Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın (WWF) Uluslararası Yıllık Kongresi'nde Yaptıkları Konuşma

24.05.2008
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
"Sayın Başkan,
Sayın Bakan,
Değerli Konuklar,
Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın Uluslararası Yıllık Kongresi vesilesiyle, hepinize Türkiye'ye hoş geldiniz diyorum.
Her şeyden önce, toplantının başarılı geçmesini temenni ediyorum ve bütün dünyanın, hepimizin, Türkiye'nin, herkesin ihtiyaç duyduğu bu bilincin daha da gelişmesine, daha da artmasına bu toplantının, buradaki görüşmelerin vesile olmasını temenni ediyorum.
Bu toplantının, Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın çevrenin korunması alanındaki 50 yıllık tecrübe ve birikimiyle birlikte şüphesiz çok olumlu sonuçlar doğuracağına inanıyorum. Sizler hepiniz, bu konularda çok deneyimi olan, çok uğraşan ve büyük sorumluluk hisseden kişilersiniz. Bu bakımdan buradaki tartışmaların inanıyorum ki çok katkısı olacaktır.
Kongreye ev sahipliği yapan Bodrum'un etkileyici ortamının da başarınıza katkı sağlayacağına inanıyorum.
Kongreniz, dünyamızın karşı karşıya kaldığı en hayati toplumsal ve ekonomik meselelerin başında gelen küresel iklim değişikliğiyle mücadelenin görüşülmesine imkan verecek olması bakımından çok büyük önem taşımaktadır. Özellikle son dönemde, hatta son aylarda bu konularla ilgili tartışmalar dünya kamuoyunda çok daha fazla gündemde yer almaya başlamıştır. Sadece iklim değil, iklimin tarımı nasıl etkilediği, herkesin dikkatine çok daha fazla gelmeye başlamıştır. Bu açıdan buradaki görüşmelerin ayrı bir etkisi olacağına inanıyorum.
Bugün, küresel iklim değişikliğinin etkileri dünyamızın her köşesinde hissedilmektedir.
Bazı bölgelerde insanlar kuraklık ve susuzlukla boğuşurken, diğer bölgelerde büyük ölçekli felaketlere yol açan kasırga ve sellerin ızdırap ve yıkım yaşattığı da bir gerçektir.
Bugün küresel tehditlere karşı hep birlikte, hızlı ve kararlı şekilde harekete geçilmesi tüm dünya ülkelerinin sorumluluğundadır.
Sadece bugünkü neslin, kendi ülkemizin ve halkımızın refahını ve mutluluğunu düşünmekle yetinemeyiz.
Bizden sonraki nesillerin, diğer ülke ve halkların da sağlık, refah ve mutluluğunu hep birlikte düşünmek zorundayız.
Ayrıca, bu alandaki uluslararası işbirliğinin tek yönlü değil, çift yönlü olması gerektiğinin bilinciyle hareket etmeliyiz.
Sanayileşmiş ülkeler, gelişmekte olan ülkelerin endişe ve beklentilerini tabii ki hesaba katmalıdır.
Gelişmekte olan ülkeler de, sanayileşme yolunda yapılmış olan hatalardan ders alarak, gelecek nesillere karşı yükümlülüklerinin bilinciyle sürdürülebilir kalkınma yolunda ilerlemelidirler.
Değerli Konuklar,
Bu önemli Kongre vesilesiyle, daha fazla geç kalmadan tabiatla ahenk içinde yaşamayı şiar edinmemiz gerektiği yolunda uluslararası toplumu bir kez daha uyarmak istiyorum.
Zira, konumuz sadece iklim değişikliği, çölleşme ve kuraklıkla mücadele, sulak alanların, biyolojik çeşitliliğin ve yaban hayatın korunmasıyla sınırlı değildir.
Bunun da ötesinde, dünyayı beraber paylaştığımız tüm canlıların üzerinde hayatlarını idame ettirdikleri zeminin muhafazasıdır.
Dolayısıyla, hepimize bu noktada gerekli bilincin yaratılmasına liderlik etmek görevi düşmektedir.
Bu maksatla herkesin alabileceği basit tedbirler mevcuttur. Bunlar arasında, çevreyi kirletmekten kaçınma, enerjiyi verimli kullanma, çağdaş ve etkin sulama tekniklerinden yararlanma ve günlük hayatta su tasarrufuna özen gösterme gibi bazılarını öncelikli olarak saymak mümkündür.
Değerli Misafirler,
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve bu Sözleşme'nin öncelikli ilk adımını oluşturan Kyoto Protokolü, sürdürülebilir kalkınmanın en etkin araçları olarak kabul edilmektedir.
Türkiye, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'nin taraflarından biri olarak, ekonomik ve toplumsal kalkınmasına zarar vermeyecek şekilde sorumluluklarını üstlenmeye hazırlanmaktadır.
Bu doğrultuda, önümüzdeki dönemde bazı mühim adımların atılması yolunda çok ciddi çalışmaların öncelikli olarak sürdüğünü belirtmek isterim. Bu konuda Sayın Başbakan'ın, hükümetin, yetkili kişilerin kararlılığını biliyorum. Ve bu konuda sorumluluklarının farkındalar. Onun için önümüzdeki kısa süre içerisinde bazı önemli adımlar atacaklarını düşünüyorum.
Türkiye, aynı anlayışla, Sözleşme kapsamında iki yıllık yeni bir müzakere sürecinin başlatılması konusunda Bali Konferansında alınan kararı da desteklemektedir.
Değerli Konuklar,
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin yeni yasama yılını açış konuşmasında da vurguladığım üzere, tüm bu konularda, ülkemizdeki kamuoyu bilinci de artmakta, sivil toplum kuruluşları bu süreçte önemli rol üstlenmektedir.
Dünya Doğal Hayatı Koruma Vakfı, küresel düzeydeki en geniş ve en deneyimli çevre örgütlerinden biri olarak hükümetlerin ve vatandaşların dikkatini bu meselelere odaklamakta büyük başarı göstermişlerdir.
Başta Doğal Hayatı Koruma Vakfı olmak üzere, bu alanda faaliyet gösteren tüm sivil toplum kuruluşlarının değerli tecrübe ve birikimlerinden her aşamada istifade edilmesi olmazsa olmaz bir koşuldur.
Ben de Cumhurbaşkanlığı görevini üstlendiğim dokuz aydır Doğal Hayatı Koruma Derneği'nin de dahil olduğu çevre alanında çalışmalar yürüten sivil toplum kuruluşlarıyla temasta bulunmaya gayret ettim.



Değerli Konuklar,
Bir kez daha şunu ifade etmek isterim ki, bu bilinç, dünyanın her tarafında olduğu gibi Türkiye'de de giderek artmaktadır. Türkiye de, bu çerçevede sorumluluklarını yerine getirme kararlılığındadır. Bugünkü dünyada belki karadan sınırlarımızı koruyabiliriz ama, havadan sınırları korumak veya çevre ile ilgili konularda gümrükleri gerçekleştirmek mümkün değildir. Herkes, birbirini etkilemektedir. 'Ben sadece kendi bölgemde yaşıyorum. Oranın benimle ilgilenmesine gerek yok.' demeye hakkımız yoktur. Türkiye buna inanmaktadır. Bu çerçeve içerisinde demin söylediğim gibi Kyoto Protokolüyle ilgili önemli toplantılar yapılmaktadır. Biraz önce Sayın Bakan daha geniş şekilde bilgi verdi. Ama önümüzde önemli gelişmelerin olacağını biliyorum.
Ayrıca, milli parkların alanını yüzde 10'ların üzerine çıkartma hedefi yine Türkiye'nin çok kararlı olarak baktığı konulardan birisidir. Bütün bunlar, sadece kendi halkımız için değil, bütün dünya için, bütün insanlık için ve bu küre üzerinde yaşayan bütün canlılar için geçerlidir. O açıdan bu toplantınızın Türkiye'deki son yıllarda hareketlenen bu bilince katkı vereceğine inanıyorum. Onun için bu toplantınızın Türkiye'de yapılmasına ayrıca önem veriyorum. Bu toplantınızın Bodrum'da yapılması ayrıca çok önemli. Türkiye'nin en güzel çevrelerinden. Bu toplantının Türkiye'de yapılmasını temin eden başta Akın Bey ve arkadaşları olmak üzere, hepsine teşekkür ediyorum. Sizlerin de tabii, Sayın Başkan ve değerli katılımcılar, Türkiye'yi tercih etmeniz, bu konuları Türkiye'de konuşmanız gerçekten bizi mutlu etmiştir. Hepinize bir kez daha hoş geldiniz diyorum. Ve bu toplantının başarılı geçmesini temenni ediyorum. Ve bu toplantı neticesinde ortaya çıkacak güzel fikirlerin doğayı, çevreyi koruma bilincini daha da artıracağını olan inancımı tekrarlıyorum. Ve hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum."
Yazdır Paylaş Yukarı