Bosna-Hersek Parlamentosu’nda Yaptıkları Konuşma

02.09.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

“Sayın Başkan,

Dost ülke Bosna-Hersek Parlamentosu’nun Kıymetli Üyeleri,

Değerli Misafirler,

Bosna-Hersek’in siyasi iradesinin şekillendiği ve Bosna-Hersek halkının âli menfaatlerinin en halisane gayretlerle gözetildiği bu kapsayıcı ve bütünleştirici çatı altında bulunmaktan büyük mutluluk duyuyorum.

Çalışmalarınızı yürütürken Bosna-Herseklilik bilinciyle hareket ettiğinize, ülkenizin birliği, bütünlüğü, genel refahı ve çıkarları doğrultusunda çözüm üretmeye çalıştığınıza eminim.

Dayton Barış Anlaşmasından bu yana Bosna-Hersek’teki gelişmeler, dünya başkentlerinde büyük bir ilgi ve dikkatle izlenmektedir. Tüm bu gayretlerin müşterek hedefi, Saraybosna’daki münferit ülke ve uluslararası kuruluş temsilcilerinin aktardığı bilgi ve gözlemlerden yararlanarak sizlere yardımcı olmaktır. Bu katkının en doğru ve üretken yöntemlerini tesbite yönelik münferit ve müşterek gayretler azimle sürdürülmektedir.

15 yıldır sürdürülegelen çalışmaların özü  kısaca bundan ibarettir.

Bununla birlikte, hepimiz biliyor ve idrak ediyoruz ki, birlikte kat edebildiğimiz mesafe henüz yeterli değildir.

Bulunduğumuz noktayı ele alırken ve ileride atılması gereken adımları yorumlarken, iyimser ya da kötümser bir bakış açısı benimseyenler vardır.

Şahsen ben, gelişmeleri iyimser bir gözle değerlendirenler arasında yer alıyorum. Bütün etnik gruplarıyla, azınlıklarıyla ve farklı dinlere mensup kesimleriyle halkınızın 90’lı yıllarda yaşamış olduğu acı tecrübeler, üstesinden gelinmesi güç bir toplumsal travma yaratmıştır. Bu bir gerçektir. Bu gerçek, eski Yugoslavya’nın halefi olarak ortaya çıkan diğer devletler ve halklar için de geçerlidir. Kendi özel durumunuzu yorumlarken, diğer komşu ülke ve halklarının da benzer tecrübelerden geçtiğini hatırda tutmanız elzemdir.

Önemli olan yalnızca bu tespitleri yapmak da değildir. Bunların tekrarına mahal vermeyecek şekilde uzlaşma, uyum ve birlikteliğe yönelmek çok daha mühimdir.

Bosna-Hersek Parlamentosu’nun temel görevi, ülkesine sahip çıkmak ve bu ülkede yaşayan tüm kesimlerin refah ve mutluluğunu temine çalışmaktadır. Bu anlayışla, Bosna-Hersek’te ideal bir hayat düzeni kurulması için yılmadan çalışmayı sürdürmelisiniz. 

Meseleye biraz da siyasetin gerekleri açısından bakarsak, parlamenterler olarak sizlerin, geleceğin Bosna-Herseklilerine “Biz ülkemiz için şu güzel işleri yaptık” diyebilme borcunuz vardır. Kanaatimce bir siyasetçi için mutlu olabilmenin en kesin ve kolay yolu, işte bu ağır borcun sorumluluğunu yüklenebilmek ve bunun gereğini yerine getirebilmektir.

Değerli Milletvekilleri,

Türkiye’nin Batıya açılan kapısı olan Balkanlar, bizim için büyük önem arzetmektedir. Türkiye, ortak sınırı olsun veya olmasın, Balkanlar’daki bütün ülkeleri komşusu olarak görmektedir. Birçok Balkan dilinde aynen kullanılan “komşu” sözcüğünün ne anlam ifade ettiğini bu coğrafyada yaşayanlar çok iyi bilirler. Bu bakımdan, bizim Balkan coğrafyasında yer alan bütün ülkeleri “komşumuz” olarak görmemiz boşuna değildir.

Tarihi, kültürel ve insani sebeplerle Balkanlar’da olup bitenler bizi yakından ilgilendirmektedir. Bu coğrafyada yer alan halklarla derin sosyal ve kültürel bağlarımız mevcuttur. Bu vesileyle, Türk halkının önemli bir kesiminin Balkan göçmeni olduğunu vurgulamak isterim.

Bizim Balkanlar’a yaklaşımımız ortak değerler, karşılıklı çıkarlar  ve ortak bir vizyon temelinde şekillenmektedir. Türkiye, Balkanlar’da kalıcı barış ve istikrarın hararetli savunucularındandır. Kalbimizin ortak attığı Balkan halklarının huzuru bizim huzurumuz, kederi bizim kederimizdir. Balkanlar’da yaşayan milletlerin refah ve esenliğine katkı yapmayı manevi borcumuz olarak görüyoruz.

Türkiye’nin Balkanlar’da neler yapmak istediği konusunda zaman zaman çelişkili haber ve yorumlar okuyor, duyuyorsunuz. Bunların kasıtlı ve güdümlü olduğuna inanmak istemesek de, yazılıp çizilenler karşısında bazen şaşkınlığımızı gizleyemiyoruz. Bu fırsattan yararlanarak, “Türkiye Balkanları nasıl görmek istiyor?” sorusunun cevabını sizlerle paylaşmak istiyorum:

•          Öncelikle Balkanlar’da kalıcı barış, güvenlik ve istikrar ortamının sağlanmasını ve kök salmasını arzu ediyoruz.

•          Avrupa’nın kıyısında değil, merkezinde yer alan; çatışma ve husumetle değil, “dostluk”, “uyum ve “işbirliği” kavramlarıyla özdeşleşmiş bir Balkanlar görmek istiyoruz.

•          Halkları dünya refahından hak ettiği payı alan, küreselleşme olgusundan yeterince yararlanan; Avrupa ve Avrupa-Atlantik kurumlarıyla entegrasyonunu tamamlamış bir Balkanlar görmek istiyoruz.

•          Önemli ulaşım ve enerji hatlarının kesişim noktası üzerinde yer alan; demokratik değerleri, kültürel çoğulculuğu ve hoşgörü ortamını özümsemiş; barış içinde birlikte yaşamanın en güzel örneklerinin sergilendiği bir Balkanlar görmek istiyoruz.

Açık yüreklikle vurgulamak isterim ki, Balkanlara yönelik bunun ötesinde bir gündemimiz yoktur.

Topraklarının bir bölümü Balkanlar’da yer alan bir ülkenin Cumhurbaşkanı’yım. Bugün Balkanlarda yaşayan halklarla aynı köklerden gelen milyonlarca insan Türkiye’yi kendilerine yurt edinmişlerdir. Bu bakımdan Balkanlara olan yakın ilgimizin, bu bölgeyle mevcut tarihi, coğrafi ve insani bağlarımızın doğal bir neticesi olarak algılanması gerekir. 

Değerli Parlamenterler,

Bosna-Hersek Balkanlar’ın kalbidir. Bosna-Hersek’te barış ve istikrar sağlanmadan Balkanlar’da ve Avrupa’da kalıcı barış ve istikrardan söz edilemez. Bu bakımdan, Bosna-Hersek’in egemenlik ve toprak bütünlüğünün muhafazasına büyük önem atfediyoruz.

Sizler çok seçkin bir ülkenin evlatlarısınız. Müspet bir yaklaşım ve uyum arayan bir bakış açısıyla, halkınız için çok kısa sürede, çok güzel işler ortaya koyabilirsiniz. Paylaşarak ve ortak değerlerinize sahip çıkarak, dar ve bencil yaklaşımlarla elde edebileceğinizden çok daha fazlasını kazanabilirsiniz. Hangi etnik kimlik veya gruba mensup olursanız olunuz, bu ülkenin tamamının sahibi olduğunuzun bilinciyle hareket ediniz. Geçmişte muvaffak olduğunuz refah ve uyum toplumunu, büyük acılar çekmiş halkınızdan esirgemeyiniz.

Uluslararası toplumun tüm dost ülkelerinin ve pek tabii ki Türkiye’nin, sizlere bu yolunuzda azami destek vereceğinden emin olunuz. Hepimizin ortak beklentisi, önümüzdeki seçimleri adeta bir milat olarak kabul etmeniz ve seçimlerden sonra en üretken ve işbirlikçi tavrınızla hareket etmenizdir. Sizlerden, ülkenizin ve halkınızın uluslararası toplumla entegrasyonunu amaç edinmenizi, bu toplumu Avrupa ve Avrupa-Atlantik kurumları ile bütünleştirmenin yollarını aramanızı ve bu süreçte başarılı olabilmek için samimiyetten ayrılmamanızı bekliyoruz. Zira, Bosna-Hersek ancak bir bütün olarak NATO ve AB ile bütünleşebilir.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı sıfatıyla, Bosna-Hersek devletine ve kurucu Sırp, Hırvat ve Boşnak gruplar ile tüm diğer azınlık gruplarını da içeren Bosna-Hersek halkına bu yolda imkânlarımız ölçüsünde destek vereceğimizi samimiyetle taahhüt ediyorum. Uluslararası Toplumla birlikte bizlere fırsat tanıdığınız sürece, sizlere elimizden gelen yardımı yapacağız.

Ortak amacımız, Bosna-Hersek’in evlatlarının, özgürlük ve refah içerisinde, geleceklerinden endişe etmeden yaşayacakları bir geleceğe ulaşmalarıdır.

Bosna-Hersek Parlamentosunun Değerli Mensupları,

Sizleri bu duygu ve düşüncelerle bir kez daha selamlıyor, gerek Bosna-Hersek, gerek bölgemizin geleceği için büyük önem taşıyan çalışmalarınızda başarılar diliyorum. Bu vesileyle dost Bosna-Hersek halkının tüm kesimlerine Türk halkı ve şahsım adına en iyi dileklerimi tekrarlıyorum.

Teşekkür ederim.”

Yazdır Paylaş Yukarı