İslam Konferansı Örgütü 11. Zirve Konferansı'na Hitaben Yaptıkları Konuşma

13.03.2008
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Cumhurbaşkanımızın İslam Konferansı Örgütü 11. Zirve Konferansı'na hitaben yaptıkları konuşma aşağıda sunulmaktadır.
"Sayın Başkan,
Majesteleri,
Ekselansları,
Sayın Genel Sekreterler,
Bayanlar, Baylar,
İlk kez Cumhurbaşkanı sıfatıyla katılmakta olduğum İKÖ Zirvesi münasabetiyle dost ülke Senegal'e gelmiş olmaktan büyük mutluluk duyuyorum.
Yeni Dönem Başkanı, Afrika kıtasının seçkin devlet adamı, Değerli Kardeşim Cumhurbaşkanı Sayın Wade'ye yürekten başarılar diliyorum.
Bu vesileyle, beş yıl süreyle dönem başkanlığını başarıyla yürütmüş olan Malezya Başbakanı Değerli Kardeşim Sayın Ahmad Badawi'ye de teşekkür etmek istiyorum.
Ayrıca, Genel Sekreter Prof. Ekmeleddin İhsanoğlu'nu İKÖ için gerçekleştirmiş olduğu yararlı çalışmalardan ötürü kutluyorum.
Başarılarının devamını diliyorum.
Genel Sekreter, İKÖ'nün geliştirilmesi ve çağın gereklerine ayak uydurması yönünde büyük çabalar göstermiştir.
Böylece, Örgütümüzün uluslararası arenadaki görünürlüğü ve etkinliği önemli ölçüde artmış bulunmaktadır.
Sayın Başkan,
10. İslam Zirvesi'nden bu yana beş yıl geçti.
Bu beş yılın muhasebesini yaptığımızda olumlu ve olumsuz gelişmeleri birarada görmekteyiz.
Önce olumlu gelişmelerden bahsedeyim:
Özellikle İslam ülkelerindeki gençlerimizin ve kurumlarımızın iletişim, bilişim, eğitim ve bilim ve teknoloji alanında dünyada yaşanan hızlı gelişmelere ayak uydurma yolunda övülecek bir mesafe katetmekte olduklarını memnuniyetle görüyorum.
Alınan bu mesafe tabii ki yeterli değildir.
Ancak, teşvik etmeye değerdir.
Hükümetlerimiz ise, ülkelerinde daha adil, akılcı, saydam ve demokratik bir yönetim anlayışını yerleştirmek için reformlar ve benzeri önlemleri tezekkür etmeye veya uygulamaya başlamışlardır.
Yoksulluk ve hastalıklarla savaş, kadın-erkek eşitliği gibi alanlarda mütevazı da olsa gelişmeler olmuştur.
Böylece, İslam ülkeleri kendi halklarının kendi vatanlarında daha mutlu olmalarını sağlamak amacıyla sosyal, ekonomik ve siyasi standartlarını yükseltme çabalarına girişmiş bulunmaktadırlar.
Bu çabaların başarıyla sonuçlanacağına inanıyorum.
Diğer yandan, İKÖ'nün dünyadaki profili ve itibarı, üye ülkelerin katkıları ve Sayın Genel Sekreter Ekmeleddin İhsanoğlu'nun da çabalarıyla belirgin biçimde artmıştır.
İslamiyetin insanlığa olan hizmetleri, bilim, sanat ve kültürdeki önemi, Avrupa'dan Amerika'ya birçok ülkede sergilerle, konferanslarla incelenmekte, anlatılmaktadır.
İslam kültürünün evrensel kültüre en büyük armağanlarından biri olan Mevlana Celaleddin-i Rumi'nin 800. doğum yıldönümü faaliyetleri, İslamiyetin barış, uyum ve hoşgörü mesajının dünyada yankılanmasına vesile olmuştur.
Bu vesileyle, dünya halkları İslamiyeti daha iyi ve doğru biçimde anlamaya başlamıştır.
Bir İKÖ üyesi olan Türkiye'nin Avrupa Birliği ile tam üyelik müzakerelerine başlamış olması da son beş yıl içinde meydana gelen çok önemli bir gelişmeyi teşkil etmiştir.
Gerçekten de bu gelişme hem İslam dünyasında, hem Avrupa'da sevinç ve umut yaratmıştır.
Türkiye, bir yandan AB ile tam üyelik müzakerelerini sürdürürken, İslam ülkeleri ile ilişkilerini yakın tarihteki en mükemmel aşamaya ulaştırmış bulunmaktadır.
Bu durum dünyadaki uyum, barış, istikrar ve refahının geleceği bakımından umut vericidir.
Bu vesileyle, Türkiye ve Avrupa Birliği'ni tam üyelik müzakerelerine başlamaları için teşvik eden İslam ülkeleri liderlerine ve halklarına teşekkürlerimi sunarım.
Sayın Başkan,
Ancak, yukarıda bahsettiğim olumlu hususlar tabiatıyla İslam dünyasının muzdarip olduğu bütün sorunlara çözüm bulunduğu anlamına gelmemektedir.
Aksine, İslam ülkeleri çeşitli iç ve dış fenomenlerle karşı karşıyadır.
Şiddet ve terörizm ülkelerimizi tehdit etmeye devam etmektedir.
Bu iki bela, bir yandan halklarımızı hedef alırken, kimi zaman da İslamiyetin adını lekelemeye tevessül etmektedir.
Etnik ve dini aşırılık ve fanatizm doğu-batı dinlemeksizin çeşitli ad ve şekiller altında bütün dünyada yükselmektedir.
Müslümanlar, bazı ülkelerde İslamofobya denen kampanyanın, yabancı düşmanlığı ve ırkçılığın hedefi olmaktadırlar.
Bu ülkelerdeki Hükümet ve kamuoylarının sözkonusu tavırlara tepki göstermeleri ve tedbir arayışı içinde olmaları, yetersiz kalsa da, olumlu bir husustur.
Filistin halkının büyük trajedisi devam etmektedir. Bu noktada Filistin halkının birliğinin hepimizce teşvik edilmesi önem taşımaktadır.
Arap topraklarının ve Azerbaycan topraklarının işgali, Keşmir meselesi sürmektedir.
Lübnan'daki siyasi krizin devamı tehlike arzetmektedir.
Bağımsız Kosova Cumhuriyeti dayanışmamıza ihtiyaç duymaktadır.
Afganistan ve Irak halkının ulusal uzlaşı ve yeniden inşa süreçleri yavaş, sancılı ve riskli biçimde ilerlemektedir.
KKTC halkına hâlâ gayrıinsani ambargolar ve baskılar uygulanmaktadır.
Özellikle Afrika halklarının yoksulluk ve salgın hastalıklarla olan mücadelesine uluslar arası toplumun katkısı yetersiz kalmaktadır.
Afrika'nın sorunlarının sahiplenilmesi başta İslam ülkeleri için ahlaki bir görevdir.
Bu meseleler acil çözüm, kardeş halklar bizden kuvvetli dayanışma beklemektedir.
Çözümsüzlük veya adil olmayan çözümlerin herkese, hepimize, bölge ve dünya barışına zarar verebileceği unutulmamalıdır.
Bütün bu meseleler, İslam toplumlarının doğal, ekonomik ve insani kaynaklarının israfına da yol açmaktadır.
Bu meseleler ayrıca, İslam dünyasının iklim değişikliği, çevre kirliliği, su ve enerji güvenliği gibi uzun vadeli etkileri olabilecek küresel meselelere yeterince eğilmelerini de engellemektedir.
Kronik siyasi meseleler ile başta yoksulluk ve adaletsizlik olmak üzere, ekonomik-sosyal meselelerin birbirini etkileyerek bir sarmal oluşturdukları da görülmektedir.
Bu çıkmazdan kurtulmak için küresel, bölgesel veya ulusal çözümler üretmek ortak görevimizdir.
Türkiye ve İspanya'nın BM Genel Sekreterinin himayesinde başlattıkları Medeniyetler İttifakı Girişimi küresel çabalara bir örnektir. Bu girişime katkıları için bütün İslam ülkeleri ve İKÖ Sekretaryasını kutluyorum.
Orta Doğu'da barış için son bir fırsat teşkil eden Annapolis Konferansı, Irak'ın toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunmasına katkıda bulunan Irak'a Komşu Ülkeler Süreci, Pakistan-Afganistan ve Türkiye, ve yine Filistin-İsrail ve Türkiye arasındaki sanayi, sağlık ve eğitim temalı üçlü girişimler bölgesel çabalara birkaç örnektir.
Herkesi bu çabaların ve benzeri diğer girişimlerin başarısına katkıda bulunmaya davet ediyorum.
Bütün bu girişimlere esas olan ruh ve anlayışın, İslam coğrafyasındaki ihtilaf ve sorunlara kalıcı ve adil çözümler getirecek, güven tesis edecek ve işbirliği ve dayanışmayı teşvik edecek bölgesel mekanizmalara dönüşmesini temenni ediyorum.
Sayın Başkan,
İslam Konferansı Örgütü, 57 üyesiyle dünyadaki en büyük bölgesel kuruluşlar arasında yer almaktadır. İKÖ'ye bu çerçevede önemli görevler düşmektedir.
Geçmiş dönemde Örgütümüzü çağın gereklerine nasıl uydurabileceğimizi, nasıl daha etkin hale getirebileceğimizi tartışmıştık. Bunun sonucunda bir reform sürecinin başlatılmasını kararlaştırmıştık.
Örgütümüzün saygınlığının, güvenilirliğinin ve etkinliğinin daha da güçlendirilmesi, İslam aleminin ve genel olarak uluslararası toplumun gündemindeki sorunların çözümüne daha etkin bir şekilde katkıda bulunabilmemizi sağlayacaktır.
Bu mülahazalarla, başlatılması kararlaştırılan kapsamlı yeniden yapılanma sürecinde bugüne kadar gerçekleştirilen çalışmalarda önemli yol almış bulunuyoruz.
Bu sürecin Genel Sekreterin dirayetli önderliğinde kararlılıkla sürdürülerek arzu edilen sonuçlara ulaşması önem arz etmektedir.
Sayın Başkan,
Kıymetli Kardeşlerim,
Sözlerime son vermeden, Türkiye'nin 2009-2010 yıllarında BM Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine adaylığı için İKÖ üyesi tüm dost ve kardeş ülkelerin desteğini bekliyorum.
Türkiye'nin tam 47 yıldır Güvenlik Konseyi üyeliğinde bulunmamış olduğuna bu vesileyle dikkat çekmek isterim.
Aynı destek ve müzahereti İzmir'in EXPO-2015 Evrensel Sergisi adaylığı konusunda da göstereceğinize eminim.
Zira, 31 Mart'ta Paris'te yapılacak seçimlerde İzmir'in seçilmesi halinde, ilk defa İKÖ üyesi bir Müslüman ülkede EXPO Evrensel Sergisi gerçekleştirilmiş olacaktır.
Ayrıca, bu vesileyle sizleri 2014 yılında düzenlenmesi öngörülen İKÖ Zirvesi'nde ağırlamaktan büyük memnuniyet duyacağımızı belirtmek isterim.
Ülkemiz bugüne kadar bir İKÖ Zirvesi'ne evsahipliği yapmamıştır.
Başka vesilelerle tanıştığınızdan emin olduğum Türk misafirperverliğini, İKÖ Zirvesi vesilesiyle sizlere sunmaktan mutluluk duyacağız.
En kalbi duygularla hepinizi selamlıyor, sağlık ve çalışmalarınızda başarılar diliyorum.
Teşekkür ederim."
Yazdır Paylaş Yukarı