Şehit Aileleri ve Gazilere Verdikleri İftar Yemeğinde Yaptıkları Konuşma

13.08.2010
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült

Dolmabahçe Sarayı

" Değerli, Muhterem, Aziz Şehitlerimizin Anneleri, Babaları, Kardeşleri, Yakınları, Çocukları ve Saygıdeğer Gazilerimiz,

Önce hepinize hoşgeldiniz diyorum. Eşim ve şahsım adına hepinizi sevgiyle, saygıyla, muhabbetle kucaklıyorum, selamlıyorum. Hepinizin Ramazanı mübarek olsun.

Şehit aileleri ve gazilerimize verdiğim bu iftar yemeğine, Türkiye’nin dört bir yanından katıldığınız için, teşrif ettiğiniz için, hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Cumhurbaşkanı olduktan sonra, ilk defa 2007 yılında başlattıığımız bu iftar geleneğimizin bugün dördüncüsünü gerçekleştiriyoruz. Daha öncekileri, Ankara’da, Çankaya’da yapmıştık, bugünkünde ise sizleri İstanbul’da bu tarihi Dolmabahçe Sarayı’na davet ettim. Tekrar katıldığınız için hepinize çok çok teşekkür ediyorum.

Sizler de birbirinizi biraz önce tanımışsınızdır. Türkiye’nin dört bir yanından, 50’nin üzerinde şehirden, burada şehitlerimizin yakınları ve gazilerimiz var. Hepsine minnet ve şükran borçluyuz. Bu şunu gösteriyor ki: Bu vatanın dört bir yanından, bu vatanın birliği için, bütünlüğü için; bu vatanın, bu milletin geleceği için şehitler verilmiş. Sizler, en değerli varlıklarınızı, eşinizi, oğlunuzu, kardeşlerinizi; küçükler babalarını, bu vatan için şehit verdiniz. Bunun herhangi bir karşılığı söz konusu olamaz. Bundan daha kıymetli, bundan daha büyük bir fedakarlık da söz konusu olamaz. Bu vatan, bu millet, size minnet ve şükran borçludur.

Benim verdiğim bu davet, bu iftar, aslında devletimizin, milletimizin size sahip çıktığının ve daima sizin yanınızda olduğunun sadece ufak bir göstergesidir.

Tabii ki ateş düştüğü yeri yakar. Bu bir gerçek. Ne zaman bir şehit haberi gelse, “Bir polisimiz, askerimiz, korucumuz şehit oldu” dense, inanın o gün bütün milletimiz ağlar bu işe. Ne zaman geç vakit, bana bir telefon gelse, telefonu böyle ürpererek alırım, “Yine bir kötü haber var” diye. Hepimiz bunu derinden hissederiz. Katıldığımız cenazelerde bilirsiniz, acınızı hep beraber paylaşırız. Ama şu bir gerçek ki: Ateş tabii ki düştüğü yeri yakıyor. İşte bunu biraz unutturmak için, sizin yalnız olmadığınızı göstermek için, sizleri her sene Ramazan ayında bu iftara davet ediyorum.

Geçen sene Ankara’da verdiğim iftarda böyle konuşma yaparken, sözlerimi şöyle bitirmiştim: “İnşallah gelecek sene iftara davet edecek kimse olmaz” demiştim. Bunu çok arzu etmiştim, ama maalesef öyle olmadı. İşte geçen seneden bu yana, şehit olanların yakınları, gazilerimiz sizlersiniz. Yani hâlâ çok şehit verdik. Bunun acısı büyüktür. Ama şuna inanıyoruz ki: Şehitlerimizin mekanı cennettir. İnancımız budur. Onlar en yüce makama ulaşmışlardır.

Burada sizleri acılarınızı tekrarlamak için davet etmedim tabii. Ama sizlere sahip çıktığımızı göstermek için davet ettim. Şimdi her masada, şehitlerimizin yakınlarının, gazilerimizin bulunduğu her masada benim bir temsilcim var. Biraz önce sizleri tek tek karşılarken, bazılarınız isteklerinizi bana söyleyebildiniz, bazılarınız söyleyemediniz. Herhangi bir şekilde söyleyeceğiniz, bana ileteceğiniz bir konu varsa, masanızdaki temsilcime onları muhakkak -şimdi o soracak- tek tek yazdırın. Bunların hepsini yakından takip ettiğimizden emin olun. Geçen senelerde aynı şekilde davet ettiğim şehitlerimizin yakınları, gazilerimiz ne söyledilerse hepsini birebir yakından takip ettik. Hepsini gerçekleştirdik. Hâlâ bazılarının hallolması gereken birtakım işleri var, onlarla ilgili yasal ve diğer mevzuatı değiştiriyoruz. Ama sizden ricam, buraya kadar yoruldunuz, Türkiye’nin uzak yerlerinden geldiniz, aman söyleyeceğiniz her şeyi masanızdaki temsilcilerime söyleyin ve yazdırın. Çünkü sizler, en değerli evlatlarınızı kaybettiğinizde kimseye fırsat vermediniz, “vatan sağolsun” dediniz. Gözünüzün yaşını içinize akıttınız. Sizlerin hepinizin başımızın üstünde yeri var. Bunu her sefer söylüyorum. Valilerimiz, emniyet müdürlerimiz, kaymakamlarımız, belediye başkanlarımız, gittiğinizde, hepsi kapıları sonuna kadar açan insanlardır. Herhangi bir yerde, herhangi bir arzunuz olursa onlara söyleyin. Veya bana iletin.

Şunu unutmayın, tekrar söylüyorum, şehitlerine, gazilerine sahip çıkmayan milletten iş gelmez. O milletin geleceğinde iş yoktur. Onun için biz şehitlerimize, gazilerimize daima sahip çıkacağız. Onları baş tacı edeceğiz. Ve onlar, bulundukları beldenin, mahallerin, şehrin en onurlu insanlarıdır. Ve bunu da fiiliyatla hepsine göstereceğiz. Tekrar şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, ruhları şad olsun, mekanları cennet olsun. Gazilerimize şifa diliyorum. Ve sizlerin hepinizi Allah’a emanet ediyorum.

Bu mübarek ayda, Ramazan ayında, ümit ederim ki yanlışa sapanlar, yanlış içinde olanlar, kardeşlerinin kanlarına girenler, onlar da yanlış yollarda olduklarını hatırlarlar, düşünürler ve bu yanlışlardan vazgeçerler.

Devletimiz, milletimiz, teröre asla fırsat vermeyecektir. Türkiye’nin birliği, bütünlüğü, esenliği, halkımızın geleceği için ne gerekirse, bunu yapmaya bütün gücümüzle devam edeceğiz. Tekrar hepinize şükranlarımı sunuyorum, hepinize hoş geldiniz diyorum. Ve hepiniz memleketinize döndüğünüzde ailelerinize, yakınlarınıza, komşularınıza selamlarımızı götürün. Sağolun varolun.

Alkış falan istemiyorum, siz evlatlarınızı feda ederek bu memlekete en büyük fedakarlığı yaptınız. Biz sizin yaptığınız fedakarlığı sadece takdir ediyoruz. Buralar hiç alkışın yeri değil, buralar size sahip çıkmanın yeri. Sağolun, Allah razı olsun.”

 

Yazdır Paylaş Yukarı