Uluslararası İşbirliği Platformu Tarafından Düzenlenen Boğaziçi Bölgesel Ortaklık Zirve'sinde Yaptıkları Konuşma

03.12.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

“Değerli Bakanlar,

Değerli Misafirler,

Öncelikle uzaktan ve yakından, dost ve kardeş ülkelerden buraya gelen bütün panelistler ve konukları en kalbi hislerimle selamlıyorum ve Türkiye’ye hoşgeldiniz diyorum.

Aranızda çok sayıda değerli tanıdıklar var, dostlarım var, herkesi burada görmekten gerçekten büyük bir memnuniyet duyuyorum.

Sizleri üç imparatorluğa başkentlik yapmış, kıtaların ve medeniyetlerin kesişme noktası olan İstanbul’da ağırlamaktan da hep beraber büyük bir mutluluk duyuyoruz. Burada tabii kendinizi misafir veya yabancı gibi hissetmeyeceksiniz.

Zira,  hepimizin ortak tarihi mirasının görkemli nişanesi olan İstanbul,  tüm misafirlerimizi birer hemşehri olarak kabul etmektedir. Hatta bu hemşehrilik, böyle bir kış günü kendini öyle göstermektedir ki, hava da gördüğünüz gibi çok güneşli.

Değerli Konuklar,

Değerli Misafirler,

Artık küresel bir köy haline dönüşen dünyamızda, bilgi, sermaye ve insanlar, tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar hızlı hareket etmektedir. Küreselleşmenin getirdiği bu nimetler, layıkıyla kullanılmadığı takdirde, ciddi riskler de oluşturmaktadır. Yeni küresel şartları doğru okumayan, bu süreçte kendilerini tecrit eden ülkeler, kalkınma ve özgürlük yarışında geride kalmakta, gelecek nesillerinin istikbalini şimdiden ipotek altına almaktadırlar.

Diğer bir deyişle, küreselleşmenin hızına ayak uyduramayan ülke ve toplumlar, bisikletin pedalını çeviremeyen sporcular misali düşerek, yarış dışı kalmaktadırlar. O bakımdan bu büyük yarış içerisinde herkesin vargücü ile en iyi şekilde yerini alması gerekmektedir.

Bununla birlikte, sözkonusu yarışı başarı ile sürdürebilmek sadece bir ülke veya halkın münferit çabalarıyla mümkün olmaktan çıkmıştır. Bugün güvenlikten, teröre; ekonomik istikrardan, sürdürülebilir çevreye kadar pek çok sorun, ancak kapsamlı ve etkili bir uluslararası işbirliğiyle çözülebilmektedir. Bu yöndeki en başarılı işbirliği örneklerinin öncelikle bölgesel düzeyde başlaması kaçınılmazdır. Bölgesel düzeyde güvenlik, istikrar olmadığı süre içerisinde, bölge içerisinde ekonomik işbirliği, ticaret de olmayacaktır. Dolayısıyla bunlar büyük meseleler ve çok kapsamlı bir şekilde hem ülkeler hem şirketler hem de bireyler bazında hep ele alınması gereken çok önemli konulardır.

Uluslararası ilişkilerin daha da yoğunlaştığı ve geliştiği günümüzde, siyasi, ekonomik, kültürel ve bilimsel alanlarda işbirliğini sadece hükümetlerarası mekanizmalarla yürütmenin devri de artık çoktan geçmiştir. Hükümetler, devletler altyapıyı oluşturacaktır. Biraz önce söylediğim büyük meseleleri, güvenlik meselelerini ele alacaklardır, hukuki altyapıyı oluşturacaklardır, rayları döşeyeceklerdir, anlaşmaları imzalayacaklardır, ama bunun arkasını getirecek olan da hükümet dışı aktörlerdir. Bunlar sivil toplum kuruluşlarıdır, iş dünyasının organizasyonları, dernekleridir, iş dünyasının büyük şirketleridir, üniversitelerdir, bilim adamlarıdır. Dolayısıyla bunları sadece hükümetlerden beklememek gerekmektedir.

Türkiye, jeostratejik konumu ve tarihi tecrübesi itibariyle ait olduğu Orta Doğu, Balkanlar, Kafkasya, Akdeniz ve Orta Asya coğrafyası ve ötesinde barış, istikrar ve refahın gelişmesine katkıda bulunmak için azami ölçüde gayret göstermektedir. Dış politikamızı bu çerçeve içerisinde yürütmekteyiz. Bir taraftan dış politikaya, diğer taraftan güvenlik algılamaları ve istikrara verdiğimiz önem hep bu çerçevededir.

Bu itibarla, özellikle İstanbul’u siyasi, ekonomik, finansal ve diplomatik bir “hub” haline getirmek için son yıllarda pek çok etkinliğe evsahipliği yapmaktayız.  Zira, İstanbul’dan en fazla 4 saatlik bir uçak seyahatiyle yaklaşık 50 ülkeye  ve  dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birine erişim sağlanabilmektedir.

Bu bağlamda, öncülük ettiğimiz işbirliği süreçlerinden en önem verdiğim girişimler arasında himayemde kurulan  “Uluslararası İşbirliği Platformu” (UİP) gelmektedir ve bundan dolayı aranızdayım. Bu teşebbüsü gerçekten kalbi, samimi olarak destekliyorum.

Bugün ilk toplantısını gerçekleştirdiğimiz Uluslararası İşbirliği Platformu, ekonomik, siyasi, bilimsel ve kültürel alanlarda, devlet adamlarını, kanaat önderlerini, öndegelen iş adamlarını ve genç liderleri biraraya getirmeyi, diyalog ve işbirliği anlayışını pekiştirmeyi amaçlamaktadır.

Burada hazır bulunan ve pek çok ülkeden gelen siz değerli katılımcılarımızı gördüğümde, Platformun kuruluş amaçları doğrultusunda büyük ve güçlü bir ilk adımı attığını fark ediyorum. Birçok şey tanışmakla, diyalogla, beraber oturup konuşmakla başlıyor, arkası sonradan geliyor. Hiç tanımadığınız, karşılıklı bilgiye sahip olmadığınız ne ülkeyle ne şirketle ne de kişilerle iş yapabilirsiniz. O bakımdan her şeyin ilk adımı; bir araya gelmek, konuşmak, birbirinin farkında olmak, birbirinin potansiyelini görmek ve "neleri birbirimizle tamamlayabiliriz", bunu beraber gözlemlemektir. O açıdan bu buluşmayı, bu toplantıyı gerçekten çok değerli görüyorum.

Değerli Misafirler,

Konuşmamım başında bilginin, sermayenin ve insanların dolaşım hızındaki başdöndürücü gelişmelere işaret etmiştim. Ne var ki, bu nimetlerden herkesin yararlanması kendiliğinden olabilecek bir şey değildir.

Mevcut meseleleri iyi tahlil eden, riskleri zamanında öngören ve fırsatları iyi tespit eden birey, şirket, toplum ve ülkeler bu nimetlerden layıkıyla yararlanabileceklerdir.

Geleceğe yönelik fikir egzersizleri yürütenler, mevcutla yetinmeyip, daima daha iyisini ve farklısını hedefleyenler, bu süreçte kazananlar arasında yer alacaklardır.

İnsan hakları, hukukun üstünlüğü, şeffaflık ve hesap verebilirlik gibi ilkeleri kendilerine düstur edinenler, düşünce ve ifade özgürlüğünü ön çıkartanlar muhakkak ki bu yarışta daha önde olacaklardır.

Eğitim, bilim, AR-GE ve teknolojiye yatırım yapanlar, diğerlerinin önüne geçeceklerdir.

Ortak hafıza ve ortak aklı en iyi şekilde işletebilen ve bunu en etkili şekilde ortak eyleme dönüştürebilenler avantajlı çıkacaklardır.

Onun için bu bölge ülkeleri olarak, bölgenin iş adamları, devlet adamları, düşünürleri, yazarları, gazetecileri -gördüğüm kadarı ile aranızda onlar da var-  olarak, ne kadar çok bir araya gelip, bütün bu söylediğim istikamette ortak hareket edilirse, o kadar çok diğer bölgelere göre önde olunacak, o kadar çok fayda üretilecektir.

Uluslararası İşbirliği Platformu, yukarıda kısaca özetlediğim tespitleri akılda tutarak, meselelerin üzerine dikkatle eğilmeli, doğru teşhislerle, sorunların çözümüne yönelik en doğru reçeteleri ortaya koymalıdır.

Bu platform bir yandan geleceğe ilişkin sağlıklı bir vizyon çizerken, diğer yandan geleceğimizi yönetecek gençlerimizi bugünden üstlenecekleri büyük sorumluluklara hazırlamalıdır.

Bu nedenle,  “Uluslararası İşbirliği Platformu” bünyesinde  “Genç Liderler Forumu”nun da ihdas edilmesinin son derece yararlı olacağına inanıyorum.

Geleceğimizi emanet edeceğimiz gençlerimizin bu platform kapsamında şimdiden bir “network” oluşturmaları, kendi kendilerini tanımaları, biribirlerinin adreslerini almaları, birbirleri ile gerek elektronik ortamda gerek diğer ortamlarda bir araya gelmeleri, ileride yapacakları büyük işlerin ilk adımı olacaktır. O bakımdan buna da çok değer veriyorum.

Kıymetli Misafirler,

Platformun temel amaçlarından bir diğeri de, dost ve kardeş ülkelerimiz arasındaki tarihi bağları ileri seviyede bir işbirliğine tahvil etmek olmalıdır. Bu nedenle, burada oluşturduğumuz ortak aklı, ortak eyleme dönüştürmek temel hedeflerimiz arasında yer almalıdır.

Uluslararası İşbirliği Platformu vasıtasıyla yaratacağınız katma değerin, uluslararası gelişmelerin giderek çok boyutlu bir nitelik kazanmakta olduğu dünyamızda, siyasi, ekonomik ve kültürel birikimlerimize, milli menfaatler ve ortak idealler doğrultusunda ivme kazandıracağına inanıyorum.

Düzenleyeceğiniz panel ve oturumların, siyasî, ekonomik, kültürel ve bilimsel alanlarda hem zihninizi hem de yolunuzu aydınlatacağına da inanıyorum.

Yapacağınız tartışmalarda bütün önyargılardan uzak her türlü düşünce ve projeyi ortaya koymaktan da çekinmeyiniz.

Özellikle yeni yetişen nesillerin, üretecekleri taze ve dinamik projelerle ülkelerimizin ve toplumlarımızın daha güzel, daha verimli ve daha müreffeh bir geleceğe erişmelerine katkıda bulunacaklarına olan güvenim tamdır.

Değerli Misafirler,

Bugün ilk toplantısını yaptığınız platformun kurumsallaşması ve müteakip toplantıların düzenli olarak İstanbul’da veya bölgedeki başka bir kentte tekrarlanmasının doğru olacağı kanaatindeyim.

Dolayısıyla, platformun kurumsallaşması için kuruluşuna öncülük yapan bütün şahsiyetlere, herkese gerçekten teşekkür ediyorum ve herkesi de tebrik ediyorum.

Uluslararası İşbirliği Platformu'nun yakın bir gelecekte Davos gibi veya The Economist Konferansları gibi uluslararası mesele ve tartışmalara ton ve yön veren bir platforma dönüşebileceğine inancım tamdır.

En azından bölgede böyle bir hareketliliğin başlaması ve bölgeye bu anlamda da sahiplenilmesi açısından bu çalışmaların ve bu platformların çok değerli bir fonksiyon göreceğine inanıyorum.

Bu anlayışla başta dost ve kardeş ülkelerden gelenler olmak üzere, bütün değerli iş adamlarını, değerli siyasetçileri, bilim adamlarını, gazetecileri ve herkesi tekrar büyük bir muhabbetle selamlıyorum ve hepinize hoş geldiniz diyorum, İstanbul'a ve hepinize çok başarılı çalışmalar temenni ediyorum.”

Yazdır Paylaş Yukarı