KKTC Gidişte Soru-Cevap

18.09.2007
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
SAYIN CUMHURBŞAKANIMIZIN
KKTC'YE GİDERKEN UÇAKTA GAZETECİLERİN SORULARINA YANITLARI

SORU: Daha önceki açıklamalarınızda hep "yürütülen politikalarla KKTC'den bir asker çekmeden ve bir karış toprak vermeden şu an haklı duruma konuma geldik." dediniz ve bu açıklamaları yaptınız. Bundan sonraki hedefiniz ne efendim? Kıbrıs'ın tanıtılmasında bundan sonra neyi planlıyorsunuz?
YANIT: Tabiî, gittiğimizde de hep konuşacağız. Kapsamlı bir çözüm BM'nin öncülüğünde. Bunun için Türk tarafı elinden gelen her türlü iyi niyeti zaten gösteriyor. Artık bütün bunların Ada'nın gerçeklerini dikkate alarak yapılması gerekiyor. Ada'nın gerçeği de şu: Ada'da iki tane ayrı devlet var. İki ayrı demokrasi var. Hatta iki ayrı dil var. İki ayrı din var. Bunları göz ardı ederek, bunları dikkate almadan da kapsamlı bir çözüm bulmak zor. Ama Türk tarafı iyi niyetini her zaman gösteriyor. Karşı taraf da eğer iyi niyet gösterirse Ada'da kapsamlı, kalıcı, eşitliğe dayalı yeni bir ortaklık ortaya çıkabilir.
İkili görüşmelerin devam etmesi gerekiyor. Bununla ilgili son görüşmeleri Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'la karşı tarafın lideri Papadopulos aralarında yaptılar. Ama çok somut bir netice çıkmadı.
SORU: Yeni seçim…
YANIT: Sizin de söylediğiniz gibi orada seçimler var. Biz hep defalarca söylüyoruz. Eğer kapsamlı bir çözüm bulunursa, Türkiye, Yunanistan ve tüm Kıbrıs Adası hep beraber Doğu Akdeniz'de çok büyük bir işbirliği alanı oluşturabilir.
SORU: Bu AB açısından bir mesaj anladığım kadarıyla.
YANIT: Bütün dünya açısından, Doğu Akdeniz'in güvenliğinden tutun da ekonomik işbirliğine kadar çok büyük ortak işler yapılabilir. Türkiye'nin vizyonu bu aslında. Bunu her seferinde Türkiye söylüyor. Ama sadece Türkiye'nin niyetiyle olan veya Kıbrıs Türklerinin niyetiyle olacak şey değil. Karşı tarafın da bu yönde olumlu adımlar atması gerekir.
SORU: Gelinen noktada AB ile ilişkilerin biraz daha irdelenmesi, daha ileriye gitmesi ya da nihayete ulaşması için Rum kesimiyle ilgili bir açıklamanın ya da bir adımın kaçınılmaz olduğu anlaşılıyor.
YANIT: O 2004 yılındaydı. Türkler üzerine düşeni yaptı. Kapsamlı bir çözüm getiren referanduma 'Evet' dediler. Öbür taraf 'Hayır' diyerek, bunu engellemiş oldu. Bütün dünya şunu görmüş oldu ki, demek ki, uzlaşmaz olan, her şeye "Hayır' diyen Türkler değilmiş. Bütün dünya böyle biliyordu. Avrupa da böyle biliyordu. Herkes böyle biliyordu. O referandumlar, aslında Türklerin çözümsüzlüğü körüklemeyen, uzlaşmaz bir taraf olmadığını ortaya çıkarmış oldu. Karşı tarafın da yapması gerekenler var. Bildiğiniz gibi Avrupa Konseyi'nin en üst siyasî organının aldığı kararlar var. Komisyonun aldığı kararlar var. Bunların hep uygulanması gerekiyor. Bunlar uygulanırsa, farklı şeyler de yapılabilir.
SORU: Sayın Cumhurbaşkanı siz bu çözüme dönük zorlamalara başladığımızda Türkiye'de bazı gruplar sizin Kıbrıs'ı hızlı bir şekilde vermeye çalıştığınızı öne sürdü.
YANIT: Böyle bir şeyin olmadığı da ortaya çıktı şimdi tam tersine. Fert başına millî gelir iki misline çıktı Kıbrıs'ta. Şimdi gidince göreceksiniz, daha önce biliyorsanız yolları mukayese edeceksiniz, binaları edeceksiniz. Otelleri göreceksiniz. Türkiye'de görmediğimiz oteller var. Üniversite ülkesi hâline geldi. ODTÜ'nün kampüsü var. Şimdi İTÜ'de yeni bir kampüs oluşturacak buraya. Kaç tane, onikiye yakın KKTC'nin dışarıda temsilcilikleri var. En üst seviyede siyasî görüşmeler yapıyorlar.
SORU: Sayın Mehmet Ali Talat biraz Denktaşlaşmak zorunda kaldı Papadopulos'un davranışlarından dolayı.
YANIT: Hiç şüphesiz her şeye 'Evet' denecek anlamı çıkmaz. Masanın başında oturan, dosyalara hâkim olan insanlar, tabiî ki, ona göre hareket edecek.
SORU: Ankara'dan ayrılırken, çok ciddî bir tartışma da devam ediyordu. Anayasa tartışması. Bugün gazeteye yansıyan size atfen bir haber de vardı. Hükûmete uyarıda bulunduğunuz daha şeffaf…
YANIT: Hayır, ortaya daha çıkmadı. Böyle bir şey söz konusu değil. Ama şu bir gerçek ki, bu anayasaya en geniş katılımın olması gerekir. Bunun için de uğraşılıyor. Bana da gelecek. Herkese gelecek.
SORU: Yöntem rahatsız edici mi sizin için, yöntem çünkü çok eleştiriliyor? AK Parti hazırlığı kendi içinde yapıyor gibi.
YANIT: Onlara fazla bir şey söylemek istemiyorum. Ama önemli olan işin özüne de çok iyi bakmak lâzım. Özü ne? Bütün siyasî partiler, hemen herkes "Bu anayasa değişmelidir" diye metinlerine koymuş. Vaatlarına koymuş. İstisnasız bütün siyasî partiler. O zaman bu bir şekilde olacak. Taze, yeni bir Meclis. En büyük katılım var bu Meclis'te. Bir şekilde başlamak lâzım. Ama çok açık fikirli olmak lâzım burada. İlk taslağın Prof. Ergun Özbudun gibi çok saygın bir şahsiyetin başkanlığında yapılması iyi bir şey. Şimdi herkesin en yapıcı bir şekilde ele alması, fikrini açık açık söylemesi, açık açık tartışması gerekir. Bütün Anayasa bir cümle içinse o zaman yeni bir anayasa yapmaya gerek yok. O zaman bir maddeyle onlar değişir. İşi ona indirgememek gerekir.
SORU: Siz hazırlıkların neresinde duruyorsunuz?
YANIT: Şu anda daha ben görmedim ki. Bana da verilecek taslak. Ben de tabiî ki fikirlerimi söyleyeceğim. Türkiye'yi ileriye taşıyacak, önümüzdeki yıllara taşıyacak, modern, gayet sade bir Anayasa'nın yapılması herkesin arzusu.
SORU: Sizin uzlaşma için liderlerle konuşma, toplantı yapma gibi bir girişiminiz olabilir mi?
YANIT: Gelsin bakalım, bir bakalım. Zaten Meclis'te komisyonlar kurulacak. Bildiğim kadarıyla herhalde bütün herkese dağıtılacak değil mi? Yani, daha çok erken bir aşaması herhalde.
SORU: Güneydoğu'dan geldiniz. Oradaki vatandaşların sevgisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
YANIT: Olağanüstü bir durum. Her gittiğim yerde, büyük bir ilgi vardı. Bu herkesin kendi ülkesine, devletine, memleketine olan aidiyet duygusunu gösteriyor. Bu çok iyi bir şey tabiî.
Yazdır Paylaş Yukarı