RTÜK Doğru ve Güzel Türkçe Kullanımı Ödül Töreni'nde Yaptıkları Konuşma

26.05.2008
Yazdır Paylaş Yazıları Büyült Yazıları Küçült
Sayın Cumhurbaşkanımızın RTÜK Doğru ve Güzel Türkçe Kullanımı Ödül Töreni'nde yaptıkları konuşma
(Konuşma irticalen yapılmıştır.)



"Değerli Konuklar,
Her şeyden önce, herkese hoş geldiniz diyorum.
Bugün böyle bir toplantıyı Çankaya'da yapmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum.
TDK Başkanı, RTÜK Başkanı gayet güzel konuşmalar yaptılar. Türkçe ile ilgili, dilimiz ile ilgili güzel izahatlarda bulundular. Bir felsefe hocası olan Sayın Bakan da çok daha derin bir şekilde bu konuyu izah ettiler.
Ben doğrusu burada, basının çok değerli temsilcilerini bulmuşken, onlara bazı görüşlerimi aktarmak ve paylaşmak istiyorum.
Her şeyden önce dil yaşayan bir varlık ve büyük medeniyetler kurmuş olan Türk milletinin de dili büyüklüğü ispatlanmış bir dil.
Türkçe sadece Türkiye'de konuşulmuyor. Nasıl İspanyolca, İspanya'da konuşulandan daha çok İspanya dışında konuşuluyorsa, Türkçe de aynı şekilde, Türkiye'de konuşulandan daha çok, Türkiye sınırları dışında konuşuluyor. Bugün 250-300 milyona ulaşan bir insan topluluğu, bir dili, değişik şivelerde de olsa konuşuyorsa, bu dil demek ki çok önemli.
O açıdan hepimizin büyük bir sorumluluğu var. Bu sorumluluk bugünkü dünyada çok daha farklı bir şekilde hissedilmek zorunda. Çünkü konuştuğumuz şey çevremizde kalmıyor, ya da sadece yazdıklarımızla kalmıyor, konuştuğumuz ne varsa sizler vasıtasıyla -televizyonlar- sevkediliyor ve isteyen herkes onu alabiliyor.
Dolayısıyla bugünkü dünyanın gerçekleri karşısında hepimizin sorumluluğu büyüktür.
Türkçeyi, okumayı yazmayı okullarda öğretmenler öğretiyorlar, ama şu bir gerçek ki, Türkçe'yi uzun vadede esas şekillendirenler de sizler oluyorsunuz. 30-40-50 sene sonranın Türkçesinin zengin, iyi veya kötü olması aslında bugün biraz sizlerin sorumluluğu altında dersem herhalde abartmış olmam.
Türkçe'yi sadece Türkiye içinde değil, Türkiye dışında da değişik şivelerde konuşan bütün Türk dünyası, bu süre içerisinde de ister istemez tek bir şiveye, tek bir aksana ve tek bir Türkçe konuşmaya yönelecektir. Herhalde bunun adresi de Türkiye olacak. Burada da çok büyük sorumluluğumuz var. Türkiye'den çıkan herkes kendisini, Türkiye'den yayılan Türkçeye göre şekillendirecek, ayarlayacak. Bu bakımdan hepimizin çok büyük bir sorumluluğu var. Bu sorumluluğu hatırlatmamın nedeni, bazen daha cazip olmak, daha çok seyredilmek, daha çok dikkat çekmek için doğru ve güzel olmayan şeylere yönelinebiliniyor. İktisat teorisinde bir tez vardır; "Kötü para iyi parayı kovar". Bazen daha çok seyredilmek adına, kötü şeyler, iyi şeyleri sahneden atabilir. Bu bakımdan herkesin çok dikkatli olması gerekiyor.
Biraz önce RTÜK Başkanı, ne kadar çok saatimizi televizyon başında harcadığımız söyledi. Türk halkının ortalama televizyon seyretme süresi, gerçekten başka ülkelerle mukayese edildiğinde çok yüksek. İnanıyorum ki, Türkiye daha geliştikçe, ekonomik olarak daha çok kalkındıkça bu oranlar düşecektir. Ama bugünkü gerçek de budur. Geç saatlere kadar herkes televizyon seyrediyorsa, demek ki sizlerin sorumluluğu çok büyük. Burada, eğer yanlışlar varsa, bazen teşvik ederek, bazen kontrol ederek, bunu düzeltmenin doğru olduğu kanaatindeyim. Bunu ceza şeklinde söylemiyorum. Sorumluluğu hatırlatarak, birisinin yanlışına diğerinin katılmasını önleyerek, bunu gerçekleştirebiliriz. Bunun için de basın yayın kuruluşlarının kendi aralarındaki işbirliği, otokontrol, dayanışma ve dikkat çekmenin çok etkili olacağı kanaatındayım.
Türkçe'nin en güçlü dönemini yaşadığına inanıyorum. Türkçe yazdığı için bir yazarımız, Orhan Pamuk, Nobel kazandı. Aslında bir noktada, Türkçe'ye verildi o ödül. Onun için Türkçe en güçlü dönemini yaşıyor, şairlerimizin, romancılarımızın, yapımcılarımızın elde ettiği başarılar, sanatın her dalındaki büyük başarılar, sinemadan örnekler, açık biçimde Türkçe'nin gücünü ortaya koymaktadır.
Şüphesiz bir başka gerçek de şudur, dil canlıdır, devamlı gelişecektir, yeni yeni kelimeler gelecektir. 100 yıl önceki, 500 yıl önceki insanların konuştuğu Türkçe ile kendimizi sınırlamak zorunda değiliz. Yeniler eklenecektir. Önemli olan her eklenenin kabul edilebilir, hazmedilebilir olması ve yakışan şekilde eklenmesidir.
Bu kadar teknolojik gelişmeler karşısında, yeni buluşlar karşısında, şüphesiz ki yeni yeni kelimeler de dilimize girecektir.
O açıdan Türkçe'nin geleceğinin çok daha güçlü olacağına inanıyorum. Türkçe, lisan, ses bayrağı gibidir. Dilimizle gurur duyuyor, Türkçemizle övünüyoruz. Tertemiz Türkçemiz, dinlendiğinde, okunduğunda hepimizin içerisinde çeşitli duygular oluşturuyor. Aynı zamanda sevindiğimiz bir şey de şu ki, son yıllarda, Türkçe'den çok sayıda tercümeler yapılıyor yurt dışına.
Son olarak şunu söylemek istiyorum, dilimizi korumak, olgunlaştırmak ve geliştirmek hepimizin elindedir. Dilimizi dejenere etmemek de bizim sorumluluğumuzdadır.
Tüm bu söylediklerim sadece 70 milyon Türk vatandaşı ile ilgili değildir. Avrupa'dan Çin Seddi'ne kadar diyoruz ama, bugün bunu da aşabiliriz. Avustralya'dan ABD'ye kadar her yerde Türkler var ve her yerde Türkler artık Türkiye'deki televizyon yayınlarını takip edebiliyorlar.
RTÜK'ü tebrik ediyorum, böyle bir bilinç içerisinde, böyle bir yarış ortaya koydu, teşvik ortaya koydu. Bunun önümüzdeki yıllarda daha da güçlenerek gelişeceğine inanıyorum. Hepinize bir kez daha başarılar diliyorum."
Yazdır Paylaş Yukarı