Sırbistan Cumhurbaşkanı Tadiç'in Onuruna Verdikleri Akşam Yemeğinde Yaptıkları Konuşma

29.11.2007
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Cumhurbaşkanımızın, Sırbistan Cumhurbaşkanı Boris Tadiç'in onuruna verdikleri akşam yemeğinde yaptıkları konuşma aşağıda sunulmaktadır:
"Sayın Cumhurbaşkanı,
Değerli Konuklar,
Coğrafi sınırımız olmasa da her zaman komşumuz olarak değerlendirdiğimiz Sırbistan'ın Sayın Cumhurbaşkanı'nı ve beraberindeki heyetin seçkin üyelerini Türkiye'de ağırlamaktan mutluluk duyuyorum.
Zat-ı Devletleri'nin Türkiye'yi ziyaret eden ilk Sırbistan Cumhurbaşkanı olması beni ayrıca mutlu etmektedir.
Son yıllarda yeniden canlanan ilişkilerimizde, ziyaretinizi önemli bir adım olarak görüyorum.
21. yüzyıla başlarken, Sırbistan'ın, hedeflerini, Avrupa ve Avrupa-Atlantik kurumlarıyla bütünleşme, komşularıyla ilişkilerini normalleştirme olarak belirlediğini memnuniyetle gördük.
Zat-ı Devletleri'nin, geçmişte yaşanan bazı acı gelişmeleri tarihe maledecek cesaret, vizyon ve açık yürekliliği göstererek ve tüm savaş suçlularının cezalandırılmalarını savunarak, 2001 yılında ilan edilen bu hedeflere ulaşılmasında harcadığı çabaları takdirle karşılıyorum.
Biz, karşılaştığınız sorunlar ne denli zor ve karmaşık olursa olsun, Sırbistan'daki tüm demokratik kesimlerin yeni hedeflerinden ayrılmayacaklarına inanıyorum.
Sırbistan'ın Aralık 2006'da NATO'nun Barış İçin Ortaklık Programı'na üye olması ve bu ayın başında da AB ile İstikrar ve Ortaklık Anlaşmasını parafe etmesi önemli aşamalardır.
Sırbistan'ın bu aşamalardan sonra Avrupa ile bütünleşme sürecini tamamlaması sonucunda, bölgede istikrar sağlayan bir ülke konumuna geleceğine de samimiyetle inanıyoruz.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Değerli Konuklar,
Önümüzdeki görünür gelecekte tüm Balkanların Avrupa Birliği ile bütünleşeceği ve bu sayede sınırların kalkacağı, insanların, malların ve sermayenin serbestçe dolaşacağı bir ortamın yaratılacağını bugünden algılayabilecek bir vizyon sahiplenmemiz gerektiğine inanıyorum.
Balkanlarda karşılaştığımız köklü sorunların ne şekilde çözüleceği de sorumlu liderlerin bu vizyona ne ölçüde sahip oldukları ile belirlenecektir. Zat-ı Devletleri'nin işte böyle bir vizyona sahip, seçkin bir devlet adamı olduğu Türkiye'de çok iyi bilinmektedir.
Biz, Balkanlardaki mevcut tüm sorunların, "medeniyetler çatışmasına değil" "medeniyetler ittifakına" örnek olacak bir şekilde çözüme kavuşturulmasını arzuluyoruz. Zaten, benimsediğimiz evrensel değerler bunu gerektirmektedir.
Bölgenin istikrarı bakımından büyük rol oynayacağını düşündüğümüz Sırbistan'ın da bölgemizde mevcut sorunların, barış ve istikrara katkıda bulunacak; uzlaşı ve hoşgörü kültürünün yerleşmesine hizmet edecek şekilde çözümlenmesi yolunu tercih edeceğinden eminiz.
Değerli Konuklar,
Bugün Sayın Cumhurbaşkanı ile hem ikili hem de iki ülkeyi de ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konuları ele alma fırsatı bulduk.
İkili ilişkilerimizde siyasi bir sorunun bulunmamasını memnuniyetle karşılarken, ülkelerimiz arasındaki potansiyeli daha iyi değerlendirmek gerektiği sonucuna vardık.
Özellikle ekonomik alandaki ilişkiler geniş imkanlar sunmaktadır.
Bu çerçevede, Sayın Cumhurbaşkanı ve kendisine İstanbul'da eşlik edecek Sırbistan'ın önemli iş çevrelerinden oluşacak heyetin yarın İstanbul'da Türk karşıtlarıyla yapacakları toplantının, ekonomik işbirliği bakımından yeni bir dönem açmasını ümit ediyoruz.
İkili ilişkilerimizin gelişmesinde iki ülke halklarının birbirlerini daha yakından tanımalarının çok önemli olduğu görüşündeyiz. Bu bakımdan, her yıl 200 bin civarında Sırp turistin Türkiye'ye gelmesi ve olumlu izlenimlerle ayrılmaları memnuniyet vericidir.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Değerli Konuklar,
Bugün, Balkan coğrafyası geleceğe birlikte uzanacağımız ortak yaşam alanımızdır. Kültürlerimiz arasındaki benzerliklerin, Avrupa şemsiyesi altında yaşamayı umduğumuz gelecekte daha da yakınlaşmamıza katkı sağlayacağına şüphe yoktur.
Sırpça ve Türkçe'de 5.000 civarında ortak kelime bulunduğu söylenmektedir.
Bu ortak kelimeler arasında en ilginç olanlarından biri de herhalde halklarımıza özgü ortak duygusallığımızı yansıtan "İNAT" kelimesidir.
Bu bağlamda, bundan sonra bölgemizde İNATLAŞMA döneminin sona ermesi ve bölgede hoşgörü anlayışının yerleşmesi için İNATLA çalışmamız gerektiğini vurgulamak istiyorum.
Sayın Cumhurbaşkanı,
Ziyaretiniz, Türkiye ile Sırbistan arasındaki dostluğa yeni bir sayfa eklemektedir. Bu duygu ve düşüncelerle, bir kere daha Türkiye'ye hoş geldiniz diyor, Sırbistan halkının mutluluk ve refah, Zat-ı Devletleri'ne sağlık ve esenlik diliyorum. Türkiye-Sırbistan arasındaki dostluğun daha da güçlenmesini içtenlikle temenni ediyorum.
Teşekkür ederim. "
Yazdır Paylaş Yukarı