Bunlar fayda getirmez. Bugün Türkiye’nin daha çok demokratikleştiği, Türkiye’de herkesin birbirini daha çok anlamaya çalıştığı ve bugün, eskiden farklılıklarımızı korkulacak bir şey gibi görürken, şimdi farklılıklarımızı zenginlik olarak görmeye başladığımız bir dönemde, herkesin daha sorumlu, herkesin daha dikkatli hareket etmesi, yolumuzu daha çok açar. O açıdan, herkes Türkiye’de böyle büyük bir sorumluluk duygusu içinde hareket ederse, daha çok faydalı olur kanaatindeyim.

Yazdır Paylaş Yukarı